MİLLET İTTİFAKI VE DEMOKRATİK SİYASET !

Mert Yıldırım / 15.02.2022

Bugünkü iktidarın niteliği esas olarak Kürt fobisi üzerinden şekillenmiştir. Başka bir ifadeyle tek adam sistemi ve MHP ile kurulan koalisyonun nedeni “beka sorunu” olarak telaki edilen özelde Rojava, genelde Kürt siyasi hareketinin artan meşruiyetidir. Aslında millet ittifakı bileşenleri de bu realite nedeniyle tek adam sistemine şu veya bu düzeyde destek oldu.

Ama devletin bir bütün olarak arkasında durduğu diktatörlük sistemi artık yaşayamaz duruma gelmiştir. “Çökertme planı” adı verilen konsept son tahlilde AKP-MHP bloğunu çökertmiştir. Çünkü Direniş hareketi ve demokratik siyaset belli alanlarda geriletilmiş olsa da teslim alınamamıştır. Bu durum çökertme planının ve bunu yürüten tek adam sisteminin iflasına neden olmuştur. Bu nedenle devletin derin aklı başka arayışlara başlamıştır. Aksi taktirde rejimin geleceği tamamen tehlikeye gireceği hesaplanmaktadır. Ama bunun nasıl ve hangi denklemler üzerinden müdahale edileceği henüz belli değildir.

Kürt hareketi ve demokratik siyaset teslim alınabilseydi burjuva muhalefet saray iktidarına cepheden tavır alabilirdi. Fakat bu şartlarda cepheden tavır aldıklarında sokakların hareketleneceğini ve kontrolün tamamen yitirileceğine dair kaygıları bulunmaktadır.

Millet ittifakının başını çektiği muhalefetin derdi bu noktada ortaya çıkıyor.

Millet ittifakı değişimi değil, esas olarak geleneksel statükoyu geri getirmek istiyor. Hal böyle olunca radikal bir muhalefet beklemek ham hayal olur.

Millet ittifakı öncülüğünde bir araya gelen partilerin fotoğraf karesinde HDP’nin olmaması kimseye şaşırtıcı gelmemeli. Aksine hem HDP için hemde kendileri için doğru olan budur. Meral Akşener ve Davutoğlu’nun olduğu fotoğrafta HDP’nin olmasını beklemek en başta HDP’ye haksızlık olur.

Mevcut durumda radikal muhalefetin odağı HDP’nin öncülük ettiği bloktur. Daha geniş çerçeve ile Kürt siyasi hareketin bütünüdür.Beğeniriz veya beğenmeyiz, ama realite budur. İster soldan bakıp kendilerine “milliyetçi” veya “ABD ile iş tutuyor” denilsin, ister dar ulusalcı pencereden bakıp “yeterince Kürt” ve dolayısıyla “milli” görülmesin, ama mevcut rejimin temellerini sarsan ve sarsmaya devam eden adı geçen hareketin kendisidir.

HDP’de bu olgunun bir parçasıdır ve demokratik siyasetin öncü kuvvetidir.

Durum böyle olunca her kesim demokratik siyaseti dikkate almak zorundadır.

Burjuva muhalefet, demokratik muhalefetin desteğini almadan saray rejimi ile başa çıkması zor görünüyor. Kaçak dövüşerek Abdülhamit rejimine doğru giden süreci tersine çeviremez.

Bu noktada demokratik siyasetin öncelikli görevi Saray rejimini geriletmek ve demokratik siyaset alanını genişletmektir. Sekter tutum kadar uzlaşmacı ve kuyrukçu pozisyon demokrasi güçlerine kaybettirir. Taktik hamleler adı altında CHP vb.burjuva muhalefetin kitleler için alternatif olduğu izlenimi verilmemeli.
CHP’nin başını çektiği burjuva muhalefetin öncelikli hedef olmaması onu övmeyi gerektirmez. Onların umut olduğu anlamına gelmez.

Fakat bugünkü konjonktürde demokratik siyaset her yere yumruk sallayacak lükse sahip değildir. Zira devrim günlerinde değil, gerici günlerdeyiz. Bu günlerde taktik tavizler mümkündür, ama bu ideolojik ve ilkesel tavizler anlamına gelmez. Gelmemelidir.

Diğer Yazılar

DOKTOR GARİPAŞK: BİR NÜKLEER SAVAŞ PARODİSİ

Ümit ÖZDEMİR / 02.12.2024 Stanley Kubrick’in soğuk savaşın tam orta yerinde yaptığı film, pek çokları …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir