NASYONALSOSYALİZM, NAZİZMİN KISA TARİHİ VE TEKELLER, NEO NAZİ DENEN YENİ OLUŞUMLAR, ABD VE NATO’NUN İLERİ KARAKOLU UKRAYNA

Doğu Çakıroğlu / 07.04.2022
Nasyonal Sosyalizm kavramı Almanya ve Adolf Hitler’i akla getirse de bu kavram ilk olarak bir Fransız edebiyatçı ve siyaset adamı Maurice Berres tarafından kullanılmış ve teorileştirilmiş bir kavram. Dünya ilk kez 1898 yılı Mayıs ayında bu kavramla tanışıyor. Marksizm’e tepki olarak ortaya çıkan bu kavram, yazarın milliyetçi görüşleri, Yahudi düşmanlığı ve yabancı sermaye karşıtlığıyla harmanlanmış ve zamanla ideolojik bir forma girmiştir.

Bu akım ortaya çıktığında daha dokuz yaşında bir çocuk olan Hitler bir zaman sonra yazardan oldukça etkilenmiş ve Nasyonal Sosyalizm fikri, siyasi kimliğinin oluşmasında en büyük etkenlerden biri olmuş. Almanya’nın o tarihlerde içinde bulunduğu sosyal ve siyasi çalkantılı duruma baktığımızda neden Almanya’da kısa zamanda vücut bulduğunu ve geliştiğini kavramak daha kolay olacaktır.

Kan ve Demir adıyla bir politika yürüten Bismarck 1870 yılında Prusya ve Fransa arasındaki savaşın galibi olarak 2’nci Reich’i ilan eder. 1871 yılında Fransa içlerine kadar ilerleyerek Paris’i işgal eder. Bu militarist politikalar sonucu 1871 yılında güneydeki Alman eyaletleri de Kuzey ittifakına katılır ve Alman birliği kurulur. O sırada Fransa’da Paris Komünü deneyimi yaşanır ve yenilgiyle biter. Bismarck’la hayat bulan Real politik dediğimiz katı Alman politikaları bir zaman sonra 2’nci Wilhelm’in imparator olmasıyla yerini daha saldırgan ve katı Weldpolitik’e bırakır. Fransa’nın sahneden yenilgiyle ayrılmasından sonra artık İngiltere’nin Dünya tahtına Almanya oturmak ister.

Bu katı iç ve dış politikalar ülke içinde Alman milliyetçiliğini körükler. İşte Fransa’da doğan Nasyonal Sosyalizm tam da yeşereceği bir ortamı Almanya’da bulur. 1914 yılında Birinci Dünya savaşı başlar ve 1918 yılında Almanya’nın yenilgisiyle sonuçlanır. 1918 yılına gelindiğinde ise Bismarck tarafından kurulan Alman imparatorluğu yıkılır ve yerine cumhuriyet ilan edilir. Ekonomik olarak çöken Almanya savaş sonrası Versay anlaşmasının ağır şartlarıyla daha da bunalıma girer. Bu ağır şartlarda küçük bir siyasi parti kurulur; Alman İşçi Partisi. Siyasi olarak milliyetçi ve sosyalist öğeler taşıyan bu parti Hitler’in ilgisini çeker ve Hitler partiye kaydolur. Kısa zamanda yükselerek 1920 yılında 25 maddelik nasyonal sosyalist parti programını kaleme alır ve açıklar. Bu programdan sonra partinin ismi değiştirilerek Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi olur. 1921 yılında ise Hitler parti başkanlığına seçilir.

Parti üyeleri bu isim değişikliğinden sonra Nazi ismiyle anılır. 1929 yılındaki büyük buhran ve sonuçlarından biri olan işsizlik ve ekonomik bunalım Nazi partisinin 1933 yılında tek başına iktidar olmasını sağlar. Zamanla bütün muhalefet yasaklanır ve Nasyonal Sosyalizm devlet kurumlarında ve hayatın her alanında örgütlenir. Kısa zamanda Alman halkının kitle desteğini kazanır. Eskiye ait ulusal semboller ve bayrak değiştirilir. Almanya artık bir Nazi devletidir. Reich bilindiği gibi imparatorluk demektir. Bin yıl kadar süren Kutsal Roma Germen İmparatorluğu tarihte 1’nci Reich olarak anılır. Sembolü çift başlı kartaldır. Başlardan biri dini otoriteyi yani Katolikliği temsil ederken kartalın diğer başı siyasi gücü simgeler. 2’nci Reich Bismarck’ın kurduğu Alman İmpartorluğu’nun adıdır. Tarihsel olarak kısa sürer. 1933 yılında Hitler ve Naziler iktidara geldiklerinde 3’ncü Reich’i ilan ederler. Simgesi Gamalı Haçtır. Nazilerin ırk teorisinde Almanlar Aryan ırk olarak nitelendirilir. Aryan çok eski zamanlardan bir dil tanımı olmasına rağmen Nazilerle beraber bir ırk tanımı haline gelir. Sanskritçe asil, soylu, üstün gibi bir anlamı olan Aryan sözcüğü Almanya’da yasalarda yerini alır. Aryan soylu Alman’ların aryan olmayan ırklarla evlenmeleri yasaklanır.

Memuriyet yapabilmeleri için 1750’li yıllardan itibaren Aryan soyundan geldiklerini ispatlamak zorundadırlar. Tarihlerini Aryan ırkına dayandıran Nazi’ler Aryan’ların simgelerini de kullanırlar. Gamalı haç tarih boyunca Aryan kültürü sembolü olarak kullanılmış bir semboldür. Özellikle Truva kazılarında birçok eserde bu sembolü taşıyan buluntulara rastlanmıştır.


Naziler ırk dışında en büyük düşman olarak Bolşevik’leri görürler. Özellikle Marksizm kökenli komünistler onlar için en büyük düşmandır. Naziler ise milliyetçi sosyalistlerdir.


Hitler’in yaşam alanı olarak çevrilebilecek Labensraum politikası Aryan köklü kutsal Alman ırkının rahat yaşayabilmesi için Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği’nin batı kesimlerinin 3’ncü Reich’e katılması anlamına geliyordu. Özellikle Ukrayna toprakları oldukça önemliydi. Bu politika sonucu 1938 yılında Çekoslavakya’nın işgali 1939 yılında Polonya’nın işgali yaşandı ve 1941 yılında Sovyetler Birliğine girilerek Doğu Avrupa işgali tamamlandı.


Savaş başlamadan önce 1938 yılında Kristal Gece’den sonra Yahudilere karşı ilk saldırı, yağma ve öldürmeler başladı. 1940 yılına gelindiğinde ise Yahudilerle birlikte savaş esirleri, komünistler kamplarda toplanmaya başladı. Zaman içerisinde bu kamplarda gaz odaları ve insan yakma fırınları inşa edilerek soykırım politikaları devreye girdi. 40.000’e yakın toplama kampı, cezaevi, esir kampı olarak kullanılan yapı olduğunu söylersek esir ve tutuklananların sayısı hakkında doğru tahminde bulunabiliriz. Günümüzde araştırmalar halen sürmekte ve Nazi rejiminin korkunç tablosu her yeni araştırmayla daha da büyümekte. Öldürülen Yahudi, Çingene, Komünist, Özürlü ve Savaş tutsaklarının sayısı bu günün yeni araştırmalarıyla 10-11 milyon olarak ifade edilmekte.

(Kristal Gece-Kitapların yakılması Alman faşizminin cinnet anı, kitapları yakanların bir güruha dönüşmesiyle faşistlerin kültür ve bilime düşmanlığı zirvesine ulaştı. Kapkara bir cehaletle karışık koyu bir anti komünizm ve anti semitizm bu histerinin diğer unsurlarıydı-editör)


1945 yılında savaşın sona ermesi ve Sovyetler Birliği Kızıl Ordu’sunun Berlin’e girmesiyle 3’ncü Reich dediğimiz Nazi devleti yıkıldı. Ardında 65 milyon ölü bıraktı.


 (Dmitri Shmarin-Berlin Zaferi -2005)

Naziler kadar büyük ve devasa bir savaş organizasyonu nasıl bu kadar güçlendi diye bir soru sormak ve cevaplarını aramak zorundayız. Sermaye gücü sadece Alman tekelleri değildi. Mesela ABD başkanı George Bush’un dedesi Prescott Bush, IBM’in kurucusu Thomas Whatson, General Motors’un sahibi Alfred Sloan, Alman ordusuna sürekli araç üreten Hanry Ford Nazi rejiminin en büyük destekçisi sermaye gruplarından bir kaçı. Hitler’in ofisinde Henry Ford’un portresi asılı olduğunu ve bir gazeteye verdiği demeçte Henry Ford’u ilham kaynağım olarak görüyorum demesini de unutmamak lazım.


Alman şirketlerinden Continental, Thyssen, Krupp ve daha onlarcası bu rejimin hem finansal destekçisi, hem de sistemin en büyük üreticileriydi. Yüzbinlerce köle işçi çalıştırıyorlar ve bunlar hayatlarını o ağır üretim koşullarında kaybediyorlardı. Yerine yeni esirler geliyor ve bu çark köle işçi öğütmeye devam ediyordu. Krupp şirketinin Auschwitz kampı yanında bir fabrikası vardı. İşçileri ise kamptan gelen tutsaklardı. Sadece Krupp şirketi insanlık dışı şartlarda 100.000 köle işçi çalıştırmıştı dediğimizde diğer fabrikalarla beraber çalışan köle işçi miktarını tahmin etmemiz zor olmaz sanırım. İşgal edilen ülkelerde de Nazilerin köle işçi kullanma sistemi hız kesmeden devam ediyordu. Sadece Polonya’da savaş boyunca 5 milyon köle işçi kullanıldı.


Bu gün çoğu faaliyetlerine devam eden köle işçi kullanan bazı tanıdığımız firmaları da belirtmeden geçmeyelim. Krupp çelik ve silah tröstü, Thyssen, IG Farben, Bosch, Blaupunkt, Daimler Benz(Mersedes), Philips, Demag, Henschel, Junkers, Messerschmitt, Siemens, Wolksvagen gibi bildiğimiz firmalar karlarını katlayarak savaş boyunca artırdılar.
Savaş bittikten sonra çoğu firma yöneticisi Nürnberg ve diğer mahkemelerde insanlık suçu işledikleri için yargılandı. Mesela Krupp başkanı Alfried Krupp ise bazı başka şirket temsilcileriyle birlikte ABD’de yargılandı ve 12 yıl hapis cezası aldı, üç yıl dolmadan ABD tarafından affedilerek işlerine devam etti. Yani sistemin kapitalist ayağı işledikleri onca suça rağmen savaş sonrası daha da büyüyerek faaliyetlerini sürdürdü. Aslında bu firmaların destekleri olmasaydı, köle işçiler çalıştırılmasaydı Hitler bu gücünü bulamayacaktı.


Savaş sırasında en büyük yıkımı Sovyetler Birliği yaşadı. Savaşta ölen asker sayısının yüzde 40’ı Sovyet Kızıl Ordu askeriydi. Ha keza sivil kayıplar da en fazla Sovyetler Birliğinde yaşandı. 9 milyon asker ve 18 milyon sivil olmak üzere toplam 25 milyon Sovyet yurttaşı hayatını kaybetti. Nazi’ler ayrıca Sovyetler için bir açlık programı da planladılar ve uygulamaya koydular, eğer başarılı olsalardı 30 milyon insan hayatını bu program gereği açlıktan kaybedecekti. Yine de özellikle Stalingrad kuşatmasında açlıktan birçok insan hayatını kaybetti. Genelde esir alınan Kızıl Ordu askerleri, Partizanlar ve siyasi komiserler Naziler tarafından esir alınmadan infaz ediliyorlardı.


Özetlersek Naziler en acımasız olarak Yahudilere ve Sovyet vatandaşlarına davranmışlar ve çok sayıda savaş ve insanlık suçu işlemişlerdi. Adolf Hitler ve diğer Nazi liderlerinin gözünde yürütülen savaş basit bir çatışma değil, “Asyalı barbar Bolşevizmi yok etmek” üzere yürütülen ideolojik ve ırksal bir savaştı. Naziler işi öyle azıttılar ki öldürülen siyasi komiserlerin kafatasları Nazi üniversitelerinin antropolojik bölümlerinde incelendi ve buralarda “aşağı ırk” kafatasının bir modeli olarak sergilendi.


Savaş acımasız olarak devam ederken 1942 yılında Müttefik kuvvetlerin siyasi temsilcileri Nazi savaş suçlularının yargılanma ve cezalandırma niyetlerini bildirmişler ve bu konuda bir araya gelerek 1943 yılında ortak bir resmi bildiri yayınlamışlardı. Bu bildiriye göre suçun işlendiği ülke savaş suçu işleyen Nazi savaş suçlularını kendi yasalarına göre kendi ülkelerinde yargılayacaklardı. Bildiride ABD Başkanı Roosevelt, İngiltere başbakanı Churchill ve Sovyetler Birliği lideri Stalin’in imzaları vardı. Yeri tespit edilemeyen genel savaş suçları ise ortaklaşa alınan bir kararla cezalandırılacaktı. Nitekim savaş sonrası 1945 yılı sonlarında 24 yüksek yetkili Nazi görevlisi Nürnberg’de yargılanmaya başlamış ve on kadar idamın yanında değişik hapis cezalarına çarptırılmışlardı. Daha sonraları yüksek askeri mahkeme onlarca Nazi görevliyi yargılamış ve aynı şekilde başka ülkelerde de mahkemeler kurulmuş ve yargılamalar devam etmişti. Birçok Nazi subayı ve görevlisi üstlerinden aldığı emirleri uyguladıkları savunmasıyla çok düşük cezalar aldılar yine birçok Nazi görevlisi ise hiçbir zaman yargılanmadı ve toplum hayatına karışarak normal yaşamlarını sürdürdüler. 1945 yılından itibaren ABD gizli servislerinin operasyonuyla savaş suçlusu Alman bilim adamları Amerika’ya kaçırılmış ve yüksek ücretlerle Amerika’da oturma izni verilerek çalıştırılmıştı. 1990 yılına kadar kaçırılan bilim adamı sayısının 1600 kişi olduğu açıklandı.. Ayrıca Nazi istihbarat subaylarından bazıları CIA tarafından korunmuş ve kaçırılmıştı. Sovyetler Birliği tarafından yargılanmak üzere istenen çoğu savaş suçlusu Nazi görevlilerdi bunlar ancak yargılanmak üzere Sovyetler Birliği’ne gönderilmeyip kaçak yollarla Almanya dışına çıkarıldılar..


Nazilerin Ukrayna ilgisi
Hitler Ukrayna’ya çok ilgi gösteriyordu. 1942 yılında UPA diye adlandırılan Ukrayna İsyan Ordusu Nazilerin desteği ile kuruldu. Görevleri Rus, Polonyalı ve Yahudilere karşı katliam ve soykırım yapmaktı. Örgütün ileri gelenlerinden Stepan Bandera Nazilerden finans desteği sağlıyordu. Ayrıca diğer yönetici liderler Taras Borovets ve Andrey Melnik Ukrayna topraklarında çok sayıda katliama imza attılar. 1939 yılında bu kişiler ve 400 Ukraynalı milliyetçi Nazi kamplarında eğitildiler. Nazi Almanya’sı Sovyetler Birliği’ne saldırdığında UPA örgütü liderleri Nazi Almanya’sını destekleyen bir Ukrayna Devleti ilan ettiler. Yahudilere, Beyaz Ruslara, Polonyalılara ve Ruslara karşı çok sayıda katliam yaptılar. Sovyetler Birliği Nazilerle uğraşırken bir yandan da Ukraynalı Nazi destekçisi UPA ile uğraşıyordu. Savaş sonrası Nazilerle işbirliği yapan birçok UPA militanı savaş suçlarından yargılanarak idam edildi bazıları ise Avrupa ve Kanada’ya kaçırıldı.


(Naziler tarafından desteklenen Ukraynalı faşist lider Stepan Bandera)

Hitler ve Nazilerin bir başka savaş suçlusu tümeni SS Galiçya Nazi subayları ve işbirlikçi Ukraynalıları da içine alarak Lviv’de 1943 yılında kuruldu. Görevi yerel partizan ve Nazi karşıtlarıyla Yahudi, Bolşevik ve aşağı ırktan olanları yok etmekti. 1944 yılında Sovyetler Birliği askerlerinin taarruzuyla çoğu yok edildi sağ kalanlar ise Avusturya ve Slovakya’ya kaçırıldı.


Mareşal Erich von Manstein Nazi ordularında görev yapmış başarılı bir generalken yıldızı savaşla birlikte yükseldi. Doğu cephesinde görev yaptı Sovyet topraklarında bir çok harekatı yönetti. Başarılı bir asker olan Manstein bunun yanında sivil ölümleri ve cephe gerisi katliamlardan da sorumluydu. Savaş bittiğinde İngilizlere teslim oldu. Sovyetler Birliği topraklarında suç işlemesine rağmen Sovyetler Birliğine iade edilmedi. İngiltere’de yarı özgür durumdayken İngiliz İşçi partisinin baskısıyla yargılandı ve 18 yıl hapis cezası aldı. Ancak İngiltere ve ABD koruyuculuğunda kısa zamanda serbest bırakıldı. NATO’nun gizli komutanlarından biri gibi görev yaptı. İade edilmediği gibi Sovyetler Birliği askeri yapısını çok iyi bildiğinden NATO tarafından saygın bir general olarak kullanıldı. Komünistlerin ve Yahudilerin yok edilmesi gerektiğine inanıyordu. Hitler’i bu anlamda çok takdir ediyordu.


Sadece Manstein değil ABD CIA’nın yapılandırılmasında yine eski bir Nazi genaral Reinhard Gehlen’den de oldukça faydalandı. Gladyo adlı NATO çetelerini kuran ve organize edenlerde Nazi savaş suçlusu askerlerdi. Bunlarla ilgili çok sayıda kaynak bulunabilir.


Ukrayna’ya geçmeden önce şunu da belirtmek gerekir diye düşünüyorum; Geçtiğimiz yakın yıllarda BM’in bir toplantısında Nazizim, Neo Nazizim ve Irkçılığın başka formlarla yansıyan diğer yüzleriyle mücadele edilmesini amaçlayan bir tasarı oylandı. Bunu karşı çıkan ülkelerden bir ABD diğeri ise Ukrayna’ydı. Burada da Nazi destekçisi ABD kendini ele vermişti.


Günümüzde de Nazi Almanya’sı ve Hitler’in uygulamaya koyduğu Ukrayna politikası bu kez ABD ve Nato tarafından yine Nazi’ler kullanılarak taklit ediliyor. Ama bu kez hedef Sovyetler Birliği değil, Rusya.


Naziler Neo adıyla yine Ukrayna’da örgütleniyor, ABD ve İngiltere tarafından eğitiliyor, yine soykırım yapmaya devam ediyor. Eski bir ABD istihbarat görevlisinin bu konuda itiraflarını her kaynakta bulabilirsiniz.


ABD ve Batı desteğiyle seçilmiş veya darbeyle gelmiş Ukrayna hükümetleri bu gün eski savaş suçlusu Nazileri milli kahraman ilan ediyor ve AZOR taburu dediğimiz Neo Nazileri örgütleyerek her olayda kullanıyor.


AB kararlarında Gladyo benzeri örgütlerin NATO ve ABD gizli servislerince kırk yıldır Avrupa’da kullanıldığı da rapor haline getirilmiş bir itiraftır aslında.


Faşizmin en katı örgütlenmiş şekli Nazizm öyle görülüyor ki emperyalizmin özellikle ABD’nin vazgeçemediği ve faydalandığı bir yapı olarak varlığı korunuyor, sürekli kullanılıyor ve kullanılacak da. ABD savunma bütçelerinde bu Nazi oluşumlarına destek için önemli paylar ayrılıyor.


Türkiye’de de bu oluşumların varlığını hepimiz yakın olarak biliyoruz.
Nazi özentisi yapılanmalardan biriyle yazıyı bitirelim.


1969 yılında Bölükbaşı’nın Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisinden ayrılan bir grup Nasyonal Aktivitede Zinde İnkişaf adlı bir grup kuruyor, baş harfleri birleştirilince Nazi oluyor. Selamları Hitler selamı, giydikleri üniforma SA üniforması. Kuruculardan Gündüz Kapancıoğlu 1975 yılında MHP’ye yeniden kabul edilince grup dağılıyor. Fıkra gibi gözükse de değil. Çünkü bu Nazi özentisi faşist gruplar her zaman böyle aleni isim kullanmıyorlar, diğer isimlerini ise herkes biliyor.

Diğer Yazılar

12 EYLÜL DARBESİNDEN SİYASAL İSLAMCI REJİME DOĞRU 44 YIL

Mustafa Durmuş /12 Eylül 2024 Geçen yüzyılı belirleyen olgulardan birisinin askeri darbeler ya da darbe …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir