KUZEYDEN ESEN: VOLKAN KONAK İÇİN AMATÖR BİR YAZI.

Ümit ÖZDEMİR / 01.04.2025

@masumlevrek

Ölümlerin ardından yazı yazmak zordur. Ölüm sadece bir kaybediş değil, aynı zamanda eksik bir şeyleri yerli yerine oturtma çabasıdır çünkü. Bilirsiniz işte her ölüm erkendir. Nisan 1 şakası gibi tam da bir bayram günü, tam da sahnedeyken hem de…

Volkan Konak müzik kariyerine başladığında Türkiye’de arabesk dalgası bitmiş, pop müzik giderek yükselişe geçmişti. Kentli orta sınıfların talep ettiği pop, hiç kimsenin hatırlamak istemediği arabesk dalgasına galip geldiğinde, ilk kez 24 saat müzik yayını yapan, müziği de klipleştirerek yayan TV ve radyo kanalları kurulmuştu. Müziğin pop kültürle iç içe geçmesi neoliberal tüketim kültürünün de neticesiydi. Sürekli tüketmeyi, ölçüsüz satın almayı kışkırtan neoliberalizmin müziği de anlık duygulara seslenen pop olmalıydı. Alışveriş merkezlerinden yükselen kışkırtılmış tüketim talebi, tüketim talebinin temposuna uygun müziklerle beslenmeliydi ki satışlar artsın !

Volkan bu yollara girmedi, Kazım Koyuncu’nun benzeri bir yol izledi müziğinde yerel Karadeniz tınıları öne çıkarken, gündelik hayatın sorunlarına eğilmeyi tercih etti. Karadeniz halklarını derinden etkileyen Çernobil faciası sonrası 71 yaşında kanser hastalığından hayatını kaybeden babası Cevat Konak için bestelediği Cerrahpaşa, kanser hastası yakını olarak yaşadığı travmayla başa çıkma çabasıydı. Ailesinden tam 7 kişiyi kanser hastalığından kaybeden Volkan Konak ve sevenleri için bu durum taşıması zor bir yüktü. Bu yüzden İnanduk doktorlara inanduk / öyle böyle dediler / Ayrulik defterini / elimize verdiler sözleri ölüm raporunu alan ailenin Trabzon lehçesiyle isyanıydı. Volkan Konak’ı samimi biri yapan şarkı sözlerinden süzülen acı değil, yürek acısının notalara ve besteye dökülmüş haliydi. Konak bu sözleri yazarken dönemin Tarım Bakanı Cahit Aral radyasyonlu çayı höpürdeterek içiyor ve radyasyon bulaşmış çayların “zararsız” olduğunu ilan ediveriyordu. Neoliberal sağcı aymazlık Volkan’ı derinden etkilemiş olmalı, nasıl olmasın ? Binlerce insanın kanser hastalığı sonucu ölümüne sebep olan Çernobil faciası sırasında millete radyasyonlu çayları içirmekten imtina etmeyen bir bakanın olduğu ülkede, köyler dolusu insan kanser hastalığına yenik düştü.

Konak’ın müzikografisinde duygusal bir şarkı olan Mimoza Çiçeği gibi unutulmazlar var. Ama daha önemlisi kendisi de bir zamanlar halk müziği sanatçısı ve Ruhi Su’nun öğrencisi olan Orhan Gencebay’ın elinden tutması. Gencebay’ın müzik hayatında en hayırlı tavsiyesiyle bestelerini değerlendirme kararı alan Volkan Konak ilk çıkışını Efulim ile 1993’te yaptı. Gencebay, Konak kadar dayanıklı biri değil maalesef, iktidarla girdiği tuhaf ilişkiler o’nu Saray rejiminin sanatçısı olmaya kadar vardırdı. Konak’ın yerel sazları benimsemesi kaybolup gitmekte olan Karadeniz ezgilerini popüler müzikle harmanlaması, sanıyorum biraz da Zuğaşi Berepe’nin katkısı olmalı. Yanılıyorsam beni düzeltin Denizin Çocukları yani Zuğaşi Berepe, Kuzeyin Oğlu olarak anılacak olan Volkan Konak’a ilham vermiş olmalı.

Konak müzikten kazandıklarıyla rahat bir hayat sürmek yerine, 63 öğrenciyi eğitim masraflarını karşıladı. Böylece devrimci değerlerden biri olan halktan gelenin halka gitmesini istedi. Kendisi de bir solcuydu zaten bunu gizlemedi, samimiyeti ve dürüstlüğü, Türkiye’de çoktandır kaybettiğimiz ortak iyiyi çağrıştırmasıyla hemen herkesin birbirine benzediği bu neoliberal cehnnemde insani bir rol model olarak benimsenmesine neden oldu.

Yazı öyle başladı ölümlerin ve çok sevilenlerin arkasından yazmak zordur, insan sürekli acaba eksik bir şey yazmış olabilir miyim endişesini içinde taşır. Eksik olmasın dediklerimiz bir bir giderken hem de… Volkan Konak’ın müzik hayatını incelemek başka yazarların derdi olsun. Ben Volkan Konak’ın vefatının ardından arkasından yazılanlara ve söylenenleri okuduğumda olumsuz tek bir cümle görmedim. Parasızlık yüzünden düğün yapamayan Kuzeyin Oğlu’nun sonra davullu zurnalı düğün yaparak eşi Selma Konuk ile nikah tazelemesi de yaşamdan hiçbir koşulda vazgeçmediğinin ispatı gibi… Volkan’ın tam bir karavan tutkunu gezgin bir ruh taşıdığını da öğrendim, gezdiği tatil yaptığı yerlerde memleketin derdini dert edindiğini de. Bayram günü sahnede sevenlerinin “bu kadar sivri konuşma seni içeri atarlar” “sen bilmez misin devrimciler korkmaz” cevabından birkaç dakika sonra hepimizin içini burkarak yere düştü. Kalp krizinden vefat ettiği söylenen Volkan Konak’a ilk müdahaleyi okuttuğu öğrencisinin yapması da bu dünyada hiçbir iyiliğin karşılıksız kalmayacağının ispatı gibi… Portatif bir defibrilatör cihazı olsaydı muhtemelen kurtulacak olan Volkan Konak’ın ölümü, neoliberal güvencesizlik rejiminin neye benzediğini göstermesi bakımından öğreticidir. Volkan Konak’ın ani vefatıyla bir kişi eksildik, “eksik olmasın” dediklerimiz bizi biraz daha eksilterek gidiyor. Kuzeyin Oğlu’ndan elimize kalan işte bu yazılar, şarkılar ve bir de amatör yazılar…

Diğer Yazılar

EFLATUN: BÜYÜLENSE YENİDEN DÜNYA

Ümit ÖZDEMİR / 11.04.2025 Türk sinemasında engelli bireylerin sunumu bugüne kadar oldukça ağır ve melodramatik …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir