Ekolojik Yıkım çağı:”Güleryüzlü Kapitalizm” Düşüncesinin İflası
Egemen Güngör /04.04.2022
2008 iktisadi krizi,özellikle Pandemi şartlarının getirdiği izolasyon ortamı, Kapitalizmin eleştirisi üzerine yapılan yayınlarda da bir artışa neden oldu.Zira,Son dönemde de, neoliberal politikalarla yaşanmakta olan ekolojik yıkım arasındaki bağların teşhir edilmesi açısından elverişli bir zemin ortaya çıktı.
Mevcut sistemin hava kirliliği, ormansızlaştırma,yangınlar, deniz kirliliği vb. olmak üzere doğa üzerindeki etkisi zaten biliniyor ve tartışılıyordu..Aslında, pandemi, “gelmekte olanın bir yol işareti”..Neoliberal vaatlerin de boşa çıktığının bir göstergesi. Artık önümüzdeki 30 yılda 1.5 derece hava sıcaklığı artışı kaçınılmaz olarak görülüyor. Yüzyılın sonunda ise 4 C bir artıştan korkuluyor.
Marx’ın ikili vurgusu olarak zenginliğin,sermaye birikiminin iki kaynağı olarak insan emeği ve doğa.Bu iki unsurun değersizleştirilmesi, topyekun olarak yaşamın değersizleştirilmesi sonucu doğuruyor.Kapitalizm, artı -değerin temellükü yanında, bir bütün olarak insanlığın yaşam koşullarının çalınmasını da doğuruyor. Bununla birlikte, doğanın tahribinin emeğin kurtuluşu emeğin kurtuluşu mücadelesi ile birlikte ele alma imkanını da önümüze koyuyor.
Kapitalizm dışı bir gelecek tahayyül edememek
Kapitalist mülkiyet ilişkilerinin canavarca tabiatı,işleyiş yasasının vampirce özü, insanın ve doğanın tahribi, Marx’ın Kapital’de,daha giriş bölümünden başlayarak anlattığı, bugün ekolojik yıkımın görünür sonuçlarıyla daha anlaşılır olan süreç, uçuruma doğru gitmekte olan bir treni andırıyor. Bir canavarlar zamanı.
Yazar, Gramsci’nin deyişiyle, “eskinin ölemediği,yeninin de doğamadığı” bir zaman diliminde yaşadığımızı, sermayenin, madencilik faaliyetleri için uzay araştırmalarına ciddi fonlar ayırdığını, ancak günümüz insanında Presantism (şimdicilik) anlayışının varolduğunu,oysa, belki elli yıl sonrasının distopik felaketlerinin işaretlerinin bugünden görülebildiğini vurguluyor.
Muhakkak,sermaye bunada bir çözüm bulacak, çünkü kendi de etkilecek” anlayışı,pandemide kırılsa da,halen etkili. Sermayenin “Benden sonra tufan” düşüncesine sahip olduğu hususu, aslında Kapital’den beri dile getirilse de, şüphesiz ekolojik yıkım sadece yoksulları etkilemeyecek. Kendi beynini, zihnini bir mikrochip’e aktarma olanağına sahip bir ultra zengini de aynı kader bekliyor.
Globalizm,sadece bir iktisadi ilişkiler bütünü değil, bir bilinç örüntüsü, düşünce ve davranış tarzı..Yazar,bunu “hayatı bir CV gibi yaşama” şeklinde bir cümleyle özetliyor. Burjuvası da emekçisi de böyle bir standartla yaşamaya mahkum edilmiş gözüküyor.
Bir alternatifin olmadığı koşullarda,örneğin Sovyetler Birliği 31 yıldır yok- devrim korkusu yaşamayan bir kapitalizm canavarca doğasını sergileyebiliyor.İşte, pandemi bu canavarca doğayı hem düşünme fırsatı yarattı hem de soldan bir “şok doktrini” gelmediği koşullarda sistemin kendini pekala sürdürebileceğini de ortaya koydu.
Yazar, “tarihin safımızda olduğu” gerçeğinin insanı iyimser ve güçlü kısa da bunun aslında bir yanılsama olduğunu; devrimi, treni uçuruma götüren bir güç olarak değil, uçuruma giden trendeki bir el freni olarak düşünmemiz gerektiğini salık veriyor.
“Aklın kötümserliği-iradenin iyimserliği” der, Gramsci. Güç ilşkilerini doğru tahlil,temelsiz iyimserliği önler.Devrimci kötümserlik, olsa olsa, “bir şey yapmazsak her şey kötüye gidecek” olmalıdır.Umut ise,mevcut güç ilişkilerinden bağımsızdır. Bardağın dolu tarafını görmeyebilir.
Felaketler silsilesi,müsilaj,orman yangınları vb. neden kitleler nezdinde uyarıcı olamıyorlar? Şüphesiz, bunu sosyalizmin yenilgisinin ve dönemsel itibarsızlaşmasının, inandırıcılığının yitirilmesinin ürünü olarak görmek mümkündür ve doğrudur. Yaratıcılık ve Yıkım , kapitalizmin iki yüzüdür.Yıkım, kapitalizmin mütemmim cüz’üdür.Felaketler, aynı zamanda, birer mücadele alanıdır.Toplumsal dayanışmayı artırmayı vesile kılan ve örgütlenme olanaklarını artıran olaylardır.
Daha sıcak,daha sert ve kavurucu,daha kurak bir dünyaya doğru gidiyoruz. Biyo çeşitlilik azalacak.Balığın yerini daha çok denizanası alacak örneğin. Tabii, böyle bir gezegende devlet de burjuvazi de bugünkü gibi olmayacak.Başka güç dinamikleri de devreye girecek.Bu yüzyıl içinde, bazı coğrafyaların büyük oranda insansızlaşması ve iklim göçlerine dünyanın sahne olması bekleniyor. NASA, Mars’a gitmeye ve maden rezervleri tesbitine hazırlanıyor.Peki bizi hazırlığımız nedir?Buna mazeretemiz var mı?
Yazarın önsöz’de belirttiği gibi, Marx,kapitalin ilk baskısına girişte, “her başlangıcın zor olması,bütün bilimler için geçerlidir” der.Çağımızın devrimci pratiği de, bu çoklu felaketler zamanında şekillenecek. Yaşanan yenilgilere ve felaketlere karşı keskin bir duyuyla yüklü olacak.Çünkü karşımızda, yaşanan felaketleri sadece bir kar kapısı olarak gören bir kapitalizm anlayışı var.Sadece yeni felaketlerin zemini hazırlıyor.Yıkmadan yaratamayan, büyüyemeyen gelişemeyen bir doğası var.
Bu nedenle, elimizdeki eser, sadece içinde bulunduğumuz dönemi değil, görünür geleceğe dair de öngörüler sunuyor.Tabii, sadece öngörü değil,aynı zamanda bir mücadele perspektifi de..
Yazar Foti Benlisoy’un Şenay Aydemir ile Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nde yaptığı söyleşi.
ne İstanbul Edebiyat Evi’nde yaptığı söyleşi.