UĞUR DÜNDAR, SADAT VE BAHÇELİ

17/01/2023 685 Görüntülenme

İlişkili içerikler

Taner Renda / 18.01.2023

Uğur Dündar’ı hiç sevememişimdir. Bana hep yapmacık ve soğuk biri gibi gelmiştir. Geçmişte yaptığı programlara baktığımızda; asla iktidara karşı olmamış ve sermayeye de asla karşı çıkamamıştır. Bir tek aykırı örneği var o da: Mensucat Santral’ın sahibi Halil Bezmen’in kapısına dayanması. Ha o da yurt dışına kaçtıktan ve ülkede hain ilan edildikten sonra oldu. Kısacası düşene bir tekme de atmakta sakınca görmek bir yana, ne kadar cesur bir acar muhabir olduğunu gözümüze sokmuştu. Bütün bunları neden mi hatırladım? Geçen gün Halk TV’den ayrıldıktan sonra yeni kanalı TV 100’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ağırladığı programının üç saatlik söyleşisinde, konu seçim güvenliği konuşulurken alt bantta geçen 8 saniyelik reklamdan. Bu reklamın sahibi tanıdık biri: SADAT. Reklam alt banttan geçerken; reklamın sözlerinden ziyade, yanında verilen resim çoook ilginçti: maskeli ve eli otomatik uzun namlulu silahlı adamların olmasını Uğur Dündar bakın nasıl açıklamaya çalışmış: Efendim, o reklam kanalda yaklaşık bir aydır vardı. Ve söz konusu reklam Kılıçdaroğlu ile söyleşi sırasında sadece 1 kez geçti ve sonra benim uyarım üzerine bir daha yayınlanmadı (burada yanlış olan İki şey var: Birincisi 1 kez değil tam 5 kez yayımlandı. İkincisi: hayrola Sayın Dündar, SADAT gibi kontrgerilla faaliyet yürüten militer bir yapının o türden bir reklamının kanalınızda olmasını nasıl onaylıyorsunuz? ).

Ha bu arada kanaldan yapılan açıklama ise daha da komik: Reklam bölümünde çalışanların böylesi bir reklamı o söyleşide vermemeleri gerekiyordu. Yani reklamcılar apolitik olduğu için yayınlanmış. Durun, bir aydır SADAT reklamlarının kanalınızda yayınlanmasını yanlış değil, ama Kılıçdaroğlu ile söyleşi sırasında yayınlanmasını yanlış buluyorsunuz ha? Tut kelin perçeminden.

CHP ile MHP arasındaki geçişkenliğe bayılıyorum. Öyle uzun hatta upuzun bir köprüden bin bir meşakkat ve özeleştiriden geçerek değil, sanki, bir evin odasından diğerine geçmek kadar kolay ve olağanlığından bahsediyorum. Eh Sayın Kılıçdaroğlu, bakıyorsun bir gün sosyal demokrat, bir diğer gün de en has ülkücü kendisi olunca; eski Ülkü Ocakları Genel Başkanları da ya başdanışman ya da çok değerli Atatürkçü olup çıkıyorlar. Şimdi diyeceksiniz ki; CHP’nin Altı Okunda bunların hepsi var. Siz de haklısınız. Öğrencilik yıllarımızda sıkı solcu ama en sıkı Kürtçü olanlar, yıllar geçtikçe önce Kürtlerle bağını kestiler, sonra da devrimciliklerini CHP’nin Altı Okundaki devrimcilikle değiştirdiler. Zamanın ruhu böyle de yakalanıyor işte.

Ama benim çok merak ettiğim şey: eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in neden öldürüldüğüdür. Tamam, Devlet Bahçeli’ye rağmen genel başkanlık yarışına kalkışması bir önemli sebeptir. İyi de, geçmişte de Bahçeli’ye karşı pek çok kişi genel başkanlık yarışına girdi ama kimseyi öldürmemişlerdi. Şimdi ne oldu da bu yola başvuruluyor? Devlet Bahçeli, ülkücü camiaya artık eskisi kadar sözü geçmiyor mu? Yoksa Bahçeli’nin son on yıldır mafyatik kişilerle olan ilişkisi, bu camiada hoş karşılanmıyor mu? Yoksa bu türden milliyetçiliğin günümüz siyasetinde yeri giderek azalıyor mu? Kılıçdaroğlu gibi Alevi ve kendine göre sosyal demokrat biri bile ülkücülüğü üstleniyorsa; % 7’lerle anılan bir milliyetçilik, gençler için cazip bir merkez olmaktan çoktandır çıktı mı?

Bu soruların ve Sinan Ateş’in katillerini ve azmettirenlerini bilenlerin yakın zamanda sahne alacağından benim hiç şüphem yok.

Ali Nesin geçen gün ilginç bir çıkış yaptı: “Ben Erdoğan’ın yerinde olsam: Altılı Masa ile anlaşır, adaylıktan çekilirim” dedi. Ali bey, sadece altılı Masa ile anlaşmak yeterli olmaz ki; baksana Devlet Bahçeli Meclisteki konuşmasında kel alaka bir yerinde bir kez daha “Bizim adayımız Recep Tayyip Erdoğan” dedi. Yani kaçamazsın bizden, senin iktidarından başka hiç kimse bize bu kadar arpalık dağıtamaz, sen olmazsan; beni de yerimde tutmazlar, bugüne kadar bu millete ettiklerimden sonra MHP adında bir parti de kalmaz demeye getirdi. Ve Sinan ateş cinayetini de bu bağlamda değerlendirmekte yarar var.

Bu iktidar gidecek. Miller buna karar verdi. Sorun: yerine kim ve nasıl gelecek. Altılı Masa, şu andan itibaren çok fazla bir şey yapmasa bile; kendisinin göstereceği Cumhurbaşkanı adayını seçtirebilir. Eğer gerçekten bu ülke için iyi ve doğru bir şeyler istediğini gösteren Adalet, Eşitlik, Adil Gelir Dağılımı ve Barıştan yana bir tutum alırsa; Cumhurbaşkanlığının yanı sıra, Meclisin de çoğunluğunu alır.

Yazarımızın daha önce yayınladığımız yazıları.

HDP TEK BAŞINA CUMHURBAŞKANI ADAYINI AÇIKLAMAK ZORUNDA KALDI./09.01.2023

ÜLKENİN AHVALİ KAOSA YAKIN EDİLİYOR/ 06.01.2023

ORTAK ADAY, ORTAK PROGRAM VE ORTAK SEÇİM ZAFERİ/26.12.2022

İMAMOĞLU NEDEN DESTEKLENMELİ /23.12.2022

YENİ CUMHURBAŞKANIMIZI ERDOĞAN SEÇTİ: EKREM İMAMOĞLU/15.12.2022

DİSTOPİK BİR HİKAYE Mİ ANLATILAN? / 13.12.2022

ÇUKURUN DİBİNDEYİZ AMA BAZILARIMIZ HALA YILDIZLARI SEYREDİYOR*/07.12.2022

JİN, JİYAN, AZADİ (KADIN, YAŞAM, ÖZGÜRLÜK) /27.11.2022

ÜLKEMİZDE SEÇİM ÇALIŞMALARININ STARTI 13 KASIM’DA VERİLDİ./13.11.2022

KILIÇDAROĞLU’NUN UYUŞTURUCU VE KARA PARA ÇIKIŞI BİZE NE ANLATIYOR?/02.11.2022

MUHALEFETİN TUTUMU ERDOĞAN’I ZORLA BAŞKAN YAPTIRACAK/26.10.2022