Mustafa Durmuş /30 Temmuz 2023
Cuma akşamı iktidara muhalif olarak bilinen bir TV’de bir ekonomi programını izledik. Program konukları bu kanaldaki programlara sıklıkla katılan iki ekonomist ve bir de gazeteci idi. Konu ise Merkez Bankası Başkanı H. Gaye Erkan’ın açıkladığı malum enflasyon raporu ve Erkan’ın performansı.
Hani derler ya “hayretler içinde kaldık” diye, işte öyle bir duyguya kapıldık program boyunca.
Neden mi? Öncelikle, Gaye Erkan’a kadın ve Türk olduğu için övgüler yağdırıldı. Sunumu çok iyi bulundu. Kendisinin (sanki öyle bir nesnel görevi varmış gibi), Saray’a karşı ne kadar direnebileceği ve bu durumunun enflasyonla mücadeleyi nasıl etkileyebileceği gibi hususlarda son derece yüzeysel (bizce) yorumlar yapıldı.
Sözde bir nesnellik
Bu kanal seçimler boyunca başta ana muhalefet partisi olmak üzere muhalefetteki tüm partilere kucak açan, iktidara “muhalif” olarak bilinen bir kanal.
Ancak ne ilginçtir ki ülkede otoriterleşmenin bu denli arttığı, halka faizle, enflasyonla ve vergilerle ağır bir ekonomik şiddetin uygulandığı bir dönemde konuşmacılar nesnel (!) olmayı seçmişler.
Zira öncelikle, başta Gaye Erkan olmak üzere “yeni ekonomi ekibinin başarılı olmasını” diliyorlar. Öyle ki program boyunca “ah Saray bir rahat bıraksa bu ekip ekonomiyi içinde bulunduğu sıkıntılardan çıkartacak” algısı yaratıldığını hissettik.
Yazarların bu değerlendirmelerinin ardında kuşkusuz kendi liberal sağ görüşleri var. Devlet ile ekonomiyi net çizgilerle birbirinden ayırdıkları gibi, böyle otoriter bir yönetimde her şeyin bir kişinin (metaforik olarak) iki dudağı arasında şekillendiğini görmek istemiyorlar.
Bu da onları yüzeysel değerlendirmeler yapmaya zorluyor. Eee… Malum yaklaşık iki saatlik bir programda öze ilişkin bir eleştiriniz ya da sözünüz yoksa yüzeysel konuşmak durumundasınız. İşin aslı onlar da aynen bunu yaptılar.
Yüzeysel değerlendirmeler
Ancak ülkenin sadece bugünü değil, geleceği konusunda da endişeler taşıyan bizlerin ülkede olup bitenleri” lay lay lom” diye tabir edilebilecek yüzeysel değerlendirmelerle geçiştirmek gibi lüksümüz yok.
Öncelikle, Gaye Erkan’ın ilk kadın Merkez Bankası Başkanı olarak atanması toplumsal cinsiyet eşitliği açısından iyi bir şey olabilir ama unutmayalım bu ülkenin ilk kadın başbakanı Tansu Çiller ülke emekçilerinin ve demokrasisinin canına okumuştu. Yani bu işin cinsiyetle doğrudan bir ilgisi yok.
(Çiller epigonu Erdoğan gibi faizleri indirerek iç piyasadan borçlanmaya çalıştı. Bunda elbette artan militer harcamaların payı büyüktü. Ekonomi tarihine 5 Nisan 1994 kararları olarak geçen çöküş, büyük bir iflas dalgasını içine alarak genişledi. Bankalar battı binlerce mağdur insan yıllarca sürecek hukuk mücadelesine başladı. 5 Nisan kararları ile devletin mülksüzleşmesi anlamına gelecek olan özelleştirmelerin de kapısı açılarak neoliberal saldırı dalgası yeni bir evreye doğru genişledi-editör)
Ayrıca Erkan’ın T.C. vatandaşlığının yanı sıra ABD vatandaşlığı da var. Benzer bir durum Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek için de geçerli. O da aynı zamanda Birleşik Krallık vatandaşı. Yani her ikisi de çifte vatandaşlığa sahip.
Bu durum normalde sorun olmasa da, örneğin bu ülkelerin Türkiye ile ekonomik çıkar çatışmaları söz konusu olduğunda Başkan ve Bakanın ne yapabilecekleri konusunda net bir şey söylenebilir mi? Çünkü örnek vermek gerekirse, bir yabancıya ABD vatandaşlığı verilirken, “ABD’nin çıkarlarının her yerde ön planda tutulacağı” yemini ettirilir. Yani Türklük kimliği üzerinden bir sonuca ulaşmak zor.
Merkez Bankası çalışanlarına haksızlık ediliyor
Programda Gaye Erkan’ın “bir yöneylemci olarak gerçekçi enflasyon projeksiyonları yaptığı ve çok iyi bir sunum hazırladığı” da söylendi.
Böyle bir yaklaşım öncelikle Merkez Bankası’nda hali hazırda çalışan çok sayıda nitelikli uzmana yapılan bir haksızlık. Onlar bu tür projeksiyonlar yapmasını bilmiyorlar mı, elbette biliyorlar. Nitekim bir önceki MB Başkanı Kavcıoğlu da bu tür çalışmalar yaptırıyordu.
Buradaki göz ardı edilen gerçek Kavcıoğlu döneminde iktidar açısından enflasyonun daha düşük gösterilmesi gereğiydi. Ama o günden bugüne mızrak artık çuvala sığmadığından enflasyonun yüksekliği artık saklanamıyor. Bu zor görevi (yani kestaneleri ateşten almak görevini) yerine getirmekse Gaye Erkan’a düşüyor.
Kaldı ki, daha gerçekçi enflasyon tahminleri ile halka enflasyonla mücadele adına sıktırılacak kemerin, içirilecek acı ilacın ön hazırlığı ve alıştırması yapılıyor olamaz mı?
Malum “enflasyondan şikâyet ediyorsanız 2024 yılı sonuna kadar ümük sıkma politikalarını sineye çekeceksiniz”. Bu yönde bir değerlendirme program boyunca “muhalif kanalın” konuşmacılarında mevcut değildi.
Sanki akademik bir jüri karşısındaymış gibi
Yapılan sunumun çok iyi bir sunum olduğu güzellemesi ise Gaye Erkan’a haksızlık. Zira sanki kendisi profesörlerden oluşan bir jüri önünde doktora tez savunması yapacakmış da onları etkileyen çok iyi bir sunum hazırlamış ve onu sunmuş. Gaye Erkan’ın hali hazırda profesör olduğu unutuluyor her halde. Oysa onun MB başkanı sıfatıyla meselelere ne kadar hâkim olduğu, çözüm önerilerinin toplum, emekçiler ve ekonomi için ne denli yerinde olduğu ya da olmadığı tartışılmalıydı.
Gaye Erkan’ın sunumunda “kendisinin asıl olarak faiz ile uğraşmayacağı ve makro ihtiyati tedbirlere yöneleceği” yönündeki sözleri asıl değerlendirme ve eleştiri konusu yapılmalıydı.
Çünkü dünyada kurulduklarından bu yana faiz belirleme işini ikinci plana iten bir merkez bankası örneği yok bildiğimiz kadarıyla. Bu durum fiyat istikrarını esas alan merkez bankalarının varoluş amacına da ters düşerdi.
Bu programda “Kur Korumalı Mevduat (KKM) ödemelerinin Merkez Bankası’na bırakılmasına Gaye Erkan’ın neden değinmediği” yönünde bir değerlendirmeye ya da eleştiriye rastlamadık, belki de vardı biz atladık. Oysa zurnanın zırt dediği yerlerden biri bu olmalıydı. Zira bu operasyonla monetizasyonla sonuçlanabilecek bir sürecin önü açıldı.
“Laf olsun torba dolsun”
Son olarak, enflasyon sadece talep yönlü bir mesele değil ki? Tüm dünyada özellikle de dolarizasyonun bu denli yüksek olduğu, enerji ithalatına bu denli bağımlı olunan Türkiye gibi ülkelerde enflasyon asıl olarak maliyet yönlü değil midir?
Dolayısıyla da enflasyonla mücadele için ısrarla sadece toplam talebi kısmanın (özellikle de yaklaşan yerel yönetim seçimleri öncesinde) çok anlamlı ve mümkün de olmadığı üzerinden Gaye Erkan’ın iktisat alanına hâkimiyeti masaya yatırılabilirdi.
Kısaca, halkımızın en çok izlediği muhalif kanallardan birindeki bir ekonomi programında “laf olsun torba dolsun” türünden konuşmalar yapıldı programda. Kanımızca programa katılanlar Gaye Erkan’ın performansını değil, kendi performanslarını gözden geçirmeliler. Ayrıca dün gece, maalesef, İktidar blokunun neden hala ayakta kalabildiğini bir kez daha ibretle görmüş olduk.
Anahtar sözcükler: Enflasyon raporu, Faiz, H. Gaye Erkan, Merkez Bankası.