Taner Renda / 27.11.2021
Artık herkes biliyor ki; AKP+MHP faşist bloğu gidici. Bilinmeyen ise bu iktidarın ne zaman ve nasıl gideceği ile arkasında bırakacağı tahribatın büyüklüğü. Tahribat gücü bu kadar yüksek bir gidişten sonra, en azından eski normale ve ardından da bizim yani ülkenin namuslu, dürüst iyi insanlarının arzuladığı ve uzun zamandır beklediği doğru bir normale hangi sınıfsal güçlerin öncülük ya da eşlik edeceğidir.
AKP+MHP faşist bloğunun gidişi, devletin temelden değişmesi anlamına gelmiyor. Bu iktidar bloğunu hangi sınıfsal güç veya güçler bloğunun iktidar mekanizmasının başından uzaklaştırdığı kadar, yerine gelecek olan yeni iktidar güçlerinin, mekanizmanın yeniden farklı bir doğrultuda işletilebilip, işletilemeyeceği de bir o kadar önemlidir. Devrim, sadece bir iktidar bloğunun yerinden edilip, yıkılması ile adlandırılamaz. Onu yerinden eden güçlerin, yeni bir güç odağı olarak iktidarı ellerine geçirip; onu yıkan sınıf veya bağlaşıklarının yararına, yeniden şekillendirmesi ve onu yönetmesine denir.
(AKP-MHP sağ bloğunun ekonomide yarattığı tahribatın bir diğer göstergesi ekonominin dolarizasyonu ve TL’nin sürekli değer kaybıyla yaşanan yoksulluk-editör)
Son yirmi yılı, devletin farklı güç odaklarına yaslanarak yöneten AKP, kendi gelişim olanaklarını sonuna kadar tüketmiş ve ülkeyi de kendi zenginleşmesi için bitmek tükenmez bir hırsla maddi olanaklarını, yer altı ve yer üstü bütün zenginliklerini eşi görülmemiş bir küstahlıkla yok etmiştir. Ancak, tüm bunlara karşın, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın, her şeye rağmen seçmenlerin yüzde otuzunun desteğini alıyor oluşu, onu iktidarda tutan en büyük unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı sıra, Erdoğan’ın başını çektiği Cumhur İttifakına karşın, altı muhalefet partisinin oluşturduğu Millet İttifakı ise şu ana kadar AKP’nin yaptığı yanlışlardan beslenen ve geniş halk kesimlerine AKP karşıtı olmanın dışında pek bir şey öne sürememenin sıkıntısını yaşamakta. Tek başına AKP/Erdoğan karşıtı olmanın getirisi, Millet İttifakına iktidarı hala vaat etmiyor.
AKP+MHP faşist bloğunun parlamento çoğunluğunu elinde tutmaları da, muhalefet bloğunun erken seçim çağrılarını, çığırtkanlıktan öte bir yere taşımıyor. Muhalefet, ister tek başına olsun, ister altılı blok olarak pahalılıktan ezilen işçi, memur, köylü, emekli ve esnafın önüne koyacak yeni bir hikayeleri hala yok. Yok, çünkü kapitalizm sınırları içinde, pek çok varyasyon yıllar içinde iş başına gelen hükümetler tarafından denendi. Bütün bu denemelerde, ilk başlardaki verilen parlak vaatler birkaç kırıntı dışında, çalışanlar yararına hiçbir zaman işletilmediği için, ülke olarak iyi ve doğru bir şeylerin yapılacağına olan inançlarında erozyon yaşanmasına sebep oldu.
(Millet ittifakını oluşturan partilerin “reform” ve “restorasyon” temelli vaatleri, halkın gündelik ve yakıcı sorunlarına çözüm üretemiyor. Geçinemiyoruz eylemlerinden bir fotoğraf-editör)
ESAS OLANI BAŞA KOYMAK
Ne var ki, ülke insanlarına verebilecekleri pek bir şey kalmamış olan bu iki seçenek dışında, ülkenin önünde üçüncü bir seçenek yavaş yavaş belirginleşmeye başlıyor. Bu üçüncü seçeneğin ilk aktörü HDP. Başından beri de zaten bir çatı partisi görevi de gören HDP, bu kez yeni ve farklı görevleri de yüklenmek durumunda kalıyor. Çatı’nın dışında kalan sol, sosyalist, çevreci /yeşil parti ve hareketler ile de emeğin birleşik hareketinin yaratılmasında yine en büyük görevi yüklenmesini beklemek, sanırım haksızlık olur. Kendini böylesine birleşik demokrasi cephesinin yaratılmasında temel özne olarak görmeyecek hiçbir sol hareket düşünemiyorum. Yılların verdiği kendi başına bir şeyler yapma alışkanlıklarının, bundan böyle temelden değişiminin kaçınılmaz olduğunu her sol hareket görmelidir. Gelinen durum: ya sol ve emekten yana bir bütünün içinde olunacak ya da ben farklıyım ve haklıyım diyerek sermayenin sazını çalacak.
HDP’yi hesaba katmadan; Cumhur İttifakı iktidarda kalamaz, Millet ittifakı da iktidara gelemez. Erdoğan yani Cumhur İttifakında 2015 seçimlerinden kalma bir kuyruk acısı, HDP’de de evlat acısı var. Bu denklemden olumlu bir sonuç çıkmaz, çıkamaz. Erdoğan için geriye HDP’nin daha düne kadar olduğu gibi, HDP’yi kriminalize edip, üyelerini sudan gerekçelerle hapse atmaya, elinde kalan son birkaç belediyeye de kayyum atamak suretiyle üzerindeki baskıyı arttırmaktan başka yapacağı son çıkmaz yol da: HDP’nin kapatılması olur. Bütün bunların Kürt seçmende pek bir karşılığı yoktur (Okuma yazma bilmeyen seçmenlerin, seçmen kâğıdındaki HDP’nin yerini bulmak için ip ile ölçerek oy atmışlardı.).Millet İttifakı ise utangaç bir biçimde HDP’nin oylarını istemekte ama onun teröristliğinden de hiç şüphe duymamaktadır.
HDP ise, 2019 yerel seçimlerde Millet İttifakına hiçbir karşılık beklemeden başta İstanbul ve Ankara olmak üzere pek çok büyükşehir belediyesi başkanlıklarını kazandırarak tarihi bir fark yaratmıştır. Ancak bu kez durum gerçekten çok karmaşık bir hal almıştır. Bir yandan çok uzun yıllardır böylesine güçlü bir seçenek yaratmanın sorumluluğunu bugün neredeyse tek başına üstüne almış. Bir yandan da “AKP gitsin de ne olursa olsun” mantığı yerine, AKP sonrası yeni dönemin emekçiler yararına kurulması seçeneğinin kabul ettirilmesi çabasını sağlamak görevi.
HDP’nin ve sol, sosyalist güçlerin stratejik hedefi sadece Erdoğan ve ekibinin gitmesi değildir. Erdoğan sonrası kurulacak olan yeni Türkiye’nin nasıl olacağı da stratejik hedefin içindedir. Sorunu böyle ele alırsak; bu stratejik hedeflere uygun taktik uygulamalar yani buna bağlı olan hedefler önümüze koyabiliriz.
Evet, Erdoğan ve şürekâsı gitmelidir. Bunun için altı muhalefet partileri ile işbirliği içinde olunabilir. Ancak, yeni Türkiye fikri de bu işbirliğinin bir parçası olmalıdır. Yeni Türkiye’den kastımız: özgürlükçü yeni bir anayasanın hep birlikte yazılması, adil bir gelir dağılımı, adil bir vergi sistemi, Kürt sorununu parlamentonun çatısı altında tartışılarak çözüme kavuşturmak, politik nedenlerle hapse atılmış tüm insanlara af çıkarmak, 12 Eylül’ün getirdiği bütün vesayetçi kurumları kapatmak ve üniversitelerin özerkliğini yeniden sağlamak, AKP iktidarının bütün haksız ve yanlış uygulamalarını sonuçları ile ortadan kaldırmak.
Yazarımızın daha önce yayımladığımız yazıları
MELEKLERİN CİNSİYETİNDEN, NASIL YAPMALIYA GELDİK. / 23.11.2021
DOLAR 11 TL OLURKEN, MEMLEKETİN AHVALİ VE ÇIKIŞ NASIL OLACAK? / 15.11.2021
ABANIN ALTINDAKİ SOPAYI ÇIKARIYORLAR /09.11.2021
TARİH, YENİ BİR HİKAYE YAZANLARI HEP SEVMİŞTİR/07.11.2021
SAVAŞA KARŞI CHP’NİN DÖNÜŞÜMÜ VEYA BİRLİKTE YAŞAYABİLMENİN İLK IŞIĞI /27.10.2021
ELİNDE ÇEKİÇLE BANKAMATİKLERE SALDIRILIYORSA; KAÇMA VAKTİNİZ GELDİ DEMEKTİR
GELİYOR GELMEKTE OLAN AMA MUHALEFETİN HALİ İÇLER ACISI / 23.10.2021
SADAT, SEDAT, DARBE VEYA SOKAĞIN ORTAK SESİ OLMAK/16.10.2021
GODOT’YU BEKLEMEYE GEREK YOK, YOLA ÇIKMAK İÇİN / 11.10.2021
HER EVE BİR PARA SAYMA MAKİNASI KONACAK KADAR PARAMIZ OLACAK /11.08.2021
ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR DİYE DÜŞÜNENLERE: ÇANLAR HEPİMİZ İÇİN ÇALIYOR ARTIK/05.08.2021
TÜRKİYE’DE İÇ SAVAŞ ÇIKARILMAYA MI ÇALIŞILIYOR ?/22.07.2021
DERE GEÇİLİRKEN; BAHÇELİ AT MI DEĞİŞTİRİYOR?/17.07.2021
Kürtleri o kadar çok seviyoruz ki yok edilmelerine hiç ses çıkarmıyoruz /14.07.2021
HDP’siz çözüm olmaz olsa da ona da zaten faşizm denir / 08.07.2021
UMUT/UMUTSUZLUK, KORKU/CESARET, YILGINLIK/DİRENİŞ /30.06.2021
“O PARALARI SİZDEN SÖKE SÖKE ALIRLAR” / 27.06.2021
ERDOĞAN VE MHP + MAFYANIN BİLEK GÜREŞİ 22.06.2021
HAMDOLSUN, ERDOĞAN EV ÖDEVİNİN NE OLDUĞUNU ANLADI / 17.06.2021
Peker, Erdoğan abisi ile helalleşmeyi niye erteledi ? / 02.06.2021
Tek bir kural var kuralsızlık / 26.05.2021
SEDAT PEKER’İN GÖMLEĞİNİN RENGİ, BEYAZDAN SİYAHA DÖNDÜ / 23.05.2021
“BİZ HEPİMİZ AİLEYİZ VE HER SUÇTA BERABERİZ” / 07.06.2021
Devletin mafyası mı yoksa mafyanın devleti mi? / 2 / 21.05.2021
Kanserin üçüncü evresinden, dördüncü evresine geçen ülkemiz /14.05.2021
Birlikte olursak; her şeyi değiştirebiliriz / 04.05.2021
Ne yapmalı, nasıl yapmalı ve kiminle yapmalı? / 30.04.2021
Devlet mi mafyalaştı, yoksa mafya mı devletleşti? / 22.04.2021
Katastrof / Büyük yıkım kapımızda / 24.04.2021
Canı sıkkın hava ve rüzgar / 18.04.2021
Ülkemizin ahvali: Sadece parasız, işsiz ve aşısız değiliz. Geleceğimizi de kaybediyoruz / 11.04.2021
Ülkeyi Nasıl Yönettilerse Pandemiyi de öyle yönetti AKP 09.04.2021
Ülke soyulurken değil, soğan soyulurken ağlayan ulusalcılar / 05.04.2021
Ben Erdoğan’ın yerinde olsaydım / 30.04.2021
Polis, ülkede toplumsal düzeni korur ve huzuru sağlar, gerçekten öyle mi? / 03.04.2021
BEN ERDOĞAN’IN YERİNDE OLSAYDIM / 30.03.2021
AKP+MHP iktidar testisi çatladı / 29.03.2021
19 Mart 2021, uçurumdan önce yapılabilecek freni yok etmiştir / 20.03.2021
Bütün mesele: gelmekte ve gitmekte olanı anlayabilmekte / 28.02.2021
“HDP’ye oy veren milyonlar, kurşun yağdıran teröristlerdir” / 21.02.2021
ÖLÜLER ÜLKESİNİN SERİ KATİLLERİ / 18.02.2021
YAKLAŞAN FIRTINA VE YUMURTA HİKAYESİ / 07.02.2021
TARİHİN SEYRİNİ DEĞİŞTİREBİLİRİZ / 03.02.2021
SEKİZ YÜZ YILLIK BİR DÖNEM SONA ERERKEN GELECEĞE BAKMAK / 30.01.2021