Taner Renda 08.07.2021
“Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz. Biz Cumhur İttifakı’yız. Ya birlikten beraberlikten yana olacağız, ya da gerilim ve kavga dolu bir geleceğe sürükleneceğiz. Ya kardeşliğin devamını isteyeceğiz, ya da ağır bir yıkımı göze alacağız. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı kararını çoktan vermiştir. Biz Türk milletinden tarafız. Biz milli kimlikten yanayız. Biz bin yıllık kardeşliğin safındayız.”
Yukarıdaki sözler, AYM’nin HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesinde hak ihlali olduğuna karar vermesi ve tutukluluğunun sonlandırılması sonucunda zorla da olsa yerel mahkeme tarafından karara bağlanmasından sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin meclisteki grup toplantısında yaptığı konuşmanın küçük bir bölümünden aldım. Faşizmin bugün ülkemizdeki geldiği noktayı açık ve net bir biçimde anlatıyor. Bahçeli, uzun bir süredir AKP Genel Başkanı Erdoğan’ı seçim tarihi ve adaylığı üzerinden tehditvari bir ısrar gösteriyor. Ve yukarıdaki söylem de bunun belgesi. Ya birlikte ve ayarlayacağımız hileli bir seçimle iktidarı bırakmayız ya da senin yaptığın bütün pisliklerinle yargılanmanı sağlamak için desteğimizi çekeriz. Ülkenin geri kalanına da, HDP’lilere yaptıkları gibi başta Kılıçdaroğlu ve Akşener olmak üzere kendi adamları olan hakim ve savcılarla yargılayıp, hapse atmakla tehdit ediyor.
Bahçeli bu dediğim işleri Erdoğan’la mı yapacak? Süleyman Soylu dururken, ne gerek var ki. Hatta sadece sarayında debdebe içinde yaşayıp gitse; Erdoğan’ın varlığına bile katlanır. Ama hepimizin de bildiği gibi Erdoğan, erken seçim kararı almadan üçüncü kere cumhurbaşkanı adayı olamaz. Ama Süleyman Soylu, Bahçeli ve ekibince tam da aradıkları gibi cumhurbaşkanı adayı olabilir. Ve Sedat Peker’in de anlattıklarına bakarsak; bütün kavga da bu konu üzerinden çıkmış gibi görünüyor. Peker, daha Erdoğan abisiyle helalleşmeye geçmediyse; bunun nedeni tam da burada yatmakta. Verilen ilk görev: Süleyman Soylu’nun bütün pisliklerini ortaya çıkarıp; Erdoğan’ı olabildiğince aklatmak. Evet, bütün oklar, Erdoğan’ sız bu işlerin yapılamayacağını gösterse de, NATO toplantısındaki baş başa ikili görüşmelerde varılan anlaşma belki de bu yönde sağlanmıştır: Ben sizi, Bahçeli+ Süleyman Soylu ve ekibinden kurtarayım, siz de beni rahat bırakın. Neden olmasın?
CHP’li Enis Berberoğlu davası başka, HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu davası başka (şimdi dikkat ettim de, yazılanları otomatik olarak düzelten Türkçe imla kılavuzu, CHP’li yazarken hiç sorun çıkarmıyor. Ama HDP’li yazınca; sorun gösteriyor. Düzelt dediğimde: Türkçe imla kılavuzunda HDP diye bir kelime yok. Kürtler ne istiyor diye soranlara küçük bir örnek olur mu acaba?). AYM’nin bu kararı bana göre çok önemli. İki iktidar ortağı arasındaki en önemli konu: Kürtlere ve onların partilerine uygulanacak şiddet konusundaki anlaşma veya anlaşmazlıklarda çıkar. Bugüne kadar bu konuda pek anlaşmazlık çıkmamıştı. Çıktıysa da; en kestirmeden çözülmüştü. Bahçeli’nin AYM’yi kapatmaya kadar giden çağrısının ardında, elbette kendilerine göre devletin yeniden dizayn edilmesi var. Ama iş Kürtlere gelince; hep AKP ve MHP ortak noktada buluşmakta zorlanmadılar. Sanırım, Biden ile yapılan görüşme, Erdoğan’ın kimyasını değiştirmiş. Sedat Peker de artık neredeyse açıkladığı her konu, doğrudan Süleyman Soylu ile bağlantılı oluyor. Bu nedenle de Bahçeli, artık lafı sakınmadan, eğip bükmeden doğrudan: “Biz Cumhur İttifakı’yız. Ya birlikten beraberlikten yana olacağız, ya da gerilim ve kavga dolu bir geleceğe sürükleneceğiz. Ya kardeşliğin devamını isteyeceğiz, ya da ağır bir yıkımı göze alacağız” diyerek kadar karşısına çıkacakları ve AKP’yi açıkça tehdit ediyor. Bu kuru bir tehdit değildir. MHP ve onun devlet içindeki koruyucuları iktidarı bırakmamak için neleri göze alacaklarını, karşılarında olduklarını düşündükleri ilgili iç ve dış yapılara Bahçeli aracılığıyla bildiriyorlar.
Sorun, AKP’yi ve Erdoğan’ı da aşmış durumda. Sorun, yüz yılı aşkın bir süredir ülkeyi kendi bildiği biçimde yöneten İttihat ve Terakki artıklarının ya benim olmaya devam eder ya da ülkeyi ağır bir yıkıma götürürüz anlayışından asla vazgeçmeyeceklerinin ifadesine gelmiş olduğumuzda. Günlerdir politika kulislerinde “Soylu görevden alındı mı?” soruları soruluyor. Hatta Ahmet Takan, yazısında: Binali Yıldırım’ın iki kere Soylu’ya istifa et diye Erdoğan tarafından gönderildiğini yazdı. Soylu da niye bana kendisi yüzüme karşı söylemedi diye sitem etmiş. Bu yazılanlar eğer doğruysa; Soylu, yüz yüze geldiğimizde; sana söyleyeceklerim olacak diye rest çekmiş. Bu arada Baykal’ı savunmakla meşgul olan Kılıçdaroğlu’nun başbakanlığı da artık garantilenmiştir diye düşündüm.
Son söz yerine: Peki, bunca zamandır CHP ve İYİ Parti, HDP’yi yok sayıp, dışlıyorlar. Ya AKP, MHP’den kurtulur ve Biden’ın onayı ile HDP ile yeniden masaya oturursa ( ki uluslararası politika yapıcılarının da istediği tam da bu) o zaman bu işin günahı HDP’nin mi olacak? HDP’siz çözüm olmaz. Kürt sorununu çözmeden bu ülkenin önü açılmaz. Olur da bize çözüm diye önümüze bir şeyler konacak olursa; o da katıksız faşizm olacaktır. Bu da ülkenin mahvolmasına neden olacaktır.
Yazarımızın daha önce yayınladığımız yazıları
UMUT/UMUTSUZLUK, KORKU/CESARET, YILGINLIK/DİRENİŞ /30.06.2021
“O PARALARI SİZDEN SÖKE SÖKE ALIRLAR” / 27.06.2021
ERDOĞAN VE MHP + MAFYANIN BİLEK GÜREŞİ 22.06.2021
HAMDOLSUN, ERDOĞAN EV ÖDEVİNİN NE OLDUĞUNU ANLADI / 17.06.2021
Peker, Erdoğan abisi ile helalleşmeyi niye erteledi ? / 02.06.2021
Tek bir kural var kuralsızlık / 26.05.2021
SEDAT PEKER’İN GÖMLEĞİNİN RENGİ, BEYAZDAN SİYAHA DÖNDÜ / 23.05.2021
“BİZ HEPİMİZ AİLEYİZ VE HER SUÇTA BERABERİZ” / 07.06.2021
Devletin mafyası mı yoksa mafyanın devleti mi? / 2 / 21.05.2021
Kanserin üçüncü evresinden, dördüncü evresine geçen ülkemiz /14.05.2021
Birlikte olursak; her şeyi değiştirebiliriz / 04.05.2021
Ne yapmalı, nasıl yapmalı ve kiminle yapmalı? / 30.04.2021
Devlet mi mafyalaştı, yoksa mafya mı devletleşti? / 22.04.2021
Katastrof / Büyük yıkım kapımızda / 24.04.2021
Canı sıkkın hava ve rüzgar / 18.04.2021
Ülkemizin ahvali: Sadece parasız, işsiz ve aşısız değiliz. Geleceğimizi de kaybediyoruz / 11.04.2021
Ülkeyi Nasıl Yönettilerse Pandemiyi de öyle yönetti AKP 09.04.2021
Ülke soyulurken değil, soğan soyulurken ağlayan ulusalcılar / 05.04.2021
Ben Erdoğan’ın yerinde olsaydım / 30.04.2021
Polis, ülkede toplumsal düzeni korur ve huzuru sağlar, gerçekten öyle mi? / 03.04.2021
BEN ERDOĞAN’IN YERİNDE OLSAYDIM / 30.03.2021
AKP+MHP iktidar testisi çatladı / 29.03.2021
19 Mart 2021, uçurumdan önce yapılabilecek freni yok etmiştir / 20.03.2021
Bütün mesele: gelmekte ve gitmekte olanı anlayabilmekte / 28.02.2021
“HDP’ye oy veren milyonlar, kurşun yağdıran teröristlerdir” / 21.02.2021
ÖLÜLER ÜLKESİNİN SERİ KATİLLERİ / 18.02.2021
YAKLAŞAN FIRTINA VE YUMURTA HİKAYESİ / 07.02.2021
TARİHİN SEYRİNİ DEĞİŞTİREBİLİRİZ / 03.02.2021
SEKİZ YÜZ YILLIK BİR DÖNEM SONA ERERKEN GELECEĞE BAKMAK / 30.01.2021