Taner Renda / 05.10.2022

Sanırım o sene üniversiteler biraz geç açılmış ve birlikte kaldığımız arkadaşlarımız da daha henüz Ankara’ya gelmemişlerdi. Bütün yazı koskoca evde tek başıma geçirmiştim. Yine o gün de klasik akşam yemeğimiz olan makarna türevlerinden kıymasız olanı yoğurtla yemiş ve kitap okumaya en uygun olan köşe odada gece geç saatlere kadar kitap okumuştum. Sanırım gecenin ikisi gibiydi elimdeki kitap düşünce; odanın ışığını söndürüp, doğruca diğer köşedeki odama ışıkları bile açmadan yatağın içine girmemle, uykuya dalmam arasında belki de saniyeler geçmiştir. Daha rüya görmeye vakit bulmadan müthiş bir gümbürtü ile uyandım. Evin içine farklı bir koku dolmuş. Uyku sersemliği ile evi dolaşırken kitap okuduğum köşe odanın tarafında toz duman geliyordu. Şaşkınlıkla oraya gittiğimde; odanın sokağa bakan duvarı olduğu gibi çökmüş ve salon da cam/moloz yığını ile kaplanmıştı. Kendime geldiğimde işin rengini yavaş yavaş anlamaya başladım. Seyran Bağlarında olan öğrenci evimize, benim gece yarısına kadar kitap okuduğum odaya bomba konmuş. Ben ışıkları söndürüp, kendi odama yatmaya gidince; patlatma işlemini başlatmışlar. Beni ölümden koruyan ise uykumun çok gelmesi ve bulunduğum odada ışıkları söndürüp, kendi odam da ışık yakmadan yatmış olmamdı.
Polislerin gelmesi çok fazla sürmedi. Patlama sesini belli ki komşular haber vermişler. Gelen ekip, işini son derece ciddiye alıyordu. Pek çok sorular sordular, pencereye konan iki adet dinamit lokumu olduğunu tespit edip gittiler. Evde tek başıma, penceresi ve duvarı çökmüş odada sabahı ettim. Ve sabah da ilk işim üyesi olduğum Türkiye İşçi Partisi’nin gençlik örgütü olan Genç Öncü Derneğine gidip; olanları anlatmak oldu. Ankara Şubeye gittiğimde, neşeli genç arkadaşlarımı görmeyi umarken; sanki benim evime değil de, Dernek Lokali’ne bomba konmuş gibi insanlar darmadağın bir halde şaşkın ve üzgün olarak her biri bir köşede tek başına otururken buldum. Derdimi anlatmaya çalışırken; arkadaşlarım bana Bahçelievler’de Salihlerin evine faşistlerin gece baskın yaptıklarını ve arkadaşlarımızdan altısını öldürdüklerini ve Serdar’ın da ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığını ağlayarak anlattılar.
(Bahçelievler Katliamı sonrası yayınlanan Genç Öncü’de katliam haberi-editör)
Kendi yaşadıklarımın zaten şokundaydım. Bir de altı arkadaşımı kaybetmek beni perişan etmişti (Serdar, sekiz gün daha yaşadı, verdiği ifade ile katillerin ortaya çıkmasına neden oldu ve katliamda ölenlerin sayısı da yediye çıkmıştı). Ama asıl şoku öldürülenlerin isimlerini öğrenince yaşadım. Bizim okuldan şişe dibi gözlüklü Salih, yakışıklılıkta Tarık Akan’ın Ankara şubesi diyeceğim Faruk, İstatistik bölümünden Latif ve Osman, ODTÜ’den Serdar, Mimarlık’tan Hürcan ve İktisat’tan Efraim.
Salih ve Faruk ile okuldan arkadaştık ama Hürcan ile kanka derecesine arkadaştık. O gün bana uğramak üzere nevalesi ile gelirken; Kızılay’da başka arkadaşlara rastlıyor ve hadi Serdarlara gidelim diye yolundan döndürüyorlar. Hürcan eğer Bahçelievler’e gitmeseydi ölmeyecekti. Ama ben öyle düşünmüyorum. Bana gelseydi; büyük bir olasılıkla gece yatmak için bomba konan odada uyuyacaktı benim sevgili, kankam.
Peki, ne olmuştu da Türkiye İşçi Partili ve Genç Öncü üyesi bu yedi genç öldürülmüştü? 68 Kuşağı eylemleri sonrası kısa bir 71 darbesi aralığından sonra gençlik yine “rahat durmamış” ve ülkedeki başta Kürt sorunu olmak üzere Özerk ve Demokratik Üniversite şiarlarından yola çıkarak ama bu kez işçi sınıfı ile birlikte hak arama mücadelesinin içine girmişlerdi. Bu tehlikeli bir gelişmeydi ve önünü kesmek için faşist yapılanma olan MHP ve onun gençlik kolu olan Ülkü Ocaklarını “resmen” görevlendirmişti. İstanbul Üniversitesi önündeki katliamla başlamışlardı “resmi görevlerine”. Ve görevlerinin bitim tarihi de 12 Eylül askeri darbesi ile sona ermiş oldu.
1975 /80 arasında adına “sağ/sol çatışması” denen dönemde ilk başlarda günde birkaç çatışma ve yaralanma olurken, bu sayı 1980 öncesinde günde ortalama 35 kişinin ölümü ile sonuçlanıyordu. Geniş halk yığınları artık bu çatışmalardan bıkmış ve korkmuş olarak 12 Eylül askeri darbesini isteyerek veya istemeden de olsa desteklediler. “İç ve dış güçlerin” planları tutmuş; ülke sakinleşmişti. Artık, yeni bir dönemin kapılarını uluslararası politika yapıcıları ile birlikte burjuvazimiz uygulamaya sokabilirlerdi: Liberalizm veya Küresel Kapitalizme hoş geldiniz.
O gece katliamı yapan İbrahim Çiftçi, Kürşat Poyraz, Haluk Kırcı, Duran Demirkan ve Ünal Osmanağaoğlu sadece birer maşaydılar. İşin asıl planlayıcısı olan Abdullah Çatlı ve emri veren Ülkü Ocakları Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nu söylemezsek; basit bir sağ sol çatışması olarak yorumlanmasına yol açarız.
Muhsin Yazıcıoğlu, bu katliamla hiçbir zaman ilişkilendirilmedi. Devlet yine ona şartlar olgunlaştığında görev verip; İslam/Türk içerikli faşist bir parti kurdurttu (BBP). Ne var ki, aynı Devlet bu kez de onun kurduğu partisine göz dikmiş ve Muhsin Yazıcıoğlu’nu da 2009 yılında “elim bir helikopter kazasında” aradan çıkartmıştır. Ve öldüğü yer, aynı zamanda Bahçelievler’den daha büyük katliamını planladığı Maraş’ta oldu.
Bahçelievler katliamını yöneten Abdullah Çatlı ise artık Devlet nezdinde yükseltilmiş ve Kontrgerilla ile birlikte “çalışmaya” başlamıştı. Mehmet Ağar’ın pek sevdiği bir kişi olmuştu. Aranan ama asla dokunulmayan ve elinde Devlet’in pasaportu ile hayatını yaşayan biriyken; günün birinde bir kamyonun arkasında yazan yazıyı son kez gördü: “Film Bitti”. Şahit bırakmamak; her profesyonel katilin temel ilkesidir. Devlet, “işi biten pisliklerini” her zaman temizlemiştir. Eğer pisliğini temizlemiyorsa; ya işi bitmemiştir. Ya da pisliğin elinde kendini yaşatacak bilgi/belge vardır (Sedat Peker iyi bir örnektir).
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sık sık HDP’ye terör ile aranıza mesafe koyun derdi. Artık söylemiyor, HDP’yi de aynı kategoriye koyuyor. Ama biz geçmişi hatırlayanlar olarak, MHP’nin ne olduğunu ve Bahçeli’nin de Türkeş’e danışman olduğunda; kendisi hakkında Türkeş’in ne düşündüğünü biliyoruz. Eğer bu ülkede terörist aranıyorsa; Devlet’in MHP ile ilgili arşivlerine bakılması yeterlidir. Bahçeli, kendisinin “görevli” olduğuna güvenmesin. Dediğim gibi, Devlet, “işi biten pisliklerini” her zaman temizler.
Yazarımızın daha önce yayınladığımız yazıları
SEÇİME BEŞ KALA SİYASETİMİZİN AHVALİ/01.10.2022
YİNE Mİ ŞAH VE MAT’A GELİNİYOR? /23.09.2022
SAĞ’A KARŞI SAĞ’I DEĞİL, SOL’U OLUŞTURMALIYIZ/17.09.2022
YENİ DÖNEMDE HDP’YE BAKANLIK VERİLİR Mİ?/05.09.2022
SEDAT PEKER, SPK BAŞKANI VE KIZ KARDEŞİ VE DE GÜLŞEN/28.08.2022
AMİP DEĞİL BİLİNÇLİ İNSANIZ /22.08.2022
AHMET DAVUTOĞLU’NUN ENDİŞELERİ VE GERÇEKLER/11.08.2022
MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI VE ÜLKENİN AHVALİ (II)
MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI VE ÜLKENİN AHVALİ /04.08.2022
YA DEMOKRASİ YA FAŞİZM / 18.07.2022
KÜRT BAŞKAN SELAHATTİN DEMİRTAŞ /26.06.2022
ERDOĞAN ADAYLIĞINI AÇIKLADI, HEM DE SEÇİMLER NORMAL ZAMANINDA YAPILACAKMIŞ/11.06.2022
SOLDAN BAKIŞLA YENİ BİR YEMEK YAPMAK GEREK/06.06.2022
ERDOĞAN NİYE SÜRTÜK DEDİ ?/ 04.06.2022
HALK KUMAR OYNAR MI ? /29.05.2022
SİZLERİ TANIMIYORUZ/22.05.2022
SARI İNEKTEN SONRA SIRADA BİZ VARIZA GELDİK/12.05.2022
GENÇLİK, ANILAR VE GELECEĞİMİZ ÜZERİNE BİRKAÇ NOT/02.05.2022
YİNE AYNI SENARYO VE YİNE AYNI SONUÇ MU ? / 22.04.2022
ÇÖZÜM İÇİN FARKLI BAKIŞ AÇILARI GEREK /20.04.2022
AVRASYACILIK ÖLDÜ, YAŞASIN NATO /31.03.2022
ERKEN VEYA GEÇ YAPILACAK SEÇİMDEKİ OLASILIKLAR/22.03.2022
1915 Çanakkale Köprüsü Yapıldı Yepyeni Bir Kazığımız Daha Oldu/19.03.2022
Sesiniz Sokakta Daha Gür Çıkar /13.03.2022
Sado Mazoşizm mi ? Stockholm Sendromu* mu ? /08.03.2022
Ukrayna’ya Çok Üzülen Bizleri Seviyorum 03.03.2022
“Vatana Hizmet Ediyorum Sandım” 18.02.2022
ARTIK YOLA ÇIKTILAR… /07.02.2022
BU KÜRTLERİ VE HDP’Yİ NE YAPACAĞIZ? /05.02.2022
TARİH YİNE TEKERRÜR EDİYOR /01.02.2022
DEVLET’DE “NÖBET DEĞİŞİMİ” BAŞLIYOR MU? / 28.01.2022
YAŞATILAN TÜRK SOLUNUN, KÜRTLERLE İMTİHANI MI?/ 23 Ocak 2022
BÖLÜNÜYORUZ O HALDE FAŞİZMLE YÖNETİLECEĞİZ / 17.01.2022
ARINMA GECELERİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ / 14.01.2022
KAZAKİSTAN’DA HALKIN DEMOKRASİ DERSLERİ VE TÜRKİYE İLE İLİŞKİSİ NEDİR? / 10.01.2022
2022, RİSKİN TOPLUMSALLAŞTIRILDIĞI BİR YIL OLACAK / 01.01.2022
20-21 ARALIK, KERİZ SİLKELEME OPERASYONU VE BASKIN SEÇİM / 24.12.2021
GELECEĞİMİZİ BELİRLEYECEK OLAN, SOL’UN HDP İLE OLAN İŞBİRLİĞİNİN NİTELİĞİ OLACAKTIR / 17.12.2021
ÖLÜ SEVİCİLİĞİ Mİ, YENİ BİR YAŞAM MI? / 15.12.2021
İKTİDARI VE MUHALEFETİYLE 2021’İ BİTİRİRKEN /05.12.2021
HDP VE ESAS OLANI BAŞA KOYMAK MESELESİ / 27.11.2021
MELEKLERİN CİNSİYETİNDEN, NASIL YAPMALIYA GELDİK./ 23.11.2021
ABANIN ALTINDAKİ SOPAYI ÇIKARIYORLAR /09.11.2021
TARİH, YENİ BİR HİKAYE YAZANLARI HEP SEVMİŞTİR/07.11.2021
SAVAŞA KARŞI CHP’NİN DÖNÜŞÜMÜ VEYA BİRLİKTE YAŞAYABİLMENİN İLK IŞIĞI /27.10.2021
ELİNDE ÇEKİÇLE BANKAMATİKLERE SALDIRILIYORSA; KAÇMA VAKTİNİZ GELDİ DEMEKTİR / 27.10.2021
GELİYOR GELMEKTE OLAN AMA MUHALEFETİN HALİ İÇLER ACISI / 23.10.2021
SADAT, SEDAT, DARBE VEYA SOKAĞIN ORTAK SESİ OLMAK/16.10.2021
GODOT’YU BEKLEMEYE GEREK YOK, YOLA ÇIKMAK İÇİN / 11.10.2021
HER EVE BİR PARA SAYMA MAKİNASI KONACAK KADAR PARAMIZ OLACAK /11.08.2021
ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR DİYE DÜŞÜNENLERE: ÇANLAR HEPİMİZ İÇİN ÇALIYOR ARTIK/05.08.2021
TÜRKİYE’DE İÇ SAVAŞ ÇIKARILMAYA MI ÇALIŞILIYOR ?/22.07.2021
DERE GEÇİLİRKEN; BAHÇELİ AT MI DEĞİŞTİRİYOR?/17.07.2021
Kürtleri o kadar çok seviyoruz ki yok edilmelerine hiç ses çıkarmıyoruz /14.07.2021
HDP’siz çözüm olmaz olsa da ona da zaten faşizm denir / 08.07.2021
UMUT/UMUTSUZLUK, KORKU/CESARET, YILGINLIK/DİRENİŞ /30.06.2021
“O PARALARI SİZDEN SÖKE SÖKE ALIRLAR” / 27.06.2021
ERDOĞAN VE MHP + MAFYANIN BİLEK GÜREŞİ 22.06.2021
HAMDOLSUN, ERDOĞAN EV ÖDEVİNİN NE OLDUĞUNU ANLADI / 17.06.2021
Peker, Erdoğan abisi ile helalleşmeyi niye erteledi ? / 02.06.2021
Erdoğan değil Demirtaş’ın hapiste olması ya da özgür kalması ülkenin kaderini belirleyecektir. / 29.05.2021
Tek bir kural var kuralsızlık / 26.05.2021
SEDAT PEKER’İN GÖMLEĞİNİN RENGİ, BEYAZDAN SİYAHA DÖNDÜ / 23.05.2021
“BİZ HEPİMİZ AİLEYİZ VE HER SUÇTA BERABERİZ” / 07.06.2021
Devletin mafyası mı yoksa mafyanın devleti mi? / 2 / 21.05.2021
Kanserin üçüncü evresinden, dördüncü evresine geçen ülkemiz /14.05.2021
Birlikte olursak; her şeyi değiştirebiliriz / 04.05.2021
Ne yapmalı, nasıl yapmalı ve kiminle yapmalı? / 30.04.2021
Devlet mi mafyalaştı, yoksa mafya mı devletleşti? / 22.04.2021
Katastrof / Büyük yıkım kapımızda / 24.04.2021
Canı sıkkın hava ve rüzgar / 18.04.2021
Ülkemizin ahvali: Sadece parasız, işsiz ve aşısız değiliz. Geleceğimizi de kaybediyoruz / 11.04.2021
Ülkeyi Nasıl Yönettilerse Pandemiyi de öyle yönetti AKP 09.04.2021
Ülke soyulurken değil, soğan soyulurken ağlayan ulusalcılar / 05.04.2021
Ben Erdoğan’ın yerinde olsaydım / 30.04.2021
Polis, ülkede toplumsal düzeni korur ve huzuru sağlar, gerçekten öyle mi? / 03.04.2021
BEN ERDOĞAN’IN YERİNDE OLSAYDIM / 30.03.2021