BİRLİKTE OLURSAK HER ŞEYİ DEĞİŞTİREBİLİRİZ

@RendaTaner

Derdim: içimizi karartmak, korkutup sindirmek, bardağın sadece boş tarafını göstermek, ya da felaket tellallığı yapmak değil. Değil ama şartların da hiç normal olmadığını da kabul edelim. Adına ister otoriter yönetim, ister diktatörlük, istersek de faşizm diyelim. Sonuçta, ülkede yoksulluk arttıkça; yasaklar da artıyor. İşsizlik yükseldikçe; özgürlükler de kısıtlanıyor. Dünyadaki bir avuç ülkelerin dışında bile zor kabullenilecek nedenli/nedensiz ölümlerin, olağan kabul edilmesinin bile hiçbir mantıklı açıklaması bu yönetim tarafından yapılmıyor.

Son bir yıldan fazla bir zamandır, salgına karşı en iyi savunma olacak aşıların geliş tarihi ve miktarını, bence en tepedeki tek karar verici bile bilmiyor. Acil olarak uygulanması gereken tam kapanma bile, en son çare olarak ele alınıyor. Üstelik aşılananlara gelen yasaklamalar ve kısıtlamalar aşılanmayanlara ise hiç uygulanmıyor. Elbette bunun nedenini bilebiliyoruz: devletin kasası en çok kayırılanlara bol keseden dağıtıldığı için, beş parasız kalındı. Bunun için de para getirecek olanlar (işçiler ve onların patronlarının işyerleri) sokağa salındı. Para getirmeyenler ise (emekliler, işsizler ve artık vergi de dahil borçlarını ödeyemeyen esnaf ve küçük işletmeler) eve kapatıldı. Ah George Orwell, sen bu durumu çoook önce 1984 adlı romanında harfi harfine yazmıştın.

Şu ya da bu biçimde iktidarının sonuna gelen AKP+MHP iktidarı, son günlerine her bir adım daha yaklaştıkça; akıl almaz yasaklar ve uygulamaları üzerimizde deniyor. İçki satışı konusundaki yasağının hiçbir kanuni ve yasal tarafı olmadığı halde, bu yasağını inatla sürdürürken, yanına koyduğu ek yasaklar ise hani çüşş dedirtecek cinsten oldu. Tamam, anladık, içki yasağını perdelemek istediniz. Ama saçma sapan bir genişletilmiş listenin size getireceği, götüreceğinden, daha fazla olduğunu anlayacak bir sakinliğiniz de mi kalmadı? Marketlere getirilen bu yasaklar, onların cirolarını ve dolayısıyla da size getireceği vergilerde bir hayli azalma yaşatmayacak mı? Bu absürtlüğünüz karşınızdaki cepheyi genişletmekte ve sizin tarafınızı da zayıflatma. Şaşkın ördek durumunda olduğunuzu da mı göremiyorsunuz?

Polislerin halkın her hak arayışında yasal olmayan hareketlerini görüntülenmesini yasaklamanız ise sizin açınızdan gayet mantıklı. Suç dosyanız ülkemizin sınırlarını dahi aşmıştı. Şimdi bu günden sonra sütten çıkmış ak kaşık olacaksınız öyle mi? Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bu genelgesi Anayasa’ya ve yasalara aykırı olmasının sizler için bir önemi olmamalı. Suç dosyalarınızda ha bir eksik, ha bir fazla ne yazar diye düşündüğünüz de çok açık. Bu konuda da sizlere hak vermiyor değilim. Ama bardağı taşıran son damla diye halk tarafından adlandırılan, daha felsefi olarak da söylersek: niceliğin, niteliğe dönüşmesi yasası da her şeye rağmen işlemeye devam ettiğini de hatırlatmak isterim.

Bahçeli’nin sık sık : “Bizim (bu, bizimin kim olduğunu artık bilen biliyor diye düşündüğümden, uzatmayı gereksiz buluyorum) 2023 cumhurbaşkanı adayımız: Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır” lafını HDP hariç, ülkemizin analı ve danalı muhalefeti çok ciddiye alıyor. Oysa birazcık politikaya bulaşmış pek çok kişi de bilir ki; AKP+MHP iktidarının, iktidar aygıtından bir adım bile uzaklaşmaya tahammülü yoktur. O kadar çok yolsuzluk, yasal ve anayasal suç işlemişlerdir ki; o koltuklardan asla seçimle, gönüllü veya gönülsüz kalkmazlar, kalkamazlar. Oysa CHP, sık sık: “Bizi sokağa çekemeyecekler, biz bu oyuna gelmeyeceğiz” lafını çokça duymuşuzdur. Eee,” seçim koşullarını ortadan kaldıracak bazı gelişmeler” aniden ortaya çıkarsa, Erdoğan ve Bahçeli de seçim yapmıyoruz derlerse; elinizde hangi olanaklar ve zorlamalar ile ortaya çıkıp: yapmazsanız size gününüzü göstereceğiz mi diyeceksiniz, yoksa küseriz mi diyeceksiniz? O “çok sert adam”, Anayasa Mahkemesini kapatmak istedi. Ülkenin en temel organını suçladı ve kapatılmalı dedi. O durumda ne yaptıysanız; seçim yapılamaz dendiğinde de aynısını yapacaksınız. Sizler çok önceleri “sarı inekleri” verdiğiniz için, AKP+MHP iktidarını böyle korkutamazsınız.

Yoksulluğun bu kadar derinleşip, yaygınlaştığı başka bir dönemi ben hatırlamıyorum. İktidarların da bu kadar işçiye, işsize, yoksula, köylüye ve esnafa sırtını döndüğü bir dönem olmamıştı. Hiçbir dönem kendini öldürecek kadar çaresizliğe düşmüş insanlar olmamıştı. Bu gün ise bunların en alası var ve muhalefet ise orada burada laklaktan öteye somut pek bir şey yapmıyor. Hatta eli ayağı bağlı olduğu halde, HDP’nin yaptıklarına bile sahip çıkma basiretini gösteremiyorlar. Ama “yapılacak ilk seçimde iktidar olacaklarmış”.

Ülkemizde pek çok protesto eylemleri oluyor. Kimileri kendini çaresizlikten öldürüyor, kimileri de ekmek teknelerini sokağa atıp kırıyor, kimileri de yetiştirip satamadığı ürünlerini çöpe döküyor. Bu olayların hepsi gelmekte olan isyanın ilk adımları olarak görüyorum. Ama beni en çok etkileyen ise: İkizdere’deki köylü kadınların Cengiz İnşaat’a karşı başlattıkları toprağı hep birlikte koruma eyleminden geldi: “Artık gücümüz kalmadı, baş edemiyoruz. Yardıma gelin”. Yukarıda saydığım bütün eylem biçimlerinden temelden ayrılıyor bu durum. Pes etmiyorlar. Direnmeye devam etmek istiyorlar. Ve en önemlisi: birlikte direnmeye çağırıyorlar. Bu çağrının anlamı: Artık vakit gelmiş demektir. Tek başına yapacakların; çok az şeyi değiştirebilir. Ama birlikte ve hele hele örgütlü olursak; mutlaka kazanacağız demektir.

Yazarımızın daha önce yayınladığımız yazıları

Ne yapmalı, nasıl yapmalı ve kiminle yapmalı? / 30.04.2021

Devlet mi mafyalaştı, yoksa mafya mı devletleşti? / 22.04.2021

Katastrof / Büyük yıkım kapımızda / 24.04.2021

Canı sıkkın hava ve rüzgar / 18.04.2021

Ülkemizin ahvali: Sadece parasız, işsiz ve aşısız değiliz. Geleceğimizi de kaybediyoruz / 11.04.2021

Ülkeyi Nasıl Yönettilerse Pandemiyi de öyle yönetti AKP 09.04.2021

Ülke soyulurken değil, soğan soyulurken ağlayan ulusalcılar / 05.04.2021

Polis, ülkede toplumsal düzeni korur ve huzuru sağlar, gerçekten öyle mi? / 03.04.2021

Ben Erdoğan’ın yerinde olsaydım / 30.04.2021

AKP+MHP iktidar testisi çatladı / 29.03.2021

19 Mart 2021, uçurumdan önce yapılabilecek freni yok etmiştir / 20.03.2021

Farklı bir şey yapmadan, farklı bir etken işin içine karışmadan biz bu işin içinden alnımızın akıyla çıkamayız. / 15.03.2021

Bütün mesele: gelmekte ve gitmekte olanı anlayabilmekte / 28.02.2021

“HDP’ye oy veren milyonlar, kurşun yağdıran teröristlerdir” / 21.02.2021

ÖLÜLER ÜLKESİNİN SERİ KATİLLERİ / 18.02.2021

YAKLAŞAN FIRTINA VE YUMURTA HİKAYESİ / 07.02.2021

TARİHİN SEYRİNİ DEĞİŞTİREBİLİRİZ / 03.02.2021

SEKİZ YÜZ YILLIK BİR DÖNEM SONA ERERKEN GELECEĞE BAKMAK / 30.01.2021

Diğer Yazılar

MUHALEFETİN HALKA ANLATILACAK BİR HİKAYESİ VAR MI ?

Mustafa Durmuş /23 Eylül 2024 Cumhuriyetin ikinci yüzyılında ekonomisiyle, ekolojisiyle, insanıyla, toplumuyla topyekûn bir çürümüşlük …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir