PAPA’NIN IRAK ZİYARETİ, HİLAFET SENARYOLARININ SONU

@BlentFelekolu1

Geçen yazımızda dünya da ve Ortadoğuda geleneksel kodlara dönüş ile ilgili İran-Abd yakınlaşması başlığı uzun erimli stratejik değişimlere dair girizgâh yazı kaleme aldık. Geçen iki haftalık süreçte belirlemelere dönük politik hamleler ve bu süreci engellemek isteyen karşı politik hamle, eylemler kendini daha fazla açık etmeye başladı. İsrail savaş dilini, İran’a dair keskinleştirmek eğiliminde iken, UCM Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin işgal altındaki Filistin topraklarında savaş suçu işlenmesi ile ilgili soruşturma başlatma kararı vermesi. İsrail’in de değişimlere ikna edilmesinin politik basınç ayarı olarak okumak gerekir. İran içerisinde ABD karşıtlığı üzerinden yapılan vurgular iç siyasi sıkışmışlığı gidermeye dönük demeçler olarak okumak süreci anlamlandırma açısından önemlidir. Bunun yanında Abd – İran arası ilişkilere dönük yumuşama beklentileri demeçlerde açık ediliyor. Yemen de Şii Husiler önemli petrol sahalarını ele geçirdiklerini duyurdular. Suudi Arabistan Kaşıkçı cinayetinde Prens Salman’ın sorumluluğu ile ilgili açıklamaları, Suudi Arabistan’ın Rusya ile S-400 alım anlaşmasına rağmen dünyaya duyuruldu. Süreç içerisinde Suudi Arabistan’a zorlayıcı politik argüman olarak Demokles’in kılıcı etkisi göstereceği kesin. Libya’da ülkeyi seçime götürecek teknokratlar hükümeti güvenoyuna şartlanmış vaziyette, dünya ilişki kurabilecek bir rahatlama bekliyor. Fakat güvenoyu pragmatik saikler ile sonuç alamaz omurgalı – ilkeli bir ideolojik yaklaşıma ihtiyaç var. Libya’nın geleneksel direnç değerlerini önemseyen bir çıkış olmadan politik çözüm yakın vade için biraz zor. Türkiye’nin beklentileri ise kan kaybetmekte. Lübnan için temel durum Suriye sürecinin nihayeti ile mümkün görünmekte. Mısır yönünü batıya dönmüş Arap ligi içerisinde dahil olacağı siyasi güven alanı ile daha güçlü belirleyici olması kaçınılmaz. Afganistan da barış süreçleri İran’ın sürece dahil olması ile yol bulabilir. Bunun öncesinde ABD- İran stratejik kodların oturması gerekir.

Rusya ABD sıkıştırmalarına karşı gücünü korusa da tarihi alışkanlıklarının bir sonucu olarak, iç çelişkilerin pençesine düşmesi kaçınılmaz görünmekte. Rus dış politikası gücünün sınırlarını biliyor. Abd ile göğüs göğüse gelmeye pek niyeti yok yansımalı stratejik yerleşiminde ısrarcı olacaktır.

ABD – AB Batı dünyası doğusunu İpekyolu ve Kral yolunun orta ve denize ulaşma alanlarına kaydıracağı jeopolitik kaymaya tanık olmaktayız. Peki İskender’i bu jeopolitik arayışın anahtarı olarak görünen argüman Kürtler dünyanın tetikleyen mücadele dinamiği olarak fark edilme gücünü artırmaktadır. Dünya ne yaparsa yapsın fark edilme ve düğüm Ortadoğu’dur. Tüm tarihsel kodlar bu özü açığa çıkarıyor. Pasifiği gösterenler hedef saptırmak istemektedirler. Hindistan, Pasifik ve Çin ancak Ortadoğu ile dengelenebilir.

Kürtler için durum Ortadoğu halkları için ideolojik çözüm önerme aşamasında en güçlü argüman olarak da dünyanın ikna gündemindedir. Papa’nın medeniyetler buluşması ve Ninova ziyareti dönemsel olarak boşuna değildir. Türkiye’de şişirilen hilafet söylemlerinin karşısında tezin çöktüğünün ve medeniyetler barışının doğum mekanına gidilerek cevap verilmiştir. Hz. İbrahim’in doğum mekanına gidilerek dönülecek kodlar açık edilmiştir. Dünya halkları dönemsel kaos ve krizlerinden çıkmak için doğum mekanlarına ve onun sunduğu hakikat bilgisine yüzünü dönerek çözüm üretme iradesi açığa çıkarırlar. Tam tersi olarak da ihanet edenlerde o kadim bilgiyi yakmak ve talan etmek isterler. Moğollar gibi, İŞİD gibi tüm izlerini silmek isterler. Kürtler bu kadim coğrafyanın halkı olarak İŞİD’e karşı başarıları ile dünyaya tekrar köklerine yüzünü dönmesini sağlamıştır. Kürtlerle iş birliği yapan ABD tüm kötü imajını düzeltmeye başlamıştır. Aynısı iş birliği yapacak olan İran ve İsrail içinde geçerlidir. Ortadoğu’da sıcak denizlerde tutunmak isteyecek olan Rusya içinde bu durum aşikârdır.

Türkiye bu Kürtlerin coğrafi ve nüfus olarak varlığının en yoğun olduğu coğrafya olmasına rağmen bu trenden Hilafet sevdası ile inmiştir. Hem de bugüne kadar Türkiye’ye en çok zarar veren dinamikler yüzünden. İçine girdiği kuşatılmışlık halinden en salahiyetli çıkışı Kürtlerle kuracağı ilişkidir. Ne Mısır ile ne Yunanistan ile ne Libya ile ne de Suriye ile yapacağını düşündüğü anlaşmalarla bu kuşatılmışlık duygusundan ve durumundan kurtulamaz. Bu konuda elini de çabuk tutmak durumundadır. ABD’den telefon beklemek nafiledir. ABD’den o telefon tüm şartlar olgunlaştıktan sonra gelir Türkiye’de bu durumda ancak dahil olur. İnsan Hakları Eylem Planı kimseyi ikna edecek samimiyet de değildir. Genişleyen coğrafi eylem alanı ancak Kürtler ile yürünecek bir açılımla mümkün. Seçim falan bu işi paklamaz. Seçime gidemeyecek bir ülke gerçeği ile karşı karşıya olmamız kaçınılmaz görünmektedir. Sağ popülist politikalar Türkiye halklarına çözüm üretecek vasfını kaybetmiştir.

Türkiye halkları, demokrasi dinamikleri ve hak arayıcıları kurucu demokratik değerler çizgisine doğru evirmek zorundadır. Demokrasi için güçlü birleşik buluşmalara ihtiyaç elzemdir. Sosyal, ekonomik planlamalarını dünya ve Türkiye paylaşacak iradeyi açığa çıkarmak zorunluluğu her birimizin önünde görev olarak durmaktadır. Dünya ile de diplomatik ilişki açıklığı önemlidir. Rolü sadece devletten beklemek vesayet korkusundan başka da bir hal değildir.

Diğer Yazılar

FAİZ ORANI ARTARKEN BORSANIN YÜKSELMESİ NORMAL Mİ ?

Mustafa Durmuş / 9 Eylül 2023 Normal koşullar altında, borsalardaki hisse senetlerinin fiyatları ödenen temettülerin …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir