BİZ HARİÇ “TÜM DÜNYA YANLIŞ YAPIYOR” OLABİLİR Mİ ?

 

Mustafa Durmuş / 19.07.2022

Kapitalizm, küresel olarak, geçmişe göre çok daha derin ve ‘çoklu krizler’ olarak adlandırılabilecek kaotik bir dönemine girmiş bulunuyor: Bir yanda politik krizler ve ekolojik kriz; diğer yanda küresel gıda krizi ve ekonomik krizler.

İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz öyle bir ekonomik kriz ki; hem yüksek enflasyon yaşanıyor hem de bir süre sonra bu durum durgunluk ile bir arada yaşanacak gibi görünüyor.

Nitekim IMF gibi uluslararası kuruluşlar şimdiden bu yıl ve gelecek yılı gözden çıkarmış, 2024 ve sonrasını kurtarmaya çalışıyor gibi görünüyorlar. (1) Bu yüzden de ha bire hükümetlere almaları gereken önlemler konusunda önerilerde bulunuyorlar.

Kapitalizm, küresel olarak, geçmişe göre çok daha derin ve ‘çoklu krizler’ olarak adlandırılabilecek kaotik bir dönemine girmiş bulunuyor: Bir yanda politik krizler ve ekolojik kriz; diğer yanda küresel gıda krizi ve ekonomik krizler.

İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz öyle bir ekonomik kriz ki; hem yüksek enflasyon yaşanıyor hem de bir süre sonra bu durum durgunluk ile bir arada yaşanacak gibi görünüyor.

Nitekim IMF gibi uluslararası kuruluşlar şimdiden bu yıl ve gelecek yılı gözden çıkarmış, 2024 ve sonrasını kurtarmaya çalışıyor gibi görünüyorlar. (1) Bu yüzden de ha bire hükümetlere almaları gereken önlemler konusunda önerilerde bulunuyorlar.

Yüksek enflasyona karşı küresel çapta faiz artırımları

Hükümetler de, bu önerileri de dikkate alarak,  özellikle de enflasyon ve yaşam maliyetlerinin artması şeklinde kendini gösteren bu kriz karşısında önlem almaya çalışıyorlar (her ne kadar önlemlerin bazıları krizleri daha da derinleştirecek özelliklere sahip olsa da).

Parasal sıkılaştırma politikaları, kuşkusuz bunların içinde de peş peşe faiz artırımları bu önlemlerin başında geliyor.

Bu önlemleri alan devletlerin başında ABD geliyor zira bu ülkede enflasyon İkinci Dünya Savaşından bu yana en yüksek düzeyine çıktı. Dahası faiz artırımları yüzünden bir süre sonra ülke ekonomisinin resesyona gireceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Hiçbir ülkenin parasının değerini düşürmek istemediği bir dönemdeyiz

Diğer yandan, FED faizleri artırdıkça doların diğer para birimleri karşısındaki değeri de artıyor. Bu da yüksek enflasyondan sıkıntı çeken başta yükselen ve azgelişmiş ekonomiler olmak üzere, diğer ülkelerin ulusal para birimlerinin daha da zayıflamasıyla sonuçlanıyor (bu para birimlerinin başında da TL’nin geldiğini biliyoruz).

Böyle yüksek ve bir kısmı da ithal enflasyon karşısında, doğallıkla hiç bir ülke parasının değerinin zayıflamasını istemiyor. Bu yüzden de hem dolardaki değer artışına karşı hem de yüksek enflasyona karşı dünyanın her yanında merkez bankaları öncelikli olarak faiz oranlarını artırmaya başladılar.

Türkiye ise bunun istisnasını oluşturuyor zira ülkeyi yönetenlerin “TL’nin değer kaybının ihracata iyi geldiği” biçiminde bir inancı var. Buna inanç diyoruz çünkü bilimsel olarak doğrulanamayan bir iddiadan ibaret.

Dünyada son 3 ayda 55 Merkez Bankası 62 kez faiz artırdı!

Financial Times’ın bir araştırması merkez bankalarının bugünlerde, diğer zamanlardan farklı olarak, 50 baz puan ve üzerinde olmak üzere çok sayıda faiz artışına yöneldiklerini ortaya koyuyor. (2)

Öyle ki: “Bu yılın Nisan-Haziran dönemini kapsayan 3 ayda, 55 merkez bankası tarafından en az 50 baz puanlık, 62 kez politika faizi artışı yapıldı. Temmuz ayında ise şimdiye kadar 50 baz puan ve üzeri 17 defa artış yapıldı. Bu yüzyılın başından bu yana hiçbir dönemde bu kadar sık ve bu kadar yüksek oranlarda faiz artırılmadı”.

Geleneksel olarak yükselen ekonomiler, gelişmiş ekonomilerdeki faiz artışlarının ardından kendi faiz oranlarını yükseltirlerdi. Şimdilerde bu ekonomiler daha erken davranıp faizleri artırıyorlar. Bu da onların döviz kurlarını sabit tutmalarına yardımcı oluyor.

Türkiye dünyada olan bitene kulak asmıyor

Türkiye tüm bu anlatılanların dışında bir çizgi izliyor. Sanki ülkede gerçekte 3 haneli enflasyon yokmuş ve ülke giderek hiper enflasyona sürüklenmiyormuş gibi, sanki TL sadece yılbaşından bu yana dolar karşısında yüzde 30 değer kaybetmemiş gibi, sanki sırf bu iki nedenden dolayı halk bu kadar yoksullaşmamış ve hayat bu kadar pahalanmamış gibi, enflasyona ve kurdaki yükselişe karşı ciddi hiçbir önlem alınmıyor.

Tamam, tarihin monolitik olarak, yani tekdüze bir biçimde ilerlemediğini biliyoruz. Örneğin, dünyada bir yanda liberal demokrasilerin içine düştüğü kriz sonucu popülist otoriter, hatta pro-faşist rejimlerde gözle görülür bir artış yaşanıyor. Diğer yanda soldan, özgürlüklerden yana rüzgârlar esiyor. Mesela Sri Lanka’da halk isyanı ile 17 yıllık tek adam rejimi devrildi, Britanya’da Boris iktidardan uzaklaştırıldı, Şili’de ve Kolombiya’da soldan yana hükümetler iş başına geldiler (muhtemelen pek yakında Brezilya’da benzer bir gelişim olacak).

Ancak eğer ülkeniz diğer ülkelere benzer bir üretim ve bölüşüm sistemine sahipse ve sizin ekonominiz böyle bir küresel kapitalist sisteme tam entegre olmuşsa,  o ülkelerde olup bitenlerin sizde de olması kaçınılmazdır.

Her ülkeye özgün koşullar elbette vardır ama bu evrensel olanın geçerliliğini ortadan kaldırmaz. Yani dünya enflasyonla mücadele konusunda bir yönde ilerlerken siz bunun dışında kalamazsınız, dahası buna ters bir yönde gidemezsiniz. Kapitalist oyunun kuralları buna izin vermez (oyunun kurallarını takmamanız için sistemin dışına çıkmayı göze almanız gerekir). Bu bir tercih olmaktan çıkar, zorunluluğa dönüşür.

Türkiye’nin bu durumu “Temel fıkrasını” anımsatıyor…

Almanya’da yaşayan Temel bir gün farkında olmadan otobanda ters yöne girer. Bunu fark eden trafik yetkilileri acilen radyo aracılığıyla sürekli anons yaparak diğer sürücüleri uyarmaya çalışırlar:

Dikkat, ters yönde bir otomobil ilerlemektedir, lütfen dikkatli olun…”  Temel’in de radyosu açıktır. Bu anonsu duyunca basar kahkahayı:

Ne birisi, yağmur gibi geliler, yağmur gibi…”

Dünyada insanlar enflasyonla, Türkiye’de TÜİK ile mücadele ediyorlar”

The Economist’te de vurgulandığı gibi: “Dünyanın her yerinde insanlar artan enflasyonla yaşamayı öğreniyorlar. Türkiye’de ise rakamları manipüle etmekten kuşkulandıkları bir iktidarla baş etmek zorunda kalıyorlar… Hızla değer kaybeden bir para birimiyle birlikte enflasyon, orta sınıftan pek çok kişiyi sınıftan attı. Milyonlarca mavi yakalı işçi, genç ve emekli, dört kişilik bir aile için ayda yaklaşık 1,200 dolar olan yoksulluk sınırının altına düştü… Ayrıca yükselen fiyatlar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından uygulanan düşük faiz oranları da toplam talebi artırdı. Kenarda parası olanlar, sayıları azalmakla birlikte, otomobile, elektronik eşyalara ve diğer dayanıklı tüketim mallarına dönük alımlarını artırdılar. Diğer bazıları tasarruflarını yüksek riskli hisse senetleri veya kripto para birimleri gibi daha değişken varlıklara yatırıyorlar. Bu yılın başlarında yayınlanan bir rapora göre, Türkiye dünyada bu alanda beşinci en yüksek paya sahip ülke konumunda. Daha da varlıklı olanlarsa gayrimenkule yatırım yapıyorlar. Bunun sonucunda ekonomide bir balon şişiyor. Yakın zamanda yapılan bir ankete göre, Türkiye’de emlak fiyatları geçtiğimiz yıl nominal olarak yüzde 182 arttı… Diğer yandan insanların yüzde 70’inden fazlası ekonomik durumlarının geçtiğimiz yıl kötüleştiğini, sadece yüzde 10’u düzeldiğini söylüyor”. (3)

Kısaca dünyanın son 3 ayda 62 kez yaptığını biz neden yapmıyoruz? Kaldı ki Türkiye ekonomisi de kapitalizme eklemlenmiş bir kapitalist ülke ve ekonominin kanunları bu ülkede de benzer işliyor.

Faizleri artırmak için artık çok geç

Gerçi, politika faizi yüzde 14.00’te sabit tutulurken, kredi kartlarından ihtiyaç kredilerine, ticari kredilerden işletme kredilerine kadar faiz oranları yüzde 30’ları buluyor. Yani piyasalardaki faiz oranları gerçekte düşük değil.

Parasını dövizde tutanlar kazanıyor mu derseniz, kuşkulu. Dolar yılbaşından bu yana yüzde 30 değer kazandı ama enflasyon yüzde 40’tan fazla arttı. Faizlerin sabit tutulması, parayı MB’den yüzde 14’ten alıp, Hazine’ye yüzde 22-23’ten, piyasaya yüzde 30’a varan oranlardan satan bankalara yaradı.

Kaldı ki faiz oranlarını artırarak döviz kurunu istikrarda tutmak ve enflasyonu dizginlemek için artık çok geç kalındı. Ekonomiye olan güvenin çok sarsıldığı böyle bir ortamda, bu saatten sonra yapılacak faiz artırımlarının ekonomiyi daha fazla istikrarsızlığa ve borçlu hanelerin, küçük esnafın, küçük ve orta ölçekli işletmelerin, işçilerin ve köylülerin durumlarını daha da kötüleştirmekten başka bir sonucu olmaz.

Ufukta, ekonominin yanlış yönetilmesinden ortaya çıkan bir zararın, yeni bir ekonomi yönetimi, bunun için de yeni bir iktidar ile telafi edilmesinden başka bir çare görünmüyor.

Ayrıca ülke seçime gittiği için siyasal iktidar faizleri siyaseten de artırmayacaktır. Tam tersine, böyle bir zamanda hem para politikasının gevşek hali (düşük faiz) sürdürülecek hem de maliye politikası gevşetilecektir.  Yani bütçeden piyasalara dönük daha fazla harcama yapılacak, piyasaya daha bol para sürülecek, ancak bu da süper enflasyonu hiper enflasyona dönüştürecektir.

Nitekim resmi olarak “enflasyonun ancak Şubat-Mart ayları gibi kontrol altına alınabileceğinin” açıklanması bu yöndeki bir itiraf gibidir.  İktidar bloğu ancak bu şekilde ekonomiyi yılsonu itibarıyla yüzde 3-4 bandında büyütebilecek, bunun sağladığı bir canlılıkla (!) seçimlere giderek iktidarda kalma şansını zorlayacaktır.

Anahtar sözcükler. Çoklu krizler, Enflasyon,  Faiz artırımı,  Merkez Bankası, Resesyon, Stagflasyon.

Dip notlar:

  • https://blogs.imf.org/facing-a-darkening-economic-outlook-how-the-g20-can-respond (13 July 2022).
  • Central banks embrace big rises to bolster currencies and fight inflation”, https://www.ft.com (16 July 2022).
  • https://www.economist.com/europe/turkey-grapples-with-triple-digit-inflation (14 July 2022).

Yazarımızın daha önce yayınladığımız makaleleri

SERMAYE KONTROLLERİ İYİ Mİ KÖTÜ MÜ ?/11.07.2022

SRİ LANKA: İÇ SAVAŞIN PENÇESİNDEN IMF’NİN KAPISINA!/10.07.2022

NATO Zirvesi Toplanırken/30.06.2022

SEÇİM YOLUNDA UKRAYNA SAVAŞI BAHANE EK BÜTÇE ŞAHANE/24.06.2022

ENFLASYON DA BÜTÇE DE FEVKALADENİN FEVKİNDE /20.06.2022

ÖDEMELER DENGESİNE BAK DIŞ GÜÇLERİ GÖR/15.06.2022

EKONOMİK BÜYÜME (2) NEREYE KADAR ? (BÜYÜMENİN NİTELİKSEL SORGULAMASI)/12.06.2022

EKONOMİK BÜYÜME (1): NE PAHASINA ?/07 Haziran 2022

“FAKİRİN CUĞARASINA”, GARİBANIN BİRASINA DOKUNMAK !/30 Mayıs 2022

SEÇİM SATHI MAİLİNDE JEOPOLİTİK RİSKLER DE, KUR DA YÜKSELİŞE GEÇTİ/29.05.2022

KONUTTA ÜÇ MÜJDELİ HABER (2) ALTERNATİF BİR KONUT POLİTİKASI NASIL OLMALI ?/22.05.2022

KONUT FİYATLARI VE SURİYELİ SIĞINMACILAR /11.05.2022

EMEK, BARIŞ VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ BİR BÜTÜNDÜR / 05.05.2022

DERS ALMIYORUZ !/21.04.2022

UKRAYNA SAVAŞI, GIDA ENFLASYONU, ARTAN YAŞAM MALİYETLERİ VE KAPIDAKİ AÇLIK/17.04.2022

YENİ EKONOMİK MODEL BAŞLAMADAN BİTTİ / 12.04.2022

UKRAYNA SAVAŞI, DÜNYA EKONOMİSİ VE BARIŞ GÖRÜŞMELERİ /03.04.2022

BÜTÇEMİZ HAZİNEMİZ MÜSAİT AMA SİZİN İÇİN DEĞİL /23.03.2022

AYNI GEMİDE DEĞİLİZ / 14 Mart 2022

KAPİTALİZM BİRLEŞTİRİCİ DEĞİL PARÇALAYICIDIR, BÜTÜNLEYİCİ DEĞİL BÖLÜCÜDÜR !/6 Mart 2022

ANADİL, DOĞRUDAN DEMOKRASİ, EKOLOJİ VE EMEK MÜCADELESİ / 21.02.2022

Halkın Beslenme ve Isınma Arasındaki Zor Seçimi / 09.02.2022

TÜRKİYE EKONOMİSİ DÜNYANIN GERİ KALANINDAN NEGATİF AYRIŞMAYA DEVAM EDİYOR !/ 28.01.2022

ENFLASYON YERLİ Mİ GEÇİCİ Mİ YÖNETİM HATASI MI ? /24.01.2022

ENFLASYONU DÜŞÜREMEDİK YERİNE İHRACAT VERELİM/ 11.01.2022

2021’DE EKONOMİK TABLO /10.01.2022

TÜRKİYE EKONOMİSİ DÜNYADA İLK 10’A GİREBİLİR Mİ ?, GİRMELİ Mİ ? /03.01.2022

NASS, FED DERKEN ‘ÖRTÜLÜ’ FAİZ ARTTIRIMI GELDİ!/ 23.12.2021

KUR KORUMALI MEVDUAT VE ÖRTÜLÜ FAİZ ARTTIRIMI ÜZERİNE/ 22.12.2021

TÜRKİYE EKONOMİSİ FİNANSAL KRİZDEN ÖNCEKİ SON DURAKTA / 17.12.2021

HOŞ OLMAYAN İKTİDAR ARİTMETİĞİ HALK ENFLASYON VE KUR ALTINDA EZİLİRKEN EKONOMİYİ BÜYÜTMEK/ 04.12.2021

SON FAİZ İNDİRİMİNİN NEDENLERİ VE OLASI SONUÇLARI./ 21.11.2021

DEMOKRATİK KATILIMCI BİR HALK BÜTÇESİNE İHTİYACIMIZ VAR./15.12.2021

KÜRESEL İKLİM FİNANSMANI İKLİM YIKIMINI DURDURABİLİR Mİ ?/ 08.11.2021

İKLİM YIKIMI İLE MÜCADELE COP 26 TOPLANTILARINA SIĞMAZ (1) “NET SIFIR” EMİSYON DEĞİL, GERÇEK SIFIR; EMİSYON GEREKİYOR !/01.11.2021

PROF. DURMUŞ YENİ BİR SAVAŞA GİRMEK YANGINA KÖRÜKLE GİTMEKTİR/ 24.10.2021

DEVLET-SERMAYE SINIFI İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA TÜSİAD’IN YAPTIĞI ÇIKIŞ /21.10.2021

VERGİDE EKLEKTİK POPÜLİZM (MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR)/ 17.10.2021

İKLİM GÖÇMENLERİ (İKLİM KRİZİ, GÖÇ VE SIĞINMACI İLİŞKİSİ-2)/10.10.2021

CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI /09.10.2021

SINIR / GÖÇ SANAYİ KARMASI” SIĞINMACILARIN ACILARINDAN KAR DEVŞİRİYOR (İKLİM KRİZİ, GÖÇ VE SIĞINMACI İLİŞKİSİ) 1/26.09.2021

EMPERYALİST SAVAŞLAR VE SÖMÜRGECİLİK EKOSİSTEMİ YOK EDİYOR (İKLİM KRİZİ-MİLİTARİZM İLİŞKİSİ 3)/12.09.2021

EMPERYALİZM VE EYLÜL ASKERİ DARBELERİ : 11 EYLÜL 1973 ŞİLİ VE 12 EYLÜL 1980 TÜRKİYE/11.09.2021

ORTA VADELİ PROGRAM: ORTAYA VASAT PROPAGANDA BELGESİ/ 09.09.2021

DÜNYA BARIŞ GÜNÜ’NDE YÜKSELEN MİLİTARİZM VE ASKERİ HARCAMALAR (İKLİM KRİZİ-MİLİTARİZM İLİŞKİSİ-1)-1) /01.09.2021

İKLİM KRİZİ GELİR EŞİTSİZLİĞİ İLİŞKİSİ /22.08.2021

İKLİM KRİZİ ARTIK BEKLENENDEN ÇOK DAHA YAKIN ! 15.08.2021

ACİLEN ÇÖZMEMİZ GEREKEN 5 TEMEL SORUN /08.08.2021

DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR”DA…/ 01.08.2021

AŞILAMADAKİ SORUN: HALK MI MESAFELİ, İKTİDAR MI YETERİNCE GAYRETLİ DEĞİL ? /30.07.2021

PARANIN İZİNİ SÜR, YOLSUZLUKLARI GÖR! / 19.07.2021

RÜŞVETİN VERGİSİ / 05.07.2021

DEMOKRASİYİ SAVUNMAK, KAMUSAL HİZMETLERİ VE KESK’İ SAVUNMAKTIR./ 27.06.2021

KAMU MALİYESİ RAPORU VE BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ BÜTÇEDEKİ ADALETSİZLİKLERİ TESCİL EDİYOR!/23.06.2021

İLK GÜNAHI KİM İŞLEDİ ? / 13.06.2021

YOUTUBE YAYINI : KARANTİNA TV SALYADAN KURAKLIĞA İKLİM YIKIMI VE TÜRKİYE EKONOMİSİ/07.06.2021

BİRİ BÜYÜDÜ, BİRİ KÜÇÜLDÜ BİRİ YENİDEN BULUNDU./06.06.2021

KOLOMBİYA’DA VERGİ İSYANININ ORTAYA ÇIKARDIĞI GERÇEKLER./30.05.2021

YOUTUBE YAYINI: KARANTİNA TV MAFYANIN İKTİSADI, EKONOMİNİN MAFYASI

CARİ AÇIĞA DAYALI BÜYÜMEYE DEVAM / DIŞ BORÇ STOKU VE HEBA EDİLEN 18 YIL (3)/23.05.2021

ÖNCE SOSYAL ADALET /20.05.2021

CARİ AÇIĞA DAYALI BÜYÜMEYE DEVAM / PORTFÖY YATIRIMLARI PARADOKSU (2)/17.05.2021

YOUTUBE YAYINI: KARANTİNA TV: EKONOMİNİN VE YÖNETİMİN PERFORMANSI

CARİ AÇIĞA DAYALI BÜYÜMEYE DEVAM / DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI KURUDU (1)/09.05.2021

GAZETE DUVAR RÖPORTAJI PROF. DR. MUSTAFA DURMUŞ: “KAYNAK OLMADIĞINDAN DEĞİL NİYET OLMADIĞINDAN HALKA DESTEK VERİLMİYOR.”/02.05.2021

SALGINDA 1 MAYIS: RÜYAYI GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRMEK HALA MÜMKÜN !/02.05.2021

YOUTUBE YAYINI: KARANTİNA TV BİZ DURURSAK HAYAT DURUR !: SALGIN KOŞULLARINDA İŞÇİ SINIFI /26.04.2021

İNKAR KRİZ GERÇEĞİNİ ORTADAN KALDIRMAYA YETMİYOR/26.04.2021

GELİR DESTEKLİ BİR AYLIK TAM KAPANMA: HEM SAĞLIĞIMIZI, HEM DE EKONOMİYİ KORUMAK İÇİN/18.04.2021

YOUTUBE YAYINI: KARANTİNA TV “COVID SIRASINDA ve SONRASINDA EMEK DÜNYASI”/12.04.2021

DEVLET BÜYÜRKEN KAMUSALLIK HIZLA TASFİYE EDİLİYOR /11.04.2021

GÜVEN”, “İSTİKRAR” VE “ŞAHLANAN” TÜRKİYE EKONOMİSİNİN TEKNOLOJİ VE SANAYİ TEMELİ/04.04.2021

SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI STRATEJİSİNE DEVAM /25.03.2021

İKTİDAR BLOĞUNUN STRATEJİSİ ÜZERİNE/24.03.2021

YOLSUZLUK ALGISI ENDEKSİNDE 15 PUANLIK KÖTÜLEŞME/22.03.2021

REFORM ALGISINA DEĞİL KÖKLÜ İLERİCİ BİR DEĞİŞİME İHTİYACIMIZ VAR/14.03.2021

COVİD 19 SALGINININ İKİNCİ YARISINDA TÜRKİYE EKONOMİSİ: GERÇEKLER VE ALGI YÖNETİMİ/07.03.2021

TEMEL GELİR GÜVENCESİ” ZAMANI / 03.03.2021

COVİD-19 SALGINININ İKİNCİ YARISINDA DÜNYA: DÜNYA EKONOMİSİNE İLİŞKİN ÖNGÖRÜLER.

KAPİTALİZM VE SPEKÜLASYON: TESLA, ELON MUSK VE BİTCOİN

SERVETİ NEDEN VE NASIL VERGİLENDİRMELİYİZ KAMU FİNANSMANINDA YENİ PERSPEKTİF İHTİYACI VE SERVET VERGİSİ/14.02.2021

HALK VERGİ YÜKÜ ALTINDA EZİLİYOR, VERGİ REKORTMENLERİ İSİMLERİNİ GİZLİYOR!- SERVET VERGİSİ NEDEN VE NASIL ALINMALI ? (8)/07.02.2021

SERVETİ NASIL VE NEDEN VERGİLENDİRMELİYİZ ?(7. Bölüm) – SERVET VERGİSİ EKONOMİYE ZARAR VERİR Mİ ?/03.02.2021

SERVETİ NEDEN VE NASIL VERGİLENDİRMELİYİZ ?(6. Bölüm) – ZENGİNLERİ VERGİLENDİRMEK İÇİN SOMUT NEDENLER ?/03.02.2021

SERVET VERGİSİ NEDEN VE NASIL ALINMALI ? (5. Bölüm) – SERVET VERGİSİNİN FELSEFİ VE POLİTİK ARKA PLANI/03.02.2021

SERVETİ NEDEN VE NASIL VERGİLENDİRMELİYİZ? (4. BÖLÜM) – MADALYONUN İKİ YÜZÜ: ZENGİNLİK VE YOKSULLUK/17.01.2021

SERVETİ NASIL VE NEDEN VERGİLENDİRMELİYİZ ? (3.BÖLÜM) – EŞİTSİZLİKLER ARTIYOR VE MÜDAHALE GEREKİYOR/03.02.2021

SERVETİ NEDEN VE NASIL VERGİLENDİRMELİYİZ? (2.BÖLÜM): COVİD 19 VE KAMU GELİRİ İHTİYACI/01.02.2021

SERVETİ NASIL VE NEDEN VERGİLENDİRMELİYİZ ? BİRİNCİ BÖLÜM/03.01.2021

 

Diğer Yazılar

HAMAS’IN İSRAİL’E FÜZE ATMASIYLA MI BAŞLADI HER ŞEY?

Taner Renda / 03.12.2024 2001 yılının 11 Eylül’üne gelindiğinde; dünya o gün yeni bir aşamaya …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir