“Tıp sosyal bir bilimdir ve politika geniş ölçekte uygulanan tıptan başka bir şey değildir” Rudolf Wichow
“Bir doktor, hastasının evinin duvarındaki rutubetle de ilgilenmek zorundadır.” Doktor Anton Çehov
(Editörden-Che Guevara’nın bu yazısını “Sosyalizm ve İnsan” adlı kitabından alıntıladık. Devrim ve Tıp’ta Guevara, devrimci deontoloji (tıp etiğinin) ne olması gerektiği konusunda kendi yaşam deneyiminden süzdüğü bilgiler sunarken, yeni insan ve yeni toplumun kapitalizmin parasallaştırdığı sağlık hizmetlerinin dışında yeniden örgütlenmesi gerektiği fikrini savunuyor. İnsanlık SSCB’nin devrim sonrasında geliştirdiği sağlık hizmetlerinden sonra ikinci büyük sağlık atılımını, sosyalizmin ülkesi Küba’da devrim sonrasında gerçekleştirirken, bunda büyük pay sahibi hiç kuşkusuz yaşamı boyunca herhangi bir hastasından para talep etmeyen Che Guevara’nındı. Küba’nın alternatif ve ücretsiz ilaç sanayi, 11 Eylül terör saldırılarının ardından ciğerlerinde ağır hasarlar oluşan ABD’li itfaiyecilerin yaşadıklarını dert edinen yönetmen Michael Moore’un ABD devleti tarafından ortada bırakılan itfaiye emekçilerinin Küba’da karşılaştıkları sıcak ilgi ve ücretsiz tedavinin anlatıldığı Sicko belgeseliyle kayıtlandı. Belgeselin en dramatik sahnesinde, ciğerlerinde zehirli gazlar sonucu ağır hasar oluşan bir itfaiye erinin, Küba’da satılan eşdeğer ilacı neredeyse bedavaya elde etmesi karşısında yaşadığı şaşkınlık ve gözyaşları devrimin kazanımlarından bütün insanlığın kazanımı olduğunun kanıtıydı.
Che Guevara’yı 9 Ekim 1967’de CIA’nın emriyle katleden Bolivya’lı asker Mario Teran’ın gözlerini ameliyat ederek sağlığına kavuşturan Küba Sağlık Sistemi, karşı devrimcilere bile destek sunacağını ilan ederek ücretsiz sağlık hizmetlerinin kısıtlamalar ve ambargolar altında bile yürütülebileceğinin ispatı olarak tarihe geçti. Sağlığın sosyal belirleyicilerini dikkate almayan kapitalist sağlık sisteminin hastayı ilaca ve tedaviye boğan ve sağlığı özelleştirerek bu hakkı da halkın elinden alan yapısına karşı, Küba devrimi basit ve somut olanı başardı. Halk sağlığı hizmetleriyle önlenebilir hastalıkları kaynağında yok eden Kübalı devrimci doktorlar, Che’nin konuşmasında işaret ettiği üzere birer hekime dönüşerek diktatör Batista döneminden miras kalan yoksulluk ve açlığı da dayanışmayla ortadan kaldırınca üretim gücü halkın refahı için örgütlenebildi. Küba sağlık sistemi baştan doğru kurulduğundan ve araştıma odaklı bir mantığa dayandığından bu sayede doktorların üzerindeki iş yükü azalınca arta kalan zaman araştırmaya kalabildi. Bu sayede moleküler biyoloji sahasında art arda gelen başarılar ve ezilen halklara sağlık diplomasisi yoluyla kurulan barış ve dayanışma köprüleri, Küba devriminin nitelikli insan gücünün insanlığa diğer armağanları… Emperyalizm ve siyonizmin insan öldürmek için geliştirdiği bütün militarist araçlara karşı, Küba’nın insanı yaşatma çabası ve sağlıkta sosyalist yaklaşımı, Küba devrimi kazanımlarının kalıcı bir sağlık kültürüne dönüştüğünü gösteriyor.)
Yoldaşlar*
Küba halkının özgürlüğünü tam bir sanayileşme yoluyla gerçekleşen ilerlemeleri ve tüm devrimci yasaların yarattığı gelişmeleri günden güne kutlamak için düzenlediği yüzlerce toplantıdan biri olan bu sade toplantının benim için özel bir önemi vardır.
Yıllarca önce doktor olarak hayata atıldığımı hemen hemen herkes bilir. Tıbba başladığımda, öğrenimime başlarken, bugün sahip olduğum devrimci düşüncelerin çoğu ideallerim arasında yoktu. Herkes gibi ben de başarılı olmak istiyor, tanınmış bir araştırmacı olmayı, sonunda tüm insanlığa hizmet edecek, fakat o an için bana kişisel bir başarı kazandıracak bazı şeyler bulmak için yorulmaksızın çalışmayı düşünüyorum. Ben de hepimiz gibi çevrenin ürünüydüm.
Öğrenimimi bitirdikten sonra bazı özel ve karakterime bağlı nedenlerle tüm Amerika’da bir yolculuğa giriştim ve kıtayı tümüyle gezdim. Haiti ve Sen Domingo dışında bütün diğer Amerika ülkelerini bir bakıma ziyaret etmiş oldum. Yolculuğumun koşulları nedeniyle, önce öğrenci sonra da doktor olarak, yoksulluğu açlığı, hastalıkları ve çaresizlikten hasta bir çocuğu tedavi etmenin olanaksızlığını, açlığın sebeb olduğu geri zekalılığı ve bir insan için vatanımız Amerika’nın yoksul sınıflarında sık sık görüldüğü şekilde önemsiz bir kaza sonucunda oğlunu kaybetmek gibi sonu gelmez cezaları yakından gördüm. O anlarda benim için ünlü bir araştırmacı olmak yada tıp bilimine önemli bir katkı sunmaktan daha büyük bazı şeylerin varolduğunu farkettim, amacım her şeyden önce insanlara yardım etmekti.
Fakat yine de hepimiz gibi çevremin bir ürünü olmaya devam ediyor ve bu insanlara kendi kişisel gayretimle yardım etmek istiyordum. Çok yolculuk yapmıştım, o sıralarda Arbenz’in Guatemala’sında bulunuyordum, devrimci tıbbın koşullarına düzen vermek için bazı notlar yazmaya başlamıştım. Devrimci bir doktor olmak için gerekli olanları araştırmaya başlıyordum. Fakat United Fruit, devlet bakanlığı ve Fostes Dulles (dönemin ABD Dışişleri Bakanı-editör) – zaten bunların hepsi gerçekte aynı şeydir- tarafından başlatılan saldırı patlak verdi, bunların işbaşına getirdiği kuklanın adı Castillo Amaras idi. **
Halk Küba halkının bugünkü olgunluk derecesine ulaşmamış olduğundan saldırı başarılı oldu, ve ben günün birinde diğer birçokları gibi sürgün yolunu tuttum ya da daha doğrusu Guatemala’dan kaçtım, çünkü bu ülke hala benim vatanım değildir.

(Che Guevera’nın Che Guevara olmadan önceki hayatından bir kesit sunan ve Motorsikletle bütün Güney Amerika kıtasını keşfe çıktığı günlüklerine dayanan film. Walter Salles imzalı Motorsiklet Günlükleri. Can dostu Alberto ile çıktığı bu yolculuk sırasında şahit oldukları, Che’yi dönüştüren bir etkiye sahipti.)
Bunun üzerine çok önemli bazı şeylerin farkına vardım devrimci bir doktor olmak için, her şeyden önce devrim yapmak gereklidir. Ayrı ayrı bireysel çabalar, saf idealler, soylu erekler uğruna tüm bir hayatı feda etme arzusu, bütün bunlar tek başına harekete geçilirse ve Amerika’nın bir köşesinde bir başına düşman hükümetlere ve ilerlemelere olanak vermeyen toplumsal koşullara karşı mücadeleye girişilirse hiçbir şeye yaramaz. Devrim yapmak için Küba’da olduğu gibi tüm bir halkın seferber olması silah kullanarak silahın değerini öğrenmesi, savaşçı birliği uygulayarak halkın birliğinin değerini anlaması gerekir.
Daha önceki sorunlar yeniden karşımıza çıkıyor. Bir toplumsal refah çalışması etkili biçimde nasıl yapılmalıdır ? Kişisel çabayı toplumun ihtiyaçlarına uydurmak için ne yapmalıdır ?
Hepimiz geçmişimizi düşünelim, doktor olarak ya da devrimden önce herhangi bir halk sağlığı hizmetindeki çalışmamızda yaptıklarımızı ve düşündüklerimizi hatırlayalım. Bunu derin bir eleştiri ruhu içinde yapalım, bu geçmiş dönemde bütün duyduklarımızın ve düşündüklerimizin artık bitmiş sayılması lazım geldiği ve yeni bir insan yaratmak gerektiği sonucuna varırız. İçimizden her biri, kendisiyle ilgili alanda, bu yeni insan tipinin mimarı olursa, herkes için bu insanı yaratmak daha kolaylaşacak ve bu insan yeni Küba’yı temsil edecektir. Bu toplantıda hazır bulunan sizlerin, Küba’da yeni tipte bir insanın doğmakta olduğu düşüncesine sahip olmanız yerinde olur; başkentte bunun iyice farkına vamak kolay olmuyor, fakat bu yeni insana ülkenin her köşesinde rastlanılıyor. Aranızda 28 Temmuz’da Sierra Maestra’da bulunanlar daha önce hiç bilmedikleri bir şeyle karşılaştılar: Kazma kürekli bir ordu. Bu ordu Oriente eyaletinde, milis askeri ve yoldaşları ulusal bayramlarda tüfekle resmi geçit yaparken, omuzlarında kazma-kürekle geçit resmine katılmayı en büyük onur sayıyordu.
Fakat sizler, kuşkusuz, hemen hemen on üç-ondört yaşlarında olduğu halde sekiz-dokuz yaşlarında görünen, vücut yapısı zayıf çocukları da gördünüz. Bunlar Sierra Mastra’nın gerçek oğulları, her türlü yoksulluk ve açlığın çocukları, kötü beslenmenin evlatlarıdır. Bu küçük Küba’da, dört ya da beş televizyon kanalı, yüzlerce radyo istasyonu bulunduğu halde, modern bilimin tüm ilerlemelerine rağmen, bu çocuklar ilk kez olarak gece okula gidip elektrik ışığını gördüklerinde, o akşam yıldızların çok alçak olduğunu söylediler. Aranızdan bazılarının kuşkusuz gördüğü bu çocuklar şimdi kollektif okullarda yalnızca alfabenin ilk harfini öğrenmekle kalmıyor, bir meslek de kazanıyor ve hatta devrimci olmanın zor bilimini de kavrıyorlar.
Küba’da doğmakta olan yeni insan tipleri işte bunlardır. Bunlar ücra yerlerde, Sierra Maestra’nın uzak köşelerinde, kooperatiflerde e çalışma merkezlerinde doğuyorlar. Bütün bunlar bugünkü tartışmamızın konusuna ykından bağlıdır. Doktorun tıp alanında çalışan herhangi bir başka emekçi gibi deveimci harekete katılmasıyla yakından ilgilidir; çünkü bu çaba, yani orduyu eğitmek, kaçmış olan mülk sahiplerinin topraklarını, meyvasını asla toplamaksızın teriyle her gün bu toprağı işlemiş olanlar arasında paylaştırma çabası, toplumsal tıbın Küba’da şimdiye kadar yapmış oldukları arasında en büyük eserdir.

Hastalıkları tedavi etmenin dayanması gerektiği ilke, sağmam bir vücut yaratmaktır. Fakat bu sağlam vücudu, bir doktorun zayıf bir oganizma üzerinde yaptığı sanatkarane bir çalışmayla değil, toplumsal ortaklaşıcılık temeli üzerinde tüm kollektivitenin çalışmasıyla yaratmaktır. Tıp günün birinde hastalıkları önleyen, kamuya kılavuzluk eden ve kamuyu tıbbi görevlerini yerine getirmeye zorlayan, yaratmakta olduğumuz bu yeni toplumun karakteristikleri arasında eksik olan bir takım şeyleri tamamlamak ya da cerrahi bir müdahalede bulunmak için ancak son derece acil hallerde müdahale eden bir bilim halini alacaktır.
Bugün tıp… (Durun bakalım ! Ne oluyor orada ? Bu salonda bulunmayan biri de birisinin bayıldığını sanır.) Devam edelim ! Bugün Halk Sağlığı Bakanlığı’ndan ve tüm bu örgütlerden istenen çalışma, halk sağlığını, hastalık olarak beliren her şeyi önlemek ve halka kılavuzluk etmek için elverdiğince büyük sayıda insana yardım götürebilecek biçimde örgütlemektir.
Fakat bu örgütleme çalışması için bütün devrimci çabalarda olduğu gibi, özünde bireye ihtiyaç vardır. Devrim, bazılarının ileri sürdüğü gibi kolektif iradeyi, kolektif inisiyatifi standartlaştırmak eğiliminde değildir, tam tersine insanın bireysel olanaklarını özgürlüğe kavuşturmaya yöneliktir.
Devrim aynı zamanda bu olanaklara yön verir. Bugünkü görevimiz tüm doktorların yaratıcı olanaklarını toplumsal tıp çalışmalarına yöneltmektir. Bir çağın sona gelmiş bulunuyoruz, hem de yalnız burada Küba’da değil, bunun teesi söylense de ve bazıları buna inansa da, tanımış olduğumuz kapitalizm ve içinde büyüdüğümüz, acı çektiğimiz çevreye benzer hayat biçimleri tüm dünyada yıkılıp gitmektedir.
Tekeller perişanlık içinde, kollektif bilim günden güne yeni ve önemli zaferler kazanıyor. Amerika’da, Afrika’da ve Asya gibi boyunduruk altındaki başka kıtalarda uzun zaman önce başlamış bir kurtuluş hareketinin öncüsü olma onuru ve görevi bize düştü. Bu yeni toplumsal değişme, insanların zihin yapısında köklü değişimler gerektiriyor.

Bir toplumsal çerçeve içinde bulunan bir kimsenin tek başına eylemi anlamındaki bireycilik ortadan kaybolmalıdır. Yarın, bireycilik, bireyin ortaklaşacılığın mutlak çıkarına tam anlamıyla kullanılması olacaktır. Fakat bu, bugünden anlaşılabilse de, söylediklerim anlaşılsa da, herkes biraz bugün bugünü geçmişi v geleceğin nasıl olması gerektiğini düşünmeye hazır olsa da, düşünme tarzını değiştirmek için büyük iç dönüşümler geçirmesi ve özellikle toplumsal alanda köklü dış dönüşümlere tanık olması gerekecektir.
Küba’da bu dönüşümler oluşmaktadır. Bu devrimi tanımanın, halkın içinde ta derinlerde bulunan ve o denli uzun zamandır uyutulmuş olan güçleri keşfetmeyi öğrenmenin bir yolu da Küba’yı kooperatileri ve yaratılmakta olan çalışma merkezlerini ziyaret etmektir. Tıp sorununun can damarına ulaşmanın yollarından biri ise, yalnızca kooperatifleri ve çalışma merkezlerini oluşturan insanları ziyaret etmek değil, onların çektikleri hastalıkları da araştırmak, neden acı çektiklerini öğrenmek, yıllar boyunca ve kalıtsal olarak yüzyıllardır süren tam bir baskı ve boyunduruk döneminden kalan yoksunluklarının neler olduğunu görmektir.
Doktor ve tıp emekçisi, kitle içinde kollektivite içindeki insanın oluşturduğu yeni çalışmasının can damarlarına gitmelidir.
Doktor daima, dünyada ne olursa olsun, çok önemli ve toplumsal ilişkiler içinde sorumluluğu çok büyük bir görev sahibidir, çünkü hastaya çok yakındır, yapısını bütün derinliğiyle çok iyi bilir, acıya yaklaşan ve onu yatıştıran kişiyi temsil eder.
Birkaç ay önce Havana’da öğrenimini bitirmiş ve diplomalarını almış olan bir grup öğrenci, doktor olarak kırsal bölgelere çalışmaya gitmeyi reddetiler. Oraya gitmek için bazı avantajlar istiyorlardı. Geçmişin görüş açısından bakarsak, bunun böyle olması akla uygundur, bunu çok iyi anladığımı sanıyorum. Birkaç yıl önce benim ne olduğumu ve ne düşündüğümü hatırlamam yeter. Bu başkaldıran gladyatörün, kendine daha iyi bir gelecek, daha iyi iş koşulları sağlamak ve kendine ihtiyaç duyduğu gerçeğini değerlendirmek isteyen yalnız bir savaşçının durumudur
Peki, bunlar aileleri öğrenim yıllarının çoğunun giderlerini karşılayabilmiş dokuz genç olmayıp da, mucize eseri olarak yüksek öğrenimini bitirebilmiş anfilerde ders görebilmiş, 200-300 köylü olsaydı durum ne olacaktı ? İşte bu köylüler, bütün herhheyecanlarıyla kardeşlerine yardım etmeye koşacaklar, onlara sağlanan öğrenim yıllarının boşa gitmediğini kanıtlamak için en çok çalışma ve sorumluluk isteyen görevlere talip olacaklardı. Böylelikle altı-yedi yıl sonra işçi ve köylü sınıfının oğulları olan yeni öğrenciler hangi tür meslekte olursa olsun ünvanlarını kazandıklarında meydana gelecek olan durumu şimdiden görecektik. Fakat geleceğe kaderci bir gözle bakmamalı, insanları işçi ya da köylü sınıfının çocukları ve karşı-devrimciler olarak bölmemelidir; bu basitliktir ve gerçek bu değildir. Çünkü bir insanı devrimin içinde yaşamak kadar hiçbir şey eğitmez. Çünkü içimizden hiçbirinin, Granma grubuyla ilk gelenlerden ve Sierra Maestra’da yerleşip işçiler ve köylülerle yaşayarak onlara saygı duymayı öğrenenlerden hiçbirinin işçi ya da köylü geçmişi yoktu. Tabii ki, aramızda çalışmak zorunda kalmış olan ve çocukluğunda bazı güçlükler çekmiş olanlar eksik değildi. Fakat hiçbirimiz açlığı, gerçekten açlık denilebilecek şeyi görmemiştik, bunu Sierra Maestra’da geçirdiğimiz uzun yıllar sırasında geçici olarak öğrendik. Bundan sonra birçok şey, apaçık olarak gözlerimizin önüne serildi. Başlangıçta zengin bir köylüye ya da hatta bir büyük toprak sahibine ait herhangi birşeye dokunanları şiddetle cezalandıran bizler, günün birinde 10.000 kesimlik hayvanı ele geçirip köylülere teslim ettik ve bunları yemelerini söyledik. Köylüler, yıllardan ve yıllardan beri ilk defa öküz eti yemiş oldular.
10.000 öküzün pek kutsal mülkiyetine karşı duyduğumuz saygı silahlı savaş sırasında kayboldu, tek bir insan hayatının dünyanın en zengin adamının tüm mülklerinden binlerce kez daha değerli olduğunu gayet iyi anlamıştık. İşçi ya da köylü sınıfının çocukları olmayan bizler bunu işte orada öğrendik. Niçin yok yere ayrıcalıklı olduğumuzu ve Küba’da geri kalan insanların aynı şeyi öğrenemeyeceğini söyleyelim ? Elbetteki bunu öğrenebilirler ve üstelik bugün, devrim, insanın, yakınında bulunanlara yardım etmekten bulunanlara yardım etmekten duyduğu gururun yüksek bir ücretten çok daha önemli olduğunu, halkın minnet ve şükranının biriktirilebilecek bütün paralardan çok daha tayin edici ve uzun süreli olduğunu, her doktorun eylemi yarıçapı içinde bu değerli hazineyi, yani halkın şükranlarını elde etmesin gerektiğini anlamasını zorunlu kılıyor.
Öyleyse, önce eski görüşlerimizi silmeli ve giderek dahaa büyük bir eleştiri ruhuyla halka daha çok yakınlaşmalıyız. Eskiden yaşadığımız gibi değil, çünkü hepiniz şöyle diyebilirsiniz: “Yoo ben de halkın dostuyum. İşçilere köylülerle konuşmayı çok severim, her pazar falan yere, filan şeyi görmeye giderim. Bunu herkes yapar, fakat bugün yapmak zorunda olduğumuz yardımseverlik dayanışma şeklinde olmalıdır. Halka şunu demek için yaklaşmamalıyız: İşte geldik, sana yardımcı olacağız, bilimimiz sayesinde seni eğiteceğiz, sana yanlışlarını , kültürsüzlüğünü, bilgisizliğini göstereceğiz. Biz halka bir araştırıcı ruhuyla, alçak gönüllülükle gitmeli halkın büyük bilgelik kaynağından feyz almalıyız.
Çoğu kez, ne derece yanılmış olduğumuzu, basma kalıp düşüncelerimizin sonunda kendimizden birer parça ve refleksler halini almış olduğunun farkına varacağız. Çoğu kez, yalnız genel, toplumsal ve felsefi görüşlerimizi değil, tıp konusundaki görüşlerimizi bile baştan aşağı değiştirmemiz gerekecektir. Hastaların her zaman büyük şehirlerdeki hastanelerde herhangi bir hastalığın tedavi edildiği gibi tedavi edilemiyeceğini anlayacağız; doktorun aynı zamanda nasıl bir tarımcı olması gerektiğini, nasıl yeni besin bitkileri ekmeyi öğrenmesi, kırsal bölgelerdeki çok sınırlı olan, potansiyel bakımından dünyanın en zengin tarım bölgelerinden biri olduğu halde bu ülkede öylesine fakir olan besinleri çeşitlendirmeyi öğrenmesi gerektiğini göreceğiz. O zaman bu koşullarda biraz eğitimci ve hatta büyük ölçüde eğitimci ve politikacı da olmamız lazım geldiğini, en başta yapmamız gereken şeyin, bağıra çağıra bilimimizi ilan etmek değil, halkın içinde eğitileceğimizi, yeni bir Küba inşa etmek gibi büyük ve güzel bir deneyi gerçekleştireceğimizi kanıtlamak olduğunu göreceğiz.
Şimdiden çok ilerlemiş durumdayız. 1 Ocak 1959’la bugün arasındaki uzaklığı basit bir biçimde ölçmemize olanak yoktur. Uzun zamandan beri, halkın çoğunluğu, sadece bir diktatörün değil tümüyle bir sistemin yıkıldığını kabul ediyor. Şimdi, zaten çözülmekte olan bir sistemin geride kalan yıkıntıları üzerinde halkın, mutlak mutluluğunu yaratacak olan yani bir sistemin kurulmasının zorunlu olduğunu halk artık anlamalıdır.
Geçen yılın ilk aylarında, yoldaş Gullién’in Arjantin’e gittiği zamanları hatırlıyorum. Bugün olduğu gibi, o sırada da büyük bir şairdi. Şiirleri yeni bir yabancı dile çevrilecekti, çünkü her gün, şimdi olduğu gibi, o vakitlerde de dünyanın bütün dillerini konuşan yeni okuyucular kazanmaktaydı, fakat Gullién için halkın destanı olan şiirlerini okumak güçtü, çünkü devrimin ilk yılı, yeni bir dönemin başladığı ve ön yargıların egemen olduğu bir zamandı. O sıralarda kimse şair Gullién’in olağanüstü sanatçı yeteneğini tümüyle halkın ve davasının hizmetine adadığını farkedemiyordu. İnsanlar, onun Küba’nın şanı, şerefi olduğunu anlayamıyorlar, yalnızca onun tabu olan bir partinin temsilcisi olduğunu biliyorlardı. Şimdi bütün bunlar uzakta kalmıştır, ülkemizin bazı iç yapıları konusunda düşünce tarzları arasında bölünme olamayacağını, üzerinde anlaşmamız gereken şeyin ortak bir düşmanımız olup olmadığı ve ortak bir amaca ulaşmayı deneyip denemediğimiz olduğunu anlamamız gereklidir. Ortak bir düşmanımız olduğunu hepimiz biliyoruz. ve hepimiz kesinlikle bu kanıdayız. Artık hiç kimse apaçık biçimde: “Bizm ve Amerika’nın bütün Amerika’nın en büyük düşmanı Amerika Birleşik Devletleri’nin tekelci hükümetidir… derken kendisini birinin, bir yabancının dinleyip dinlemediğini, civarda elçiliğin ajanı bulunup bulunmadığını kontrol etmek için etrafına bakınıyor. Herkes düşmanın bu olduğunu bildiğine ve düşmana karşı mücadele eden herhangi bir kimsenin bizimle ortak bir yönü bulunduğunu anlamaya başladığına göre, ortaya yeni bir sorun çıkmaktadır. Burası yani Küba için amaçlar nelerdir ? Biz ne istiyoruz ? Halkın mutluluğunu istiyor muyuz, istemiyor muyuz ? Burada herhangi bir iç ya da dış tedbir almak sözkonusu olduğunda dünyanın büyük devletlerinden hiçbirinin elçiliğine başvurmak zorunda kalmaksızın, hiçbir savaşçı bloka ait olmaksızın, özgür ülkeler arasında özgür bir ülke olmak için mücadele ediyor muyuz ? etmiyor muyuz ? Hiçbir şeyi olmayanlara bir şeyler vermek için fazlasına sahip olanların elinden zenginlikleri alıp yeniden dağıtmayı düşünüyorsak, yaratma çabasını, bütün sevinçlerimizin günlük dinamizm kaynağı haline getirmeyi düşünüyorsak dayandığımız bir neden vardır. Aynı amaçlara sahip olanlar bizim dostumuzdur. Bütün bunlar arasında dostumuz olan kimse başka düşüncelere sahipse, şu ya da bu örgüte aitse, bunlar önemsiz tartışma konularıdır. Büyük tehlike, büyük gerginlik ve yaratıcılık anlarında, ancak büyük düşmanların ve büyük amaçların önemi vardır. Amaçlar konusunda anlaşmışsak, nereye gittiğimizi şimdiden kesinlikle biliyorsak, canı isteyen beğenmesin, biz yine de işe koyulmak zorundayız.
Devrimin olabilmesi için önce devrimci olmakla başlamak gerektiğini daha önce söylemiştim. Devrimse vardır. Uğrunda çalışmayı amaç edineceğimiz halkı da tanımak gerekir, onu henüz yeterince iyi tanımadığımızı sanıyorum, bu yolda henüz aşmamız gereken oldukça büyük bir uzaklık bulunduğunu düşünüyorum. Halkın tanınmasında ilerlememizi sağlayan yolların neler olduğu sorulursa, yalnız ülkenin içlerine değil kooperatiflere de gitmek ve orada da çalışmak gerekir derim – bunu herkes yapabilir, bir tıp emekçisinin çok önemli olduğu pek çok yerler vardır- , bu durumda Küba halkının dayanışmasının en belli başlı alametlerinden birinin devrimci milisler olduğunu, milislerin bugün hekime yeni bir işlev kazandırdığını ve daha yakın bir geçmişte acı, hatta feci bir gerçek olan şeye, yani kısa bir süre önce az daha büyük çapta bir silahlı saldırının avı, ya da en azından kurbanları olabileceğimiz gerçeğini kabule hazırlar.
Böyle bir devrimci milis askeri görevi üstlenen hekimin, yine bir hekim olarak kalması gerektiğini de ısrarla belirtelim. Bizim Sierra’da işlediğimiz hataya – eğer buna hata denilebilirse- düşülmemelidir. Tüm hekim yoldaşlar bu yanlışın ne olduğunu bilirler, her halükarda bir yaralı ya da hastanın başucunda beklemek bize şerefsizlik gibi görünüyor ve ne pahasına olursa olsun tüfeğe sarılmaya ve ne yapmak gerektiğini savaş alanında göstermeye çalışıyorduk.
Şimdi koşullar farklıdır ve ülkeyi savunmak için oluşan yeni ordular farklı bir tekniğe sahip olmak zorundadırlar; yeni ordu tekniğinde hekimin yeri çok önemli olacaktır, hekim olarak kalmaya devam edecektir çünkü bu en güzel görevlerden biridir, savaşta daha da büyük bir önem kazanmaktadır. Bu yalnız hekimler için değil, hasta bakıcılar, laborantlar ve kendini bu derece insanca bir çalışmaya adamış olan herkes için böyledir. Fakat tehlikenin geçmeyip gizliden gizliye devam ettiğini bilmekle atmosferde hala varlığı hissedilen saldırıyı püskürtmeye hazırlanmaktayız çünkü, savaş hazırlığını uğraşılarımızın merkezi yaparsak istediklerimizi kuramayız ve kendimizi yaratıcı bir çalışmaya adayamayız.
Bir savaş eylemine hazırlanmak için harcanan bütün emekler, yatırılan bütün emekler, yatırılan bütün sermayeler, yitirilmiş emekler ve paralardır. Ne yazık ki, bunu yapmak gereklidir çünkü, hazırlanan başkaları da vardır, fakat şerefli bir asker olarak bütün namusumla sizi temin ederim ki Ulusal Banka’nın kasalarından çıktığını görmekle en büyük üzüntüyü duyduğum para, yıkıcı bir ordunun kuruluşuna harcanacak olan paradır. Bununla birlikte, milislerin barışçı bir yolu vardır, milisler meskün merkezlerde halkı birleştiren ve tanınmasını sağlayan silah olmalıdırlar. Burada yoldaşlarımın bana anlattığına göre hekim milisleri arasında olduğu gibi, son derece büyük bir dayanışma olmalıdır. Tüm Küba’da, bütün tehlike anlarında, ihtiyacı olan herkesin sorunlarını çözmeye derhal gidilmelidir.
Bu, aynı zamanda, birbirini tanımanın, kardeşçe ve üniforma altında tam bir eşitlik içinde, Küba’nın tüm toplumsal sınıflarına ait insanlarla birlik olarak, beraber yaşamanın yoludur. Biz tıp emekçileri -uzun zamandır unuttuğum bu ünvanı kullanmama izin veriniz- eğer bu yeni dayanışma silahını kullanırsak amaçlarımızı bilirsek, düşmanlarımızı tanır ve hangi yöne gideceğini saptarsak, geriye aşılacak yolun günlük bölümlerini bilmekten başka bir şey kalmaz. Bu bölümleri ise bize kimse öğretemez, bu bölümler her bireyin aşacağı kendi yoludur, onun her gün yapacağı iştir, bireysel deneyiyle elde edeceği üründür halkın refahına kendini adarken mesleki çalışmalarında kendini yeniden verebilecekleridir.
Adalete doğru yol almak için tüm elemanlara sahip olduğumuza göre, bugün pratik çalışmalarımda yararlanmadığım, fakat daima uygulanması gereken, Marti’nin “Söylemenin en iyi biçimi, yapmaktır” şeklindeki sözünü hatırlayalım ve Küba’nın geleceğine doğru ilerleyelim.
*19 Ağustos 1960’da Havana’da Halk Sağlığı Bakanlığı emrindeki bir kuruluşun açılışı sırasında verilen söylev.
**Che burada Latin Amerika’da ilk Amerikan patentli darbesi olan Guatemala Darbesi’ni kastediyor. Solcu-halkçı lider Arbenz’in iktidardan indirilip, ABD kuklası Carlos Castilla Armas yaş sebze meyve tekeli United Fruits’in çıkarları için iktidara getirildi.
YazıPortal Resmi İnternet Sayfasıdır