DEVRİMCİLER HATALARINI GİZLEME GEREĞİNİ DUYMAZLAR

Mert Yıldırım / 04.06.2023

“Bugüne dek bütün devrimci partiler, kendilerini beğenmişlikleri, güçlerinin nerede olduğunu görmeyişlerini ve eksikliklerini ortaya koymaktan korkmaları yüzünden yıkılıp gitmişlerdir. Ama biz yıkılmayacağız. Çünkü biz eksikliklerimizi ortaya koymaktan korkmuyoruz ve onları yeneceğiz”. (Lenin, Seçme yazılar)

İşte tamda bu, Lenin’in dediği gibi devrimciler kendi yetersizliklerini masaya yatırmaktan çekinmez. Yaptığı yanlış hamleleri kendi yoldaşlarına ve halka açıklamaktan kaygılanmaz. “Halkın morali bozulmasın” diye açıklanmayan, tartışılmayan ve özeleştiri verilmeyen yanlışlar aslında fena halde halkın ve aktivistlerin moralini bozar. Oysa halk zaten herşeyi biliyor, ama yinede açık seçik konuşulmasını bekliyor. Kendisinin dahil edilmesini istiyor.

Peki bu yapılıyor mu?

O halde hiç lafı dolandırmadan mevcut tablonun adını koymak gerekiyor. Varsa yanlış (ki vardır) bunu açık açık konuşup özeleştiri vermek gerekiyor.

Örneğin demokratik siyasetin gerilediği bir sır değil artık. Tabi bunun bir yığın nedeni var. Hem nesnel hem de öznel nedenleri bulunmaktadır. Öznel nedenler filan kişi şunu veya bunu yaptı değildir. Sorunun/ sorunların nedeni kişiler değil, siyasetin ve işleyişin bütününde aranmalıdır.

Demokratik siyaset adı üstünde açık ve yatay çalışma demektir. Oysa epey bir zamandır açık faşizm koşullarında bulunuyoruz. Bu durum açık çalışma alanının ve demokratik ortamın olmadığı veya sınırlı olduğu anlamına geliyor. Fakat gerilemenin nedeni sadece bu değildir. Memlekette bir bütün olarak devrimci hareket gerilemiştir. Zaten demokratik siyaset alanının gerilemesinin bir nedeni, daha doğrusu esas nedeni devrimci hegemonyanın zayıflamasıdır.Esas denilmesinin nedeni bugünki demokratik siyasetin vücut bulması devrimci hegemonyanın sonucu olmasıdır.

Örneğin bugünkü demokratik siyaset, 1960’lı yıllarda TİP öncülüğünde ortaya çıkan demokratik siyaset gibi değildir. Nasıl ki 1970’li yıllarda ortaya çıkan devrimci direniş, FKF-TİP öncülüğünde gelişen akademik- demokratik mücadelenin ürünü ise mevcut demokratik siyasette Botan bozkırlarında başlayan ve giderek tüm coğrafyaya yayılan devrimci hegemonyanın ürünüdür. Bu tarihsel ve güncel arka plan gözden kaçırılır ise subjektivizm kaçınılmaz olur. Politik ve örgütsel krizin adı tam olarak konulamaz.

Bütün bunlara rağmen demokratik siyasetin ağırlığı ve gündemi etkileme gücü devam etmektedir. Her alanda yaşanan sistem krizi demokratik siyasetin umut olma durumuna ortam sunmaktadır. Ama en önemlisi de onca operasyon ve saldırılara rağmen devam eden politik direniştir. Bu direniş önemli bir moral oluşturmaktadır. Ama bu moral ve prestij tek başına sistemin tasfiyesine yetmez.

Mevcut dinamikler üzerinde sürdürülebilir bir başarı için var olan örgütsel krize bir çıkış yolu bulunmalı.

Mevcut demokratik siyasetin ağırlığı ile örgütsel niteliği örtüşmüyor. Arada büyük makas bulunmaktadır. Bu makas kapanmaz ise politik ve moral prestij tasfiye olur ve yerini derin bir toplumsal pasifikasyona bırakır. Tarihte bunun sayısız örnekleri bulunmaktadır.

Örgütsel daralmanın giderilmesinin yolu eksikleri tespit etmekten geçiyor

Mevcut politik ve örgütsel reflekslerle açık faşizmin koşullarında siyaset yapmak ve sonuç almak pek mümkün görünmüyor.

Yeni dönemin çalışma tarzının ilk adımı “fabrika ayarlarına” dönmekten geçiyor. Ama en önemlisi de politik ve ideolojik eğitimlere ağırlık verilmesi gerekiyor. Kitlelere politik, kadrolara ideolojik bilinç en önemli işlerin başında geliyor.

İdeolojik perspektiften yoksun politik çalışma dar pratik faaliyetir. Dar pratikçilik sürdürülebilir bir siyaset değildir.

Kendiliğindenci kitle hareketleri sistem krizine neden olsada, politik ve örgütsel önderlikten yoksun bir kitle hareketinin sistem krizini derinleştirme ve muzaffer olma şansı yoktur. Aksine kendiliğindenci kitle hareketi yenilmeye ve daha derin yılgınlığa yol açmaya mahkumdur. “Ayaklanma bir sanattır” tespiti buradan geliyor.


Hem toplumcu siyasetin kitleselleşmesi için hem de kendiliğindenci kitle hareketinin ileri gitmesi için örgüte/ örgütlere ve kadrolara ihtiyaç var.

 

Diğer Yazılar

Yoksulluk

EKONOMİYİ BÜYÜTME KONUSUNDA İKİ FARKLI YOL

  Mustafa Durmuş / 9 Eylül 2024 Geçen hafta açıklanan büyüme verilerini analiz ederek başlayalım: …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir