Taner Renda / 31.10.2024
Hiçbir diktatör, ülkede iç karışıklık çıkarmadan asla seçimlerle yerini başkalarına terk etmez. Devlet’in Bahçelisinin TBMM’nin açılışında 1 Ekim’de, DEM ile tokalaşması ile başlayan süreç, tıkır tıkır işliyor. En nihayetinde Erdoğan da grubunun toplantısında yaptığı konuşma ile de Devlet’in aldığı kararların sonuna kadar arkasında olduğunu, “tebaasına” da açıkladı. Ve planın ilk işaret fişeği de dün sabah şafak vakti, daha kargalar tezeklerini karıştırmadan, Esenyurt Belediye Başkanı’nın evine uzun namlulu silahlı güçlerle baskın yapılarak verildi. Tutuklanan CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in yerine de İçişleri Bakanlığı İstanbul Vali Yardımcısını Kayyum olarak atayarak; İstanbul’da ilk defa bir belediyeye Kayyumu soktu.
Ne oldu da Abdullah Öcalan’ın, TBMM’de konuşma yapmasından yola çıkılarak; geçmişte Öcalan’ın liderliğini yaptığı örgütlere üye olmak savından bir belediye başkanının tutuklanıp; yerine de Kayyum atanmasına geldik?
Bir: Uyduruk gerekçelerle hakkında hapis cezası verilen ve bu hükmün kesinleşmesi ile siyasi yasaklı olacak olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önünü kesmek için bu kumpas kuruldu (yakında görülecek olan ve hükmün kesinleşeceği veya reddedileceği mahkemenin başkanı da zaten karar öncesi sessiz sedasız Samsun’a sürüldü).
İki: Ya 2025’in sonbaharında veya 2026’nın baharında yapılacak genel seçimlerde Kürtlerin desteği ile Erdoğan’ın bir kez daha, hatta ömür boyu Başkan olarak kalabilmesini sağlayacak yeni tip Anayasa’nın TBMM’den DEM’in oyları ile geçebilmesi için Abdullah Öcalan’a ev hapsine uzanan sürecin önünü açmak.
Üç: Özellikle yandaş sermayenin ve onların hamisi olan Erdoğan ve ailesinin daha da zenginleşmesinin ekonomi politikasına devam edilebilmesinin temel şartı olarak otokrasinin daha da baskıcı rejimi halkın üzerinde gerekirse kanlı bir biçimde devam etmesinin sağlanması.
Dört: Geçmişte HDP’nin ezici bir oy çokluğu ile belediye başkanı seçildiği il ve ilçelerde Erdoğan, bugün ki gibi uyduruk gerekçelerle belediye başkanlarını yaka paça tutuklayıp; yerine atadığı kayyumlara ses çıkarmayan CHP’ye o gün “Sarı Öküzü” vermeyin, bir sonraki hamle sizin belediye başkanlarınız olacak dediğimizde, ciddiyetsiz yaklaşımlarının sonucunda CHP de kayyumla tanışmış oldu.
Beş: İçeride, “Kürt Sorununu” çözmüş! Bir otokrat olarak, ABD ve İsrail’in BOP planından olası bir etli kemik kapabilmek için gözü 4 Kasım’da yapılacak ABD Başkanlık seçimlerinden çıkacak bir Kamala Harris veya Donald Trump çekişmesinin galibi ile Ortadoğu’da Kürtlere söz dinleten Kürtlerin Hamisi Erdoğan olabilmek.
Durumun özeti bu. Peki, Ne Yapmalı? Olağanüstü koşullarda ne yapılması gerekiyorsa; bir fazlasını yaparak işe başlanmalı.
Öncelikle CHP: CHP’nin yeni yönetimi artık şunu anlamalı: Devlet, sizin kurduğunuz Devlet değil. Özellikle son yirmi yılda gerici ve dar milliyetçi/ mafyatik bir yapı var karşınızda. Çağın gereklerinin farkında değil. Sadece sermaye eksikliğini gidermek için her türden usulsüzlükleri yapmaktan çekinmeyen ve bu yolda önüne çıkan her kim olursa olsun ezmekten kaçınmayan bir yapı kuruldu. Ve bu yapının kanun, yasa, örf, adet, merhamet, insaniyet gibi kavramları yapısına asla sokmadığını kabul etmelisiniz. Ve rica ile hiçbir şeyi yaptıramazsınız. Tek anladıkları: Güç. Ve bu güç ellerinden alınmadığı sürece de; her söylediğinize sağır kalacaklardır. Ve sizin elinizde olacak olan da Güç olursa; sizi dinleme lütfunu gösterirler. Peki, onların gücü ile sizin gücünüz aynı şey mi? Elbette hayır. Onların ki; Devlet’in bütün sel gücüdür. Sizinkisi ise; millî gelirden en düşük payı alan, ve özellikle son yirmi yıldır uygulanan ekonomi ve politikanın getirdiği mutlak yoksullukla boğuşan ülke nüfusunun yüzde seksen beşine denk gelen işçi, emekli ve esnafların mutsuzluğudur. Yoksulluğudur. Çaresizliğidir. Umutsuzluğudur. Faşizm nasıl yenilmiş örneklerine bakınız. En fazla öncü olduğunuz safsatalarından başınızı kaldırın ve faşizme karşı neyi, nasıl yapabilirizi sakince konuşun ve geçmişte faşizm ne yapılmış da yenilmişi ortak aklınızca bulun. Yoksa: Faşizmle anlaşamazsınız. Faşizmi seçimle yenemezsiniz. Eğer faşizme karşı birleşemezseniz; faşizmin zindanlarında buluşursuz.