Mustafa Durmuş / 21 Haziran 2023
Bugün “Dünya Yerelleştirme Günü”. Bu gün vesilesiyle yerelleştirme faaliyetleri, her yıl Haziran ayı boyunca İspanya’dan Bangladeş’e ve Avustralya’dan ABD’ye kadar dünyanın birçok ülkesinde çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.
Bu etkinliklerde dünyanın her yerinden insanlar yerelleştirmenin önemini ve gücünü keşfetmek, doğa ile uyumlu ekonomileri, gelişen toplulukları ve sağlıklı yerel gıda sistemlerini destekleyen eski ve yeni birçok girişimi tanıtmak için bir araya geliyorlar.
Küreselin karşısına yereli koymak
Yerelleştirmenin önemi konusunda aktör, yazar ve kamucu düşünce liderlerinden biri olan Russell Brand şöyle diyor:
“Ekonomileri ve toplulukları küresel yerine yerel olarak ele aldığımızda, hayatımızın işleyişi üzerinde gerçek bir güç kullanma şansımız olur. ”
Gazeteci, yazar, film yapımcısı ve aktivist Naomi Klein ise yerelleştirme ve çok uluslu sermaye şirketleri ilişkisini şöyle özetliyor:
“Yerel gıda ekonomileri, sağlığımızı ve bir bütün olarak gezegenin sağlığını eski haline getirmek için gereklidir, ancak bunları inşa etmek için haklarımızı küresel şirketlerden geri almalıyız”. (1)
Küçük olan güzeldir!
1973 yılında E. F. Schumacher adlı bir ekonomist “Küçük güzeldir” adında, çeşitli makalelerinden oluşan bir derleme kitabıyla yerelleştirme fikrini popüler hale getirdi. 1970’li yılların başlarından itibaren kapitalist sistemde enerji, çevre, sosyal ve ekonomik krizlerin üst üste gelmesi bu kitapta yer alan fikirlerin giderek ana akım içinde de taraftar bulmasıyla sonuçlandı. (2)
Bu kitabında Schumacher, üreticiler ile tüketiciler, işçiler ile patronlar arasındaki ekonomik işlemlerde yerel ilişkilerin ön plana çıkartılmasının, hem ekonomik hem de sosyal refah yaratarak toplulukları güçlendirebileceğini öne sürüyor.
Yazarın bu kitabı, topluluk refahını artırmaya dönük ve kâr amacı gütmeyen kamu hastaneleri, eğitim kurumları, itfaiye ve kolluk hizmetlerinin ancak yerelleştirilme yapılarak en maliyet/ etkin ve adil biçimde sunulabileceği fikrinin giderek baskın hale gelmesini sağladı.
Evergreen Kooperatifleri örneği
Bu fikirlerin başarılı bir biçimde hayata geçirilerek topluluk refahını artırdığı örneklere bakıldığında, bunun ilk modelinin ABD’deki (Cleveland/ Ohio) Evergreen Kooperatifleri olduğu görülüyor.
Bu model altında, kâr amacı gütmeyen üç kurum – Cleveland Kliniği, Case Western Reserve Üniversitesi ve Üniversite Hastaneleri – büyük ölçüde kamu fonları ve vergilerle finanse ediliyor. Bu kurumların yılda yaklaşık 3 milyar dolarlık harcaması büyük ölçüde yerel topluluklar arasında dağılıyor. Cleveland Modeli, daha önce çok uluslu şirketlere yaptırılan çamaşırhane gibi temel hizmetlerin sunumu işinin yerel kuruluşlara verilmesiyle gerçekleşti. Bu geçiş özellikle işçilere ait işletmeler tarafından sağlanabilecek mal ve hizmetler için bir pazar sağlarken, paranın da topluluk içinde dolaşmasını sağlıyor.
Bu modelin uygulamasının ardından, Gar Alperovitz ve Ted Howard gibi bilim insanları “Sonraki Sistem Projesi”ni (The Next System Project) oluşturdular. Böylece kamuya ait su ve sağlık sistemlerinin yaratılması, büyük ölçüde işçilerin sahibi olduğu şirketler ve kamu yararına hizmet etmek üzere yeniden kiralanan büyük şirketler gibi önerilere de esin kaynağı oldular. Cleveland Modeli ve daha geniş demokratik ekonomi fikirleriyle ilgili deneyler, ABD ve Birleşik Krallık’ta başarılı bir şekilde uygulanarak büyümeye devam ediyor ve dünyanın diğer bölgelerine yayılıyor. (3)
Helena Norberg-Hodge
Yerelleştirme fikriyatını ve hareketini anlatırken, yazar ve film yapımcısı Helena Norberg-Hodge’ye ayrı bir sayfa açmak gerekiyor.
Helena Norberg-Hodge kırk yıldır yerelleştirme konusunda yazıyor, dünya çapında halka açık konferanslar veriyor. Kendisi küresel ekonomideki gelişmelerin yerel topluluklar, yerel ekonomiler ve kimlikler üzerindeki etkisi konusunda araştırmalar yapan saygın bir analist ve bu etkilere karşı koymanın bir yolu olarak geliştirilen “yerelleştirme” fikrinin ve hareketinin önde gelen savunucularından birisi.
Yazar konu ile ilgili olarak hazırladığı bir kitapçıkta yerelleştirmeyi şöyle tanımlıyor: “Yerelleştirme, hali hazırda dev ulus ötesi şirketler ve bankaların lehine olan finansal ve diğer desteklerin kaldırılması ve üretimin asıl olarak yerel ihtiyaçların karşılanması için yapılması ve ihracat pazarlarına olan bağımlılığın azaltılmasıdır”. (4)
Yerelleştirme maliyet/etkin bir süreç
Ona göre, “yerelleştirme, toplulukların, bölgelerin ve ulusların kendi işleri üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmalarını sağlayan bir ekonomik süreçtir. Ancak bu her topluluğu tamamen kendine güvenmeye teşvik etmek anlamına gelmez, aslında mümkün olan her yerde üreticiler ve tüketiciler arasındaki mesafeyi kısaltmak ve yerel pazarlar ile tekellerin hâkim olduğu bir küresel pazar arasında daha sağlıklı bir denge kurmak anlamına gelir.
Yerelleştirme, soğuk iklimlerdeki insanların portakal veya avokadodan mahrum bırakıldığı anlamına da gelmez. Ancak buğday, pirinç veya sütlerinin – kısacası temel gıda ihtiyaçlarını – elli millik bir yarıçap içinde üretilebildiklerinde, binlerce mil seyahat etmek zorunda kalmayacakları anlamına gelir. Yerelleştirmeye yönelik adımlar, hem topluluklar hem de ulusal düzeyde ekonomileri güçlendirip çeşitlendirirken gereksiz taşımacılığı azaltır”. (5)
Başka bir deyişle, yerelleştirme sadece kapitalist büyük sermaye düzeninin ve onun tüketici monokültürünün derin ve geniş bir eleştirisi değil, aynı zamanda ona karşı gerçek alternatifler ve kalıcı çözümler sunan gezegen çapında bir harekettir.
Yerelleştirme izolasyon demek değil
Helena Norberg-Hodge yerelleştirmeyi katı bir reçete olarak değil, aksine ekonomik faaliyetleri değişik yerlere ve insanlara uyarlama süreci, “ekonomiyi eve getirmek” süreci olarak tanımlıyor.
Bu çerçevede yerelleştirme, izolasyon anlamına gelmiyor. Aslında, küreselleşmeden yerelleştirici ekonomik faaliyetlere geçebilmek uluslararası işbirliğini gerektiriyor. Çünkü küresel bankaların ve şirketlerin kârlarını koruyan serbest ticaret anlaşmalarından ziyade çevreyi korumak için bağlayıcı anlaşmalara ihtiyaç var. Tabanda, topluluklar arasında, ulus devletler içinde ve uluslararası düzeyde olmak üzere her düzeyde acilen bilgi paylaşımı ve işbirliği gerekiyor.
Yerelleştirmenin faydaları ekonomik faydalarının çok ötesine geçiyor. Öyle ki yerelleştirme hem küresel Kuzey hem de Güney’de yerel ekonomiler yaratarak yalnızca daha fazla iş ve istihdam güvenliği, refah ve gelir eşitliği sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda psikolojik ve fiziksel olarak bireyin ve toplulukların sağlığını güçlendiriyor. İnsanların birbirleriyle, topluluklarıyla, etrafındaki canlı dünyayla olan bağlantılarını yeniliyor, güvenli bir geleceğe olan özlemi gideriyor.
Yerelleştirme mutluluğun ekonomisidir
Helena Norberg-Hodge, günümüzün küresel kapitalizminin rekabetçilik ve bireysellik gibi faktörleri ön plana çıkartmasından dolayı insanlarda, toplumlarda savunmasız ve bağımlı olma korkusuna neden olduğuna vurgu yaparak, yerelleştirmenin bireysel ve toplumsal refahımızın ve memnuniyetimizin temel taşları olan sevgi ve dayanışmayı güçlendirdiğini ileri sürüyor.
Yerelleştirme, insanların birbirleriyle olan dayanışma ilişkisini ve birbirine olan güven duygusunu esas aldığından, insan psikolojisini olumlu etkiliyor, bu da insanların daha mutlu olmasıyla sonuçlanıyor. (6) Bu yüzden de Helena Norberg-Hodge yerelleştirmeyi “mutluluğun ekonomisi” olarak da tanımlıyor.
İnsanlık tarihi boyunca kültürel geleneklerimiz, toplumlarımız, kişiliklerimiz, hatta bedenlerimiz toplum ve doğa ile bağlantılı olarak evrimleşti. Diğer yandan kapitalizm bu bağlantıları bizleri ekonomik büyümenin ilerlemenin anahtarı olduğu, daha fazla büyüme ve daha fazla servetin bizi mutlu edeceği, teknolojinin tüm sorunlarımızı çözeceği gibi yalanlara inandırabilmek için kullandı.
Bu nedenle de (ona göre), nerede olursak olalım, yeni bir yolculuğa başlamak için geç kalmış sayılmayız. Daha derin bağlantılarla bir araya gelebiliriz. Bizi birbirimizden ayıran korku ve bencillikten uzaklaşabilir, paylaşma ve önemseme kültürünü canlandırabiliriz. Yukarıdan aşağıya rekabet, kıtlık ve sömürü ekonomisinden vazgeçip, işbirliği, dayanışma, bolluk ve mutluluk ekonomisine geçebiliriz.
Yerelleşme hareketi köylü hareketi ile el ele
Yerelleştirme hareketini, gıda güvenliği ve egemenliği ve köylü hakları savunuculuğu hareketleriyle birlikte ele almak da gerekiyor. Çünkü bu birliktelik küresel tekno-kapitalist “ilerleme” hegemonyasına meydan okuyan ve çeşitli, yerele dayalı, yaşamı onaylayan gelecekler için çalışan sayısız, yerel tabanlı grubun mozaiğini oluşturuyor.
Dünyanın en büyük toplumsal hareketi olan La Via Campesina, böyle bir mozaiğin merkezinde yer alıyor. Bu hareket köylüyü “toprakla doğrudan ve özel bir ilişkisi olan toprak insanı” olarak yeniden tanımlıyor ve dünya çapında 2,5 milyardan fazla topraksız işçi, yerli halk, çoban, balıkçı, göçmen çiftlik işçisi ve çiftçiden oluşan parçalanmış gıda ağını ortak bir bayrak altında birleştiriyor.
Sadece La Via Campesina değil, Asociación Nacional de Agricultores Pequeños (ANAP), the National Association of Small Farmers, Movimento dos Trabalhadores Rurais Sem Terra (MST), the Landless Workers Movement, Kilusang Magbubukid ng Pilipinas (KMP), the Peasant Movement of the Philippines ve pek çok diğeri gibi, dünya çapında sayısız tarım ve köylü hareketi bu toplanma çağrısına katıldılar, kendi coğrafyalarında köylülerin açtığı bayrak altında mücadele ediyorlar. (7)
Yerelleştirme küresel endüstriyel gıda sisteminin panzehiri olabilir
Bu mücadele aynı zamanda küresel endüstriyel gıda/besin zincirine ve küresel kapitalizmin güçlerine karşı radikal, maddi ve ideolojik bir direnişi temsil ediyor.
Özellikle Covid-19 salgını ve Ukrayna savaşının ardından aksamaya uğrayan “küresel gıda zinciri” söz konusu edildiğinde, aklımıza sadece milyonlarca ton gıda maddesini gemilerle, uçaklarla, kamyonlarla ve trenlerle taşıyarak her öğünü tabaklarımıza ulaştıran, kıtalara yayılan ayrıntılı ve karmaşık bir tedarik zinciri geliyor. Ancak bu baskın endüstriyel gıda zinciri birçok gıda sisteminden sadece biridir. Öyle ki bize anlatılan hikâyelerin aksine, bu küresel endüstriyel gıda zinciri aslında dünyanın çoğunluğunu beslemiyor.
Küresel endüstriyel gıda sisteminin nasıl oluştuğuna baktığımızda, uzun ve şiddetli bir sömürgecilik tarihini, doğal kaynak ve emek sömürüsü ile desteklenen üretim, işleme, perakende satış, nakliye ve dağıtımı görürüz. Tüm bu parçalar, yalnızca bir avuç çok uluslu şirketin mülkiyetinde ve kontrolündedir. Bu sistem fosil yakıt enerjisinin yüzde 90’ını ve suyun yüzde 80’ini kullanarak dünyadaki tarım arazilerinin yüzde 75’inden fazlasında faaliyet gösterirken, dünya nüfusunun sadece yüzde 30’unu besliyor. (8)
Köylü gıda sistemleri
Diğer taraftan, böyle bir devasa sisteme hem maddi hem de ideolojik olarak karşı durabilecek küresel çapta 2,5 milyardan fazla küçük ölçekli çiftçi, köylü, balıkçı, çoban ve yerli halktan oluşan karmaşık ağlar içinde sayısız küçük sistem var. Bugün “köylü gıda ağı” olarak da adlandırılan bu sistem topluluklar nüfusunun yüzde 70’ini beslemek için dünyanın tarım arazilerinin yalnızca yüzde 25’inin üzerinde faaliyet gösteriyor.
Bu iki sistem birbirine zıt sistemlerdir. Öyle ki küresel endüstriyel gıda sistemi kâr ve verimliliğin maksimize edilmesini amaçlıyor ve bu yolda merkeziyetçi, hegemonik, antidemokratik tek kültürlü ve tek tip bir değer sisteminin devreye sokuyor.
Buna karşılık köylü gıda sistemi yerelleştirmeyi, toplulukların ihtiyaçlarını, doğal küçük üretimi, yerel toplulukların zengin kültürel uygulamalarını ve demokratik işleyişi esas alıyor ve daha çok doğa ve insan odaklı hareket ediyor. Keza küresel endüstriyel gıda sistemi topluluklara boyun eğdirmenin peşinde iken, köylü gıda ağı sistemi insanın ve toplulukların bağımsızlaşmasını ve güçlenmesini hedefliyor.
Yerelleştirme ülke içinde karar almanın yerelleşmesi ile birlikte yürümeli
Covid-19 pandemisi ve ülkemizde yaşanan son deprem sırasında merkezi otoritenin gösterdiği beceriksizlikler sonrasında kabaran sosyoekonomik fatura merkezileşmeye gereğinden fazla güç vermenin ne denli sakıncalı olduğunu gösterdi.
Bu yüzden de artık gelecekteki pandemilerle, ekonomik krizlerle ve iklim değişiklikleriyle çok daha etkili yol ve yöntemlerle mücadele edebilecek yönetimlere ihtiyaç var.
Bu açıdan ideal olan ağırlığın yerel yönetimlerde olduğu bir hibrid modelin uygulanmasıdır. Çünkü benzer kimliklerden oluşan yerel bölgelerin sorunları da birbirine benzer. Bu birimler çok daha büyük sosyal ve politik dayanışma gösterirler, bu da çözümün çok daha etkin bir biçimde hayata geçirilmesini kolaylaştırır. Ayrıca otoriterleşmeyi önlemenin en etkin yolu karar almayı merkezden yerele indirmektir. (9)
Sonuç olarak
Yerelleştirme, özellikle kırsal ekonomileri canlandırarak sadece ucuz ve güvenli gıdaya erişim (dolayısıyla da yoksulluk ve açlık) sorununu çözmekle kalmaz, aynı zamanda kırdan kente göçü zorlayan sistemik baskıları da azaltarak köylüleri ve yerli toplulukları koruyabilir. Bu şekilde kentlerde işsizliğin artmasına engel olarak işçi sınıfının elini güçlendirebilir.
Aynı zamanda, küresel tarım işletmelerinin, büyük sermayenin güdümündeki teknolojilerin ve finans kapitalin insanların hayatlarına, geçim kaynaklarına ve kültürlerine yönelik saldırılarını durdurabilir.
Diğer yandan Türkiye çok daha farklı gündemlerle meşgul ediliyor. Yerelleştirmenin ve yereli güçlendirmenin tam aksine, siyasette olduğu gibi ekonomik faaliyetlerin de merkezileştirildiği, tek elden yönetildiği, bu nedenle de başta tarım olmak üzere birçok alanın yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu bir süreçten geçiyoruz.
Yaklaşık dokuz ay içinde yapılacak olan yerel yönetimler seçimleri öncesinde, öncelikli olarak yerelleştirme gibi konuların tartışılması gerekiyor. Ancak iktidar blokunun bu konuya nasıl baktığını biliyoruz. Küresel olan ile çıkar birliği içinde, yerel yönetimleri büyük rantlar elde etmenin aracı olarak görüyor. Bu yüzden de iktidar blokundan emekten ve doğadan yana her hangi bir öneri ya da adım beklemek zor.
İşin üzücü tarafı ise, normalde üretecekleri fikirlerle, projelerle ve atacakları adımlarla topluma öncülük etmeleri beklenen muhalefet partilerinin bu konuda sessizliklerini hala sürdürmeleri.
Anahtar sözcükler: Demokrasi, Gıda güvenliği, Kaynak tahsisi, Özyönetim, Yerelleşme, Yerelleştirme.
Dipnotlar:
-
https://www.localfutures.org/world-localization-day (20 Haziran 2023).
-
Small Is Beautiful: A Study of Economics As If People Mattered, https://en.wikipedia.org/wiki/Small_Is_Beautiful (20 Haziran 2023).
-
Neva Goodwin, https://www.bu.edu/eci/going-local-strengthening-local-economies-by-building-from-the-bottom-up (10 April 2023).
-
Helena Norberg-Hodge, Localization: Essential steps to an economics of happiness, www.localfutures.org, 2016. s. 28
-
Agm.
-
Agm, s. 50
-
https://www.localfutures.org/unpacking-the-word-peasant (18 April 2023).
-
Agm.
-
Raghuram G. Rajan, “Which Post-Pandemic Government?”, https://www.project-syndicate.org (22 May 2020).
YAZARIMIZIN DAHA ÖNCE YAYINLADIĞIMIZ YAZILARI. KAPIDAKİ DÖVİZ KRİZİ VE İKTİDAR BLOĞUNUN ÇARESİZLİĞİ/15.06.2023 KURU SERBEST BIRAK, SONRA FAİZİ YÜKSELT, YEREL SEÇİMLERE KADAR DURUMU İDARE ET/11.06.2023
BOŞ TENCERE NEYLE DOLDURULDU ?/07.06.2023
OTOKRASİ ALTINDA BÜYÜME/ 05.06.2023
PRANGALARI KIRMAK İÇİN NE YAPMALI (YA DA YAPMAMALI?)/22.05.2023
İKİNCİ TUR İÇİN MUHALEFET NE YAPMALI ?/18.05.2023
ÇOCUKLUK HASTALIĞINA KAPILMA LÜKSÜMÜZ YOK!/13.05.2023
GELİR ADALETSİZLİĞİ: MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR!/12.05.2023
İHA VE SİHALARLA ÖVÜN AMA İŞ CİNAYETLERİNİ ÖNLEMEDE YETERSİZ KAL/12.05.2023
HANİ BU YIL AYA GİDECEKTİK ? /22.04.2023
BÜTÇE AÇIĞI VE CARİ AÇIK ALARM VERİYOR ! /25.03.2023
AVRUPA’NIN PLASTİK ÇÖPLÜĞÜNE DÖNÜŞMÜŞÜZ!/19.03.2023
“DÜNYADA ÖZGÜRLÜKLERİN DURUMU” RAPORUNDA TÜRKİYE/13.03.2023
CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILINDA ADALETLİ BİR VERGİ SİSTEMİNE OLAN İHTİYAÇ DEVAM EDİYOR./25.02.2023
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ VE KOMPLO TEORİLERİ/19.02.2023
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİ YURTLARINDAN ETMEYİN !/13.02.2023
TİLKİYE “TAVUK SEVER MİSİN” DİYE SORMUŞLAR, KIS KIS GÜLMÜŞ/06.02.2023
VERGİNİ DERT ETME OYUNU VER YETER /02.02.2023
ŞEHİRLERİN ISLAHINDA YENİ BİR YAKLAŞIM: GERİLLA ŞEHİRCİLİĞİ/28.01.2023
SAĞ POLİTİKALAR KRİZİN FATURASINI EMEKÇİLERE ÖDETİR/20.01.2023
“YERLİ VE MİLLİ” İHRACAT MODELİ/18.01.2023
ÜCRET ARTIŞI MI ENFLASYONA, ENFLASYON MU ÜCRET ARTIŞINA NEDEN OLUYOR ?/12.01.2023
2017’DEN BU YANA TÜRKİYE’NİN DÜNYA EKONOMİSİ İÇİNDEKİ PAYI BEŞTE BİR AZALDI/31.12.2022
KONAKLAMA VERGİSİ VE DIŞLANAN YEREL YÖNETİMLER/23.12.2022
SAHİ BİZ NEDEN VERGİ ÖDÜYORUZ ? /11.12.2022
FITCH’IN 2023 SEÇİM SENARYOSU ÜZERİNE KISA BİR DEĞERLENDİRME/03.12.2022
ÇOCUK YOKSULLUĞU SADECE BİR ADALET EKSİKLİĞİ SORUNU MUDUR ?/29.11.2022
SON FAİZ İNDİRİMİ KİME YARAYACAK ? /25.11.2022
MECLİS’TE BÜTÇE GÖRÜŞÜLÜRKEN BİR “BARIŞ BELGESİ” OLARAK “MAGNA CARTA’NIN ÖNEMİ/21.11.2022
HAZİNE’NİN EUROBOND BORÇLANMASI VE İÇİNE DÜŞTÜĞÜMÜZ BORÇ TUZAĞI/09.11.2022
KAR VE EKOLOJİK ZARAR EL ELE/08.11.2022
2023 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TEKLİFİ ÜZERİNE BAZI NOTLAR/22.10.2022
YÜKSEK ENFLASYON HALKI EZEN BİR VERGİYE DÖNÜŞTÜ/08.10.2022
“PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ” ALTINDA AZALAN EKONOMİK REFAHIMIZ/26.09.2022
ENFLASYON VE YAŞAM MALİYETİNDEKİ ARTIŞLARLA MÜCADELE EMEKTEN YANA POLİTİKA ARAÇLARI/17.09.2022
EMEKÇİLERİN ENFLASYONLA MÜCADELEYE BAKIŞI VE PROGRAMI NASIL OLMALI ?/12.09.2022
SAVAŞLARIN VE EŞİTSİZLİKLERİN GÖLGESİNDE BİR “DÜNYA BARIŞ GÜNÜ”/01.09.2022
“KUR GARANTİLİ MİLLİ PARA” VE HAKİKAT ÖTESİ SİYASET/24.08.2022
ANKARA’DAN BİR HABER GELDİ, DEDİLER Kİ PARA POLİTİKASI ÖLDÜ/19.08.2022
ONUN ARABASI VAR GÜZEL Mİ GÜZEL/01.08.2022
TÜİK ENFLASYONU “BATI CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEY YOK” / 06.08.2022
SERMAYE KONTROLLERİ (3): İKTİDAR VE MUHALEFET YAN YANA/24.07.2022
FAİZİ Mİ, ANAPARAYI MI SİLELİM, YOKSA EĞİTİMİ TÜMDEN ELDEN Mİ GEÇİRELİM?/23.07.2022
BİZ HARİÇ “TÜM DÜNYA YANLIŞ YAPIYOR” OLABİLİR Mİ ?/19.07.2022
İLK 20’YE TEKRAR GİRDİK (!) /14.07.2022
SERMAYE KONTROLLERİ İYİ Mİ KÖTÜ MÜ ?/11.07.2022
SRİ LANKA: İÇ SAVAŞIN PENÇESİNDEN IMF’NİN KAPISINA!/10.07.2022
NATO Zirvesi Toplanırken/30.06.2022
SEÇİM YOLUNDA UKRAYNA SAVAŞI BAHANE EK BÜTÇE ŞAHANE/24.06.2022
ENFLASYON DA BÜTÇE DE FEVKALADENİN FEVKİNDE /20.06.2022
ÖDEMELER DENGESİNE BAK DIŞ GÜÇLERİ GÖR/15.06.2022
EKONOMİK BÜYÜME (2) NEREYE KADAR ? (BÜYÜMENİN NİTELİKSEL SORGULAMASI)/12.06.2022
EKONOMİK BÜYÜME (1): NE PAHASINA ?/07 Haziran 2022
“FAKİRİN CUĞARASINA”, GARİBANIN BİRASINA DOKUNMAK !/30 Mayıs 2022
SEÇİM SATHI MAİLİNDE JEOPOLİTİK RİSKLER DE, KUR DA YÜKSELİŞE GEÇTİ/29.05.2022
KONUTTA ÜÇ MÜJDELİ HABER (2) ALTERNATİF BİR KONUT POLİTİKASI NASIL OLMALI ?/22.05.2022
KONUT FİYATLARI VE SURİYELİ SIĞINMACILAR /11.05.2022
EMEK, BARIŞ VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ BİR BÜTÜNDÜR / 05.05.2022
UKRAYNA SAVAŞI, GIDA ENFLASYONU, ARTAN YAŞAM MALİYETLERİ VE KAPIDAKİ AÇLIK/17.04.2022
YENİ EKONOMİK MODEL BAŞLAMADAN BİTTİ / 12.04.2022
UKRAYNA SAVAŞI, DÜNYA EKONOMİSİ VE BARIŞ GÖRÜŞMELERİ /03.04.2022
BÜTÇEMİZ HAZİNEMİZ MÜSAİT AMA SİZİN İÇİN DEĞİL /23.03.2022
AYNI GEMİDE DEĞİLİZ / 14 Mart 2022
KAPİTALİZM BİRLEŞTİRİCİ DEĞİL PARÇALAYICIDIR, BÜTÜNLEYİCİ DEĞİL BÖLÜCÜDÜR !/6 Mart 2022
ANADİL, DOĞRUDAN DEMOKRASİ, EKOLOJİ VE EMEK MÜCADELESİ / 21.02.2022
Halkın Beslenme ve Isınma Arasındaki Zor Seçimi / 09.02.2022
TÜRKİYE EKONOMİSİ DÜNYANIN GERİ KALANINDAN NEGATİF AYRIŞMAYA DEVAM EDİYOR !/ 28.01.2022
ENFLASYON YERLİ Mİ GEÇİCİ Mİ YÖNETİM HATASI MI ? /24.01.2022
ENFLASYONU DÜŞÜREMEDİK YERİNE İHRACAT VERELİM/ 11.01.2022
2021’DE EKONOMİK TABLO /10.01.2022
TÜRKİYE EKONOMİSİ DÜNYADA İLK 10’A GİREBİLİR Mİ ?, GİRMELİ Mİ ? /03.01.2022
NASS, FED DERKEN ‘ÖRTÜLÜ’ FAİZ ARTTIRIMI GELDİ!/ 23.12.2021
KUR KORUMALI MEVDUAT VE ÖRTÜLÜ FAİZ ARTTIRIMI ÜZERİNE/ 22.12.2021
TÜRKİYE EKONOMİSİ FİNANSAL KRİZDEN ÖNCEKİ SON DURAKTA / 17.12.2021
HOŞ OLMAYAN İKTİDAR ARİTMETİĞİ HALK ENFLASYON VE KUR ALTINDA EZİLİRKEN EKONOMİYİ BÜYÜTMEK/ 04.12.2021
SON FAİZ İNDİRİMİNİN NEDENLERİ VE OLASI SONUÇLARI./ 21.11.2021
DEMOKRATİK KATILIMCI BİR HALK BÜTÇESİNE İHTİYACIMIZ VAR./15.12.2021
KÜRESEL İKLİM FİNANSMANI İKLİM YIKIMINI DURDURABİLİR Mİ ?/ 08.11.2021
İKLİM YIKIMI İLE MÜCADELE COP 26 TOPLANTILARINA SIĞMAZ (1) “NET SIFIR” EMİSYON DEĞİL, GERÇEK SIFIR; EMİSYON GEREKİYOR !/01.11.2021
PROF. DURMUŞ YENİ BİR SAVAŞA GİRMEK YANGINA KÖRÜKLE GİTMEKTİR/ 24.10.2021
DEVLET-SERMAYE SINIFI İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA TÜSİAD’IN YAPTIĞI ÇIKIŞ /21.10.2021
VERGİDE EKLEKTİK POPÜLİZM (MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR)/ 17.10.2021
İKLİM GÖÇMENLERİ (İKLİM KRİZİ, GÖÇ VE SIĞINMACI İLİŞKİSİ-2)/10.10.2021
“SINIR / GÖÇ SANAYİ KARMASI” SIĞINMACILARIN ACILARINDAN KAR DEVŞİRİYOR (İKLİM KRİZİ, GÖÇ VE SIĞINMACI İLİŞKİSİ) 1/26.09.2021
EMPERYALİZM VE EYLÜL ASKERİ DARBELERİ : 11 EYLÜL 1973 ŞİLİ VE 12 EYLÜL 1980 TÜRKİYE/11.09.2021
ORTA VADELİ PROGRAM: ORTAYA VASAT PROPAGANDA BELGESİ/ 09.09.2021
DÜNYA BARIŞ GÜNÜ’NDE YÜKSELEN MİLİTARİZM VE ASKERİ HARCAMALAR (İKLİM KRİZİ-MİLİTARİZM İLİŞKİSİ-1)-1) /01.09.2021
İKLİM KRİZİ GELİR EŞİTSİZLİĞİ İLİŞKİSİ /22.08.2021
İKLİM KRİZİ ARTIK BEKLENENDEN ÇOK DAHA YAKIN ! 15.08.2021
ACİLEN ÇÖZMEMİZ GEREKEN 5 TEMEL SORUN /08.08.2021
DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR”DA…/ 01.08.2021
AŞILAMADAKİ SORUN: HALK MI MESAFELİ, İKTİDAR MI YETERİNCE GAYRETLİ DEĞİL ? /30.07.2021
PARANIN İZİNİ SÜR, YOLSUZLUKLARI GÖR! / 19.07.2021
DEMOKRASİYİ SAVUNMAK, KAMUSAL HİZMETLERİ VE KESK’İ SAVUNMAKTIR./ 27.06.2021
KAMU MALİYESİ RAPORU VE BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ BÜTÇEDEKİ ADALETSİZLİKLERİ TESCİL EDİYOR!/23.06.2021
İLK GÜNAHI KİM İŞLEDİ ? / 13.06.2021
YOUTUBE YAYINI : KARANTİNA TV SALYADAN KURAKLIĞA İKLİM YIKIMI VE TÜRKİYE EKONOMİSİ/07.06.2021
BİRİ BÜYÜDÜ, BİRİ KÜÇÜLDÜ BİRİ YENİDEN BULUNDU./06.06.2021
KOLOMBİYA’DA VERGİ İSYANININ ORTAYA ÇIKARDIĞI GERÇEKLER./30.05.2021
YOUTUBE YAYINI: KARANTİNA TV MAFYANIN İKTİSADI, EKONOMİNİN MAFYASI
CARİ AÇIĞA DAYALI BÜYÜMEYE DEVAM / DIŞ BORÇ STOKU VE HEBA EDİLEN 18 YIL (3)/23.05.2021
ÖNCE SOSYAL ADALET /20.05.2021
CARİ AÇIĞA DAYALI BÜYÜMEYE DEVAM / PORTFÖY YATIRIMLARI PARADOKSU (2)/17.05.2021
YOUTUBE YAYINI: KARANTİNA TV: EKONOMİNİN VE YÖNETİMİN PERFORMANSI
CARİ AÇIĞA DAYALI BÜYÜMEYE DEVAM / DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI KURUDU (1)/09.05.2021
GAZETE DUVAR RÖPORTAJI PROF. DR. MUSTAFA DURMUŞ: “KAYNAK OLMADIĞINDAN DEĞİL NİYET OLMADIĞINDAN HALKA DESTEK VERİLMİYOR.”/02.05.2021
SALGINDA 1 MAYIS: RÜYAYI GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRMEK HALA MÜMKÜN !/02.05.2021
YOUTUBE YAYINI: KARANTİNA TV BİZ DURURSAK HAYAT DURUR !: SALGIN KOŞULLARINDA İŞÇİ SINIFI /26.04.2021
İNKAR KRİZ GERÇEĞİNİ ORTADAN KALDIRMAYA YETMİYOR/26.04.2021
GELİR DESTEKLİ BİR AYLIK TAM KAPANMA: HEM SAĞLIĞIMIZI, HEM DE EKONOMİYİ KORUMAK İÇİN/18.04.2021
YOUTUBE YAYINI: KARANTİNA TV “COVID SIRASINDA ve SONRASINDA EMEK DÜNYASI”/12.04.2021
DEVLET BÜYÜRKEN KAMUSALLIK HIZLA TASFİYE EDİLİYOR /11.04.2021
“GÜVEN”, “İSTİKRAR” VE “ŞAHLANAN” TÜRKİYE EKONOMİSİNİN TEKNOLOJİ VE SANAYİ TEMELİ/04.04.2021
SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI STRATEJİSİNE DEVAM /25.03.2021
İKTİDAR BLOĞUNUN STRATEJİSİ ÜZERİNE/24.03.2021
YOLSUZLUK ALGISI ENDEKSİNDE 15 PUANLIK KÖTÜLEŞME/22.03.2021
REFORM ALGISINA DEĞİL KÖKLÜ İLERİCİ BİR DEĞİŞİME İHTİYACIMIZ VAR/14.03.2021
COVİD 19 SALGINININ İKİNCİ YARISINDA TÜRKİYE EKONOMİSİ: GERÇEKLER VE ALGI YÖNETİMİ/07.03.2021
“TEMEL GELİR GÜVENCESİ” ZAMANI / 03.03.2021
COVİD-19 SALGINININ İKİNCİ YARISINDA DÜNYA: DÜNYA EKONOMİSİNE İLİŞKİN ÖNGÖRÜLER.
KAPİTALİZM VE SPEKÜLASYON: TESLA, ELON MUSK VE BİTCOİN
HALK VERGİ YÜKÜ ALTINDA EZİLİYOR, VERGİ REKORTMENLERİ İSİMLERİNİ GİZLİYOR!- SERVET VERGİSİ NEDEN VE NASIL ALINMALI ? (8)/07.02.2021
SERVETİ NEDEN VE NASIL VERGİLENDİRMELİYİZ ?(6. Bölüm) – ZENGİNLERİ VERGİLENDİRMEK İÇİN SOMUT NEDENLER ?/03.02.2021
SERVETİ NEDEN VE NASIL VERGİLENDİRMELİYİZ? (4. BÖLÜM) – MADALYONUN İKİ YÜZÜ: ZENGİNLİK VE YOKSULLUK/17.01.2021
SERVETİ NASIL VE NEDEN VERGİLENDİRMELİYİZ ? (3.BÖLÜM) – EŞİTSİZLİKLER ARTIYOR VE MÜDAHALE GEREKİYOR/03.02.2021
SERVETİ NEDEN VE NASIL VERGİLENDİRMELİYİZ? (2.BÖLÜM): COVİD 19 VE KAMU GELİRİ İHTİYACI/01.02.2021
SERVETİ NASIL VE NEDEN VERGİLENDİRMELİYİZ ? BİRİNCİ BÖLÜM/03.01.2021