Taner Renda / 08.04.2024
31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinin ileriye dönük olası etkilerini değerlendirmeye devam edersek: ilk ve en önemli tespit olarak halkın başkanlık rejimini sevdiği ortaya çıktı. Ve ikinci önemli tespit de: Merkez’e yığılma yaşandı. Elbette tüm bunların sonucu olarak Sağ’da ve Sol’da yer alan irili ufaklı partiler varlığını nesnel olarak sürdüremeyecekleri oy yüzdeleri ile karşılaştılar. Bir tek Kürt hareketinin partisi üçüncü büyük güç olarak varlığını hala sürdürmeye devam ediyor.
14/28 Mayıs Seçimlerinin üzerinden on ay gibi bir süre geçmesine karşılık, oy veren vatandaşların üzerindeki yük eksilmediği gibi, artarak devam etmesi ve asıl önemlisi de AKP’ye oy veren vatandaşların da içinde bulunduğu milyonların bu iktidarın kendi yaralarını saramayacağını anlamaları ile Merkez’e geçmiş bulunan CHP’ye oy atmalarını sağladı. Seçimlerden önce Afyon ve Adıyaman’ı CHP alacak deselerdi; yüzlerine acıyarak bakardım. Hele Kütahya’yı asla ve de kat’a derdim. Ülkem insanının da bir sabrının sonu varmış. Ve de Almancıların çoğunlukla keyifle yaşadıkları ülkenin konforuyla, ülkenin geleceğinin ipi Yerel Seçimlerde ellerinden alınınca; CHP’nin birinci parti olması kaçınılmaz sonuç olarak 31 Mart gecesi bizleri umutlandırdı.
Altılı Masa’nın dandik sağ partileri bu seçimde “Özü başına” seçime girenlere: hak ettikleri oy oranlarını seçmen, resmi olarak gösterdi. Sadece Yeniden Refah Partisi, AKP’nin olası alternatifi olarak ve AKP’ye olan kızgınlıkla bir kezlik yüksek sayılacak bir oy yüzdesine ulaştılar. Başta İYİ Parti olmak üzere, pek çok AKP artığı partiler: ya AKP’nin içine kapağı atacaklar ya da CHP’nin yanına yanaşacaklar. Sol/Sosyalist ve Komünist partiler ise bu seçimde birkaç ilçe dışında varlık gösteremediler.
DEM, bu seçimde farklı bir stratejiye imza attı. Kendi bölgelerinde Kürt kimliğini öne çıkardı. İstanbul, Ankara ve İzmir vb gibi büyük şehirlerde, Cumhur İttifakına kaybettirecek bir stratejik oy kullandılar. Böylece, hem kendi kimliğine sahip çıkıp, hem de Demokrasi için stratejik oy kullanılmış oldu.
YRP ise, pek çok TV yorumcusunun aksine, bir sonraki seçimde bu seçimde “gösterdiği” başarıyı asla tekrarlayamaz.
Evet, kemiksiz dört sene seçim yok. Elbette Erdoğan, “erken seçim” manevrasını yapacak. Elbette, DEM’in kazandığı, hatta CHP’nin kazandığı şehirlerin belediyelerine kayyum atamayı deneyecek. Belediyelerin gelir getirici işlerini ellerinden almak için kararnamelerle buralara dalış yapacak. Ve Erdoğan Mayıs başında Biden ile görüşmesini verimli kılmak için tüm kozlarını oynayacak (Irak/Suriye), hatta IMF ile şu anda sürdürdüğü görüşmeleri her şeye ve herkese rağmen sonuna kadar sürdürecek. Lakin kum saati bir kez terse çevrildi ve boşalmaya başladı. Ve başından beri biliyorduk: İmamoğlu, tüm hızıyla geliyor. Ve şimdilik yani iktidar koltuğuna oturana kadar, Demokrasi trenine bindi. Ve hep biliyoruz ki: Güç bozar. Mutlak güç ise mutlaka bozar. Hele hele bizimki gibi ülkelerde mutlaka bozar. Umalım ki; bu halk, 31 Mart’ta Erdoğan’a yaptığını hatırlayıp; o zamanki Mutlak Güç olacak olan İmamoğlu’na da yapar.