BU MAFYA REJİMİNE SON VERELİM! : ÖLÜMCÜL ÇÜRÜMÜŞLÜĞE KARŞI, HALKIN YAŞAMI SAVUNAN NEFESİNİ GÜÇLENDİRELİM

Demokrasi Konferansı’nın 31.05.2021 tarihli bildirisidir.

İktidar bloğu içinde birbirinin ayağına basan kliklerin ifşaları, mafya-devlet-sermayenin yağma ve talan düzenini sürdürebilmek için inşa ettikleri domuz topu birlikteliğini bir kez daha bütün yalınlığıyla ortaya çıkardı. 

Latin Amerika’dan kurulan kokain köprülerinde adı geçen eski Başbakanlar, marinalara çöken eski İçişleri ve Adalet Bakanları, birbirlerine üstü örtük salvolarla mafya dizilerinden alınma repliklerle “azdan az çoktan çok” diyerek aba altından sopa gösteren devlet görevlileri, mafya görünümlü kontrgerilla silahşörlerine ihale edilen muhalif gazeteci suikastleri kafa karışıklığına mahal vermeyecek biçimde tabloyu netleştiriyor. 

Rant ve talandan daha fazla pay almak dışında başka hiçbir “yüce değere” bağlı olmayan halk düşmanı kliklerin didiştiği bir arenaya dönüşmüş bir devlet var karşımızda. 

Pandemi yönetiminden dış politikaya, ekonomiden eğitime, tarımdan afet yönetimine her alanda çuvallayan devlet yönetimi, mafya liderlerinin ve tarikat önderlerinin kendi parsellenmiş etki alanlarına sahip olduğu bir yamalı bohçaya dönüşmüş durumda. 

İçi boşaltılmış siyasi kurumlar, askıya alınmış bir hukuk sistemi, satın alınmış ya da hapse tıkılmış bir medya, denge ve denetleme mekanizmaları çalışmaz hale gelmiş bir tek adam rejimi bu çarkın dönmeye devam edebilmesinin güvencesi. 

Muhalefet liderlerinin linç edilmesine alkış tutan, sokakları bekçi ve polis zoruyla zapturapt altına alanların tek derdi; halkın bu mafyatik talan rejimine itiraz edemez hale getirilmesi, bu arsızca talanın ne pahasına olursa olsun sürdürülmesi. 

Çeteleşmiş düzen yaşam üzerinde taşınamaz bir yük haline geldi

Ancak bu gözü dönmüşlüğün halkın yaşamı üzerinde yarattığı tahribat sürdürülemez bir noktada. 

Yaşam pahalılığı ve işsizlik kontrolden çıktı. Tarihi zirveleri yıkıp geçen döviz kurları yakın vadede daha da hızlanacak zam furyasının habercisi. 

Savruk dış politikanın sonucunda bu yaz da umut vaat etmeyen turizm gelirleri, ABD’de yükselme eğilimi gösteren enflasyonun yarattığı alarm ile de birlikte düşünülünce ülkenin bir ödemeler dengesi krizi yaşamasının eşiğine doğru sürüklendiği görülüyor. Reel ücretlerin Çin’deki ortalamanın bile gerisine düşürülmesi yabancı sermayeyi cezbetmek için büyük bir başarı olarak lanse edilse, ABD şirketlerine kapitülasyonları andıran taahhütler verilse de, o çok arzulanan yabancı sermaye girişi sağlanamıyor. 

İşsizlik, borçluluk ve yoksulluğun tetiklediği intiharların neredeyse gündelik bir olgu haline gelmesi bile, mafya babası videoları ve Saray entrikalarının gündemi altında savrulan kamuoyunun odak noktası haline gelemiyor. 

Doğa da gözü dönmüş talan rejimi altında can çekişiyor

Bu devasa çetenin yarattığı tahribat insanlarla sınırlı değil. 

Başıboş tarım politikaları ve lafta kalan küresel ısınma ile mücadelenin yetersizliği tarım alanlarının büyük bir kuraklık ile yüz yüze kalmasına yol açtı. 12 milyon dekara ekili olan mahsulün %80’i başak vermeden kurudu. Buğday ve arpa rekoltesinde %80, mercimekte ise %60 azalma bekleniyor. 

Dünyanın en genç ve bir ülkenin tek iç denizi olan Marmara Denizi gözlerimizin önünde ve içimizi kavurarak ölüyor. Müsilaj ( deniz salyası ), tüm canlı hayatın üzerine örtülen bir kefen gibi giderek yayılıyor. 

Bize plan değil pilav” lazım diyegelen sağın ardışık iktidarları el birliğiyle ülkenin tüm nefes borularını kesmeye ahdetmiş gibiler. 

Bu kamburdan kurtulmak için yurttaş gücü ortaya çıkmalı

Bu koşullarda toplumun kendi mahvolan yaşamının seyircisi olmaktan vazgeçmesi bir zorunluluk. Mafya-devlet-sermayenin yarattığı ölümcül yıkıma dur diyebilecek olan, halkın yaşamı savunma iradesidir. 

Nasıl Gezi Direnişi, bir parkı savunmak için ayağa kalkan halkın nefesiyle büyüdüyse bugün de intiharlara, İkizdere’deki, Kirazlıyayla’daki, taş ocağına itiraz eden köylülere ateş açılan Van Gürpınar’daki doğa katliamlarına, müsilaja, hayatlarımıza kasteden canavarlığa karşı yaşamı savunmak için yurttaşlar olarak demokrasi mücadelesinde birleşmeyi başarmak zorundayız. 

18 alandaki çalışma gruplarıyla halkın tüm mücadelelerini bağrında birleştirme çabasındaki Demokrasi Konferansımız adım adım umudu büyütüyor. Tüm bu ölümcül çürümüşlüğe karşı yaşamı savunmak adına ülkenin her yanında mücadele edenler güçlerini birleştiriyor. 

Tüm demokrasi güçlerini son ayına giren Demokrasi Konferansı çalışmasını sahiplenmeye, büyütmeye, eksiklerini gidermeye, zenginleştirmeye, özcesi halkın yaşamı savunan nefesini güçlendirmeye davet ediyoruz. 

Demokrasi Konferansı’nda Birleşelim! Bu Mafya rejimine son verelim! 

Demokrasi İçin Birlik

Diğer Yazılar

HAMAS’IN İSRAİL’E FÜZE ATMASIYLA MI BAŞLADI HER ŞEY?

Taner Renda / 03.12.2024 2001 yılının 11 Eylül’üne gelindiğinde; dünya o gün yeni bir aşamaya …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir