MİLİTARİZM VE MİLLİYETÇİLİK

Mert Yıldırım / 15.12.2022

Militarizm ve milliyetçilik hem birbirini besleyen hem de iç içe olan ikiz alanlardır. Ulus-devlette vücut bulan bu ikiz alanlar geçen zaman içinde kabuk değiştirmiş olsa da etkisini sürdürmeye devam ediyor.

Milliyetçiliğin ilk çıktığı coğrafya olan Batı ülkelerinde yığınların “daha fazla eşitlik, daha fazla özgürlük” talepleriyle verdiği mücadele sonucu söz konusu alanları belli ölçüde törpülenmiş olsada etkisi sürüyor. Özellikle göçmen sorunu nedeniyle yabancı düşmanlığı ve milliyetçilik yeniden yükselişe geçmiştir.

Ancak Doğu toplumlarında durum daha vahimdir. Militarizmin ve Milliyetçiliğin toplumlar içindeki politik ve kültürel nüfusu derindir.

Batı toplumlarında ordu daha çok koruyucu işlevine sahipken, Doğu toplumlarında koruyucu işlevi yanında, siyaseti dizayn eden kurucu bir niteliği de bulunuyor. Bunun en somut örneğini Cumhuriyet Türkiye’sinde görmek mümkündür.

1920’li yıllarda gerçekleşen Türk devrimi programatik olarak burjuva devrimi olmakla birlikte, buna önderlik eden burjuvazi değil, ordu ve bürokrasisi olmuştur. İktisadi olarak zayıf olan burjuvazi siyaseten de zayıf kalmıştır. Daha sonraki yıllarda ekonomik olarak palazlanmış olsa da, varlığını ordu bürokrasisine borçlu gören burjuvazi her zaman orduya biat etmiştir. Ayrıca ihtiyaç halinde ve yönetemez duruma geldiğinde orduyu imdada çağırmıştır. 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül askeri cuntalar bunun birer örnekleridir.

(Militarizmin sinemadaki en net eleştirilerinden biri İngiliz yönetmen Stanley Kubrick imzalı Full Metal Jacket filmiydi-editör)

15 Temmuz darbe oyunu dahil, tüm darbelerin sonuçları emekçi sınıfların aleyhine olmasına karşın, ordunun “en güvenilir kurum” olarak görülmesi bu memleketin en büyük trajedisidir. Bunun bir nedeni güç ve korku ilişkisi iken, bir başka nedeni tarihten gelen kültürel ve ideolojik kodlardır.

Cumhuriyetin kuruluşunda hem fiili hem de ideolojik rol oynayan ordunun devamlılığı Osmanlı’dan gelmektedir. Askeri feodal imparatorluk olan Osmanlı ise militarist karakterini Asya’dan gelen fetihçi boylarda almıştır.

Dersim’i bombalayan Atatürk’ün manevi kızı, Ermeni kırması, ilk tayyareci kadın olan Sabiha Gökçen, anılarında Atatürk’ün Türkleri “askeri ulus” olarak tanımladığını ileri sürmüştür.

Militarizm ve milliyetçilik ile malul Türk toplumsal gerçekliği sol-sosyalist hareketine de sirayet etmiştir. Bunun sonucu olarak iktidar ufku daima dar kalmış, devlet sermayeden ordu devletten azade ele alınmıştır. Devletin zor aygıtı olan orduya ilişkin “bizim ordumuz” biçiminde tezahür etmiştir.

1970’li yıllarda dillendirilen “ordu millet el ele” sloganı sınıf önderliğinde ileri sürülen yan yana durma değil, “zinde güç” diyerek önderlik atfedilmiştir. Buna karşı Mahir’lerin, Deniz’lerin ve Kaypakkaya’ların başlattıkları ihtilalci çıkış ve cepheden tavır alış olmakla birlikte, daha sonra bu tutum süreklileşmemiştir. Bu nedenle iktidar ufkundan yoksunluk ve çarpıklık günümüze kadar süregelmiştir. Kendisine “sol” ve “komünist” parti diyenlerin 10 Kasım, 19 Mayıs, 29 Ekim, 30 Ağustos vb. günleri anması söz konusu ufuksuzluğun ve çarpık anlayışın birer örnekleridir.

Başka bir ulusu ezen ulus özgür olamaz!

Türk militarizminin ve milliyetçiliğinin nedenlerinin başında Kürt meselesi gelmektedir. Bunun Türkiye toplumuna faturası ekonomik kriz ve siyasal gericilik olarak ortaya çıkıyor. Bunun en somut örneği son günlerde yaşanan gelişmelerdir.

Örneğin istiklalde patlatılan bomba bir yığın çelişki ve soru işaretlerine rağmen hedef saptırılmış ve savaş çığırtkanlığı eşliğinde milliyetçilik yelkenleri şişirilmiştir. Böylece hem ekonomik kriz nedeniyle oluşan tepkiler nötralize edilmiş hem de burjuva muhalefet “Yenikapı ruhuyla” yeniden dizayn edilmiştir.

Ve böylece Marks’ın yıllar önce ileri sürdüğü “başka bir ulusu ezen ulus, özgür olmaz” tespiti veciz özelliği bir kez daha kanıtlanmıştır.

 

Diğer Yazılar

HEGEMONYA BUNALIMINDAN AÇILIMA CUMHUR İTTİFAKININ YENİ RUBİK KÜPLERİ

Ümit ÖZDEMİR / 31.10.2024 Her şey Türkiye düzen siyasetinin oyun kurucularından Devlet Bahçeli’nin “önümüzdeki günlerde …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir