BOP’UN HAVUÇLARINI YERKEN; SOPALARINI DA HESABA KATIYOR MUYUZ?

Taner Renda / 02.01.2025

@RendaTaner

Daha çok konuşulacak bir konu bu Kürt Sorunu ama bugünden çok açık bir şekilde görünen şu ki: bu sorunun çözülmesi için başta ABD ve İsrail ve de olmazsa olmazı İngiltere’nin elbette işine geldiği için ciddi bir tutum aldıklarını söyleyebiliriz. Ve işin doğası gereği, Emperyalizmin “bağışlayacağı” bir Özerk Bölge, Federasyon ve diğer türevlerinin kalıcılığı konusunda pek de güvenmemek gerekir. Sanırım Erdoğan da bu konuda aynı düşüncede olduğu için; kendi güdümündeki HTŞ ve SMO üzerinden “çok sevdiği” Kürtlerin çoğunlukta olduğu Fırat’ın doğusundaki bölgeye her fırsatta uçaklarla taciz ateşi yaparken; selefi yapılanmaları da Kürtleri boğmak için üzerlerine saldırtıyor.

ABD ve İsrail şimdilik planlarının ilk aşamasını gayet kolay bir biçimde ulaştılar. BOP ’un ikinci aşamasına da çok yakın bir sürede geçmenin ön hazırlıklarını tamamlamaya uğraşıyorlar. İran, bir Suriye olmadığı için, işgal planları çok kolay uygulanamayacakmış gibi gözüküyor. Ayrıca, Yemen de bu arada ileride olası vereceği rahatsızlıklardan dolayı nasibini İran’dan önce alacakmış gibi. Ha bu arada Netanyahu için içte ve dışarıda çember daralmaya başladı. Sanırım her zaman olduğu gibi “İti öldürene sürttürürler” kuralı uygulanıyor. Uluslararası politika yapıcılarının onunla işi bittiğinde; günah keçisi olarak kamuoyunun önüne atılmasını çok da yadırgamamak gerekir.

(BOP’un yeni aktörü olarak öne çıkarılan Colani, emperyalizm ve siyonizm tarafından PR’lama çalışmaları ile “demokrat” bir lider olarak parlatılıyor)

Ülke içinde ise Devlet bu kez Kürt Sorununu “Dış Güçlere” bırakmadan çözmenin gerekliliğinin altını kalınca çizmek zorunda olduğunu anlamış görünüyor. Devlet’in Bahçelisi ve Erdoğan, bu sorunu çözerken; aynı zamanda oy aldığı kesimlerin de kendilerinden uzaklaşmaması için “iki ucu boktan” bir değneğin nasıl tutulması gerektiği konusunda Şaheserler yaratıyorlar. DEM ile hem birlikte ama aynı zamanda “terörist yuvasına” gerekli dersleri de vermek konusunda benim anlayamadığım bir strateji yürütüyorlar. DEM de benim anlayamadığım bu politikalara karşı “köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek gerekir ”tutumunu mu besliyor. Yoksa çok uzun yıllardır zulüm gören Kürt halkının acılarına bir an evvel merhem olmak gerektiğini mi düşünüyorlar bilemedim.

Her ne olursa olsun bu işte başat rolde Abdullah Öcalan olduğu ve sorunun düğüm çözücü olarak ortaya serbestçe çıkmasının her şeyi çözecek anahtar olduğu bakışı ne kadar rasyonel olduğunu zaman içinde göreceğiz. İktidarın esir tuttuğu Selahattin Demirtaş’ın durumu: Kürt siyasi hareketinin ve Abdullah Öcalan’ın da pek dert etmemesinin sakıncalarını işler sarpa sardığı zaman anlamaktan da çok tedirginim. Sanırım, hem iktidar hem de Abdullah Öcalan, geçmişte Demirtaş’ın TBMM’de grup konuşmasında yaptığı o kısacık konuşmada verdiği mesajdan rahatsız olunmasını bugün daha net anlıyorum. Demek ki; bu gün yürürlüğe konan plan, daha o zaman tasarı halindeyken, Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” cümlesini 3 kez vurgulaması sonucunda planın kadükleşmesini: yumurtanın içten değil, dıştan kırılmasını gündeme getirdi.

Hamiş: Türkiye ve Erdoğan, ilk aşamada karlı çıkmanın sevincini yaşarken; HTŞ ve SMO ile dans etmesinin bedelini, bir sonraki aşamada fazlasıyla ödeyeceğini asla unutmamalı.

Diğer Yazılar

PAX AMERİCANA VE “YENİ PARADİGMA”: “BARIŞ” SÜRECİNİN EKONOMİ-POLİTİĞİ

Ümit Özdemir / 11.01.2025 Filmi geriye on dokuzuncu yüzyılın sonuna saralım. 2. Abdülhamit’i devirerek anayasal …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir