YOKSULLUK ÖLDÜRÜYOR: ON İKİ ÖLÜ VE BUNUN SORUMLUSU YOK.

Taner Renda / 25.12.2023

@RendaTaner

Yirmi dört saat içinde, iki komşu ülkede (Irak ve Suriye) on iki askerin öldürülmesinin elbette öyle ya da böyle yankıları olacaktı. Ve oldu da. AKP, yeni bir “ Yenikapı Ruhu” yaratmak için parlamentoda grubu bulunan bütün partilere terörü lanetlemek üzere bir araya gelip bir metin üzerinde anlaşmak istedi. CHP, DEM ve SAADET partileri bu çalışmaya katılmadılar. Diğer 4 parti ise bir metin üzerinde anlaştılar. Aslında bu dört partinin üçü zaten birlikte hareket ediyordu. İYİP ise ilk defa iktidar ile yan yana geldi. Zaten seçimler sonrası İYİP makas değiştirmek için zemin kolluyordu ve aradığı zemini de buldu. CHP ise içeriğine itirazı olmamakla birlikte, terörün sorumlusu olarak gördüğü AKP ile yan yana gelmemek için bu çalışmaya katılmayarak, Kılıçdaroğlu’ndan farkını ortaya koymuş oldu. DEM ise çatışmaların bitmesi ve sorunu çözmek için elinden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğunu beyan ederek; sorunun çözümü için gereken bakış açısının ne olduğunu gösterdi.

El değiştiren yeni politika yapıcıları, Dolmabahçe Mutabakatına son dakikada öylesine bir sert tepki gösterdi ki; Erdoğan, kendisinin çok önemli elemanlarını geçici de olsa saf dışı bırakmak zorunda kalmıştı. Ayrıca, Kürt Sorununu barışçı bir biçimde kalıcı olarak çözmek: Ne kendisine iktidarda kalma kolaylığı sağlıyor, ne de “şimdilik iyi geçinmek” zorunda kaldığı politika yapıcıları ile güç mücadelesi içine girmek kendisini avantajlı konuma sokuyordu. Eh, Ordu ile iyi geçinmenin ve içeride de seçmenleri “Beka/İç Düşman” ile korkutmanın da getirisi bir hayli iyi olunca; FETÖ+AKP ortaklığı seçim üstüne seçim kazandırmış ve devletin yeniden yapılandırılmasında da bir hayli yol alınmıştı.

Ne var ki, yirmi bir yıl gibi rekor sayılacak bir süre iktidarda kalmanın da eksi yönleri gün geçtikçe daha da belirginleşti. Ortada kurucuların üzerine titrediği Devlet, artık çoktan haydut Devlete dönüşmüş ( Bakmayın siz şimdi yeni İçişleri Bakanı’nın yere göğe konamamasına. Eski İçişleri Bakanını ve yenisini de atayan tek bir kişi var: Erdoğan. Madem bu kadar uluslararası düzeyde suç örgütü ve tepe yöneticilerinin ülkemizde yakalanması kolaydı da o yıllar içinde neden yakalanmadılar? Yapılan sadece para bulmak için göz boyamanın daniskası. Size sormazlar mı: Madem bunların organize suç şebekeleri ve reisleri olduğunu bildiniz de, birkaç ay öncesinin İçişleri Bakanı, bunları nasıl bilemedi sorusunu niye sormuyoruz? El cevap: bütün bu çetelerin elebaşları ile kimin resimleri varsa; ondan olduğu için.).

Anayasa Mahkemesi’nin tartışılamayan kararları bile AKP+MHP döneminde keyfe keder uygulanır olmuştu. Oy aldıkları geniş seçmen gruplarını politik olarak hala kontrol etmelerine karşın, bu geniş kitlelerin özellikle son on yılda git gide yoksullaşmaya başlaması ve artırılan hırsızlık, yolsuzluk ve kanunsuzlukların sonucunda AKP’nin oy oranı 2002’ye gerilemesi kaçınılmaz olmuştu. Hele hele 2019’daki Yerel Seçimlerdeki, özellikle büyükşehirlerde ciddi bir kayıp yaşamalarını da hesaba katarsak; üç ay sonra yapılacak yerel seçimlerin sonuçlarını daha da önemli kılıyor.

Şimdi tek bir çıkış kapısı açık gibi görünüyor AKP+MHP iktidarına: Toplumu daha da çok kutuplaştırmak. Din ve Milliyetçilik ellerindeki tek ve en güçlü silahları ve bu silahları hayatımızın her bir kör noktasına kadar sokmak için çok uğraştılar. Ama sanırım istedikleri biraz daha fazla Din ve Milliyetçilik. Bunun içindir ki; Milli Savunma Bakanlığı kadar bütçeyi Diyanet İşleri Başkanlığına (camilere ve imamların aylıklarına) ayırıyorlar. Milli Savunma Bakanlığı için ayrılan bütçeyi sorgulayacak bir siyasi parti ve siyasetçileri ise analar henüz doğurmadığından; ortalarda göremiyoruz. Üstüne üstlük barış yerine savaşın, yaşam yerine ölümün yüceltildiği ülkemizde şehitlik gibi son derece tehlikeli bir kavram hala tartışılamıyor.

Ve nasıl oluyor da, altışar altışar ölüyorlar. Bu nasıl bir strateji ve nasıl bir taktiğin sonucu. Ve bunların sorumlusu yok mu? On iki ölü ortada duruyor ve hamasetin dışında bir istifa eden, sorumluluğu üzerine alan biri veya birileri çıkmıyor. Bunun yerine, her zaman olduğu gibi dağ taş bombalanıyor ve bilmem ne kadar terörist öldürülerek intikamlarının alındığı masalı anlatılıyor.

Son olarak ölenler ve ondan önce de ölen binlercesi gibi hepsinin ortak noktası: Evlerinin sıvasız olması. Yoksul olmaları. Başkaca şanslarının olmaması. Oysa siz zengin ve güçlü olanların askerliğini yaparken öldürüldüğüne hiç rastladınız mı? Bunlar ya bedelli olurlar ya da “askerliğe elverişli” olmasına engel bir hastalıktan mustarip olurlar.

Hamiş: CHP’nin çiçeği burnunda Genel Başkanı Özgür Özel’in parlamentoda AKP+MHP+İYİP+YRP’nin ortak çıkışını bu kez reddetmesi; YETMEZ AMA EVET demeyi gerektiren önemli bir ayrışma olarak aklımızın önemli bir köşesinde kalmalı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı süresince, kendilerini hala Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi ve de dolayısıyla politika yapıcısı olarak görülmesinin sonuna gelindiğinin yeni yönetimce artık akıllarına ister istemez sokmaya başladıklarını gösteriyor.

Diğer Yazılar

Yoksulluk

EKONOMİYİ BÜYÜTME KONUSUNDA İKİ FARKLI YOL

  Mustafa Durmuş / 9 Eylül 2024 Geçen hafta açıklanan büyüme verilerini analiz ederek başlayalım: …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir