KÜRTLERİ O KADAR ÇOK SEVİYORUZ Kİ; YOK EDİLMELERİNE HİÇ SES ÇIKARMIYORUZ

Taner Renda / 14.07.2021

@RendaTaner

Erdoğan, uzunca bir aradan sonra Diyarbakır’a gidip miting yaptı. Ve toplanan kalabalığa, “çözüm sürecini biz bitirmedik, bunların gizli gündemleri bitirdi” dedi. O an Amerikan filmlerinin bilindik repliği aklıma geldi o an: “Katil, muhakkak cinayet mahalline döner”.

Peki, Erdoğan neden Diyarbakır’a gidip, miting yaptı? Durduk yerde ortağı Bahçeli’yi kızdırmanın ne manası vardı? Üstüne üstlük, sürekli olarak Irak sınırları içerisini PKK’nın kampları var diye dağı taşı bombalarken, Suriye’de IŞİD’ın elini kolunu kıran SDG güçlerinin üzerine ÖSO’yu sürerken hem de. Erdoğan olası bir seçim için startını neden Diyarbakır’dan verdi? Bu “itibar” Kürtlere miydi, yoksa başkaca yerlere göz mü kırpmaktaydı? Barış elçisi Tahir Elçi’nin polis kurşunuyla öldürüldüğü yerde neden böylesine bir çıkış yapıldı?

                   (Diyarbakır Baro Başkanı ve İnsan Hakları Savunucusu Avukat Tahir Elçi)

Fısıltılar halinde de olsa piyasaya “çözüm sürecini Erdoğan değil, Ergenekon’un zoruyla bitirildiğini” sürenlerin niyetlerinin iyi olduğuna nasıl inanalım. Daha öldürülenlerin kanları bile kurumadı. Daha ailelerin yas süreci bile bitmedi. Kaybedilen canların acısı hala taptaze duruyor. Daha öldürülenlerin hiç birinin katilleri bulunup da Erdoğan’ın hakimlerinin/savcılarının bile önüne çıkarılmadı. HDP’siz seçime gitme hesaplarının uygulamaya konulduğu şu günlerde, AKP/Erdoğan’ın yeni bir çözüm süreci başlatacağına inananların, inandırılanların veya piyasaya bu ucuz argümanı sürenlerin iyi niyetli olmadığını bilmemek için, muhakkak hafıza kaybına uğramış olduklarını kabul etmemiz gerekir.

Ayrıca, Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtler bu kadar kıyıma, zulme ve haksızlığa uğramadılar. Ülkenin hapishanelerini dolduranların yarıdan fazlası, Kürt siyasi hareketinin kadroları. Düşünsenize; parlamentonun üçüncü büyük partisinin eş Genel Başkanları, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerin ve ilçelerinin belediye başkanları, o illerin il ve ilçe yöneticilerinin neredeyse tamamı, sudan gerekçelerle hapiste tutsak olarak tutuluyorlar. Ve parlamentoda vekillikleri düşürülmesi istenenlerin birkaçı dışında tamamı HDP’li. Üstüne üstlük Bahçeli, partisinin her grup toplantısında HDP’ yi alçakça hedef göstermesi ve sonucunda da parti binalarının basılarak, üyelerin hunharca işkence edilerek öldürülmesine karşı muhalefetin birkaç cılız çıkışının dışında olağan sayıldı.

Bence Erdoğan’ın kafasında Kürtlerle eşit koşullarda, parlamentoda hep birlikte oturup, bu sorunu nasıl birlikte çözeriz diye bir dert yok. Irak’ta dağları, taşları savaş uçakları ve topçu ateşiyle bombalaması da, PKK’yı yok etmek gibi bir nedene dayanmıyor. İçeride sürekli “FETÖ ve PKK gibi ülkemizi bölmek için uğraşan teröristlerin” olduğunu milletin unutmamasını sağlarken, ülkeye korku iklimini yerleştirmek ve aykırı çıkacak seslerinde susturulması sırasında olabilecek itirazların da önünü kesmek (bu plan uzunca bir süredir gayet de güzel işledi: CHP, MHP, İYİ Parti vd” ülkenin bekası için kerhen veya gönülden Erdoğan’a desteğini hiç esirgemedi). Ayrıca son Diyarbakır mitingi ve mesajları, savaş yorgunu haline gelen Kürt silahlı güçlerinin daha da fazla direnmesinin önüne geçmek ve savaşma isteğini söndürerek; ayarlanmış seçimlerde kendisine olabildiğince fazla oy çıkmasını sağlama almaya yönelik bir siyasi çıkış olarak görülmeli. Yoksa Erdoğan’ın kafasında hiçbir zaman Kürt sorununu çözüme kavuşturmak gibi bir düşünce asla olmamıştır. 2015 yılında da zaten böyle bir derdi yoktu. Sadece yapılacak seçimde böylesine palyatif bir çıkışın kendisine getireceği oyları ölçmek istedi. Ama sonuç hiç de istediği/beklediği gibi sonuçlanmayacağını anladığı zaman; masayı kendi adamları da varken devirdi.

(Hukuki hiçbir güvenceye oturtulmayan Dolmabahçe mutabakatı, bütün aksi yöndeki eleştirilere rağmen AKP’nin HDP’yi oyaladığı ve sorunun çözümü yerine zaman ve mevzi kazanmaya çalıştığı, ölü doğmuş görüşmeler olarak tarihe geçti-editör)

MUHALEFETİN HALİ, İKTİDARDAN DA KÖTÜ

Salgın, var olan eşitsizlikleri, haksızlıkları ve ülkeye yapılan kötülüklerin ortaya çıkmasında turnusol kağıdı etkisini gösterdi. Ama iktidarın oy oranları düşerken; muhalefetin oy oranlarında düşme pek olmasa da, çıkış da görülmüyor. İktidara karşı alternatif olamayacağını belgeleyen pek çok araştırma yapıldı. Son olarak Metropoll’ün hiç oy kullanmamış gençler arasında yaptığı araştırmasında: %35’lik bir kesim (kararsızım, protesto oy ve cevap yok demiş). Kısacası, hiçbir parti bu kadar geniş bir genç kitlesini çekecek bir fikir, proje ve gelecek üretememişler demektir. Sanırım Erdoğan da bu duruma bir hayli bel bağlamış olmalı: Ben alamıyorum oylarını ama diğerleri de alamıyor. Oysa HDP ile birlikte, Kürt sorununu çözecek bir parti veya partiler: iktidara gelmesi çok muhtemel. Sanırım, bu durum yakın zamanda değişmeyecek gibi görünüyor. Ve eğer bu durum değişmezse; olası yapılacak ilk seçime ilişkin kehanetimi şimdiden söyleyeyim: AKP, iktidarını sürdürür. CHP, İYİ Parti vd, hala muhalefette iktidarsızlıklarını sürdürürler. HDP ise bu güne kadar olduğu gibi, kendi öz gücü ile varlığını inatla sürdürür.

Bu duruma katlanmak zorunda mıyız diye soranlara net bir soru sorayım: Bu durumu değiştirmek için sen ne yaptın ve bundan sonra da ne yapmayı planlıyorsun?

Yazarımızın daha önce yayımladığımız yazıları

HDP’siz çözüm olmaz olsa da ona da zaten faşizm denir / 08.07.2021

UMUT/UMUTSUZLUK, KORKU/CESARET, YILGINLIK/DİRENİŞ /30.06.2021

“O PARALARI SİZDEN SÖKE SÖKE ALIRLAR” / 27.06.2021

ERDOĞAN VE MHP + MAFYANIN BİLEK GÜREŞİ 22.06.2021

HAMDOLSUN, ERDOĞAN EV ÖDEVİNİN NE OLDUĞUNU ANLADI / 17.06.2021

Peker, Erdoğan abisi ile helalleşmeyi niye erteledi ? / 02.06.2021

Erdoğan değil Demirtaş’ın hapiste olması ya da özgür kalması ülkenin kaderini belirleyecektir. / 29.05.2021

Tek bir kural var kuralsızlık / 26.05.2021

SEDAT PEKER’İN GÖMLEĞİNİN RENGİ, BEYAZDAN SİYAHA DÖNDÜ / 23.05.2021

“BİZ HEPİMİZ AİLEYİZ VE HER SUÇTA BERABERİZ” / 07.06.2021

Devletin mafyası mı yoksa mafyanın devleti mi? / 2 / 21.05.2021

Kanserin üçüncü evresinden, dördüncü evresine geçen ülkemiz /14.05.2021

Birlikte olursak; her şeyi değiştirebiliriz / 04.05.2021

Ne yapmalı, nasıl yapmalı ve kiminle yapmalı? / 30.04.2021

Devlet mi mafyalaştı, yoksa mafya mı devletleşti? / 22.04.2021

Katastrof / Büyük yıkım kapımızda / 24.04.2021

Canı sıkkın hava ve rüzgar / 18.04.2021

Ülkemizin ahvali: Sadece parasız, işsiz ve aşısız değiliz. Geleceğimizi de kaybediyoruz / 11.04.2021

Ülkeyi Nasıl Yönettilerse Pandemiyi de öyle yönetti AKP 09.04.2021

Ülke soyulurken değil, soğan soyulurken ağlayan ulusalcılar / 05.04.2021

Ben Erdoğan’ın yerinde olsaydım / 30.04.2021

Polis, ülkede toplumsal düzeni korur ve huzuru sağlar, gerçekten öyle mi? / 03.04.2021

BEN ERDOĞAN’IN YERİNDE OLSAYDIM / 30.03.2021

AKP+MHP iktidar testisi çatladı / 29.03.2021

19 Mart 2021, uçurumdan önce yapılabilecek freni yok etmiştir / 20.03.2021

Farklı bir şey yapmadan, farklı bir etken işin içine karışmadan biz bu işin içinden alnımızın akıyla çıkamayız. / 15.03.2021

Bütün mesele: gelmekte ve gitmekte olanı anlayabilmekte / 28.02.2021

“HDP’ye oy veren milyonlar, kurşun yağdıran teröristlerdir” / 21.02.2021

ÖLÜLER ÜLKESİNİN SERİ KATİLLERİ / 18.02.2021

YAKLAŞAN FIRTINA VE YUMURTA HİKAYESİ / 07.02.2021

TARİHİN SEYRİNİ DEĞİŞTİREBİLİRİZ / 03.02.2021

SEKİZ YÜZ YILLIK BİR DÖNEM SONA ERERKEN GELECEĞE BAKMAK / 30.01.2021

Diğer Yazılar

POST-MODERN MİLLİYETÇİLİK ÜZERİNE TEZLER…

Mahir Konuk / 13.01.2025 Bütün bir yılımızı, post-modern milliyetçiliğin insanbilim alanında en etkili ve kendi …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir