“BİZ HEPİMİZ AİLEYİZ VE HER SUÇTA BERABERİZ”

Taner Renda / 07.06.2021

@RendaTaner

132 milyon dolarlık kara para aklama suçundan gözaltı kararı bulunan Sezgin Baran Korkmaz’ın operasyondan önce malvarlığı üzerindeki yasak ve yurt dışına çıkış yasağı Yargıtay’a üye seçilen İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan tarafından kaldırılmış. Şimdi anladık mı bu değerli savcımızın niye Yargıtay’a tepeden inme seçildiğini?

Peki, başta ABD ve ülkemizde yakalama kararı olan bu değerli kişi S.B.K’nın Bodrum’da yaptırdığı Paramount Hotel’inde kimler kalıyormuş? Onu yakalayacak olan savcılar, hakimler ve polis müdürleri ile haber yapacak gazeteciler. Şaşırdınız mı? Pek çoğunuzun şaşırmadığını biliyorum. Ya onu, hakkında dosya hazırlandığını ve yakalanacağını konusunda uyaranı? Organize suç örgütü lideri olduğunu bildiğimiz ve AKP’nin muhalifleri korkutmak için ortalığa saldığı, kan banyosu yapmayı seven Sedat Peker’in iddiasına göre; İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, makamına çağırıyor, çay kahve ikram ediyor ve S.B.K’nın 45 milyon Dolar alacağı olduğu bir şahsın borcunun silinmesini istiyor. Hatta bu olaydan Reiz’imizin de haberi olduğunu söylüyor. Süleyman Soylu bu kadar yasa dışı iş yaparken, kendisinin asıl görevi olan yakalama kararı bulunan kişiyi makamına polisi çağırıp, yakalatmayı aklının ucundan bile geçirmiyor.

                                 (AKP’li burjuvaların, mafyanın “çöktüğü” Paramount Oteli)

Ama Süleyman Soylu’nun aklından hiç çıkarmadığı şeyi onun ağzından öğrenmiştik: kendisine ait olan sigorta şirketinin poliçe keserken makinadan çıkan ses. Ne diyeyim, benim de bir sigorta şirketim olsa ve devlete ait dev şirketleri sigortalasam, yıllık karım milyon Dolarları bulsa; hah ben de o çıkan sesi hayran hayran hiç bıkmadan dinlerdim. Yine Sedat Peker’in yalancısı olarak, FETÖ Borsalarında, kimden ne kadar para alınacak ve kimin mallarına çöküleceğinin karar vericisi ben olsam; para sayma makinasının sesine de bayılırdım.

İçişleri Bakanımızdan öğrenmiştik: Sedat Peker’den ayda 10 bin Dolar maaş alan milletvekilinin olduğunu. Eee, aga sen Patagonya’nın değil, bizim ülkenin İçişleri Bakanı’sın. Böyle bir bilgi ve belgeye bir biçimde ulaşmışsan; ilk yapacağın iş: savcılara bunları iletip, en kısa sürede gereğini yerine getirmelerini söylersin. Ama bizim Süleyman Soylu beyimiz, abasının altında sopa olarak tutuyor bu bilgiyi. Çünkü bu rüşvet alan milletvekili kendi partisinden. Hem de partisinin MKYK üyesi. Muhalefet partilerinin meclise verdiği soru önergesi: AKP ve MHP üyeleri tarafından reddediliyor. Ve dün Sedat Peker bu açıklamayı yaptı: Metin Külünk. Ama işin ironik yanı bu ya, Peker, bu rakamı yalanladı. Benim gibi bir kişi, bu kadarcık rüşvet mi verir diye. Ben onun arabasına paketlerce para bırakırdım diye. Hani artık işin boku çıktı denir ya, ülkemizde artık bu bokun etrafa sıvanmasına geçilmiş.

Türkiye, dışarıdan bakıldığında heyecan verici ve epeyce de gülünecek bir durumda. Ama içinde yaşayan bizler aynı duyguları yaşayamıyoruz. Kim derdi ki, yıllarca devletin bir kanadının ileri yıllar için özenle yetiştirdiği bir mafyözün, evi aranırken; kadın polis getirilmediği ve dolayısıyla da erkek polislerin karısının iç çamaşırlarını gördü diye, yıllarca iktidar, adalet ve polislerle hep birlikte organize bir şekilde işledikleri suçları, bir bir ve belgeleri ile açıklayacak ve devletin etkili ve yetkili kişileri de sadece yutkunup, sıranın kendisine gelmemesi için Allah’ına dualar edecek.

Tüm bunlar olurken, ülkenin hiçbir savcısı çıkıp da bu söylenenleri ön kabul olarak alıp; harekete geçmiyor. Millet meclisi de harekete geçmeyip, sadece “cek cak” diye işleri geçiştiriyor. Muhalif basının çoğu da “hayret bi şey ya, olur mu böyle şeyler”den öteye geçemiyor. Halk da geçim derdinde ama bunun nedenini sorgulayamıyor. Bu konuda doğru şeyleri söyleyenlerin çoğunu zaten hapse atmışlar. Aslında durumumuzu gayet mizahi bir şekilde özetleyen bir fıkra ile bitireyim.

İki kör uçak pilotu, uçuş için tüm hazırlıkları tamamlamışlar ve pistte ilerlemeye başlamışlar. Uçak hızlanarak pistte devam ederken; son anda içeriden tüm yolcular canhıraş bir vaziyette imdat diye bağırmışlar. Birinci pilot aniden uçağın levyesini yukarı kaldırmış ve yanındaki diğer kör pilota dönerek: “bir gün yolcular bağırmayacak ve hepimiz dağa çarpıp parçalanacağız” demiş.

Evet, Peker iyi yetiştirilmiş bir kişi. Ama tüm bu videoların içeriğine, biçimine ve sıralamalarına bakarsak; çok profesyonel bir durum ile karşı karşıya olunduğunun sonucuna varabiliriz. Spoiler kullanarak hikayeyi anlatmak. Yani, önceden söyleyeceklerinin ipuçlarını vererek ve merak uyandırarak ilerlemek. Asıl hedef aldığı kişi belki ilk başlarda sadece Mehmet Ağar ve ekibi olduğunu düşünsek bile, Erdoğan olduğunu gün geçtikçe öğreniyoruz. Soylu, Damat, Ağar vb. işin sadece yan unsurları. Erdoğan’ın itibarını hem içeride, hem de dışarıda ona gönül verenler nezdinde bitirmek. Ondan sonra da, yeni dünya düzenine uygun olan kişi veya kişileri iş başına getirmek. Düşünsenize, AKP ve MHP’nin alternatifleri: CHP, İYİP, Saadet Partisi ve Demokrat Parti. HDP için ise biçilen görev: ister istemez bunlara oy vermek olarak görülüyor. Bu malzemelerden yapılacak yemeğin tadını ve lezzetini artık siz düşünün.

Yazarımızın daha önce yayınladığımız yazıları

Devletin mafyası mı yoksa mafyanın devleti mi? / 2 / 21.05.2021

Kanserin üçüncü evresinden, dördüncü evresine geçen ülkemiz /14.05.2021

Birlikte olursak; her şeyi değiştirebiliriz / 04.05.2021

Ne yapmalı, nasıl yapmalı ve kiminle yapmalı? / 30.04.2021

Devlet mi mafyalaştı, yoksa mafya mı devletleşti? / 22.04.2021

Katastrof / Büyük yıkım kapımızda / 24.04.2021

Canı sıkkın hava ve rüzgar / 18.04.2021

Ülkemizin ahvali: Sadece parasız, işsiz ve aşısız değiliz. Geleceğimizi de kaybediyoruz / 11.04.2021

Ülkeyi Nasıl Yönettilerse Pandemiyi de öyle yönetti AKP 09.04.2021

Ülke soyulurken değil, soğan soyulurken ağlayan ulusalcılar / 05.04.2021

Ben Erdoğan’ın yerinde olsaydım / 30.04.2021

Polis, ülkede toplumsal düzeni korur ve huzuru sağlar, gerçekten öyle mi? / 03.04.2021

BEN ERDOĞAN’IN YERİNDE OLSAYDIM / 30.03.2021

AKP+MHP iktidar testisi çatladı / 29.03.2021

19 Mart 2021, uçurumdan önce yapılabilecek freni yok etmiştir / 20.03.2021

Farklı bir şey yapmadan, farklı bir etken işin içine karışmadan biz bu işin içinden alnımızın akıyla çıkamayız. / 15.03.2021

Bütün mesele: gelmekte ve gitmekte olanı anlayabilmekte / 28.02.2021

“HDP’ye oy veren milyonlar, kurşun yağdıran teröristlerdir” / 21.02.2021

ÖLÜLER ÜLKESİNİN SERİ KATİLLERİ / 18.02.2021

YAKLAŞAN FIRTINA VE YUMURTA HİKAYESİ / 07.02.2021

TARİHİN SEYRİNİ DEĞİŞTİREBİLİRİZ / 03.02.2021

SEKİZ YÜZ YILLIK BİR DÖNEM SONA ERERKEN GELECEĞE BAKMAK / 30.01.2021

Diğer Yazılar

DİJİTAL TEKNO-NEOLİBERALİZM YAPAY ZEKANIN EKONOMİ-POLİTİĞİ.

Ümit ÖZDEMİR / 09.02.2025 Düşünebilen makineler fikri yeni bir fikir değil, ortaya çıktığı ilk haliyle …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir