Taner Renda / 11.08.2022
Şimdinin Gelecek Partisi lideri, geçmişin AKP’nin önce Erdoğan’ın danışmanı, daha sonra Dışişleri Bakanı ve en nihayetinde Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle “emanetçi Başbakan ı” Ahmet Davutoğlu, ilginç bir çıkışla: “Şunu ifade edeyim bilinçli ve sorumlu her siyasetçi her senaryoya hazırlıklı olmak zorundadır. Maalesef Türkiye’nin içinde bulunduğu kutuplaşma ortamı çok olumsuz senaryoları gündeme getirecek özelliklere sahip. Eğer bir ülkede bu kadar hızla yaygınlaşan bir kutuplaşma varsa, eğer bir ülkede yoksullaşmanın sebebi olan böyle bir yolsuzluk ortamı varsa, organize suç örgütleri cirit atıyorsa, böyle bir yerde istikrar olması çok zor. Özellikle bu kış ile ilgili gerçekten ben çok kaygı duyuyorum. Bu kış özellikle ekonomik şartlar bağlamında bazı olaylar yaşanabileceğinden endişe ediyorum.” dedi. Ve ardından devamla: “İktidar her şeyi kullanmak isteyebilir. Ne yazık ki bugünkü iktidarın iktidarda kalmak için kullanmayacağı şey yok. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle, güçler ayrılığının ortadan kalktığı bir durumla karşı karşıyayız. İktidarlarını korumaya çalışacaktır Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli. Böyle bir risk her zaman var. Ona karşı gerekeni yapmak, halkı uyarmak ve iktidarın gerilim ve kutuplaştırma tuzağına düşmemek de bizim muhalefet olarak görevimiz.” diye ciddi de bir uyarı yaptı.
Şimdi bu söylenenlere biraz yakından bakıp; kurcalayalım. Ahmet Davutoğlu’nun ismiyle ben 2007’de Graham Fuller’in yazdığı Yeni Türkiye Cumhuriyeti isimli kitabını okurken karşılaştım. Düşünsenize, Fuller, CIA’nın Ortadoğu’nun İstasyon Şefliğini yapmış bir kişi, Türkiye üzerine çok önemli bir kitap yazıyor ve bu kitaba temel olan düşünceleri aldığı/dayandırdığı kişi Prof. Ahmet Davutoğlu. Yukarıdaki satırları okurken; bunu aklınızda tutun derim.
AKP’nin/Erdoğan’ın, Avrupa düsturundan yola çıkıp, Ortadoğu’nun BOP Eş Başkanı olmasının hikayesinin önsözü Fuller’in yani Davutoğlu tarafından çok önceden yazılmıştı. Zbigniew Brzezinski ismi, politika ile uğraşanlara çok tanıdık gelecektir. Carter’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olan ve Suriye’de Amerikan çıkarlarını tesis etmek için hayli çaba göstermiş bir kişidir. Ve 2012’de küresel bir toplantıda: “Amerika’nın çıkarları için bölgede Türkiye çok önemli bir ülkedir. Bu nedenle Türkiye Suriye’de ne yapmak isterse; biz onlara destek vermeliyiz” diye açık çek vermelerini söylemiştir. Geriye dönüp baktığımızda: Fuller’in kitabında, Davutoğlu’nun fikirlerine dayanak yaptım dediği ne varsa; Davutoğlu Başbakan Erdoğan’ın Dışişleri Danışmanı olarak ve daha sonrada 2009’dan sonrada Dış İşleri Bakanı olarak Erdoğan’ın BOP Eş Başkanlığına atanması ile Amerika’nın çıkarları doğrultusunda AKP/Erdoğan’ı yani Türkiye Cumhuriyetini yönlendirmiştir.
Başbakan olduktan sonra da, bu görevini hiç aksatmadan yerine getirmeye devam etti. Bakmayın siz bugün kendisinin ne kadar barışçıl, akil ve sureti haktan görünmesine, 2015 Haziran ve sonrasında seçimlerin yeniden yapılmasına giden yolda “Hendek Savaşları” diye adlandırılan Kürt illerinin ve insanlarının kırımında başrolü hiç elden bırakmamıştı. Hatta bu kırımlar sonrasında AKP’nin tarihindeki en yüksek oyu (%49) almış olmakla gerine gerine ortalıkta dolaşmasını unutmamalıyız.
(Brezilya’lı muhalif karikatürist Carlos Latuff’un 2015’ten bir karikatürü “Siyasi başarısızlık durumunda camı kırın ve Kürtleri bombalayın”-editör)
Peki, şimdi asıl meseleye gelebiliriz. Davutoğlu, eskiden de olsa “içeriden biri” olmakla ülkenin geldiği duruma ilişkin yaptığı açıklamaları çok ciddiye almalıyız. MHP’nin AKP’ye eklemlendiği gün; Devletimizin bir kesimi, iktidarı hiç bırakmamak için ellerinden gelen her şeyi yapmaya kararlılığını her fırsatta ortaya koydular. Erdoğan’a önce 2015 Kasım’ında yeniden seçim yaptırdılar. Ardından da Cumhurbaşkanlığı Sistemi diye üstü örtülü de olsa faşizan bir yönetimin taşlarını döşediler. Tek karar verici olmanın harika bir yönü vardı. Düşünsenize: Saraydasınız, gecenin bir yarısı aklınıza bir fikir geliyor ve hemen yazmanı uyandırıyorlar ve sabaha Resmi Gazete’ de aklınıza gelen düşünceniz yaşama geçiyor. Saçma sapan da olsa fantezilerinizi dini kılıfa uydurup; küçük bir azınlığın zenginliklerine zenginlik katıyorsunuz. . İlk zamanlar Erdoğan bu gelişmelerden çok ama çok memnun oldu. Lakin zamanla dümende kendisinin olamadığı fikrinin ağır basmasına neden olan olaylar yaşadı. Zaten uluslararası politik ortamda kendisini istemeyenlerle çevrelenmişti. Trump’ın yerine seçilen ihtiyar kurt Biden, kendisinden pek de hoşlanmadığını defalarca belirtmişti. Neyse ki, kendi yerini muhalefete bırakmak şartı ile paralarının ve çevresindeki mutlu azınlığın dertsiz bir biçimde yaşamalarını sağlayacak anlaşmayı yapmayı başarmıştı. Amma Devletimizin bir kesimi ise Bahçeli aracılığıyla yapılacak seçimde zorla aday almasını dayatmalarından hoşlanmasa da, zaman içinde bu dayatmadan kendini kurtaracak hamleleri yapabileceğine inanıyordu.
Kendisinin politik manevra zekasını fazlaca abarttığını zaman içinde anladı. Devlet, kendisini uçurumun kenarına kadar getirecek ve sonrasında da “tek suçlu” olarak uçurumdan aşağı atıp; yerine daha da otoriter ama kendilerinin tam denetiminde olacak kişi ile devam edeceklerini anladı. İşte bu aşamada Davutoğlu yeniden devreye giriyor. Altılı Masayı ortadan ikiye bölüp (DEVA, GELECEK ve SAADET PARTİSİ) ; başka bir ittifak kurma girişiminde bulundu. Tamam, şimdilik hiç biri buna olumlu cevap vermediler. Devreye alınan yeni plan: Devletin bir kesimini açığa çıkarma harekatı. Aslında söylediği şeyi, Ümit Özdağ da farklı kelimelerle söyledi. Erdoğan’ın bunlara neden karşı çıkmadığını da düşünmeliyiz. Öyle ya, iktidarın kötü politikaları sonucunda ülke aşama aşama kaosa sürükleniyor. Ve bu türden söylemlerin görünen tek muhatabı da Erdoğan ve AKP. Davutoğlu 2015 Kasım’ından biliyor. Davutoğlu’nun bu bildiğini Erdoğan da bildiği için sessiz kalıp, plana uygun davranıyor. Peki, ne zamana kadar bu sessizlik? Cumhurbaşkanı adaylığındaki gibi Devletin bir kesiminin sabrı taşana kadar.
Önce ABD, ardından Rusya ve İran Suriye planına karşı çıktılar. Ama Erdoğan hala Suriye harekat planı devrede demeye devam ediyor. İşte burada Devletin bir kesimi ile Erdoğan’ın Emevi Camii’nde namaz kılma saplantısı çakışıyor. Ülke içindeki bu iki güçlü aktör, Suriye’nin içine girip, Kürtleri tek bir kişi kalmamacasına yok etmek için kim neyi istiyorsa vermeye hazırlar. İşte asıl bundan korkmak gerek. Belli başlı ülkelere verilen tavizlere karşılık açılacak bir savaşın dış etkilerinin içeriye yansıması ile ülke insanlarının düştükleri yokluk, yoksulluk ve çaresizlik ustaca kullanılırsa; içeride bırakın muhalifleri, yanlışlıkla veya masumane bir istekte bulunanları da çok zor günler bekleyecek. İşte o zaman seçim meçim hak getire. Grev, direniş, yürüyüş, basın açıklaması, maaşlara zam hak getire.
Altılı Masada, İYİ Parti dışındakiler, Kürt sorunu alerjisinden bir parça uzaklaşmış görünüyorlar. Akşener’in bu işi şimdilik pek kaşımadan ama alerjisi olduğunu da saklamadan götürmeye niyetli olduğunu anlıyoruz. Ama bir konu var ki; hala açıkça, gür sesle ama fakat demeden AKP’nin Suriye planına karşı çıktığını duyamadık. Uluslararası politika yapıcılarının planlarını net bir biçimde duyurmadan da bu barışçıl karşı çıkışı duyamayacağız.
Kısacası: iktidar, Suriye’ye saldırdığı gün; ülkede kaos ve ardından da faşizan yönetim için karar verilmiş diye anlayacağız. Elbette, güçlerini ve aklını Suriye’deki demokratik yönetime vermiş olan PKK, o saatten sonra da içeride “rahat” durmayacaktır. İşte iç savaşın çıktığını o zaman anlayacağız.
Eğer bu gidişatı durduracak iç ve dış politika yapıcıları bugünden başlayarak yapılması gerekenleri yaparsa; ülkenin önündeki çok büyük bir tehlike bertaraf edilmiş ve yepyeni bir geleceğin tohumlarının atılacağı demokratik bir ortam bizi bekleyebilir. Aksi bu ülkenin mahvolmasını kaçınılmaz kılar.
Yazarımızın daha önce yayınladığımız yazıları
MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI VE ÜLKENİN AHVALİ /04.08.2022
YA DEMOKRASİ YA FAŞİZM / 18.07.2022
KÜRT BAŞKAN SELAHATTİN DEMİRTAŞ /26.06.2022
ERDOĞAN ADAYLIĞINI AÇIKLADI, HEM DE SEÇİMLER NORMAL ZAMANINDA YAPILACAKMIŞ/11.06.2022
SOLDAN BAKIŞLA YENİ BİR YEMEK YAPMAK GEREK/06.06.2022
ERDOĞAN NİYE SÜRTÜK DEDİ ?/ 04.06.2022
HALK KUMAR OYNAR MI ? /29.05.2022
SİZLERİ TANIMIYORUZ/22.05.2022
SARI İNEKTEN SONRA SIRADA BİZ VARIZA GELDİK/12.05.2022
GENÇLİK, ANILAR VE GELECEĞİMİZ ÜZERİNE BİRKAÇ NOT/02.05.2022
YİNE AYNI SENARYO VE YİNE AYNI SONUÇ MU ? / 22.04.2022
ÇÖZÜM İÇİN FARKLI BAKIŞ AÇILARI GEREK /20.04.2022
AVRASYACILIK ÖLDÜ, YAŞASIN NATO /31.03.2022
ERKEN VEYA GEÇ YAPILACAK SEÇİMDEKİ OLASILIKLAR/22.03.2022
1915 Çanakkale Köprüsü Yapıldı Yepyeni Bir Kazığımız Daha Oldu/19.03.2022
Sesiniz Sokakta Daha Gür Çıkar /13.03.2022
Sado Mazoşizm mi ? Stockholm Sendromu* mu ? /08.03.2022
Ukrayna’ya Çok Üzülen Bizleri Seviyorum 03.03.2022
“Vatana Hizmet Ediyorum Sandım” 18.02.2022
ARTIK YOLA ÇIKTILAR… /07.02.2022
BU KÜRTLERİ VE HDP’Yİ NE YAPACAĞIZ? /05.02.2022
TARİH YİNE TEKERRÜR EDİYOR /01.02.2022
DEVLET’DE “NÖBET DEĞİŞİMİ” BAŞLIYOR MU? / 28.01.2022
YAŞATILAN TÜRK SOLUNUN, KÜRTLERLE İMTİHANI MI?/ 23 Ocak 2022
BÖLÜNÜYORUZ O HALDE FAŞİZMLE YÖNETİLECEĞİZ / 17.01.2022
ARINMA GECELERİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ / 14.01.2022
KAZAKİSTAN’DA HALKIN DEMOKRASİ DERSLERİ VE TÜRKİYE İLE İLİŞKİSİ NEDİR? / 10.01.2022
2022, RİSKİN TOPLUMSALLAŞTIRILDIĞI BİR YIL OLACAK / 01.01.2022
20-21 ARALIK, KERİZ SİLKELEME OPERASYONU VE BASKIN SEÇİM / 24.12.2021
GELECEĞİMİZİ BELİRLEYECEK OLAN, SOL’UN HDP İLE OLAN İŞBİRLİĞİNİN NİTELİĞİ OLACAKTIR / 17.12.2021
ÖLÜ SEVİCİLİĞİ Mİ, YENİ BİR YAŞAM MI? / 15.12.2021
İKTİDARI VE MUHALEFETİYLE 2021’İ BİTİRİRKEN /05.12.2021
HDP VE ESAS OLANI BAŞA KOYMAK MESELESİ / 27.11.2021
MELEKLERİN CİNSİYETİNDEN, NASIL YAPMALIYA GELDİK./ 23.11.2021
ABANIN ALTINDAKİ SOPAYI ÇIKARIYORLAR /09.11.2021
TARİH, YENİ BİR HİKAYE YAZANLARI HEP SEVMİŞTİR/07.11.2021
SAVAŞA KARŞI CHP’NİN DÖNÜŞÜMÜ VEYA BİRLİKTE YAŞAYABİLMENİN İLK IŞIĞI /27.10.2021
ELİNDE ÇEKİÇLE BANKAMATİKLERE SALDIRILIYORSA; KAÇMA VAKTİNİZ GELDİ DEMEKTİR / 27.10.2021
GELİYOR GELMEKTE OLAN AMA MUHALEFETİN HALİ İÇLER ACISI / 23.10.2021
SADAT, SEDAT, DARBE VEYA SOKAĞIN ORTAK SESİ OLMAK/16.10.2021
GODOT’YU BEKLEMEYE GEREK YOK, YOLA ÇIKMAK İÇİN / 11.10.2021
HER EVE BİR PARA SAYMA MAKİNASI KONACAK KADAR PARAMIZ OLACAK /11.08.2021
ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR DİYE DÜŞÜNENLERE: ÇANLAR HEPİMİZ İÇİN ÇALIYOR ARTIK/05.08.2021
TÜRKİYE’DE İÇ SAVAŞ ÇIKARILMAYA MI ÇALIŞILIYOR ?/22.07.2021
DERE GEÇİLİRKEN; BAHÇELİ AT MI DEĞİŞTİRİYOR?/17.07.2021
Kürtleri o kadar çok seviyoruz ki yok edilmelerine hiç ses çıkarmıyoruz /14.07.2021
HDP’siz çözüm olmaz olsa da ona da zaten faşizm denir / 08.07.2021
UMUT/UMUTSUZLUK, KORKU/CESARET, YILGINLIK/DİRENİŞ /30.06.2021
“O PARALARI SİZDEN SÖKE SÖKE ALIRLAR” / 27.06.2021
ERDOĞAN VE MHP + MAFYANIN BİLEK GÜREŞİ 22.06.2021
HAMDOLSUN, ERDOĞAN EV ÖDEVİNİN NE OLDUĞUNU ANLADI / 17.06.2021
Peker, Erdoğan abisi ile helalleşmeyi niye erteledi ? / 02.06.2021
Erdoğan değil Demirtaş’ın hapiste olması ya da özgür kalması ülkenin kaderini belirleyecektir. / 29.05.2021
Tek bir kural var kuralsızlık / 26.05.2021
SEDAT PEKER’İN GÖMLEĞİNİN RENGİ, BEYAZDAN SİYAHA DÖNDÜ / 23.05.2021
“BİZ HEPİMİZ AİLEYİZ VE HER SUÇTA BERABERİZ” / 07.06.2021
Devletin mafyası mı yoksa mafyanın devleti mi? / 2 / 21.05.2021
Kanserin üçüncü evresinden, dördüncü evresine geçen ülkemiz /14.05.2021
Birlikte olursak; her şeyi değiştirebiliriz / 04.05.2021
Ne yapmalı, nasıl yapmalı ve kiminle yapmalı? / 30.04.2021
Devlet mi mafyalaştı, yoksa mafya mı devletleşti? / 22.04.2021
Katastrof / Büyük yıkım kapımızda / 24.04.2021
Canı sıkkın hava ve rüzgar / 18.04.2021
Ülkemizin ahvali: Sadece parasız, işsiz ve aşısız değiliz. Geleceğimizi de kaybediyoruz / 11.04.2021
Ülkeyi Nasıl Yönettilerse Pandemiyi de öyle yönetti AKP 09.04.2021
Ülke soyulurken değil, soğan soyulurken ağlayan ulusalcılar / 05.04.2021
Ben Erdoğan’ın yerinde olsaydım / 30.04.2021
Polis, ülkede toplumsal düzeni korur ve huzuru sağlar, gerçekten öyle mi? / 03.04.2021
BEN ERDOĞAN’IN YERİNDE OLSAYDIM / 30.03.2021