ÇUKURUN DİBİNDEYİZ AMA BAZILARIMIZ HALA YILDIZLARI SEYREDİYOR*

07/12/2022 749 Görüntülenme

İlişkili içerikler

Taner Renda / 07.12.2022

* Oscar Wilde (İngiliz şair ve düşünür)

İran’da mollalar, geri adım attı ve başörtüsü zorunluluğu fiilen kalktı. Bence geç kalmış bir geri adım oldu. Kadınlar, bununla kalmayacak. Çünkü rejim en sağlam olduğunu düşündüğü yerden gedik vermek zorunda kaldı. Şimdi bir ivme yakalandığı için, daha ileri adımlar gündeme gelecek. Ve sırada kadınlarla erkeklerin başta ücret eşitliği, toplumsal rollerdeki eşitlik ve en nihayetinde de rejim ya “reformcu” adayların önünü açacak (ki rejim, kendi aptallıklarından rejimin supabı olacak reformcu adayları hala hapiste tutuluyor) ya da toplumsal gelişme bunları da aştığından; molla rejiminin temellerine yönelenecek. Bunun için önce petrol işçilerinin de sahaya inmeleri ve askerlerin de artık mollalardan kurtulmak istediklerini göstermeleri gerekecek.

Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizi sonrası yeni kurulacak hükümete Dünya Bankası markalı Kemal Derviş DSP’ye gönderilmiş ve bozulan ekonomik dengelerin yerine oturtulmasında acı reçeteleri başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçilere ödettirmişlerdi. Şimdi aynı senaryo yeniden ama parti isimlerini değiştirip, “yerli ve milli” olmayan Almanya’nın sağcı politikalarını uygulayan muhafazakar partilerin bir numaralı Amerikalı ekonomistini bize “ülkemizi kalkındıracak” isim olarak sunuyorlar. İşleri ve güçleri ekonomi konusunda uzman oldukları söylenen: CHP’den Faik Öztrak, DEVA’nın Genel Başkanı Ali Babacan, İYİ Partili Prof. Bilge Yılmaz ve diğerleri ne iş yapacak? CHP’nin bir dönem değişmez hatta değiştirilmesi bile teklif edilemez Genel Başkanı Baykal’ın kızı Aslı Baykal benden önce bu duruma içerlemiş. Hakkını teslim etmek için yazıyorum bunu. Ama küçük bir ayrıntı Aslı Baykal’ın aklından uçuvermiş: Aslı Baykal da Amerikan vatandaşı. Hani derler ya: dinime küfreden bari benim dinimden olmasın.

(2001 Krizi, neoliberalizmin parlamenter sistemin dışında yeni kurullar oluşturularak egemenlik hakkının fiilen bu kuruluşlara devredilmesiyle sonuçlandı. Çatışmayı devlet kurumları arasındaki uyumsuzluktan kaynaklandığını işleyen basın dili ise neoliberalizmin suçlarını gizlemeye çalıştı-editör)

Yine bir kritik seçim sathına girdik. Ve tüm gözler harıl harıl ülkemizi, bölmek isteyen hain iç ve dış güçler olarak ve de özellikle Suriye’de “yuvalanan” PKK, YPG, PYD ve YPJ’ye karşı yapılacak kara harekatının ne zaman ve hangi ölçüde olacağı konusuna çevrilmiş durumda. Aslında yapılacak harekatın ölçüsünün ne olacağından ziyade, elbette ABD ve Rusya’nın hatta İran’ın tüm iç karışıklığının yoğunluğundan ziyade, yapılmış olmasının önemi bile tek başına getirisi hem AKP+MHP için, hem de Altılı Masa için çok önemli. İktidar da, muhalefet de, milliyetçi oylara çok gereksinimi var. Hatta yapılacak olan bu harekat; Kürt oylarının iktidar için de, muhalefet için de kaybetmelerine yol açacağının bilincinde olarak yapılacak. Tamam, şunu anlarım: Devlet’in bir kesimi ile iç içe geçmiş olan AKP+MHP’nin eli mecbur. Ya muhalefetteki Altlı Masaya ne oluyor? Devlet’in bir diğer kesimleri olarak her iki taraf da: ben alamıyorsam; öbürü de almasın mı kartına oynuyor? İyi de, bu ülkedeki “Kürtler daha ne istiyor” diye sormamış mıydınız sizler? Hani yurtta barış ve dünyada barışa ne oldu? Aranızda, en çok Kürt öldürenler; daha çok oy alacak diye iddiaya mı girdiniz?

Erdoğan’ın torbasındaki olmayan tavşanı çıkarttığı YENİ BİR YÜZ YIL maskaralığı sonrası, karatavuğun şeyi, ben kimden aşağı mantığıyla Altılı Masa’nın Anayasa Reformu taslağı, gerçekten bizi şeylere gark etti. Tamam, tek adam rejimine karşılar. Ama bundan önceki rejimimiz çok da matah bir şey miydi? Değiştiriyoruz dediğiniz şey Burjuva Demokrasisinin yarım parmak ileriye taşınmış şeklini bize kurtuluş umudumuz diye sunuyorsunuz. YÖK’ün yerine bir başka biçimini içeren yapılanmayı getiriyorsunuz. Üniversiteleri mali, idari ve bilimsel olarak da özerk kılmadan üniversiteler asla özerk olamaz. Eliniz buna gitmemiş. Seçim barajını yüzde yediden indire indire yüzde üçe indiriyorsunuz. Niye baraj, niye illa sistemden yana olanların dışında kalan düşüncelerin parlamento çatısı altında temsil edilmesini istemiyorsunuz. Yıllarca koalisyonların ne kadar kötü bir şey olduğunu sistem basını yineleyip durmuştu. Gördük tekçiliğin, tek adamlığın ne menem bir şey olduğunu. Ayrıca bu sistem de bile herkes koalisyonlara mecbur oldu. Yargıyı eski haline dönüştürmekle, yargı bağımsızlığını mı sağlayacaksınız? Baroları yine her ilde tek bir tane olması ile işler düzelecek mi? Avukatları savcılar ile eşitlemeden, adli polis sistemini kurmadan, partileri Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılarının eline bırakmak hangi tekçi düşüncenin ürünü olduğunu bilmezlikten gelmekle de demokratikleşme sağlanamaz.

Devletin bir diğer kesimi de, kendinden olmayan ve de özellikle seçilmiş Kürt Belediye Başkanları tarafından yönetilen şehirlere kayyum atanmasını hala içine sindirebilmiş değil ki; taslakta belediyelerde yine de geçici de olsa görevden el çektirilmelerine ses çıkarmamayı demokratikleşme saymış. Erdoğan’ın özellikle son beş yıllık iktidarı döneminde, demokrasi anlayışının sadece havada dolaşmasına izin verilirken;” demokratikleştikten”! sonra tek ayağın verilmesine sevinmeliyiz diye bakılıyor. Sanırım bizler şımarmayalım diye Devletimiz demokrasinin fazlasını işe yaramaz diye çöpe atmış. Eğer, demokratikleşme iddiasındaysanız; yetkiyi yerel halka teslim edeceksiniz. Bütün yetki ve kararı devletin ve ülkenin sahibi iddiasında olanlara vererek demokratikleşme olmaz.

Hamiş: “Yeni harekâtın başlayacağı duyurulurken IŞİD liderinin Dera’da çatışmada öldürülmesi ve Türkiye’de IŞİD kaynaklı yeni terör eylemlerinin yapılabileceğine ilişkin uyarılar gibi gelişmeler de duraksatıp, düşündürüyor.”

Yazarımızın daha önce yayınladığımız yazıları

JİN, JİYAN, AZADİ/27.11.2022

KILIÇDAROĞLU’NUN UYUŞTURUCU VE KARA PARA ÇIKIŞI BİZE NE ANLATIYOR?/02.11.2022

MUHALEFETİN TUTUMU ERDOĞAN’I ZORLA BAŞKAN YAPTIRACAK/26.10.2022

CHP Bir Milli Güvenlik Sorunu mudur ? /22.10.2022

7-8 EKİM GECESİ/05.10.2022

ÜLKE İÇ SAVAŞIN EŞİĞİNDEN ŞİMDİLİK DÖNDÜ/01.10.2022

SEÇİME BEŞ KALA SİYASETİMİZİN AHVALİ/01.10.2022

YİNE Mİ ŞAH VE MAT’A GELİNİYOR? /23.09.2022

SAĞ’A KARŞI SAĞ’I DEĞİL, SOL’U OLUŞTURMALIYIZ/17.09.2022

YENİ DÖNEMDE HDP’YE BAKANLIK VERİLİR Mİ?/05.09.2022

SEDAT PEKER, SPK BAŞKANI VE KIZ KARDEŞİ VE DE GÜLŞEN/28.08.2022