HAFIZA-İ BEŞER: AYDINLIK, KESİNTİSİZ BİR İHANETİN TARİHİ

05.09.2022

Unutmaya karşı verilen mücadele, iktidarlara karşı verilir” Milan Kundera

@masumlevrek

Aydınlık, İşçi Partisi / Vatan Partisi çizgisi 1970’li yılların ikinci yarısından itibaren sosyalist solu bölmeye, iç çatışmalarla enerjisini tüketmeye yönelen bir siyasal provokasyonun temsilcisi oldu. Bu temsiliyet, ABD’ye ajanlığa kadar varan teslimiyete doğru genişledi. Afganistan’daki SSCB Taliban mücadelesinde talibandan yana tavır alan bu siyasal anlayış, daha otoriter bir yönetim isteğini hiçbir zaman gizlemedi. Bu çevrenin militanlarından Oral Çalışlar 12 Eylül öncesinde darbeci Kenan Evren ile darbeyi kışkırtan bir röportaj serisini yayınlamaktan çekinmedi. Darbe olduktan sonra icazet ve nedamet isteyen Oral Çalışlar, darbe sonrası cuntacılara hitaben yazdığı mektupta, “Aydınlık MGK’nın ilan ettiği amaçların gerçekleşmesine basın alanında destek olmak için hayatını dahi seve seve feda etmeye hazır olduğunu kanıtlamıştır” 1ifadeleriyle cuntacılara biat eden, utanması gereken satırları kaleme aldı.

Sonradan yaptığının yanlış olduğunu kabul eden Oral Çalışlar, 80 darbesi sonrası hemen bütün Aydınlıkçı çevrenin yaşadığı “transformasyon” ile liberal oldu. Özal liberalizmini yani memleketin bir sömürge ekonomisine dönüşmesini selamlayan bu çevre her devrin adamlarının yetiştiği, belkemiksiz, amorf bir bataklığa dönüştü. Düzenin aradığı ilkesiz, düzeysiz dün yaptığını inkar eden çürümüş bu siyasetin kurucusu Doğu Perinçek bugün, Avrasyacıların desteğini alarak Türkiye’yi yeni badirelerin içine atacak siyasal islamcı çizgiye biat etti ve hizmetine koştu…

Aşağıda okuduğunuz satırlar, Yiğit Oymak’ın twitter hesabından alınmıştır. Oymak ABD’ye ajanlığa varan bu siyasal çizginin teşhirini yaparken, hafızalarımızı tazelemeye yardımcı oluyor. Kendisine özel teşekkürlerimizle twitter hesabından alıntıyla yazdıklarını yayınlıyoruz.

Doğu Perinçek ve şürekası tarafından çıkarılan Aydınlık gazetesinin 1979 yılında yaptığı ve devrimcileri jurnallediği “Belgelerle ve Olaylarla Doğudaki 15 Grup” yayını CIA’in Dış Yayın Enformasyon Servisi tarafından İngilizce’ye çevrilerek yayınlanmış:
Dış Yayın Enformasyon Servisi’nin görev, dış yayınları takip etmek, çevirmek ve yaymaktır. Yayınların amacı Amerikan devlet görevlilerine dış gelişmelere dair güncel veriler sağlamaktır. Aydınlık, yaptığı yayınlar ile CIA için bir açık istihbarat kaynağı haline gelmiş.

Aydınlık gazetesinin söz konusu yayını, “Bilinmeyen Sol” dizisi ile birlikte 12 Eylül mahkemeleri tarafından delil olarak kullanılmıştır. Hatta kolluk kuvvetlerinin bu yayınları değerlendirerek bir çok operasyonu planladığı bilinmektedir. Aydınlıkçılar da bununla övünmüştür:

Şunu da belirtmek gerekir ki Perinçek ve şürekası o dönem NATO ve AB’yi açıktan savunmakta, hatta bu kurumların Sovyetler Birliği’ne karşı güçlendirilmesi çağrısını yapmaktaydı:

Hatta Devrimci Sol militanları tarafından öldürülen MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak, Perinçek’in ABD ile olan ilişkilerinden oldukça rahatsızlık duymuş, bu konudan İngiliz Büyükelçiliği’ne yaptığı bir ziyarette şikayetçi olmuştur.

Jan Devletoğlu tarafından yayınlanan 14 Mart 1980 tarihli elçilik raporuna göre Sazak “ABD’nin ve özellikle CIA’in Türkiye’deki solculara destek olduğunu, Amerikalıların bilhassa Aydınlık’ı desteklediğini (finanse ettiğini)” iddia etti.

Aynı raporda Sazak’ın “Maocuların ondan daha çok kokteyl davetiyesi aldığını” söylediği de not ediliyor. Perinçek sadece NATO ve AB’yi savunmakla kalmıyor, ABD’nin diplomatik misyonları tarafından sıklıkla ağırlanan bir konuk haline de bürünüyordu.

Zamanla Perinçek ABD’nin borazanlığını yapmaktan Rusya’nın borazanlığını yapmaya evrilse de onun için değişmeyen tek şey Türk hükümetlerinin “milli birlik ve beraberlik” söylemleri ile öne çıktığı dönemlerde aynı söylemleri sol bir kılıf ile yeniden üretmesidir.

Hükümetin “anarşi, kaos ve komünizm tehlikesi”nden dem vurduğu dönemde Perinçek “anarşinin kaynağı SSCB’dir” diyerek aynı söylemi tekrar üretmiş, Özal Kürt sorununu yayılmacı emellerine alet edip Barzani ve Talabani’ye “Türkiye’ye katılın” dediği sırada Bekaa Vadisi’ne gitmişti.

Ordu REFAHYOL Hükûmeti’ne karşı kılıcını kuşandığı sırada Perinçek kendisine sızdırılan “Çiller Ağar Özel Örgütü” raporunu yayınlamış, hemen ardından da Susurluk Kazası gerçekleşmişti. Bu dönemde “Cumhuriyet Devrimi Kanunları Uygulansın” sloganını benimseyen İşçi Partisi

Batı Çalışma Grubu ile eşgüdümlü olarak hareket eden bir çizgi izlemiş ve askerlere tam destek sunmuştu. Şimdi ise Perinçek Tayyip Erdoğan’ın bir vatan savaşı yürüttüğünü iddia ederek ona tam destek sunan Perinçek için seneler geçse de değişmeyen bir şey var.

O da Perinçek’in hakim sınıflar ve onların istihbarat örgütlerinin elindeki kullanışlı bir araç olmasıdır. Seneler geçse de, hükümetler değişse de Perinçek bu pozları vermekten imtina etmeyecektir:

1https://t24.com.tr/haber/oral-calislarin-12-eylulde-aydinlik-icin-askere-yazdigi-mektup,240576

Diğer Yazılar

HAFIZA-İ BEŞER: 28 ŞUBAT BAŞARISIZ BİR RESTORASYON ÇABASININ ANALİZİ.

  Ümit ÖZDEMİR / 28 Şubat 2024 Türk siyaseti 1990’lı yılların ikinci yarısında artan oranda …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir