DEVLETİN Mİ YOKSA İNSANLARIN MI BEKASI KISMINA GELDİK

Taner Renda / 17.04.2022

@RendaTaner

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri hiçbir zaman “olağan” halde olamamıştır. Ülkemiz her daim bir dış ve iç tehdidin pençesine ha düştü ha düşecek konumda olmuştur. Her daim de içimizden bu dış güçlerin hain işbirlikçileri pusuya yatmış, fırsat kollaya durmuşlar. Ülkemizin bekası ise zaten pamuk ipliği ile bağlanmış olduğundan, kopması için yüksek sesli bir müziğin çalınması bile yeterli. Hal böyle olunca da; hepimiz, her an diken üstünde olacak şekilde yaşıyoruz. İster Ukrayna Rusya savaşı çıkmış veya çıkarılmış olsun, ister ABD FED, reeskont faiz hadlerini, aşağı veya yukarı çeksin, isterse Brent Petrollerinin fiyatı dalgalansın; bizdeki fiyat istikrar allak bullak oluyor ve gözlerdeki pırıltı ise sönüyor. Yani ülkenin bin bir zahmet ile tutturulan dengeleri, 9/8’lik ritm tutturmuşçasına yerinden çılgınca oynamaya başlıyor.

 Bu arada, içerideki oyun kurucuların bir kısmı, sessiz sedasız her daim olduğu gibi yine Kürt kartını devreye sokmanın ilk adımlarını atıyorlar. Hiçbir vakit esirgemedikleri HDP üzerindeki baskıyı, bu kez dozunu arttırarak yeniden devreye sokuyorlar. Günlerdir, il ve ilçe kongrelerini yapmaya çalışan HDP’lilerin binalarına sudan gerekçelerle girip, arama bahanesi ile ortalığı talan ediyorlar, partililer üzerinde terör estiriyorlar ve onlarcasını hiçbir gerekçe göstermeden gözaltına alıyor.

                                                        (Ahmet Selçuk Mızraklı-Selahattin Demirtaş)

Bu terör sadece dışarıda olan HDP’lilere mi yapılıyor? Yoo, daha önce çeşitli gerekçelerle hapse attıkları her kademeden partililere, hapishanelerde işkence ediyorlar. Baskılar o kadar zalimce ki; serbest kalmasına iki gün kalan tutuklular bile bu son iki güne direnemeyip; kendi canlarına kıyıyorlar. Hapishaneler artık zindana dönüştürüldü. Hasta ve tutukluların dışarıya sağ salim çıkmalarının önü kesilmiş durumda. 90’lardaki beyaz Toros’lar dönemine yeniden dönüş yapılmış olup; yoldan, evden, iş yeri veya tarladan insanlar başlarına poşetler geçirilip, kaçırılıyorlar. Bunların bir kısmı günler sonra hastanelik halde sokağa bırakılıyor, bir kısmının ise cesetleri sağda solda bulunuyor.

 

Güçlendirilmiş Parlamenter Rejim ile ülkenin özgürlüğe ve refaha kavuşacağını açıklayan Altı Benzemezler Kulübü olan Millet İttifakı ne yapıyor? Koskocaman bir hiç. Sanki daha önce bu türden politikalar ülkemizde uygulanmamış gibi kör, sağır ve konuşmayan maymunları bir kez daha sahneye konulmasını sağlıyorlar. Sanıyorlar ki “Sarı İneği” bu kez de verirlerse; iktidar onların ellerine altın tepsi içinde sunulacak. Ah benim Devletin sadık muhalefeti, sen bu kadar munis ve sadık olursan; sana ne diye bir hediye verilsin? İçeridekilerin keyfi şimdilik yerinde. Dış mihraklar ise ateşteki kestaneleri hiçbir vakit kendi elleri ile almadılar. Halk ise zaten şıra olmak için sıra bekleyen üzüm taneleri gibiler. Farklı bir şey isteyenler sadece Kürtler ve Sol güçler. Bu denklemden ya daha da koyulaşmış faşizm çıkar ya da kendi kaderini ellerine almak isteyenler Demokrasi Cephesi’nde birleşip, daha iyi ve güzel günler için mücadele ederler. Bu kez Grilere yer kalmadığı Ak veya Kara günlerindeyiz.

Diğer Yazılar

Yoksulluk

EKONOMİYİ BÜYÜTME KONUSUNDA İKİ FARKLI YOL

  Mustafa Durmuş / 9 Eylül 2024 Geçen hafta açıklanan büyüme verilerini analiz ederek başlayalım: …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir