Mustafa Durmuş / 1 Haziran 2023
Seçimler İktidar Blokundan yana sonuçlanınca, bir yandan ülkedeki demokrasinin işlerliği tartışılmaya başlandı, diğer yandan üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ın yaptığı balkon konuşması, dinleyenlerin bu konuşmaya verdiği destek ve kitlenin attığı idam cezası talep eden sloganlar ülkenin nereye doğru sürüklendiğini gözler önüne serdi.
Tek başına seçime katılımın yüksekliği seçimlerin adil yapıldığını göstermez
İktidar yanlıları seçimlere katılım oranının yüksekliğini ülkede demokrasinin işlediğini ve yapılan seçimlerin de adil bir biçimde yapıldığını kanıtlamak için kullanıyor. Onlara göre aksi bir ortam olsaydı seçimlere katılım oranı yüzde 85 gibi yüksek bir oranda olmazdı.
Oysa bu ülkede 1982 yılında, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin gölgesinde yapılan ve darbeci Kenan Evren’in cumhurbaşkanı seçildiği yeni anayasa oylamasına katılım oranı yaklaşık yüzde 92 idi. Böyle bir ortamda yapılan bir oylamanın demokratik ya da adil olamayacağını söylemeye gerek yok.
(Anayasa’ya Hayır kampanyasının yürütülmesinin askeri faşist diktatörlük nedeniyle imkansız olduğu 1982 Anayasa referandumunda seçmenlere kullandıkları oyun rengi dışarıdan görünecek biçimde şeffaf zarflar dağıtıldı, durumu hicveden karikatür -editör)
Kısaca, 1982’de seçime katılım darbecilerin zoruyla, asker korkusuyla (ayrıca oy kullanmayanlara uygulanan bir para cezası da vardı), son seçimlerdeki katılımsa bir yandan parti -devletin kendi kitlesini mobilize etme başarısıyla, diğer yandan toplumun diğer yarısından gelen değişim isteğiyle yüksek oldu.
Demokraside en fazla aşınma yaşayan dördüncü ülkeyiz
Kaldı ki dünya Türkiye’deki gelişmeleri bizim ana akım medyamızdan daha farklı değerlendiriyor. Örneğin, yıllardır tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’deki demokrasi konusundaki gelişmeleri de takibe almış olan V-Dem Enstitüsü gibi uluslararası kuruluşlar var.
Aşağıdaki görsel bu enstitü tarafından bu yılın Mart ayında yayımlanan “Demokrasi Raporu”nda yer alan verileri kullanan S. Landin tarafından hazırlandı. (1)
Landin, metodolojik olarak “seçimli demokrasi” ya da “seçimli otokrasi”nin küresel çapta ne durumda olduğunu ortaya koyarken, devletlerin resmi açıklamalarını değil, asıl olarak “özgür ve adil seçimler”, “hukukun üstünlüğü”, “bilgi edinme hakkı ve örgütlenme özgürlüğü” ve “ifade özgürlüğü” gibi göstergelerin de içinde yer aldığı bir grup değişkeni kullanıyor.
Buna göre, son 10 yılda demokratik seçimlerin en fazla aşınmaya uğradığı ya da demokratik seçimlerden en fazla uzaklaşan ülkeler arasında Türkiye ilk 4’te yer alıyor. Öyle ki ülkenin 2010 yılında Demokrasi Endeksi’ndeki puanı 100 üzerinden 55 iken, 2022 yılında, yani geçen yıl 28’e geriledi. Bu, 27 puanlık bir düşüş ya da son 10 yılda demokraside yüzde 51’lik bir gerileme yaşandı demek oluyor.
Dahası Türkiye, Demokrasi Endeksi’nin en alttaki yüzde 20-30’luk grubunu oluşturan, yani demokrasinin sadece kırıntılarının olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Bu grupta Türkiye’nin dışında Ruanda, Vietnam, Mısır, El Salvador, Kazakistan, Etiyopya gibi ülkeler var. (2)
Zarlar hileli
Bu tespitlerin ne denli yerinde olduğu 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan seçimlerde görüldü. Öyle ki özgür ve adil bir seçimin yapılamadığı artık toplumun büyük bir kesimince kabul ediliyor.
Çünkü bu seçimlerde tarafsız olması gereken Yüksek Seçim Kurulu da (YSK) dahil, neredeyse tüm devlet aygıtı (imkânları başta olmak üzere) net bir biçimde iktidar blokunu oluşturan partilerin yanında yer aldı, imkânlar sadece onlar için kullanıldı.
Ayrıca, muhalefet partileri, liderleri ve seçmenleri bir yandan şeytanlaştırıldı, terörizmle ilişkilendirildi, bir yandan da kolluk ve yargı tarafından baskı altına alındı. Seçimden hemen önce bildik gözaltılar yapıldı.
Geleneksel ve sosyal medya ulusal ve yerel çapta olmak üzere yüzde 90 oranında iktidarın kontrolü altındaydı. Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı ile ilgili yalan, iftira, karalama ve sahte videolarla dolu ciddi bir dezenformasyon süreci yürütüldü.
Kuşkusuz tüm bunlar seçim sonuçlarına net etkide bulundu ve iktidar bloku iktidarda kalmayı sürdürdü. Toplumun yarısının değişim talebi ise gerçekleşemedi.
Halkın bir kısmı bilim dışı, hakikat ötesi ideoloji ve propagandaya maruz bırakıldı
Ancak adil bir seçimin yapılmadığı bir gerçek olsa da, bu durum seçimde elde edilen sonuçları bütünüyle açıklamaya yetmiyor.
Hele ki, 21 yıllık iktidarında, özellikle de son yıllarda çok ciddi bir yıpranma yaşayan, tarihimizdeki en büyük depremde resmi olarak 55 bine yakın insanımızın kaybında ciddi sorumluluğu bulunan, üstelik deprem sonrasındaki müdahalelerinde yetersiz kalan ve ülke ekonomisini tarihinin en derin krizlerinden birine sokarak, insanlarını yüksek enflasyon altında ezdiren, onları açlığa yoksulluğa, işsizliğe sürükleyen bir iktidar hala ayakta kalabiliyorsa, burada seçim hileleri dışında başka şeylere de bakmak gerekiyor.
Aslında, demokrasiden uzaklaşmanın, giderek otoriterleşmenin ve gericileşmenin asıl nedenlerinin, son 21 yıldır ülkede hâkim olan neo liberal-neo muhafazakâr/siyasal İslamcı düzen ve onun ideolojisi ve uygulamaları olduğunu biliyoruz.
Öyle ki bu düzenin egemenleri, yönetenleri, ülke ekonomisini krize sokarken, insanımızı hem yoksullaştırıp hem aşırı borca sokup iktidar partisine, cemaat ve tarikatlara el açar bir hale getirerek biate zorladılar hem de bu süreçte onları demokrasiden, insani değerlerden, özgür düşünceden, laiklikten uzaklaştırdılar.
Yaşanan derin ekonomik sorunların üzerini örtebilmek içinse milliyetçiliği ve militarizmi körüklediler, her türden politikleştirilmiş dinci fikirlerle insanımızı kuşattılar ve sonuç olarak istedikleri gibi bir kitle tabanı yarattılar.
Bu bilinçli çabanın sonucunda, aslında hayatlarından (özellikle de ekonomik sıkıntılar yüzünden memnun olmayanlar), öfkelerini kendilerini bu duruma sokanlara değil, yanlış bir biçimde değişim isteyen muhalefete yönelttiler.
Bu bağlamda, içinde bulunduğumuz durum sadece demokrasiden uzaklaşma ya da devlet ve siyaset alanının tamamen gericileşmesi değil, toplumun azımsanamayacak bir kesiminin faşizmi destekler bir hale getirilmesidir.
Bu nedenle de durum göründüğünden çok daha sıkıntılıdır. Kitleleri bu büyünün etkisinden kurtaracak formüller ve mücadele yöntemleri bulamadığımız sürece, bu insanların kazanılması ve ülkenin demokratikleşmesi mümkün olmayacaktır.
Hakiki çözümler sunamayan bir muhalefet ile ancak buraya kadar
Seçim sürecinde oluşturulan ana muhalefet ittifakı (Millet İttifakı) sağcı, milliyetçi ve sosyal demokratlığı tartışmalı partilerden oluşan bir ittifaktı. Yani aşırı sağcı, otoriter popülist bir iktidara karşı muhalefet bu iktidardan özde farkı olmayan merkez ve sağ partilerden geldi. AKP ve MHP’den ayrılanların kurduğu partiler CHP ile birlikte ana muhalefeti oluşturdular.
“Güçlendirilmiş parlamenter demokrasi” önerisi dışında, özellikle de kapitalist sistemi karşılarına alan, bir yandan da kitlelere güven veren bir programları ve duruşları da olmadığı için, 21 yıllık sağ popülist otoriter deneyime ve sermaye ve devlet gücüne sahip mevcut iktidar bloku karşısında başarılı olamadılar.
Yeşil Sol Parti’nin (YSP) önderliğindeki “Emek ve Özgürlük İttifak” da alternatif bir demokrasi ve ekonomi programı sunamadı. Ayrıca, TİP ile yapılan ittifakın neden olduğu iç tartışmalar ve milletvekili adaylığı listelerinin oluşturulması sırasında yapılan yanlışlıklar, Üçüncü Yol’u açacağı iddiasında bulunan bu ittifakın da seçimlerden başarısız bir biçimde çıkmasıyla sonuçlandı.
Sonuç olarak
Sadece zarlar hileli değildi. Topluma kabul ettirilmiş Siyasal İslam ile sarmalanmış bir faşist ideoloji de bu seçimlerde çok etkili oldu. Sosyalistlerin çok zayıf olduğunu, onların dışındaki demokratik muhalefetin yetersiz kaldığını ve stratejik yanlışların yapıldığını da hesaba kattığımızda seçimlerin neden kaybedildiği aslında ortada.
Ancak asıl tehlike ile henüz karşılaşmadık. Zira yapılan balkon konuşması bundan böyle özellikle de yerel yönetim seçimlerine 9 ay gibi kısa bir süre kala, güç tazelemiş İktidar Blokunun daha da sertleşebileceğinin açık işaretleri ile dolu.
Üstelik mevcut iktidar, sebep olduğu ekonomik krizin enkazının altında kalmamak için de çaba gösterecek ve bu krizin faturasını emekçilere ve halka yıkarken, onların sesini iyice kısmaya çalışacaktır. Seçimlerde galip çıkmanın verdiği moral ile öncelikle bunu emek, demokrasi ve barış güçleri üzerindeki baskısını artırarak yapacaktır.
Bu nedenle emek, demokrasi ve barış güçleri, bu seçimlerden dersler çıkartarak, ideolojik ve örgütsel yenilenmeyi sağlamalı ve iktidar blokunun büyüsü altındaki kesimler de dahil, tüm toplumun karşısına onların acil ekonomik sorunlarına emekten yana çözümlerle çıkmalı ve daha da önemlisi, onlara güven verecek bir siyasal ve örgütsel kararlılık sergilemelidir.
Aksi halde, “boş tencere” iktidar devirmeyeceği gibi, giderek daha fazla kitleyi faşizmin peşine takabilir.
Anahtar sözcükler: Demokrasi, Demokrasi Endeksi, Faşizm, Seçimler, Siyasal İslam, V-Dem Enstitüsü.
Dip notlar:
- https://www.visualcapitalist.com/cp/number-democracies-globally (28 May 2023).
- V-Dem Institute, Democracy Report 2023: Defiance in the face of autocratization, March 2023, s. 43.
YAZARIMIZIN DAHA ÖNCE YAYINLADIĞIMIZ YAZILARI.
PRANGALARI KIRMAK İÇİN NE YAPMALI (YA DA YAPMAMALI?)/22.05.2023
İKİNCİ TUR İÇİN MUHALEFET NE YAPMALI ?/18.05.2023
ÇOCUKLUK HASTALIĞINA KAPILMA LÜKSÜMÜZ YOK!/13.05.2023
GELİR ADALETSİZLİĞİ: MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR!/12.05.2023
İHA VE SİHALARLA ÖVÜN AMA İŞ CİNAYETLERİNİ ÖNLEMEDE YETERSİZ KAL/12.05.2023
HANİ BU YIL AYA GİDECEKTİK ? /22.04.2023
BÜTÇE AÇIĞI VE CARİ AÇIK ALARM VERİYOR ! /25.03.2023
AVRUPA’NIN PLASTİK ÇÖPLÜĞÜNE DÖNÜŞMÜŞÜZ!/19.03.2023
“DÜNYADA ÖZGÜRLÜKLERİN DURUMU” RAPORUNDA TÜRKİYE/13.03.2023
CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILINDA ADALETLİ BİR VERGİ SİSTEMİNE OLAN İHTİYAÇ DEVAM EDİYOR./25.02.2023
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ VE KOMPLO TEORİLERİ/19.02.2023
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİ YURTLARINDAN ETMEYİN !/13.02.2023
TİLKİYE “TAVUK SEVER MİSİN” DİYE SORMUŞLAR, KIS KIS GÜLMÜŞ/06.02.2023
VERGİNİ DERT ETME OYUNU VER YETER /02.02.2023
ŞEHİRLERİN ISLAHINDA YENİ BİR YAKLAŞIM: GERİLLA ŞEHİRCİLİĞİ/28.01.2023
SAĞ POLİTİKALAR KRİZİN FATURASINI EMEKÇİLERE ÖDETİR/20.01.2023
“YERLİ VE MİLLİ” İHRACAT MODELİ/18.01.2023
ÜCRET ARTIŞI MI ENFLASYONA, ENFLASYON MU ÜCRET ARTIŞINA NEDEN OLUYOR ?/12.01.2023
2017’DEN BU YANA TÜRKİYE’NİN DÜNYA EKONOMİSİ İÇİNDEKİ PAYI BEŞTE BİR AZALDI/31.12.2022
KONAKLAMA VERGİSİ VE DIŞLANAN YEREL YÖNETİMLER/23.12.2022
SAHİ BİZ NEDEN VERGİ ÖDÜYORUZ ? /11.12.2022
FITCH’IN 2023 SEÇİM SENARYOSU ÜZERİNE KISA BİR DEĞERLENDİRME/03.12.2022
ÇOCUK YOKSULLUĞU SADECE BİR ADALET EKSİKLİĞİ SORUNU MUDUR ?/29.11.2022
SON FAİZ İNDİRİMİ KİME YARAYACAK ? /25.11.2022
MECLİS’TE BÜTÇE GÖRÜŞÜLÜRKEN BİR “BARIŞ BELGESİ” OLARAK “MAGNA CARTA’NIN ÖNEMİ/21.11.2022
HAZİNE’NİN EUROBOND BORÇLANMASI VE İÇİNE DÜŞTÜĞÜMÜZ BORÇ TUZAĞI/09.11.2022
KAR VE EKOLOJİK ZARAR EL ELE/08.11.2022
2023 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TEKLİFİ ÜZERİNE BAZI NOTLAR/22.10.2022
YÜKSEK ENFLASYON HALKI EZEN BİR VERGİYE DÖNÜŞTÜ/08.10.2022
“PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ” ALTINDA AZALAN EKONOMİK REFAHIMIZ/26.09.2022
ENFLASYON VE YAŞAM MALİYETİNDEKİ ARTIŞLARLA MÜCADELE EMEKTEN YANA POLİTİKA ARAÇLARI/17.09.2022
EMEKÇİLERİN ENFLASYONLA MÜCADELEYE BAKIŞI VE PROGRAMI NASIL OLMALI ?/12.09.2022
SAVAŞLARIN VE EŞİTSİZLİKLERİN GÖLGESİNDE BİR “DÜNYA BARIŞ GÜNÜ”/01.09.2022
“KUR GARANTİLİ MİLLİ PARA” VE HAKİKAT ÖTESİ SİYASET/24.08.2022
ANKARA’DAN BİR HABER GELDİ, DEDİLER Kİ PARA POLİTİKASI ÖLDÜ/19.08.2022
ONUN ARABASI VAR GÜZEL Mİ GÜZEL/01.08.2022
TÜİK ENFLASYONU “BATI CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEY YOK” / 06.08.2022
SERMAYE KONTROLLERİ (3): İKTİDAR VE MUHALEFET YAN YANA/24.07.2022
FAİZİ Mİ, ANAPARAYI MI SİLELİM, YOKSA EĞİTİMİ TÜMDEN ELDEN Mİ GEÇİRELİM?/23.07.2022
BİZ HARİÇ “TÜM DÜNYA YANLIŞ YAPIYOR” OLABİLİR Mİ ?/19.07.2022
İLK 20’YE TEKRAR GİRDİK (!) /14.07.2022
SERMAYE KONTROLLERİ İYİ Mİ KÖTÜ MÜ ?/11.07.2022
SRİ LANKA: İÇ SAVAŞIN PENÇESİNDEN IMF’NİN KAPISINA!/10.07.2022
NATO Zirvesi Toplanırken/30.06.2022
SEÇİM YOLUNDA UKRAYNA SAVAŞI BAHANE EK BÜTÇE ŞAHANE/24.06.2022
ENFLASYON DA BÜTÇE DE FEVKALADENİN FEVKİNDE /20.06.2022
ÖDEMELER DENGESİNE BAK DIŞ GÜÇLERİ GÖR/15.06.2022
EKONOMİK BÜYÜME (2) NEREYE KADAR ? (BÜYÜMENİN NİTELİKSEL SORGULAMASI)/12.06.2022
EKONOMİK BÜYÜME (1): NE PAHASINA ?/07 Haziran 2022
“FAKİRİN CUĞARASINA”, GARİBANIN BİRASINA DOKUNMAK !/30 Mayıs 2022
SEÇİM SATHI MAİLİNDE JEOPOLİTİK RİSKLER DE, KUR DA YÜKSELİŞE GEÇTİ/29.05.2022
KONUTTA ÜÇ MÜJDELİ HABER (2) ALTERNATİF BİR KONUT POLİTİKASI NASIL OLMALI ?/22.05.2022
KONUT FİYATLARI VE SURİYELİ SIĞINMACILAR /11.05.2022
EMEK, BARIŞ VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ BİR BÜTÜNDÜR / 05.05.2022
UKRAYNA SAVAŞI, GIDA ENFLASYONU, ARTAN YAŞAM MALİYETLERİ VE KAPIDAKİ AÇLIK/17.04.2022
YENİ EKONOMİK MODEL BAŞLAMADAN BİTTİ / 12.04.2022
UKRAYNA SAVAŞI, DÜNYA EKONOMİSİ VE BARIŞ GÖRÜŞMELERİ /03.04.2022
BÜTÇEMİZ HAZİNEMİZ MÜSAİT AMA SİZİN İÇİN DEĞİL /23.03.2022
AYNI GEMİDE DEĞİLİZ / 14 Mart 2022
KAPİTALİZM BİRLEŞTİRİCİ DEĞİL PARÇALAYICIDIR, BÜTÜNLEYİCİ DEĞİL BÖLÜCÜDÜR !/6 Mart 2022
ANADİL, DOĞRUDAN DEMOKRASİ, EKOLOJİ VE EMEK MÜCADELESİ / 21.02.2022
Halkın Beslenme ve Isınma Arasındaki Zor Seçimi / 09.02.2022
TÜRKİYE EKONOMİSİ DÜNYANIN GERİ KALANINDAN NEGATİF AYRIŞMAYA DEVAM EDİYOR !/ 28.01.2022
ENFLASYON YERLİ Mİ GEÇİCİ Mİ YÖNETİM HATASI MI ? /24.01.2022
ENFLASYONU DÜŞÜREMEDİK YERİNE İHRACAT VERELİM/ 11.01.2022
2021’DE EKONOMİK TABLO /10.01.2022
TÜRKİYE EKONOMİSİ DÜNYADA İLK 10’A GİREBİLİR Mİ ?, GİRMELİ Mİ ? /03.01.2022
NASS, FED DERKEN ‘ÖRTÜLÜ’ FAİZ ARTTIRIMI GELDİ!/ 23.12.2021
KUR KORUMALI MEVDUAT VE ÖRTÜLÜ FAİZ ARTTIRIMI ÜZERİNE/ 22.12.2021
TÜRKİYE EKONOMİSİ FİNANSAL KRİZDEN ÖNCEKİ SON DURAKTA / 17.12.2021
HOŞ OLMAYAN İKTİDAR ARİTMETİĞİ HALK ENFLASYON VE KUR ALTINDA EZİLİRKEN EKONOMİYİ BÜYÜTMEK/ 04.12.2021
SON FAİZ İNDİRİMİNİN NEDENLERİ VE OLASI SONUÇLARI./ 21.11.2021
DEMOKRATİK KATILIMCI BİR HALK BÜTÇESİNE İHTİYACIMIZ VAR./15.12.2021
KÜRESEL İKLİM FİNANSMANI İKLİM YIKIMINI DURDURABİLİR Mİ ?/ 08.11.2021
İKLİM YIKIMI İLE MÜCADELE COP 26 TOPLANTILARINA SIĞMAZ (1) “NET SIFIR” EMİSYON DEĞİL, GERÇEK SIFIR; EMİSYON GEREKİYOR !/01.11.2021
PROF. DURMUŞ YENİ BİR SAVAŞA GİRMEK YANGINA KÖRÜKLE GİTMEKTİR/ 24.10.2021
DEVLET-SERMAYE SINIFI İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA TÜSİAD’IN YAPTIĞI ÇIKIŞ /21.10.2021
VERGİDE EKLEKTİK POPÜLİZM (MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR)/ 17.10.2021
İKLİM GÖÇMENLERİ (İKLİM KRİZİ, GÖÇ VE SIĞINMACI İLİŞKİSİ-2)/10.10.2021
“SINIR / GÖÇ SANAYİ KARMASI” SIĞINMACILARIN ACILARINDAN KAR DEVŞİRİYOR (İKLİM KRİZİ, GÖÇ VE SIĞINMACI İLİŞKİSİ) 1/26.09.2021
EMPERYALİZM VE EYLÜL ASKERİ DARBELERİ : 11 EYLÜL 1973 ŞİLİ VE 12 EYLÜL 1980 TÜRKİYE/11.09.2021
ORTA VADELİ PROGRAM: ORTAYA VASAT PROPAGANDA BELGESİ/ 09.09.2021
DÜNYA BARIŞ GÜNÜ’NDE YÜKSELEN MİLİTARİZM VE ASKERİ HARCAMALAR (İKLİM KRİZİ-MİLİTARİZM İLİŞKİSİ-1)-1) /01.09.2021
İKLİM KRİZİ GELİR EŞİTSİZLİĞİ İLİŞKİSİ /22.08.2021
İKLİM KRİZİ ARTIK BEKLENENDEN ÇOK DAHA YAKIN ! 15.08.2021
ACİLEN ÇÖZMEMİZ GEREKEN 5 TEMEL SORUN /08.08.2021
DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR”DA…/ 01.08.2021
AŞILAMADAKİ SORUN: HALK MI MESAFELİ, İKTİDAR MI YETERİNCE GAYRETLİ DEĞİL ? /30.07.2021
PARANIN İZİNİ SÜR, YOLSUZLUKLARI GÖR! / 19.07.2021
DEMOKRASİYİ SAVUNMAK, KAMUSAL HİZMETLERİ VE KESK’İ SAVUNMAKTIR./ 27.06.2021
KAMU MALİYESİ RAPORU VE BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ BÜTÇEDEKİ ADALETSİZLİKLERİ TESCİL EDİYOR!/23.06.2021
İLK GÜNAHI KİM İŞLEDİ ? / 13.06.2021
YOUTUBE YAYINI : KARANTİNA TV SALYADAN KURAKLIĞA İKLİM YIKIMI VE TÜRKİYE EKONOMİSİ/07.06.2021
BİRİ BÜYÜDÜ, BİRİ KÜÇÜLDÜ BİRİ YENİDEN BULUNDU./06.06.2021
KOLOMBİYA’DA VERGİ İSYANININ ORTAYA ÇIKARDIĞI GERÇEKLER./30.05.2021
YOUTUBE YAYINI: KARANTİNA TV MAFYANIN İKTİSADI, EKONOMİNİN MAFYASI
CARİ AÇIĞA DAYALI BÜYÜMEYE DEVAM / DIŞ BORÇ STOKU VE HEBA EDİLEN 18 YIL (3)/23.05.2021
ÖNCE SOSYAL ADALET /20.05.2021
CARİ AÇIĞA DAYALI BÜYÜMEYE DEVAM / PORTFÖY YATIRIMLARI PARADOKSU (2)/17.05.2021
YOUTUBE YAYINI: KARANTİNA TV: EKONOMİNİN VE YÖNETİMİN PERFORMANSI
CARİ AÇIĞA DAYALI BÜYÜMEYE DEVAM / DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI KURUDU (1)/09.05.2021
GAZETE DUVAR RÖPORTAJI PROF. DR. MUSTAFA DURMUŞ: “KAYNAK OLMADIĞINDAN DEĞİL NİYET OLMADIĞINDAN HALKA DESTEK VERİLMİYOR.”/02.05.2021
SALGINDA 1 MAYIS: RÜYAYI GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRMEK HALA MÜMKÜN !/02.05.2021
YOUTUBE YAYINI: KARANTİNA TV BİZ DURURSAK HAYAT DURUR !: SALGIN KOŞULLARINDA İŞÇİ SINIFI /26.04.2021
İNKAR KRİZ GERÇEĞİNİ ORTADAN KALDIRMAYA YETMİYOR/26.04.2021
GELİR DESTEKLİ BİR AYLIK TAM KAPANMA: HEM SAĞLIĞIMIZI, HEM DE EKONOMİYİ KORUMAK İÇİN/18.04.2021
YOUTUBE YAYINI: KARANTİNA TV “COVID SIRASINDA ve SONRASINDA EMEK DÜNYASI”/12.04.2021
DEVLET BÜYÜRKEN KAMUSALLIK HIZLA TASFİYE EDİLİYOR /11.04.2021
“GÜVEN”, “İSTİKRAR” VE “ŞAHLANAN” TÜRKİYE EKONOMİSİNİN TEKNOLOJİ VE SANAYİ TEMELİ/04.04.2021
SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI STRATEJİSİNE DEVAM /25.03.2021
İKTİDAR BLOĞUNUN STRATEJİSİ ÜZERİNE/24.03.2021
YOLSUZLUK ALGISI ENDEKSİNDE 15 PUANLIK KÖTÜLEŞME/22.03.2021
REFORM ALGISINA DEĞİL KÖKLÜ İLERİCİ BİR DEĞİŞİME İHTİYACIMIZ VAR/14.03.2021
COVİD 19 SALGINININ İKİNCİ YARISINDA TÜRKİYE EKONOMİSİ: GERÇEKLER VE ALGI YÖNETİMİ/07.03.2021
“TEMEL GELİR GÜVENCESİ” ZAMANI / 03.03.2021
COVİD-19 SALGINININ İKİNCİ YARISINDA DÜNYA: DÜNYA EKONOMİSİNE İLİŞKİN ÖNGÖRÜLER.
KAPİTALİZM VE SPEKÜLASYON: TESLA, ELON MUSK VE BİTCOİN
HALK VERGİ YÜKÜ ALTINDA EZİLİYOR, VERGİ REKORTMENLERİ İSİMLERİNİ GİZLİYOR!- SERVET VERGİSİ NEDEN VE NASIL ALINMALI ? (8)/07.02.2021
SERVETİ NEDEN VE NASIL VERGİLENDİRMELİYİZ ?(6. Bölüm) – ZENGİNLERİ VERGİLENDİRMEK İÇİN SOMUT NEDENLER ?/03.02.2021
SERVETİ NEDEN VE NASIL VERGİLENDİRMELİYİZ? (4. BÖLÜM) – MADALYONUN İKİ YÜZÜ: ZENGİNLİK VE YOKSULLUK/17.01.2021
SERVETİ NASIL VE NEDEN VERGİLENDİRMELİYİZ ? (3.BÖLÜM) – EŞİTSİZLİKLER ARTIYOR VE MÜDAHALE GEREKİYOR/03.02.2021
SERVETİ NEDEN VE NASIL VERGİLENDİRMELİYİZ? (2.BÖLÜM): COVİD 19 VE KAMU GELİRİ İHTİYACI/01.02.2021
SERVETİ NASIL VE NEDEN VERGİLENDİRMELİYİZ ? BİRİNCİ BÖLÜM/03.01.2021