Böyle demiş ülkenin iç işleri bakanı. Lafı hiç eğip bükmeden söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: AKP+MHP+devletin çukurlarındaki derin yapılar, ülkenin tümünü önüne katmış ve en öne de Kürtleri yerleştirmiş, hem ideolojisiyle, hem politikaları ile hem de devletin bütün kolluk güçleriyle, uçurumdan aşağı doğru doludizgin sürüklüyorlar. Zannediyorlar ki: başta Kürtleri ve kendilerinden olmayanları yok ederlerse; ülke güllük gülistanlık olacak ve bolluk bereket içinde şen şakrak yaşayacaklar.
Ülkenin bütün kurumları baştan aşağı keyfiyet kesmiş, yukarılarda birileri ülkeyi soyanlarla birlik olmuş, elbirliği ile insan için değerli olan ne varsa; satılıp, kirletilip, yok edilmiş. İnsanların çok büyük çoğunluğu asgari ücret denen sefalete zorla mahkum edilmiş, geriye kalanların büyük çoğunluğu ise iş bile bulamaz halde ne yapacağını şaşırmış, işsizlikten intiharlar görülmemiş boyutlara gelmiş. Ama muktedirler bunları söyleyenleri terörize ederek, susturmanın peşinde.
Daha seçildikleri ilk günlerden başlayarak HDP’nin gerek yerel yöneticilerini, gerekse parti yönetiminin çoğunluğunu ve şimdilerde de milletvekillerini hapse tıkmanın planlamalarını yapan AKP+MHP+devletin derin çukurlarının temsilcisi SS, bu son söylemi ile alenen çok açık bir iç savaş ve bir soykırım çağrısı yapıyor. Bu insanlık ve nefret suçudur, bu halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve tahkir suçudur. Devletin, bu yapısı ile ülke içinde yaşayan halklara, kadınlara, çocuklara, çalışanlara ve emeklilere vereceği hiçbir gelecek yoktur.
Bu yola bir kez girildi mi; başta sermaye, ülkeyi yönetenler, onların yandaşlarına da artık rahat yüzü kalmamış olur. Zannetmesinler ki; ellerinde, silahlı kolluk güçleri, resmi ve resmi olmayan militarize güçler, yasalar, mahkemelerde onlardan gelecek emirleri bekleyen kendi adamlarının olması, her türden hukuksuzluğu yapabilecek kadroları bu iç savaşın getireceği yıkımdan ziyade olacaklar. Eski Yugoslavya’yı hiç unutmayalım. İç savaş bittiğinde; ülke perişan olmuş ve 7-8 parçaya bölünmüş hale gelmişti. En yakın komşuların, dostların ellerinde çeşitli silahlarla, birbirlerini öldürmeye gidecekleri bir çılgınlığın pençesine düşeceklerini gördük ve bizde de bunların yaşanması çok büyük olasılık.
Bu karanlık dönemi yaşamamak için yapılacaklar son derece basit temel adımlar olacaktır.
-Öncelikle, topluma kin ve nefret tohumları ekenler açıkça teşhir edilmeli.
-Ülkede, çalışma hayatının insanca yaşamaya dönük yüzü öne çıkarılmalı.
-AKP+MHP faşist bloğunun iktidardan el çektirilmesinin sağlanması(darbe ile değil, halkın çoğunluğunca barışçıl gösterilerle).
-Yeni bir anayasa yapımı için tüm kesimleri kapsayan, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü uluslararası değerleri temel alarak, şeffaflığı/açıklığı olmazsa olmazımız haline getirmek isteyenlerle birlikte dışlamadan yapmak.
-Ülkede yaşayan bütün halkların eşit ve saygın yurttaşlar olmasını, dini değerlerin, sadece kişileri ilgilendirdiğinin altı net biçimde çizilmeli.
-Özgürlükler, amasız ve şartsız tüm herkesi kapsayacak şekilde serbest olmalı.