SİZLERİ TANIMIYORUZ

22/05/2022 777 Görüntülenme

İlişkili içerikler

Taner Renda / 22.05.2022

Ülkede işler düşündüğüm gibi ilerliyor. Kılıçdaroğlu, SADAT’ın kapısına dayandı. “Paramiliter bir örgütlenme ülkemizde istemiyoruz” diye gayet yerinde bir çıkış ile işaret fişeğinin fitilinin ateşini yaktı. Bütün gözler Erdoğan’a çevrildi. O da kendisinden bekleneni (Biden ile NATO da ikili görüşmelerindeki varılan mutabakatın, kendisine düşen kısmının en önemli adımını attı) tereddütsüz yerine getiren tek ve kesin kelimeyi söyledi: TANIMIYORUM.

Erdoğan neyi tanımıyorum dedi? SADAT’ı ve onun başındaki özel harpçi emekli General Tanrıverdi’yi tanımıyor. Ya da artık tanımak istemiyor. Buradan ne anlam çıkarabiliriz? Bana göre MHP/Bahçeli bagajından kurtulmanın ilk adımı. Olası bir seçim sürecinde ülkenin, Devletin bir kesiminin geniş halk kitlelerini sokacağı karanlık sokağın failleri arasında olmak istememesi de ikinci adımı. Erdoğan, bir sonraki atacağı adımların da yönünü gösteren çok önemli bir çıkış ile ülkenin iç politika yapıcılarının planlarını bozdu.

Şimdi kartların yeniden nasıl karılacağına bakalım. İçerideki politika yapıcıları, ya buna uygun adımları atacak ve dış politika yapıcıları ile birlikte “uyum içinde” yeni bir dönemin, yeni kuruluşunda rol alacaklar. Ya da dış politika yapıcılarına karşı direnç gösterecek ve ülkede iç savaşı körükleyecekler (bu seçeneğin her zaman masada olabilecek bir seçenek olarak yerini koruyacağını tahmin ediyorum.). Burada asıl sorun: İçerideki politika yapıcılarının artık elinde SADAT gibi bir paramiliter gücün olmayacağıdır. Bu durumda denetimsiz bir iç savaş yaşandığında; ülkenin nereye gideceğini kestirmek bir hayli güçleşir.

(Karikatür Sefer Selvi)

Peki, Kılıçdaroğlu’nu SADAT gibi bir cehennemin kapısını çalmaya iten neydi? Sanırım yukarıda anlatmaya çalıştığım iç savaş yıkımının altında kalacağını düşünen Devlet bürokrasisinin Kılıçdaroğlu’na sunduğu gollük pasın garantisiydi. Sokağa çıkmaktan korkan Kılıçdaroğlu, her zaman olduğu gibi tek başına ve birkaç “iyi dostunu” da yanına alarak, kahramanca yapılması gereken ne varsa yapıyor. Yeter ki; halk sokağa çıkmasın. Erdoğan kadar, Kılıçdaroğlu da halkın sokağa dökülmesinden aynı derece korkuyorlar. Düştüğümüz şu garabete bakın ki; iktidar da, muhalefet de halktan aynı derece korkuyorlar. İşin aslı halkın büyük çoğunluğu da sokağa çıkılmasından en az onlar kadar korkuyor.

Ekonomik olarak küçük bir azınlığın dışında herkes her geçen gün daha da yoksullaşıyor. Hukuksuzluk artık temel bir norm olarak günlük hayatımızı düzenliyor. Ülkem insanlarının çok büyük çoğunluğunun, bir sonraki günün nasıl geçeceğini bilemediği günlerde yaşıyormuşuz gibi bir ruh halinde gece yatağa girdiği halde, sanırım nasıl oluyor da bu duruma isyan etmediklerine kendileri de şaşırıyorlar. Peki, bu durumda ne yapmalı? Erdoğan’ın dediğini yapmalıyız: SİZLERİ TANIMIYORUZ.

Yazarımızın daha önce yayınladığımız yazıları

SARI İNEKTEN SONRA SIRADA BİZ VARIZA GELDİK/12.05.2022

GENÇLİK, ANILAR VE GELECEĞİMİZ ÜZERİNE BİRKAÇ NOT/02.05.2022

YİNE AYNI SENARYO VE YİNE AYNI SONUÇ MU ? / 22.04.2022

ÇÖZÜM İÇİN FARKLI BAKIŞ AÇILARI GEREK /20.04.2022

AVRASYACILIK ÖLDÜ, YAŞASIN NATO /31.03.2022

ERKEN VEYA GEÇ YAPILACAK SEÇİMDEKİ OLASILIKLAR/22.03.2022

1915 Çanakkale Köprüsü Yapıldı Yepyeni Bir Kazığımız Daha Oldu/19.03.2022

Sesiniz Sokakta Daha Gür Çıkar /13.03.2022

Sado Mazoşizm mi ? Stockholm Sendromu* mu ? /08.03.2022

Ukrayna’ya Çok Üzülen Bizleri Seviyorum 03.03.2022

“Vatana Hizmet Ediyorum Sandım” 18.02.2022