HDP’DEN YEŞİL SOL PARTİYE VE DEVLETİN DEĞİŞİMİ

26/03/2023 671 Görüntülenme

İlişkili içerikler

Taner Renda / 26.03.2023

Ülkemiz seçim sathı maline girdi ama o ne? Ortalık gayet sakin bir biçimde seyrediyor. Oysa bu alışık olmadığımız bir durum. 21 yıllık AKP iktidarına özgü seçim çalışması gözlemlenmiyor. Geçmişte mahallelerde AKP’nin başta Kadın Kolları olmak üzere evleri kapı kapı dolaşırlar ve partilerinin seçim vaatlerini başta kendi seçmenlerine bıkıp usanmadan anlatırlardı. Mahalle temsilcilikleri, camilerin avluları ve evler arasında mekik dokuyan AKP’lileri artık bu seçimde göremiyoruz. Kendi seçmenlerinden çok mu emin oldukları için mi bu görünmezlik? Hiç sanmıyorum. AKP Genel Merkezi’nden başlayan bir heyecansızlık, bütün örgüte yayılmış durumda. Ne şapkada çıkmak için bekleyen bir tavşan ne de heybede sabırsız bir turpun büyüğü var. Reis ise banknot matbaasını sürekli mesai yaptırmanın dışında Hüda Par’a bile “düşmenin” ezikliği içinde sağa sola yalpalamaktan ilerleyemiyor bile.

Evet, biliyorum Hüda Par’ın görevi birkaç yüz bin oy değil. Güney Doğu’daki sandıkların “güvenliğini” Hizbullah teröristlerine emanet edilmesi sayesinde HDP ve/veya Yeşil Sol Parti’ye verilecek oyların öncelikle mümkünse verilmemesi. Yok, eğer olmuyorsa da; sayımlar sırasında her zaman yapıldığı gibi AKP’ye yazılmasını sağlayacak kaba kuvvet olarak Devlet’in yanında yardımcı güç olarak bulundurulması. Her neyse, Erdoğan’da artık biliyor gidici olduğunu. Bu durumun etkisini elinden geldiğince azaltmanın derdinde. En azından AKP’nin mecliste etkisini artırmak için partisinin geçmişteki etkili isimlerini yeni dönemde listelerine almak için can siperane mücadele ediyor. Peki, başarıyor mu? Çoğunda bu “geriye gel” çağrısı artık işlemiyor. Batan gemiye neden atlasınlar ki? Bunun yerine son dönemdeki suç ortaklığı yapanları ki buna Devlet’in valileri başta olmak üzere pek çok bürokratı aday olmaya yönlendiriyor. Ve buna asıl ek olarak Devlet Memurları sıfatı taşıyan bakanları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısını da milletvekili listelerinde seçilecek yerlerden ekleyecek. Bakalım bu Devlet Memurları, yasaya uyup; diğerleri gibi istifa edecekler mi? Hiç sanmıyorum. Yeni bir kabine Erdoğan’ın işine asla gelmez. Plan gayet açık: siz suç işlemeye devam edin; ben size korunma zırhı vereyim.

Gelelim Millet İttifakına. Asena Meral’in blöf çıkışı sonrası Masa yine de toparlandı ve kendi çizdiği yolda ilerliyor. Asena Meral’in çizilen karizması sanırım kendisine Başbakanlık rüyasına mal oldu. Kılıçdaroğlu, böyle bir planı yapsaydı; kendisine bu kadar yararlı olurdu. Horoz olmaya özenen tavuk, hem vakitsiz, hem de son derece çirkin öttü. Partisi içindeki faşist damar da bu işten istediğini şimdilik almış oldu. Yavuz Ağıralioğlu’nun Kılıçdaroğlu çıkışının asıl sebebi de CHP tarafından da net bir biçimde anlaşıldı: ilk kongrede Asena Meral’e karşı Koray Aydın/ Yavuz Ağıralioğlu ikilisi kapışacaklar.

Emek ve Özgürlük İttifakı da, artık Kılıçdaroğlu ile yaptıkları görüşmeden sonra, Devlet ile bazı müştereklerde ortak hareket etme konusunda anlaşmaya vardılar. Sanırım bu anlaşmanın bir parçası da: HDP’nin kapatma kararına gerek duyulmadan söndürülmesi olacak. Bu verilmeyecek bir taviz değildi. Ve zaten de HDP, aylar öncesinden hazırlıklarını Yeşil Sol Parti’yi hazırlayarak buna razı olacağını göstermişti. Bu ittifak içindeki bir “sorun” da TİP üzerinden yürüdü. Özellikle son dönemlerde görünür hale gelebilen TİP, başta Barış Atay’ın Babala TV programı sonrasında epeyce özellikle gençlerden üye kaydı yapmıştı. Erkan Baş’ın da karizmatik konuşma tarzı ve de CHP milletvekili iken TİP’e geçen Serra Kadıgil’in Parti Sözcüsü olarak Meclis’te ve TV kanallarında yaptığı avukatlıktan gelen “belagatli” konuşabilmesi; bu seçimde partiye epeyce oy verilmesini sağlayacak diye düşünüyorum. Asıl konumuz ise bir bütün olarak Emek ve Özgürlük İttifakı’nın yüzde 15/18’in üzerinde oy alabilecek şekilde organize olabilmesinde. Bu durumda ülkenin makus talihi her şeye rağmen dönebilir. Ve en önemlisi ise: Devlet, (artık kendi varlığı için bile olsa) Emek ve Özgürlük İttifakı ile aynı yöne doğru yürümek zorunda olduğunu anladı.

Hamiş: Al-i Osmanlıda oyun bitmediği gibi Türkiye Cumhuriyeti Devletinde de oyun hiç bitmeyecek. Deprem bölgesindeki perişan hale gelen vatandaşları zorla dağıldıkları ülkenin çeşitli şehirlerinden seçim için geri dönmeye zorlamak: oy kullanma ama benim adamların senin yerine oy kullansınlar demektir. Yurt dışında ne zaman altı milyon beş yüz binden fazla seçmen birikti? 45 olan oy kullanma merkezi de ne zaman 75’e yükseldi? Bu durumu dert ettiniz değil mi? Elbette sorumlu vatandaşlar olarak böyle yapmamız gerekir. Ama bu işin çözümü bizi aşıyor. Ve muhalefet tam da burada devreye girecek. Ülke için de olduğu gibi, ülke dışındaki usulsüzlüklere de izin vermeyecekler. Vatandaşın görevi bunun yapılması için işin takipçisi olduğunu hissettirmek.

Yazarımızın daha önce yayınladığımız yazıları.

14 MAYIS SEÇİMLERİ VE YAŞAMSAL GÖREVLER/14.03.2023

AYM’NİN SON KARARI VE OLASILIKLAR/10.03.2023

ŞİMDİ BU TEZEĞİ NİYE YEDİLER?/08.03.2023

ASENA MERAL HANIM’IN HAYALLERİ VE GERÇEKLER/04.03.2023

AKP’NİN OY DEPOLARI VE GÜNCEL HEDEFLER/02.03.2023

6 ŞUBAT DEPREMİNİN ÖĞRETTİKLERİ/26.02.2023

DEVLETİN OLANAKLARI İLE ERDOĞAN’IN PLANLARI/19.02.2023

BÜLENT ARINÇ VE SİVİL DARBE ÇAĞRISI/15.02.2023

DEPREM DEĞİL AMA DEVLET ÖLDÜRÜR /08.02.2023

MERAL HANIMI NEDEN SEVMİYORUM?/04.02.2023

İRFAN FİDAN NEDEN AYM BAŞKANI SEÇİLEMEDİ?/ 03.02.2023