Ümit ÖZDEMİR 25.06.2021
1990’lı yıllarda sıkça atılan bir slogan vardı. “Burası Türkiye İsrail değil!” sloganın sebebi polis ya da devlet şiddetiydi ve genelde öğrenci eylemlerinde atılırdı.
Türkiye’de kentsel dönüşüm / rantsal bölüşüm, özellikle acil kamulaştırma yasası kapsamına alınarak kentin önce çeperlerine ve sonra merkezine yönelik kapsamlı bir mülksüzleştirme, zorla yerinden etme saldırısına dönüştü. Saldırganlar malumunuz inşaat sermayesi, ancak sermaye sınıfının kentsel dönüşüm / rantsal bölüşüm taaruzunun yedek kuvvetleri belediyeler ve kolluk kuvvetleri. Bu saldırının son muhatabı Tozkoparan halkı, özellikle yoksulların yaşadığı Küba mahallesi ile birlikte yaklaşık 900 hane Haziran ayının son günlerinden itibaren, Danıştay’da açtıkları davanın sonuçlanması beklenmeksizin su, elektrik ve doğalgaz gibi temel yaşam destekleri kesilerek zorla tahliye edilmeye çalışılıyor. Benzer örneklerine siyonist İsrail devletinin Filistinlilerin evlerine yaptıkları türden saldırılarda karşılaştığımız bu durum, Tozkoparan’da da yaşanıyor. Bağımsız internet gazetecisi Şule Aydın’n Youtube kanalına bağlanan mahalleli Mehmet Beşir Pordoğan, bölgedeki evlerde yaşayan KOAH ve astım hastalarının hayati önemdeki günlük sağlık bakımlarının elektrik kesintisi yüzünden yaptıramadıklarını bu yüzden ölüm riski taşıdıklarını ve semt sakinlerinin bazılarının kalp krizi geçirerek vefat ettiğini bildirdi.
Konut dokunulmazlığı hakkının ihlal edildiği Tozkoparan’da çoğu kıt kanaat gelirleriyle elde ettikleri evlerinden zorla tahliye edilmeye çalışılan mağdurlar, mahkeme kararlarının sonucunun beklenmediği zorlu bir süreç yaşıyorlar. Direnmekten başka bir çareleri kalmayan mahalleliler, nöbet tutarak bu kuşatmayı dağıtmaya çalışıyorlar. Belediyenin kendilerine yaptığı 500 liralık kira yardımının hiçbir şeye yetmeyeceğinin farkında olan Tozkoparanlılar, 11 derecelik deprem risk grubunda 9. sırada olmalarına rağmen deprem bahanesiyle evlerinin ellerinden alınmasına tepkililer. Kentsel dönüşüm / rantsal bölüşüm karşısında kalan ve direnmekten başka bir şansları da olmayan Tozkoparanlılar, AKP’li Güngören Belediyesi’nin oyalama taktiklerinin tamamını işlevsiz hale getirmeye çalışıyorlar. Yerinde dönüşüm isteyen ancak evlerinden zorla tahliye edilmeleri durumunda ödeyemeyecekleri bir borç yüküyle yeniden mülksüzleşecek olan Tozkoparanlılar bu yüzden endişeliler.
Endişe saldırının büyümesiyle direnişe bıraktı. Tozkoparanlılar sadece kendi konut ve barınma hakları için değil, rantsal bölüşümün potansiyel muhatabı olabilecek bütün İstanbullular adına direniyorlar.
(Evleri ve mahalleleri yani aslında barınma hakları için direnen Tozkoparan halkının direnişlerinden görüntüler. Yeni videolar geldikçe yeni eklemeler yapılacaktır-editör)