Taner Renda / 06.11.2024
Vay be, ne günlerden geçiyoruz. Gündem artık ışık hızı ile değişiyor. Yetişebilene aşk olsun. Önce Akşener ve ardından da Kılıçdaroğlu, genel başkan oldukları partilerinin başından uzaklaştırıldılar. Muhalefetin küçük partilerine şimdilik sıra gelmedi ama yakındır. Lakin bizim esas konuşmamız gereken ve dert etmemiz gerekenler ise iktidarda olan Cumhur İttifakının irili ufaklı partileri.
Bugünkü girilen son düzlükte: AKP ve onun değişmez ve de değiştirilmesi dahi teklif edilemez Genel Başkanı, aynı zamanda Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan ile MHP’nin en son ve ilelebet başında kalmaya yeminli olan Devlet Bahçeli arasında yaşanan “tatlı rekabete” sakince baktığımızda: “Devletin” AKP’ye soktuğu Süleyman Soylu ile MHP, İçişleri Bakanlığı döneminde MHP’yi ve onun yandaşlarını ihya eden pek çok şeye imza atıldı. Esenler Belediyesine sevinen AKP’liler, aslında bu oyunu kuran, yapanların ve işin başına geçenlerin MHP’liler olduklarını unutuyorlar. Devletin Bahçelisinin TBMM’de yaptığı ultra çıkış; Erdoğan’ın beklediği ve istediği nitelikte bir çıkış değildi. Bu kadar yüksek bir el; Erdoğan’ı çıkışsız bıraktı. Buna karşın Erdoğan da, Devlet’in Bahçelisinin bu çıkışını uzun sayılabilecek bir süre görmezden gelip; Bahçeliyi boşa çıkardı. Erdoğan açıklamayı DEM’li Batman, Mardin ve Halfeti’ye kayyum darbesi yapıldıktan sonra mecburen yapmak zorunda kaldı.
Gelelim muhalefet cephesine: Özgür Özel için geçen yazımda söylemiştim. Devlet’i hala kendi kurdukları gibi zannetmeye daha yatkınlar. Özellikle son yirmi sene mafyatik narkodevlet olduğunu bir türlü kabullenemiyorlar. Erdoğan/Bahçeli ikilisin ülkeyi sürüklemek istedikleri yeri göremiyorlar. Yirmi küsur yıldır oturduğu koltuktan kalkamayan Erdoğan ve ülkeyi milliyetçi batağa sürüklemek isteyen Devlet’in Bahçelisinin hem CHP’ye hem de Erdoğan’a kurduğu tuzağı gördüklerini düşünmüyorum. Son gelişmelere bakarak ortaya çıkacak olan tablo aşağı yukarı şöyle: halk tarafından bir daha seçilemeyecek durumda olan Erdoğan’a karşı İmamoğlu’nun hüküm giymesi ve siyasi yasaklı olması sağlanacak, ardından da CHP’nin elindeki ikinci “forvet” dedikleri Mansur Yavaş, Erdoğan’ın karşısına çıkarılacak ve Milliyetçi bir cephenin ilk nüvelerinin temelleri atılmış olacak (Eh, Avrupa ve ABD başta olmak üzere sağ ve milliyetçiliğin yeniden kurtarıcı olmasını yavaş yavaş gündeme sokan Liberal Burjuvaların, çıkış noktası da tam bu planda).
Siyaset sahnesinde bu planları görebilen ne yazık ki şimdilik sadece Ekrem İmamoğlu. Eğer Erdoğan, kendisine oynanan oyunu görüp; İmamoğlu’na konacak siyaset yasağını engelleyebilirse; kendisi için de iyi bir şey yapmış olacak. Bizim içinse, Kırk Satır ile Kırk Katır arasında tercih etme özgürlüğü sağlayacak.
Hamiş: DEM, yıllardır üzerine binen baskılardan o kadar bunalmış ki: zehirli yılanın elini bile umut için tutmaya kadar işi vardırdı. Çünkü, bundan sonrası “Sarı Öküz” verilmiş olduğu için, hem CHP’nin hem de DEM’in belediyelerine günbegün kayyum atanacak. Artık havuç bitti, sırada sadece sopa var.