Taner Renda / 02.10.2025

TBMM’de çekilen o fotoğraf karesini ilk gördüğümde; Erdoğan ülke içinden istediği meşruiyeti aldı dedim. Zaten Trump da ona istediği meşruiyeti verivermişti. Tek kaybeden CHP olmuştu değil mi? Hiç sanmıyorum. NTV muhabirine göre biz s.kim almamıştık. Ama buna karşılık Trump’ın Katar’a çektiği muameleyi bize de çekerek Boeing firmasının önümüzdeki senelerde çift vardiya yapmasını sağlayacak kadar yolcu uçağı, artık kullanılamayacak hale gelen F16’ların modernizeye kavuşmasının yapılmasını ve parasını peşin peşin ödediğimiz ama Senatonun onayından geçmediği için yıllarca avuçlarımızı yalamayı alışkanlık haline getirdiğimiz F35’ler için hala avuçlarımızı değil ama bu kez de avuç üstlerimizi yalama işine giriştik. Aldıklarımıza gelirsek: bizi kapıda karşılayan bir Trump vardı. Hatta giderken de arkamızdan bir su dökmedikleri kaldı. Dünya basını önünde bizi yere göğe koyamadılar. Bizim başkan terbiyeli davranıp, neredeyse hiç konuşmadı. Ama Trump öyle mi. Hiç durmadan bizim başkanı övmekten helak oldu. Bir ara bizim başkanı övüyor mu yoksa sövüyor mu diye durup düşündüm. Sanırım hak geçmesin diye her ikisini de yapmakta bir sakınca görmedi başkan Trump.
Peki Trump bize bilmem kaç yüz milyar Dolarlık mal sattı. Ve karşılığında hem övdü hem de sövdü. İyi de TBMM’deki o fotoğrafta yer alan Erdoğan’ın toplanıp bayram şeysi tadında bir fotoğraf çektirelim teklifine balıklama atlayan başta DEM ve diğer muhalefet partilerinin Genel Başkanlarına ne ola ki? Bahçeli ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş kendi aralarında Erdoğan ile hoş sohbet edebilirler. Erdoğan’ın eski Başbakanı ve Maliye Bakanının süt şişesi gibi Erdoğan’ın koltuğunun altına girmesindeki çıkarları ne ki? Ya İYİ Partinin çiçeği burnundaki Genel Başkanı’nın ne işi var ki orada?
Ama benim en çok beğendiğim poz ise: Erdoğan’ın ayaküstü bir şeyler söylediği ve DEM’in eski ve yeni genel başkanlarının Erdoğan’ın ağzından çıkan sihirli kelimelerin büyüsüne kapılmış halde melül melül bakışlarına vuruldum.
Aslında, o anda bekledikleri 9 sene önce Öcalan ile birlikte HDP’nin Genel Başkanı iken Erdoğan’a Selahattin Demirtaş’ı hapse atmaları için yol verdiklerini hatırladılar. Öcalan’ın MİT ile birlikte yıllarca hazırladıkları plan, şimdi pürüzsüz bir biçimde uygulamaya koyuluyor. HDP, boşuna DEM adını almadı. Genel Başkanı’na attıkları kazığın utancı ile yaşayamazlardı. Ama korkmasınlar. Yakında DEM de kalmayacak. Öcalan’ın her şeyini hazırladığı yeni bir parti ortaya çıkacak ve eski ayıplar şıpın işi unutulacak. Bugün verdiğiniz meşruiyet, Trump’tan daha çok işine yarayacak Erdoğan’ın.
Bugünün en doğru çıkışını CHP yaptı. Kendi meşrebince yapabileceği en devrimci çıkışı yaptılar. Şimdi Erdoğan’a sorsalar: bütün bu muhalefet partilerini mi yanında görmek isterdin yoksa CHP’yi mi? elbette CHP der. Yanında DEM de olursa; tadından yenmezdi.
Hamiş: Bugün görüldü ki, saflar daha da netleşiyor. Sağ siyaset, kendine daha yakın olan sağ partilerle ortak çekim yasasına uygun bir araya geliyor. CHP ise artık geniş halk yığınlarında daha fazla kabul görmeye başladı. Sol’un bu kabulü görüp; CHP ile ortak bir program etrafında buluşması en gerçekçi yol gibi görünüyor.
Hamiş iki: Öcalan, Kürt hareketini Sol’dan ayırıp; milliyetçi bir program etrafında kısıtlayacak. DEM’in yerine kurulacak yeni parti istenildiği kadar Demokrasi/Demokratizm lafları ile bezensin. Yeni parti, Erdoğan’ın işine yarayacak Kürt Milliyetçiliği lafzı ile konuşacak. Burada, belirleyici olan Demirtaş’ın alacağı tutum olacak. Bunu kabul etmeyecek olan Demirtaş, asla serbest kalmayacak. Ancak, Kürt halkı, Erdoğan’ın partisine çok küçük bir azınlık dışında destek/oy vermez.
YazıPortal Resmi İnternet Sayfasıdır