Taner Renda /1 Nisan 2024
1 Nisan sabahı, İslami faşizmin sınırından döndük. 1 Nisan sabahı, yeni ve iyiye doğru dümeni kırabileceğimiz bir rota oluşturma şansı yakaladık. 1 Nisan sabahı ülkenin şartları ne kadar aleyhimize olsa da; doğru yerde durup; haklı bir biçimde elde ettiğini, kararlı bir biçimde savunursan kazanılacağını gördük. Ve belediyelerin sadece yol, su elektrik vb. hizmetler vererek kendini artık sınırlayamayacağını öğrendik. Eğer iktidar olmak isteniyorsa; sokak sokak, mahalle mahalle, ilçe ilçe insanlara dokumadan, onların dertlerine derman olmadan hiçbir şansımızın olamayacağını anladık. İç ve dış politika yapıcılarının ister sizin yanınızda, isterse de karşınızda olmasının tek başına belirleyici olamayacağını da her iki seçimde yaşayarak öğrenmek zorunda kaldık. Elbette yaşayarak öğrenenler; bir daha unutmazlar.
Geçen sene Mayıs ayında Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri sonrası Erdoğan’ın Parlamento seçimlerinde aldığı yüzde 35’lik AKP oyuna karşılık, Cumhurbaşkanlığı’nda kendisinin aldığı yüzde 52’lik oy açıklanmaya muhtaçtı. Nedense Ana Muhalefet, bu konuda salağa yatmayı tercih etti. Ve Erdoğan, eğer 10 ay sonra yerel seçimleri kazasız belasız atlatırsa; kafasında planladığı işleri yapmak için temizinden bir 4 yılı olacaktı. Ama Ana Muhalefet Partisi CHP, 31 Mart’taki Yerel Seçimlerde, üstelik Genel Başkanını sancılı bir şekilde değiştirmesine karşın, ilk defa AKP’nin oy oranını geçen bir sayıya ulaşıp, uzun yıllardır sağ/muhafazakar seçmenlerin olduğu illeri AKP ve MHP’nin elinden almasıyla; Erdoğan’ın bütün planlarını şimdilik suya düşürdü.
Başta CHP olmak üzere bütün muhalefet partilerinin önünde yepyeni bir sayfa açıldı.14/28 Mayıs’ta siyasi bakış açısıyla seçmenler tercihte bulunurken; 31 Mart’ta ise ekonomik durumları üzerinden tercihte bulundular. Ve sonuçta “İkili bir iktidar” oluştu: AKP + MHP + Devlet’e karşılık, CHP + Kürt Siyasi Hareketi + Sol/Sosyalist Partiler + Halk.
Bu durumun Erdoğan’ın elini asla rahatlatmayacağını biliyoruz. Kendisinin mümkünse ömür boyu Cumhurbaşkanlığı’nda kalmasını sağlayacak “Yeni bir Anayasa’nın” yapılması için gereken sıkıntısız bir dönemi sağlamayacak.
CHP ise 10 ay önce düştüğü moralsizliği, 1 Nisan sabahı üzerinden kolayca attı. Yeni bir Lideri de İstanbul seçimleri sonuçları üzerinden kesinleştirdi. 2028 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar (gelişmelere bakarsak: 2028’den önce bir erken seçim olasılığı da ortada duruyor) da Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere bütün belediye başkanlıkları eli ile yapacakları iyi ve doğru icraatlarının sonuçlarını bu seçime yansıtacakları için, Erdoğan ve AKP ve (Allah ömür verirse de) Devlet Bahçeli ve MHP’nin karşısına büyük bir üstünlükle çıkacaklardır.
İşlerin bu minval üzerinden gitmemesi için hiçbir neden yok. Hal böyle olunca da: ister iç, ister dış politika yapıcıları, yeni iktidar odağı üzerinden hesaplarını yapacaklarını bilmek için kahin olmaya gerek yok. Ve bu durum ülkenin çizilen makus talihini değiştirmek için büyük bir fırsat olarak ülkenin iyi, güzel ve namuslu insanlarının önüne çıkacaktır. Bütün bunların olabilmesinin ortak paydası ise; örgütlenebilmiş bir kurtuluş hareketinin oluşturulmasına bağlı.