Ümit ÖZDEMİR / 09.02.2025

Düşünebilen makineler fikri yeni bir fikir değil, ortaya çıktığı ilk haliyle Robot teknolojilerinin kullanımı da. YZ’nin basit farkı, Web 2.0’dan sonra demokratikleşme umudunu beslediğimiz internet ve bilgi ortamının yeniden tekelleşeceği endişelerini arttırmasıydı. YZ sadece bilgiyi tekelleştirmekle kalmıyor, biraz sonra açıklayacağımız örneklerle yeni ve çok daha otoriter bir çalışma rejiminin kurulmasına hizmet ediyor.
YZ ve nitelikli işsizlik: Cognitif emeğin sömürüsü.
YZ’nin ilk kurbanları Holywood’a senaryo yazan senaristler oldu. Yapımcıların senaryo üretimi için YZ şirketleriyle anlaşmaları ve senaristleri işten çıkarmalarıyla başlayan grev, konunun uzlaşmaz karşıtlığa emek-sernaye çelişkisine doğru genişleyebileceğini gösterdi. Geçtiğimiz hafta dünya kapitalizmin mabetlerinden biri olan Wall Street’e “işe alınan” YZ ile 20 bin borsa analistinin işine son verileceği açıklandı. 20 bin borsa analistinin işini bir YZ yapacaksa işsiz kalan bu insanların akıbeti ne olacak ? Sorusuna net bir yanıt yok. Neoliberal çağda bütün güvenceleri birer ikişer yok edilmiş ve hatta emeklilik hakları bile borsaya kote edilmiş binlerce çalışanın akıbetinin ne olabileceğini ön görmek için kahin olmaya gerek yok. YZ ile başlayan nitelikli işsizlik olgusu, neoliberalizmin güvencesiz çalışma iklimini derinleştirirken eğitim sektörünü de vurmaya başladı. Pek çok YZ tabanlı eğitim sitesi, öğretmenlerin işlerini elinden alabilir. Bankacılık sektöründeki YZ uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte pek çok banka çalışanı işinden oldu bile. Peki bütün bunlara sebep olan YZ tabanlı internet dünyasının sömürü alanı neresi ? Elbette internette üretilen milyarlarca terawatlık veri. Bu verilerin içinden derin öğrenme metoduyla, öğrenme kapasitesine ulaşan YZ yazılımları, insan tarafından üretilen bütün verileri, araştırma raporlarını, tez ve makaleleri sınırsız ve kontrolsüz bir biçimde kendine mal edebiliyor. YZ tabanlı bir yazılımla, hiç araştırma zahmetine girmeden birkaç kelime yazarak sipariş verebilir ve YZ’de üretilen preditör (yırtıcı, aldatıcı) bir doktora ya da yüksek lisans tezine imza atabilirsiniz. Kitap yazabilir ve ücretini YZ şirketine ödediğinizde bunu kendi emeğiniz gibi sunabilirsiniz ! Bütün bunların önünde hiçbir engel yok ! Çevirmenseniz geçmiş olsun ! Çevirdiğiniz bir kitabın daha mükemmelinin YZ ile çevirisi mümkün olabildiğini ortaya koyan örnekler var. Bu durumda pek çok yayınevi, çevirmen çalıştırmak gibi bir yükümlülükten kurtulabilir. Cognitif (bilişsel) emeğin bu biçimde sömürüsü, kafa emeği olarak bildiğimiz insanoğlunun en nitelikli emeklerinden biri olan entelektüel üretiminin giderek gerilemesine neden olabilir. Cognitif (bilişsel) emeğin web üzerinden yayınlanmaya başlaması, pek çok araştırmanın, özgür yorumun ve makalenin Web 2.0 uygulamaları ve açık kaynak kod ile demokratikleştirilmesine ve bilginin toplumsallaşmasına imkan tanıdı. İşte bu imkan yaratan teknolojik altyapının temel esprisini oluşturan bilgi üretimi ve paylaşımı, YZ ile bir kez daha kapitalist özel mülkiyetin nesnesi haline getirilmeye çalışılıyor.
YZ ile kaybolan mesleklerin başında analize, bilgiye, araştırmaya ve ön görüye dayalı meslekler geliyor. Normalde belli bir zekanın üzerinde insanların çalışması beklenen bu sektörlerin kaybı, bu sektörlere yönelik hizmet üreten eğitim ve araştırma kurumlarını da anlamsızlaştırıyor. Koca bir entelektüel nüfusun işsiz kalması anlamına gelecek olan bu yeni durum, bilişsel kapitalizmin ilk büyük zaferi. Ama ne zafer ! Bu zafer olsa olsa bir pirus zaferi, çünkü sayıları giderek azalmakta olan entelektüel nüfusun korunması ve yüksek ücretlerle istihdam edilmesi zorunluluğu tarihe karışıyor. Burada sormamız gereken soru şudur: Bu durum en çok hangi türden kapitalistleri sevindirir ? Birden çok sahada bilgi, eğitim, iletişim ve finansman sahasında tekelci oligarşiye dönüşen kapitalistleri değil mi ? Sanırım öyle ! Trump döneminde iktidara çıkan bilişim kapitalisti, Elon Musk’un kendinden geçerek çıktığı bir kürsüden Nazi selamı vermesi bu sevincin dışavurumu ! Sermayenin organik bileşiminde toplam sermayenin giderek artmasını değişken sermaye (ücretlerin) daha fazla azalması için geliştirilmiş bir teknoloji olarak YZ’ye, son çözümlemede sadece cognitif emeğin sömürüsüyle sınırlı olmayan, çok daha büyük bir sömürü için merkezi bir rol atfediliyor. Sınırsız sömürüye eşlik eden yeni bir medüz olarak tasarlanan YZ kapitalistlerin bilgi üretimi savaşlarının sınırsızlığına işaret ediyor.
Bu sınırsızlık öyle bir hal aldı ki, bilim anlatıcısı ve yazarı Çağrı Mert Bakırcı yeni duruma maksimum entropi adını verdi. YZ tabanlı yazılımların neyi ne kadar öğrendiği, öğrendiği bu bilgilerle neler yapabileceği gibi önemli sorunların henüz yeterince tartışılmadığı, hatta neredeyse bu konu başlıklarının mesele bile edilmediği tamamen kontrolsüz bir gidişattan bahsetmek mümkün. Neoliberal kuralsızlık ön görülemez bir bilgi yağmasıyla birleşerek YZ’nin kural ve sınır tanımaz sömürüsü pek çok bilgi tekelinin Apple, Google ve Microsoft bu alana yatırım yapmasına neden oldu. Bilginin Web 2.0 ile özgürleşme imkanları elde etme imkanlarını bulması, YZ ile kısıtlanmaya kontrol edilmeye ve yönlendirilmeye başladı. Deyim uygunsa dijital dünyada bir sınıf savaşı devam ediyor, dijital emek ve içerik üreticisi açık kaynak kodu savunan ve üretilen bilginin herkes tarafından paylaşılmasını savunan ilerici bilgi işlem dünyasıyla, kapalı kaynak koda dayalı, bilgiyi metalaştıran ve kapalı olduğu için öğrenmeye kapalı ve lisans sınırlamalı kapitalist bilişim dünyası karşı karşıya…
Yapay Zeka ve Militarizm: Robotları Savaştırmak !
Savaşta ilk YZ uygulaması 1. Körfez savaşı esnasında ABD’nin Irak hedeflerine saldırırken kullanıldı. Sermaye sınıfının en yoğun teknoloji kullanan kesimlerinden olan militer sermaye, Tomahawk ve Patriot’larda ilk denemeleri yaptıktan sonra, zaman içinde Drone ve SİHA’lara YZ temelli algoritmaları uyguladı. Neoliberal krizin bir sonucu olarak enerji ve su kaynaklarını yağmalamak için çıkartılması hedeflenen savaşlarda YZ’ye bağlı militer savaş aygıtlarının daha yoğun kullanılması ile kapitalistlerin savaş maliyetlerini düşürmeyi hedefledikleri bir sır değil. Sorun şimdilik YZ tabanlı robot uygulamaların pilot denemelerinin yapılmaması, bu denemeler yapılıp sonuçları görüldüğünde, silah tüccarları ve ölüm tacirlerinin militer bürokrasiyle kol kola girerek yeni savaşları kışkırtacakları kesin gibi. YZ’nin İsrail’in Merkava tanklarında kullanılması, zaman içinde ordu ve militarizmde de mühendislik ve uzmanlık gerektiren birimlerin öne çıkacağının ilk belirtilerinden biri. Google’ın Yapay Zeka ilkelerinden “yapay zeka araçlarının silahlar, gözetleme araçları, zarara yol açabilecek teknolojiler ve uluslararası hukuk ile insan haklarını ihlal edebilecek durumlarda kullanılmayacağı” cümlesini çıkararak güncellemesi, üyesi olduğum Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) tarafından protesto edildi. Af Örgütü tarafından yapılan açıklamada: “Yapay Zeka programlarının insan haklarına neden olacak şekilde kullanılmamasını benimsedikten yıllar sonra Google’ın böyle tehlikeli bir emsal karar alması utanç vericidir” sözlerine yer verildi. Neoliberal kuralsızlaşmanın bir diğer sonucu olarak bilginin insan ve toplum yararına kullanılması gibi etik değerlerin hiçe sayıldığı bu kararın, diğer bilişim tekelleri için de emsal olma olasılığı var. Bu olasılık, YZ’nin tekelci sermayenin elinde nasıl tehlikeli bir silaha dönüşebileceğini bir kez daha ispatlıyor. En somut örneğini Fidel Castro’nun çok yerinde bir tanımlamayla askeri mafya olarak nitelendirdiği NATO makalelerinde gördüğümüz YZ tabanlı silahlanma yarışı, militarizmin robotlaşması sürecini besleyen nitelikte. Google’ın YZ uygulamalarında silahlanma ve gözetleme araçlarını içeren cümleleri neden çıkardığı sorusunun cevabı, NATO’cuların web sitesinde yanıtlanıyor. “NATO çeviklik ve uyum üzerinde daha da fazla yoğunlaşarak sivil inovatörlere bir yandan ticari fırsatları değerlendirme imkânı vererek savunma ve güvenlik konusunda ortaklığı daha cazip bir sektör haline getirebilir. Bu şekilde transatlantik inovasyon ekosistemini güçlendirme amaçlı çalışmalar aynı zamanda istenmeyen yabancı yatırımlar ve teknoloji transferlerine karşı bir tampon işlevi de görebilir.”1 Makalenin yazarı NATO uzmanı Zoe-Stanley Lockman mealen diyor ki, “sivil yatırımcılara” yani Google ve benzeri bilişim tekellerine YZ tabanlı militarizm uygulamaları için sipariş vereceğiz. Bilgi işlem tekellerine gönderilen bu mesajın satır arasında yer alan “istenmeyen yabancı yatırımlar ve teknoloji transferleri” cümlesiyle de YZ sahasında istediğiniz gibi tekelleşebileceksiniz mesajı iletiliyor. Bütün bu toplamdan NATO’nun bütçeleri vasıtasıyla, dünya halklarının eğitim sağlık ve insani gelişime ayrılması gereken mali kaynakların daha fazla gasp edileceği sonucu çıkıyor. Asalak militer şirketlerle devasa güvenlik aygıtından beslenen sömürgen militer bürokrasinin vereceği siparişlerle YZ ve robotik silahlanma yarışının kızışabileceğini anlamak zor değil !
Deepseek Vakası
Matruşkanın yeni yüzü Deepseek ile Çin’in ilan ettiği yeni YZ yazılımı, Deepseek ABD’nin bilgi işlem borsası Nasdaq’a bir günde 1 trilyon dolar kaybettirdi. Deepseek’in farkı açık kaynak koda dayalı olması ve ucuz olması, bu ucuzluk ve kaynak kodlarına erişim imkanı, bilgi tekelleri olan ve kapalı kodlarla çalışan Apple, Microsoft ve Google için hiç hoş olmayan yeni bir duruma neden oldu. The Guardian’ın 1957’de Sputnik sendromuna gönderme yaparak “ikinci Sputnik anı” olarak duyurduğu bu durum, Çin’in YZ stratejisini açık kaynak üzerine inşa ederek, Deepseek sürprizini geliştirmesi sonucunda gerçekleşti. YZ’nin yeni iş modellerini dayatması, mevcut eğitim sistemlerinin hemen tamamının bu modellemeler karşısında hazırlıksız yakalanmasıyla YZ, üretimin dijitalleşmesini de mecburi kılıyor. Üretimin dijitalleşmesi, üst yapıda iyi eğitim almış bilgi profesyonelleri hariç pek çok diplomayı anlamsız ve geçersiz kılmaya muktedir. Marx’ın kapitalizmi tanımlarken kullandığı Burjuvazi üretim araçlarını, dolayısıyla üretim ilişkilerini ve bunlarla birlikte bütün toplumsal ilişkileri sürekli devrimcileştirmeden var olamaz. Üretimin durmadan alt üst edilmesi, bütün toplumsal koşulların aralıksız sarsılışı, bitmek bilmeyen bir belirsizlik ve çalkantı, burjuva dönemini bütün öncekilerden ayırt eder.” sözünü bir kez daha doğruladı. YZ ile yeni bir üretim modeli ön gören tekelci sermaye ve onun üst yapıdaki temsilcileri bilişim, finans sektörlerinin temsilcileri YZ pazarı üzerinden birbirlerine girdiler bile. Bu yıkıcı rekabet, kapitalist üretim tarzından kopuş için zorunlu olan üretim bilgisini robotlar, otomasyon ve bütün bu zincirin son halkasında yer alan YZ üzerinden aktararak olası bir emekçi iktidarı için elzem olan üretimin bilgisinin emekçilerin eline geçmesine kalıcı kısıt koymaya çabalarlar. Bunun ekonomi politiğinde ise kapitalizmin Keynesyen döneminde eğitim için verdikleri bütün tavizlerden, neoliberal dönemde vaz geçmeleri yer alır. Eğitimi hak temelli kitlesel, ulusal ve beceriye ve üretime yönelik yoldan saptırarak, küçük ayrıcalıklı ve metalaşan haliyle eğitim masraflarını ödeyebilecek ayrıcalıklı bir burjuva sınıfın uğraşısı haline getiren neoliberal dönemde, eğitimin genel karakteristiği metalaşmadır. Kapitalistler gerek YZ uygulamalarını ücretli hale getirirler ve bu yolla YZ uygulamaları için kod ve bilgi üretecek nitelikli emeğin üretimini elit bir gruba verirler. Böylece olası bir emekçi iktidarında mutluluk ve refah getirme potansiyeline sahip bilişim teknolojilerinin üretimini daha en baştan kısıtlayan bir politika izlerler.
Ekolojik Etki: Küresel ısınma olgusu
YZ’nin devasa miktardaki veriyi işlemek için kurduğu Big Data santralleri, devasa ölçüdeki serverların soğutulma ihtiyacı ise YZ’nin emek sömürüsünün dışında mevcut küresel ısınma zincirine yeni bir halka daha eklediği muhakkkak. YZ’de milyarlarca terrabaytlık verinin saklanması, işlenmesi ve bu verilerin saklanması adına harcanan elektrik enerjiisine duyulan ihtiyaç, en çılgın enerji kaynaklarının kontrolü çatışmalarını gündeme getirdi. Ekolojistlerin bilişim tekellerine yılda kaç ton temiz su kaynağı kullanıldığı sorusuna verilen “şirket sırrı” cevabı nedeniyle öğrenilemeyen gerçek, ekolojik yıkım raporu tutan STK’ların risk analizlerinin eksik olmasına neden oldu.
YZ eko-sisteminin en önemli bileşeni olan serverların soğutulması adına saf su kullanma zorunluluğu, dünyada miktarı giderek azalan temiz su kaynaklarını tehdit ediyor. Suyun bu kadar kıymete bindiği küresel iklim yıkımı ve antrposen çağda, YZ’nin ekolojik yıkıma destek olan bu varlığı, kapitalizmin iki büyük zenginlik kaynağı doğa ve insanı kesintisiz olarak yıkıma ve yok oluşa sürükleyen çelişkileri daha da derinleştirecek gibi. Bilişim tekellerinin PC ve diğer dijital aygıtlarda kullanım haklarını ve yazılım geliştirme imkanlarını kapalı kod yazılımlarla sınırlayan tekno feodalist yapısı, bilişimin etkileşime ve karşılıklı desteğe dayalı diyalektik yapısını sakatlamakla kalmıyor, aynı zamanda alternatif yazılım ve yazılıma bağlı donanım geliştirme olanaklarını da tümden yok ediyor. Linus Torwalds’ın başlattığı açık kaynak devriminin önemini kavrayan ve kod yazılımcılarını, bilgisayar mühendislerini bu espri çerçevesinde açık kaynak altyapısına dayalı bir eğitimle yetiştiren bütün ülkeler, geleceğin bilişim teknolojilerinde söz sahibi olacaklar. Açık kaynak, tekno feodalistlerin pahalı ve lisansa dayalı yazılım ve donanım tekelini kırmakla kalmadı aynı zamanda başka bir alternatif olduğunu da gösterdi.
Türkiye vaz geçtim YZ uygulamalarında söz sahibi olmayı, mevcut veri güvenliğini sağlamaktan aciz bir ülke. 82 milyon insanın kişisel verilerinin çalınmasıyla ortaya çıkan skandal, AKP’nin her alanda olduğu gibi bilgi güvenliği konusunda da iflas ettiğini gösteriyor. YZ’nin nimetlerinden faydalanmayı öven ve YZ’nin bir “rönesans” olduğunu ileri sürenlerin hemen tamamı, belki de bilmeden dijital feodalizmin tezlerini savunuyorlar. YZ ile veri sömürüsü, veri transferi protokollerinin ve buradan doğan hukuki yaptırımların tamamı, bu yazılımları üreten firmaların kontrolüne geçerken, tam da bu olgu kapitalist üretimin temel mantığının, yani sömürünün dijital dünyada da yeniden üretildiğini gösteriyor. Vaziyet o kadar feci ki liberallerin toplandığı toplandığı Dünya Ekonomik Forumu, YZ destekli yanlış bilgiyi dünyanın en büyük kısa vadeli tehdidi olarak ilan etti. 2 Peki YZ bunu nasıl yapabiliyor ? BM’den Melissa Fleming’in makalesinden (Yapay Zeka Dezenformasyonu Nasıl Arttırıyor) alıntıladığımız bilgiyle YZ’yi kullanan dezenformasyon aktörleri, bunlar genelde sağ-faşist siyasal örgütlenmeler ya da bilgi kirliliği yaratarak bundan finansal vurgun peşinde koşan çevreler olabiliyor, YZ üzerinden açtıkları binlerce bot hesapla algı internet ortamında operasyonuna tabi tutuyorlar. Seçim kazanmak için düzenlenen bot hesaplar üzerinden algı operasyonlarının tamamında, belirli bir bölgedeki oyların ve siyasal yönelişlerin hangi siyasi partiden menfaat elde edildiğine bağlı olarak yönlendirilmesi, somut örneklerle ortaya çıkan bir durum. Böylesi durumlarda seçmenlerin / siyasal grupların karar verme süreçleri dumura uğratılarak kutuplaşma, gerginlik ve bunların doğal sonucu olan çatışma kaçınılmaz hale gelebiliyor. YZ tabanlı uygulamaların bu yozlaşmadaki büyük katkısı yine Fleming’in makalesinden öğrenebildiğimiz kadarıyla dezenformasyon maliyetlerini oldukça düşürmüş olması. Yanı sıra YZ ile üretilen bir dezenformasyonun kaynağının tesbit edilebilmesi de çok güç. YZ tam da neoliberal kapitalizmin güvencesizlik, belirsizlik ve kuşku ortamına bilişim dünyasından sunulan desteğin yeni adı oldu. Böylece YZ, bazı liberallerin çok sevdiği kavramla Post-Truth (hakikat sonrası) çağının; yani bilgi kirliliği yaratarak ve yanlış bilgi yayarak gerçeği saptırma misyonunu yerine getiriyor. Marc Zuckerberg’in sahibi olduğu Facebook’un, Cambridge Analytica-Facebook ortaklığıyla 50 milyon facebook kullanıcısının verilerinin, izin alınmadan siyasal yönlendirme ve propagandada kullanılması amacıyla Amerikalı politikacı Ted Cruz tarafından Facebook’tan satın alındığı ortaya çıktı. Bilişim hukukundalali” adı verilen bu suça, ilk defa Cambridge gibi saygın bir üniversitenin de adı karıştı. Sosyal medya için kullanılan “Bir ürün için bedel ödemiyor iseniz ürün sizsiniz” sözünün bir kere daha teyit edildiği Cambridge Analytica-Facebook vakası, bilginin ve kişisel verilerin bilişim kapitalistleri tarafından neden toplandığını, nasıl metalaştırıldığını ve siyasi çıkar elde etmek için nasıl istismar edildiğinin somut, akılda kalan bir örneğidir. İstismarın boyutları, YZ tabanlı uygulamalar ile üretilen rıza dışı pornografik görüntülerin çoğu zaman gerçeği aydınlatmak için çalışan dezenformasyon araştırmacılarını, politik eylemcileri servis edilmesiyle itibar suikastine varabilecek kadar genişleyebiliyor.
YZ eşitlik ve özgürlüğün, bilgi paylaşımının özgür bir biçimde olabileceği bir dünyada faydalı bir şey olabilir. Bunun ilk örneği, SSCB yıkılmadan önce üretim planlaması yapan Viktor Gluşkov imzalı OGAS projesiyle hayata geçirilmeye çalışıldı. Ancak gerek soğuk savaşta bütçenin aslan payının savunma harcamalarına ayrılması ve gerekse malum bürokrasi nedeniyle proje hayata geçirilemedi. Projenin temel esprisi, çok büyük bir ülke olan SSCB’de üretim planlama ve altyapının ağ üzerinden bilgi paylaşımına açılmasıydı. Projenin temel motivasyonu, paylaşılan üretim bilgisi ile ekonomik üretim için ayrılan kaynakların israfının engellenmesiydi. Allende liderliğindeki Şili’de Cybersyn Projesi ile ulusal ekonominin yönetilmesine yardımcı olmak ve karar alma odası, ekonomik simülasyon, fabrika performanslarının kontrolü ve iletişim için ana bilgisayara bağlı teleks makineleri ağı yer alıyordu. Örneklerde de gördüğünüz üzere, ağ ve bilgi teknolojileri ile günümüzde en gelişmiş hali olan YZ tabanlı uygulamaların sosyalist ülkelerdeki ilk örneklerinin hemen tamamı, toplumsal refahın ve bölüşümün adil sağlanması için denendi. Şimdi yerinde yeller esse de sosyalist dünya ile Kapitalist dünya arasında bilgi kullanımı ve üretimindeki belirgin farklılık buradan gelir. YZ tabanlı uygulamalar, insanlığın gelişimine yardımcı olacaksa bunun ön koşulu, güvencelerin tam ve eksiksiz uygulandığı halk demokrasileri ya da ilerici rejimlerin kurulmasıdır. Bunun dışında kapitalist rekabetin bilgi üretimini ve paylaşımını sınırlayan, yönlendiren, baskı altına alan ve bilgi kirliliği üreten patetik yapısıyla YZ, insanlığın geleceği adına sadece distopya vaat edebilir.
Distopyanın ilk örnekleri deepfake uygulamalarıyla ortaya çıkmaya başladı bile. YZ tabanlı uygulamalarla üretilen deepfake içeriklerle kolaylıkla sahte video, ses kaydı üretmek bunlar üzerinden duygu sömürüsü, dolandırıcılık, yönlendirme ve şantaj videoları hazırlamak ve bütün bunları saniyeler içinde sosyal ağlardan yayınlamak mümkün olabildi. Konunun vahametini işleyen BBC dizisi The Capture’da Afganistan gazisi bir İngiliz askerinin başından geçenlerden yola çıkarak, dezenformasyonun politik yozlaşmayı besleyen yapısı oldukça dramatik öğelerle işleniyor. Deepfake ile politik rakiplerini alt etmek adına üretilen sahte içeriklere karşı ABD’nin bazı eyaletlerinde yasa çıkarılması, konunun vahametini gösteren bir başka örnek. Kapitalizmin örgütlü bir suç teşkilatı olduğunu akılda tutarak, bu suç örgütünün üretim tekelini elinde tutan sınıfın yani burjuvazinin suçlarına ortak olabileceğini anlamak zor değil.
1Elektronik Erişim: https://www.nato.int/docu/review/tr/articles/2021/10/25/nato-icin-bir-yapay-zeka-stratejisi/index.html