Taner Renda / 02.10.2023
12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi ile Türkiye, yeni bir dönemin başlangıcının ilk perdesini açmıştı. Değişen dünyaya ayak uydurmak istemeyen iç ve dış politika yapıcıları, uzun erimli planlarını Aydınlar Ocağı’nın ideolojik perspektifi üzerine(Türk-İslam Sentezi) inşa etmeye, yavaş yavaş yaşama geçirmeye başladılar. İlk iş olarak uluslararası uyuşturucu yolunun çoğunluğunu Kürtlerin elinden alarak ilk önemli adımı attılar. 12 Eylül’ün işkence ile Kürt öldürme politikasını, 90’lı yıllarda “Beyaz Toroslar” eliyle Kürt eksiltme aşaması ile sürdürdüler. Bir süre toparlanma aşamasını atlatan Kürt politik hattı, bugüne kadar aşama aşama el yükselten doğru bir planlama ile HDP ile en organize ve bütün ülkede kabul gören bir haklılığa ulaştılar. İşte bu durum Devlet tarafından kabul edilemezdi. Planlanan bu durum değildi.
AKP+MHP iktidarında somutlaşan Devlet’in son yirmi yıllık iktidarı, artık yeni bir aşamaya geçmeyi son 14/28 Mayıs seçimlerinde bütün gücüyle ve her şeyiyle destekleyerek; yeni bir dönemin kapılarını açmak için adımlarını kararlılıkla atmaya başladılar. Ama önce para hem de çokça para gerekli olduğu için ve 2024’ün Mart ayında yapılacak olan yerel seçimleri de her şeye rağmen kazanmaları gerektiğinden küçük bir parantez açarak popülist politikalarına şimdilik devam ediyorlar.
Yeni bir dönem de, yeni bir politika ve yeni aktörler gerekiyor. Bugüne kadar CHP, kurucu parti olarak bu arenada şu ya da bu ölçüde yerini aldıysa da; artık onun bu haliyle var olmasına hiç gerek yok. AKP+MHP iktidarının kurucu olacağı bu yeni dönemde: yeni bir Anayasa ilk ve en önemli aşamayı temsil ediyor. Cumhuriyet’in ilk yüz yılını kuran CHP’nin yerini artık bu iki parti aldı. CHP ise ya yeni döneme uyum sağlayacak ya da geçmişte yönetime gelmiş pek çok parti gibi işlevini tamamlamış bir parti olarak tabela partisi olarak kalacak. Ya da CHP, gerçekten Sol’a doğru kendini açarak ve Devlet’in kullanışlı aptallar partisi olmayı reddederek; kendine yeni bir yol açacak.
Yeni dönemin en önemli özelliklerinden birisi de: yeni döneme uygun ideolojik ve kültürel yapılanma olacak. Hali hazırda AKP+MHP iktidarı bu konuda yol almış olsa da; istenen düzeye ulaşmak için yeni Anayasa’nın şu ya da bu biçimde Meclisten geçmesi ve/veya halk oylaması ile kabul edilmesi gerekiyor. Elbette bu işin Meclis kısmı CHP’nin olumlu oyları olmadan yapılması bir hayli zor. Bu nedenle pek çok eski yeni milletvekilinin başına bilindik işler açılacak ve bu oylamada olumlu oy kullanılması sağlanacak. Devlet’in asıl sorunu: HDP veya yeni adı her ne olacaksa Kürtleri kendi hizasına sokmaktaki zorluğunda olacak.
Yeni dönemde miadını doldurmuş bir CHP, onlarca parçaya bölünmüş Sol/Sosyalist partiler ve her türden politik baskı ile kuşatılmış bir HDP’nin karşısında; AKP+MHP iktidarı zafer şarkıları ile çıkmayı planlıyorlar. Bunda da sanki başarılı olmasını isterlercesine birileri de her zaman olduğu gibi yardım ediyor. Kendilerinin yarattıkları kara para cennetinden gelen paralarla yeni dönemi finanse edemeyecekleri anlayan AKP+MHP iktidarı; bu kez rotayı geçici de olsa “Gri Listeden” çıkmak için bu baronların en gereksiz olanlarından kurtulmak için (siz onu Süleyman Soylu’nun paryaları olarak anlayın) günlerdir uluslararası kuruluşlara selam çakarak tutuklamalar yapıyorlardı. Geçmişte çokça rastladığımız gibi bu kez de IŞİD vari intiharcılarla İçişleri Bakanlığına saldırıldı. Ve ne yazık ki AKP+MHP’nin Maskeli Balo oyununa güzel bir kahramanlık destanı yazılması sağlandı. Sanırım, bu işler taa 2024’ün Mart ayında yapılacak olan Yerel Seçimlere kadar da sürecek. Ondan sonrası Devlet ve iç dış politika yapıcılarının isteği doğrultusunda yeni paradigmanın şemsiyesi altında; cumhuriyetin ikinci yüzyılının başlangıcı yapılmış olacak.
Hamiş: Çanlar çoktan çalmaya başladı bile. Ama bizler hala duymamakta ısrar ediyoruz. Çanlar bizim için çalıyor. Ey CHP’liler, ey HDP’liler, ey Sol/Sosyalistler; duyuyor musunuz?