YazıPortal Resmi İnternet Sayfasıdır
İlişkili içerikler
Taner Renda / 24.11.2025
Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığı sırasında Erdoğan’ın HDP’yi şeytanlaştırması ile “Yanlış olduğunu biliyoruz ama yine de EVET oyu vereceğiz” diyerek Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın dokunulmazlıklarının kaldırılmasını sağladığında, şimdi anlıyoruz ki: üzerine düşen görevi yerine getiriyormuş (bu akşam da hala görevinin devam ettiğini öğrendik). Ve bu kez “Sarı öküzü” vermenin, CHP üzerinden şeytanlaştırma ile İmamoğlu’nun “Sarı Öküz” olması ile başlayan sürecin, her gün artarak devam etmesi sonucunda, bu kez şeytanlaştırılan CHP, HDP ile yer değiştirilerek; Kılıçdaroğlu’nun oynadığı rolü ise DEM’in Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, sırasıyla oynamaya başladılar ( Yanlış yere sesleniyorsunuz arkadaşlar. Erdoğan’a söyleyin, hem de öyle yarım ağız değil. CHP’nin peşini bırakın. Bırakın da onlar da “normal” politika yapabilsinler. Yahu, CHP’yi susturduklarında; balyozunu size çevirmeyeceğinin en ufak bir garantisi var mı?).
Özgür Özel, partisinin Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığında, geçmişte çok vahim bir hata yaptığını kabullendi ve açıkça özür diledi. Sanırım DEM’in Eş Genel Başkanlarına (yoksa Abdullah Öcalan mı demeliydim) yetmediği açıkça belli oluyor.
Bir an için durup düşünelim. Geçmişte, Erdoğan ve Bahçeli HDP/DEM’in terörle iltisaklı olduğu için kapatılmasını şiddetle istemiyorlar mıydı? Bu nedenle HDP’nin ve daha sonra da DEM’in neredeyse seçilmiş çoğu Belediye Başkanlıklarını ve yine seçilmiş Milletvekillerini hapse atmamışlar mıydı? Ne oldu da bugün DEM’in Eş Başkanları her gün Bahçeli’nin ağzından çıkanlar için amin demekten kendilerini alamıyorlar? Erdoğan’ın nur düşmüş yüzüne huşu ile bakmakta ne oluyor? Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin oynadıkları oyunun farkında değiller mi? Yeni Anayasa için DEM’in oylarının aşkına Abdullah Öcalan’ın, Demirtaş’ın denetimli/şartlı serbest bırakılmasından kısa bir süre sonra kendisinin serbest kalma olasılığının gerçekleşeceği için mi CHP’nin de İmralıya gidenlerin içinde olması isteniyor?
Burada oyun kurucu ne DEM ne de Eş Başkanlar. Devlet’in Bahçelisi ile İmralıdaki Abdullah Öcalan. Oraya gideceğini söyleyen üç partinin yanına CHP de katılmazsa; Erdoğan, DEM’in oylarını alamayacak. Bu da Yeni Bir Anayasa hayali kuran Erdoğan için kendisi ve AKP için de yolun sonu anlamına geleceğini çok net biliyor. İyi de CHP, her gün Erdoğan tarafından hırpalanırken; Özgür Özel’in tutuklanmasını ve CHP’nin Yargıtay tarafından kapatılmasının önü nasıl kesilecek? İşte bu nedenle CHP, İmralıya gitmiyor. Eğer meşrutiyet istiyorsanız; gelin anlaşalım diyor.
Hamiş: Özgür Özel, Saraydan alıyor bilgileri. Akın Gürlek’in usulsüzce ikinci maaş aldığını belgelerle kanıtladı. İBB dosyasının mahkemesine kendisi giremez. Dosyanın alavere dalaveresine kendisi kadar hakim olacak bir ikinci savcı var mı? TRT de açığa düştü. Her şeyi ilk elden haber yapan TRT, olası bir canlı yayın zorunda kalmamak için, bütün gözlerini Saraya çevirmiş bekliyor. Mansur Yavaş da Saray’ın radarında ama Özgür Özel de yakında “Erdoğan, gel çık karşıma” der mi?
