YUMUŞAMA VE 1 MAYIS ÇIKIŞI VE KAPLANIN KUYRUĞUNU TUTUP, TUTAMAMA MESELESİ

 

Taner Renda / 06.05.2024

@RendaTaner

AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14-28 Mayıs Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden binlerce şaibeli oylamalardan sonra galip geldi. Yaklaşık on ay sonra yapılan Yerel Yönetimler seçimlerinden ise ciddi bir mağlubiyet yaşadı. Oysaki aklında, bu seçimlerden öyle veya böyle küçük kayıplarla çıkıp: Dört yıl kemiksiz bir dönemin keyfini yaşamak vardı. Olmadı. Başta kendi partisinin kemik seçmenlerinin dışındaki halkada olanlar, yaşadıkları yoksulluktan, bu kez Erdoğan’ı ve partisini sorumlu tuttular. Partideki oy erimesinin önüne geçemeyen Erdoğan, hazırlandığı kemiksiz dört yılın istediği gibi geçmeyeceğini Devlet Bahçeli’ye rağmen çok çabuk kavradı.

Önündeki ilk seçenek: Otoriterlikten, totaliterliğe hızlıca geçerek; CHP’yi baskı altına almak. İmamoğlu’na karşı, Özgür Özel’i kendisine rakip hale getirmekti. Dışarıdan bakıldığında özellikle Erdoğan’a çok cazip gelebilecek bir fikir olduğuna aklı başında herkes aynı fikirde olabilirdi. Ama Ekrem İmamoğlu’nun uluslararası politika yapıcılarının nezdinde önemini dikkate almamak Erdoğan’a çok şeye mal olabilirdi. Ve zaten bu “odaklar” hiç vakit kaybetmeden İmamoğlu’nu yerli ve yabancı basının ilgi odağı haline getirerek; Erdoğan’ın aklını başına almasını sağladılar.

Erdoğan’ın önündeki ikinci önemli ise seçenek: “Yumuşama” ya duyulan gereksinim masalıydı. Ülkedeki yoksulluk ve sefaletin sonucunu 31 Mart Seçimlerinde AKP’yi ikinci parti yapan ve CHP’yi de sadece birinci parti değil, ülkenin nüfus, gelir ve siyasi ağırlığın en net biçimde hem de yıllarca sağa ve AKP/MHP iktidarına yönetme kabulünü veren şehirlerin de el değiştirmesini getirmişti. Her zamanki bildiğimiz Erdoğan, muhalefete “Yumuşama” kıtırını atıp; kurtulmak istediği Osman Kavala’yı da punduna getirip, dışarı salmakla rahatlamayı düşünmüş olabilirdi.

Üçüncü seçenek de: “Yeni bir Anayasa” söylemin çerçevesinde istikşafi görüşme komedisine sokup; oradan çıkarmadan ülkedeki yoksulluğu unutturmaktı. Benim de hiç beklemediğim bir uyanıklıkla Özgür Özel, bu çıkmaz sokağa girmeden “Uymadığın Anayasa’nın yenisini ne yapacaksın” çıkışı ile canlı yayında Numan Kurtulmuş’u yerin dibine geçirerek sıyrıldı.

Şimdilik yaşayageldiğimiz seçenek: “Yumuşama” temalı “Yeni Anayasa”. Erdoğan, hala kendi kafasındaki gerekli adımları atmak için MHP’yi de çok küstürmeden, CHP ile bir yol yürüyebilir (Devlet, Osman Kavala’yı serbest bırakmayı belki kabul edebilir ama Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmadığı bir “Yumuşama” ancak Yumoş deterjanı ile sağlanır.). O yolun sonunda CHP, ya Erdoğan’ın” ikinci koltuk değneği” olmayı kabul eder, ya da başta DEM ve Sol/ Sosyalist partilerle birlikte bu ülkenin gerçek sorunları olan: Hukuksuzluk, yolsuzluk ve yoksulluk sorunlarına hep birlikte karşı çıkıp; ülke halkının büyük çoğunluğunun yararına iktidarı bu İslami faşist yönetimin elinden hep birlikte almanın demokratik yollarını yeniden hatırlarlar.

31 Mart Yerel seçimlerinde halk yığınları, bu iktidara karşı bir çıkış yapmıştır. Ya bu karşı çıkış dalgasını bir üst boyuta taşıyacağız, ya da Erdoğan ve Bahçeli İslami faşist bloğu, yarım kalan Otoriterlikten totaliterliğe geçişi resmi hale getirecekler.

Hamiş: CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 1 Mayıs’ta Taksim’e DİSK ile yürüyeceğiz diye çağrı yapıp; ilk zorlukta bu ikilinin ricat etmesini ben anlayamadım. Hani bir Afrika atasözü vardır: Kaplanın kuyruğunu tutma. Ama tutmuşsan da; sakın bırakma. Hanımlar ve beyler, bu ülkede 1 Mayıs 1977 katliamından beri, her koşulda 1 Mayıs Taksim’e çıkılmıştır. Çıkanlar da bunun bedelini baştan bilerek ve sonuçta ödeyerek çıkmışlardır. Taklitlerden sakınmak gerekir.

Diğer Yazılar

PAX AMERİCANA VE “YENİ PARADİGMA”: “BARIŞ” SÜRECİNİN EKONOMİ-POLİTİĞİ

Ümit Özdemir / 11.01.2025 Filmi geriye on dokuzuncu yüzyılın sonuna saralım. 2. Abdülhamit’i devirerek anayasal …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir