HOŞGÖRÜLÜ VE POLİTİK OLMAK !

Mert Yıldırım / 26.01.2022

Yılların sinema sanatçısı Fatma Girik hayatını kaybetti. Bunun üzerine geniş bir kesim üzüntüsünü dile getirdi. Buraya kadar bir sorun yok, dile getirilenler gayet insani bir davranıştır.

Ama konu Fatma Girik’in sosyal ve politik duruşuna gelince tartışmaya açık epey hususlar bulunuyor.

Kendisine sol-sosyalist diyen bir çok kişi Fatma Girik’in 77 yılı 1 Mayısı’nda elinde megafonla kortejin önünde yürürken çekilen fotoğrafı ile birlikte “ışıklar yoldaşı olsun” mesajını yazarak paylaşımda bulundu. Yine önemli bir partinin yetkili organında olan bir siyasetçi “Hiç bir güce boyun eğmeyen” diye başlayan bir paylaşım yaptı. Sahiden nerede, kime boyun eğmedi? Bilen var mı?

Siyasetin nezaketi gereği anmak başka bir şey, övmek ve olmayan bir şeyi varmış gibi yapmak başka bir şeydir. Birinci davranışı yapmamak en çok eksik kalır. İkinci davranışı sergilemek ise yanlıştır. İlkesizliktir.

1977’li yıllar devrim yıllarıydı. Sadece Türkiye de değil,  tüm dünyada devrim fırtınası esiyordu. Deyim uygun ise o zaman herkes devrimciydi! En azından öyle görünüyordu. Çünkü yükselen devrimci bir dalga vardı ve genellikle balıklar karıncaları yiyordu. Ama dalga geri çekilince karıncalar balıkları yemeye başladı. Vakti ile devrimci görünenlerin bir çoğu “ama” diye başlayan “itirazlarla” düzen içinde kendisine yer bulmaya çalıştı. Tabi bunda şaşılacak bir şey yok. Zira yaşananlar sadece bize özgü değildir.

Bir vakit “Fatoş” diye anılan Fatma Girik’te böyle biriydi aslında. Şişli de belediye başkanı iken bildik ortalama bir icraata sahipti. Sinemada işler azalınca birçok işe kalkıştı. Bunlardan bir tanesi de televizyon programcılığı oldu.

1990’lı yıllarda sürdürülen kirli savaş korosunda ne yazık ki Fatma Girik’te vardı. “Söz Fato’da” adlı programda Yüksekova’daki Kürt kadınlarını azarlamasını unutmak mümkün mü? Ama anlaşılan unutanlar var!

Ayrıca bu örnekte olduğu gibi başka birçok konu da sapla saman birbirine karıştırılıyor. Bunu  Sezen Aksu örneğinde de gördük.

Sezen Aksu vakti ile “yetmez ama evet dediği” için maruz kaldığı ‘dil koparma’ tehdidine “müstahaktır” diyenler oluyor. Oysa bu tartışmayı, yani “yetmez ama evet” muhabbetini piyasaya çıkaranlar ile beş yıl önce söylenen şarkının sözlerini cımbızlayarak tartışmaya açanlar ve cami minberinde “dilini koparırız” diyenler aynıdır. Yani Sezen Aksu konusu ve bu eksende yapılan her bir tartışma bizzahiti sarayın dehlizlerinde masaya yatırılmış ve planlanmıştır. Ve bu plan öyle bazılarının söylediği gibi sadece gündem saptırmakla da sınırlı değildir. İşin bu yanı olsa da esas hedef daha geniş ölçeklidir. Bir bütün olarak bunları görmek yerine Ak trollerin başladığı yetmez ama evet kampanyasına alet olanlar sadece Chp çevresi değil, kendisine sol-sosyalist diyen kişilerde alet oluyor.

İdeolojik omurga zayıf olunca nerede esnek nerde katı olunacağı çoğu zaman kestirilemiyor. Esnek ve hoşgörülü olmak adına ilkesiz tutumlar, ilkeli olmak adına sekter tutumlar yaşanıyor.

Diğer Yazılar

SONBAHARA SON GÜLLER: TİTRERİM MÜCRİM GİBİ…

Ümit ÖZDEMİR /08.01.2025 Gaziantep’te bir pavyon, Ferah Saz heyeti.. sahneye çıkan Seniha çok üzgündür. O’nu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir