COCA COLA ZEHİRDİR İÇMEYİNİZ !

Yön Dergisi’nin Temmuz 1965 ‘de yayınlanan 9. sayısından iktibastır.

Dünyanın en yetkili bilim adamları Coca Cola’nın sağlığa son derece zararlı bir zehir olduğunu açıklamışlardır. Ama Coca Cola Türkiye’yi istila etmiştir. Gazeteler, Coca Cola ilanlarıyla doludur. Adana zenginlerinden Has ailesinin baş hissedar olduğu bir yerli şirket, Coca Cola’yı yurdumuza getirmiştir. Şirket, önemli ölçüde döviz israfına yol açarak Coca Cola’nın hammaddesi olan konsantre’yi dışarıdan getirtmekte şişeleyip satmaktadır. Yani kurulan sanayi bir “şişeleme” sanayiinden ibarettir. Şirket ayrıca, iddiaların aksine, Coca Cola ismini kullanabilmek için Coca Cola kumpanyasına para ödemektedir.

Mr. Kola, Katibim Kola, Kulüp Kola vs. gibi sayısı gittikçe artan kola şirketlerinin de durumu farklı değildir. Bunlar, döviz harcatarak konsantreyi ithal etmekte, bunu karbondioksitle tazyik edip bir miktar da mayi (sıvı) ekleyerek şişelemektedirler. Ünlü Oralet de, konsantre ithaline dayanmaktadır.

Kola içkilerine bir sürü döviz, halkın sağlığını tahrip etmek için harcanmaktadır.

Kola işi çok tatlı bir ticarettir. 44 kuruşa toptancıya verilen bir şişede 11 kuruşluk konsantre vardır. Bir şişenin maliyeti 20 kuruş civarında kalmaktadır. Demek ki çok az yatırımla, yüzde 100 kâr sağlanması bahis konusudur.

Şimdi Kola ticaretinde yeni bir çığır açılmaktadır. Coca Cola ve Pepsi Cola imparatorlukları, Yabancı Sermayeyi Teşvik kanunundan yararlanarak yurdumuza konsantre fabrikaları kurmaya başlamışlardır. Pepsi Cola konsantre fabrikasını kurmuştur. Coca Cola’nın müsaadesi çıkmak üzeredir.

Coca Cola ve Pepsi Cola imparatorlukları, imalât bahis konusu olunca tabi yerli ortak almamaktadırlar. İmalat formüllerini, yerlilerin öğrenmesine karşıdırlar. Bu sepeble, konsantre fabrikaları yüzde yüz yabancı sermaye ile kurulmaktadır.

Devlet Planlama Teşkilatı ve Yabancı Sermayeyi Teşvik Komitesi, bu döviz götüren zehir imalatını, ne yazık ki memlekete yararlı yatırım saymışlardır ! Cola imparatorlukları, kâr transferleri yapmayacakları ve ihracatta bulunabilecekleri aldatmacasıyla müsaade almanın yolunu bulmuşlardır. Halbuki konsantrenin ham maddesini teşkil eden maddelerin büyük bir kısmı ithal edilecektir. Yani şirketler ham madde satışı dolayısıyle önemli karlar sağlayacaklar ve döviz kaybımıza yol açacaklardır. İçeride sağladıkları karları ise imparatorluklarını genişletmek için kullanacaklardır. Gerekirse şu veya bu şekilde büyük kârlarını dolara çevirmenin yollarını bulabileceklerdir. Esasen yapılan yatırım çok ufak ölçüdedir. Pepsi Cola fabrikası 130 bin dolara çıkmıştır, bunun ancak 32 bin 500 doları döviz olarak getirilmiştir. Coca Cola fabrikası 100 bin dolara mal olacaktır. Bunun 42 bin doları nakittir. Coca Cola Nescafe imal eden firmasını da Türkiye’ye getirmek için müracaat etmiştir.

  (Emperyalizme bağlı iç olgu ve sermaye gruplarının acentalığını yaptığı Coca-Cola ve türevi içecekler, yalnızca gıda emperyalizminin sembolü olmakla kalmadı, aynı zamanda Amerikan tarz-ı hayatının ve emperyalist beslenme kültürünün yayılmasına hizmet etti-editör)

Pepsi Cola’nın müracaatı kabul edilmiştir, hiç değilse Coca Cola’nın müracaatını reddetmek için vakit geçmiş değildir. Bu konuda şimdiye kadar gaflet içinde bulunan yetkililer uyanmalı Coca Cola’ya mutlaka hayır demelidir.

Yetkilileri ve kamu oyunu uyandırmak amacıyla American Fact dergisinin Kasım-Aralık sayısında yayınlanan Coca Cola’nın insan sağlığı için yarattığı tehlikeler ve Coke şirketinin çevirdiği dolaplar ile ilgili bilimsel yazının geniş bir özetini yayınlıyoruz:

COCA COLA’DA İNSAN SAĞLIĞI İÇİN TEHLİKELİ BİR ÇOK ZEHİR VARDIR !

Coca Cola diş çürümesi, baş ağrısı, deri hastalıkları, nefrit, bulantı, akıl hastalığı, kalb hastalığı, ruhi tedirginlik, jakıbaz, uykusuzluk, hazımsızlık, diare ve neslin bozulması gibi hastalıklara yol açabilir.

Coca Cola tüm dünyaca tanınmış satış rekoru kırmış bir ticaret metaıdır. Yalnız Amerika Birleşik Devletleri’nde günde 40.000.000 şişe tüketilmektedir ki, buna göre bir insan yılda ortalama 70 litre Coca-Cola sarf etmektedir. Dünyanın 129 ülkesindeki 1900 şişeleme fabrikası harıl harıl durmadan Coca Cola üretmektedir. Bu yüzden birçok yabancının özgürlük anıtının sembolize ettiği yüce amacın bir Coca- Cola şişesiyle temsil edilmekte olduğu şeklindeki inancına hak vermek gerekir. Böylesine yaygın olan Coca -Cola herhangi bir içki şişesinde bulunan zehir miktarının azamisini kapsar ve bu gerçeğe rağmen üstünde kuru kafa ve çapraz kol kemiği bulunmayan tek zehir maddesi olarak elden elde dolaşır.

Coca-Cola, Pepsi-Cola ve daha bir sürü cola içkisinin dişlerimizin dişlerimizin en büyük düşmanı olduğu diş tabiplerince ilan edilmiştir. Coca-Cola ile diş çürümesi arasındaki ilişki sigarayla kanser arasındaki ilişkiden farksızdır. Amerikan Tıp Derneği, Coca-Cola ve bu seriden diğer içkilerin okullarda satılmasını yasaklamıştır. Beslenme konusunda Amerika’nın en önde gelen kuruluşu American Dietetic Association’un resmi yayın organında Coca-Cola reklamı yaptırmamakta ve kongrelerinde Coca-Cola’yı sergiletmemektedir. Coca-Cola’nın bileşiminde kafein vardır. Soğuk kafein kahvedeki sıcak kafeinden çok daha zararlıdır. Coca-Cola kalp çarpıntısı, uykusuzluk, bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, sinir bozukluğu, korku, yüksek tansiyon, akıl hastalığı, deri hastalığı, nefrit, ruhi tedirginlik, çocuklarda suçluluk kompleksi gibi çeşitli hastalıklara yol açmaktadır.

Bunların pek az kimse farkındadır. Öte yandan Coca-Cola’nın bileşiminde neler olduğunu acaba kaç kişi biliyor ? Bunu bilenlerin (burası okunmuyor) pek az olduğu muhakkak. Besin ve ilaç dairesi bileşimin açıklanmaması yasaklamanın yolunu bulmuştur. Bu yüzden Coca Cola’nın bileşimi şişelerin üstünde yazmamaktadır.

Devlet hizmetinde görevli bir kimyager olan Dr. Charles A. Crampton Coca-Cola şurubunun bileşiminde kokain bulunduğunu açıklamıştır.

Ayrıca Coca-Cola besleyici hiçbir madde kapsamamaktadır. Şimdiye dek Coca-Cola reklamlarında bu içkinin vitamin kapsadığı yolunda bir propagandaya da rastlanmış değildir.

Her Coca-Cola şişesinde onda bir oranında imbikten geçmiş şeker vardır. İnsanın dişlerini harap eden madde budur. Gerçi bu şeker insana hızlı bir enerji verir, ama bu enerji gelip geçicidir ve yaptığı tahribat yanında getirdiği fayda, üzerinde durmaya değmeyecek kadar azdır. Bazı bakteriler bu şeker üstünde toplanarak laktik asit meydana getirmektedir ki dişleri tahrip eden nesne budur. Ayrıca Coca Cola’da bulunan fosforik asit, dişler üzerindeki kalsiyum tabakasını eritmektedir.

Coca Cola’nın kafein kapsadığı konusunda Coca-Cola şirketi mensuplarına yöneltilen sorular açık seçik cevaplar almaktan çok dolambaçlı sözler ve gürültülerle karşılanmaktadır. 1957 yılında Dr. Kilander ve 1963’te Damraus şu sözlerle Coca-Cola’nın kafein kapsadığını millete ilan etmişlerdir: Çocuklarıma bileşiminde kafein olduğu için çay ve kahve içmeyi yasaklayan birçok ana baba onların istedikleri kadar Coca Cola içmelerine ses çıkarmamaktadır. Bunlar Cola içkilerinin bileşimindeki kafeinden habersiz olduklarından, kahvede yasakladıklarını cola içkisiyle vermektedir. Bir büyük Cola şişesinde 100 miligram kafein vardır ki bu bir bardak kahvede bulunan kafein miktarına eşittir.

Vanderbilt Üniversitesi Profesörü ve bir zamanlar Amerikan Tıp Derneği Başkanı olan müteveffa Dr. John Witherspoon şunları söylüyor: “Hastalarım arasında öyleleri var ki Coca-Cola’ya morfin’e alışır. Her içilen şişe bir yenisini davet etmektedir. Böylece Coca-Cola’ya alışmış birçok sinir hastası hastananelere düşmüştür.”

               (Coca Cola’nın zararlarını anlatan bir grafik-alıntı @HayalTamir twitter adresinden)

Ufak bir Coca-Cola şişesi 40 miligram kafein ihtiva eder. Bir bardak çayda 30-60 miligram kafein vardır. Yalnız çaydaki adenin maddesi kafeini zararsız hale getirmektedir. Bir fincan kahvede 60 ile 150 miligram kafein bulunur. Kahve süt ile içilirse süt kafeinin zararlarını kısmen giderir.

Diğer taraftan denemeler göstermiştir ki, kafeinin zararlı etkileri ısıya göre değişmektedir. Sıcak içilen içkilerde kafein çok daha az zarar yapmaktadır. İçki ne kadar soğuksa, kafein o ölçüde zararını arttırmaktadır. Bu sebeple Coca-Cola kahveden de zararlı bir içkidir.

Dr. Mossel bir araştırma ekibinin vardığı sonuçları şöyle açıklamıştır: Vücut ağırlığına göre, kilogram başına 100 miligram kafein kedi ve domuzlarda ülser yapmaktadır. Köpeklerde 60 miligram ülser için yeterlidir. İnsanda bu miktar 5 miligramdır. Araştırma kafeinin soğuk alındığı takdirde tehlikenin arttığını ortaya koymaktadır.

Bu gerçekleri saklayan Dr. Mossel “kafein ihtiva eden içkiler arasında, sağlığa en zararlı olanlar arasında hiç şüphe yok ki Cola içkileridir” hükmüne varmaktadır.

Dr. Killander, çocuklar için kafeinin az miktarda da alınsa kesinlikle zararlı olduğunu belirtmiştir. Fazla miktarda kafein ise zehirden farksızdır. Az miktar kafein, baş ağrısı, uyuşukluk, hazımsızlık, inkıbaz (keder, sıkıntı) ya da diyare (ishal) gibi rahatsızlıklara yol açmaktadır. İki New York’lu tıp araştırmacısı olan Freddie Damrau, çok düşük dozlardaki kafeinin bile kalp çarpıntısı, uykusuzluk, kusma baş ağrısı, baş dönmesi, ruhi tedirginlik, sabırsızlık ve bazen de gençlerde akıl hastalığına dek varan iltihatlara (öfke bozuklukları) yol açabileceğini söylemektedirler.

Illinois Üniversitesinden Dr. Oglesby Paul, kafeinin kalp hastalıklarına sebebiyet verdiğini belirtmektedir. Japonya’da Kyoto Üniversitesi mensupları ve Michigan Üniversitesi Genetik Profesörü Dr. James W. Neel çocukların sakat doğmasında kafeinin rolünü ortaya koymuşlardır.

Peki bu derece zararlı olduğu bilinen Coca-Cola’nın tahribatını önlemek için neden bir şey yapılmamaktadır ? Unutmamak gerekir ki, Kola şirketleri, yılda 40 milyon dolar reklam parası harcamaktadır. Basın, radyo, televizyon, 40 milyon dolar tutarındaki çekleri imzalayan elleri ısırmaya elbette istekli değillerdir. Ama yine de Coca-Cola’nın tahribatını açıklayan bazı cesur adamlar çıkmaktadır. Amerikan Tarım Bakanlığı Kimya Bürosu eski başkanı Dr. Harvey Washington Wiley, Coca-Cola’nın zehir olarak ilanını istemiş ve “birkaç milyonerin çıkarları, bütün memleketin sağlığı ile bir mi tutulacaktır” demiştir. Dr. Wiley, Coca-Cola’cıların “dopingci” olduğunu bu sebeple hapsedilmeleri gerektiğini ileri sürmüştür. Bunun üzerine Coca-Cola’cılar doktordan tarziye (özür dileme) talebinde bulunmuşlardır. Wiley “dopingci” sözünü geri almış, onlara “zehirleyici” demiştir.

Dr. Wiley mücadelesini sürdürdü ve “Saf besin ve ilaç kanununun çıkmasıyla savaşmasında başarıya ulaştı. Hükümet nezdinde Wiley, “dopingçi” sözünü geri aldı ve Cola katarının yakalanarak şirket aleyhine dava açılmasında önayak oldu. Ancak dava tam yedi yıl mahkemeden mahkemeye sürüklendi. Sonunda mahkeme Coca-Cola şirketi aleyhine karar verdi. Bunun üzerine şirket Coca-Cola’nın bileşiminde bazı küçük değişiklikler yapmak zorunda kaldı. Ancak kafeini hiçbir zaman çıkartıp atmadı.

Bunun yanı sıra Amerika’da okul çağındaki çocukların Coca-Cola içmesini önlemek için çeşitli mesleki gruplar da çaba göstermektedirler. Amerikan Tıp Birliği’nin Gıda ve Beslenme Konseyi, okul yemekhanelerindeki kola içkilerinin satışının yasaklanmasını istemiştir. Amerikan Diyetetik Birliği, Amerikan Dişçi Birliği, bu yolda çaba göstermişlerdir. Washington eyaletinde, sağlık ve eğitim idareleri okullara kola satışlarını önlemelerini tavsiye etmişlerdir. New York eyaletinde de eğitim idaresi, aynı tavsiyeyi yapmıştır. Fakat bu çabalar devede kulak kabilinde kalmakta Coca-Cola saltanatını sürdürmektedir.

COLA ZORLA AVRUPA’YA GİRİYOR

Coca-Cola sadece Amerika’da değil, dünya çapında da bir imparatorluk kurmuştur. Coca-Cola Avrupa’ya zorla girmiştir. 1950’de Fransız parlamentosu sağlığa zararlı olduğu için, Coca-Cola satışını yasaklayan bir kanun çıkartmıştır. O sıralarda İtalya’da da Coca-Cola aleyhtarı akım güçlüdür. Belçika Coca-Cola şişeleri üzerinde üzerinde büyük harflerle “kafein ihtiva eder” yazılmasını ön görmüştür. “Coca kolonyalizmine” mukavemette (direnişte), Fransa başarı sağlasaydı, belki bütün Avrupa pazarı Coca-Cola aleyhtarı kanunlarla kurtarılabilecekti. Ne var ki Coca-Cola Amerikan hükümetinin güçlü desteği ile Avrupa pazarına girmesini bildi. Amerikanın eski Paris büyükelçisi, Coca-Cola adına Fransa’nın en yetkili devlet adamları nezdinde teşebbüslere geçti. Birleşik Amerika’da kamu oyu Fransızlara karşı ayaklandırıldı. Coca-Cola’nın sözcüsü eski PTT (burada Amerikan posta idaresi kast ediliyor) Genel Müdürü James A. Farley, Fransa’nın Washington Büyükelçisi Henri Bonnet üzerinde baskı yaptı. Şirketin bulunduğu Georgia eyaletinin kongredeki temsilcisi Eugene Cox, Fransız elbiselerinin boykot edileceğini açıkladı. Bütün bu baskılar üzerine Fransız Senatosu meclisin kabul ettiği kanunu veto etti ve Avrupa’da Coca-Cola yolu açıldı. Nihayet Cola tarihi misyonunu yabancılarla ortaklık kurup memleketi sömürmek şeklinde anlayan kompradorlarımız sayesinde Türkiye’ye de geldi. Halkın sağlığını tahrip etmek pahasına döviz harcamakta ve meyvelerimizin değerlendirilmesini önlemekteyiz. Hükümetler bu tehlikeyi görmemekte, Cola imparatorluğunun yurdumuzda iyice yerleşmesini teşvik etmektedirler. Hiç değilse gençlik halkı Coca-Cola zehrinden kurtarmak için öncülük etmelidir.

Bugün obeziteden TİP2 diyabete pek çok sağlık sorununa neden olduğu kanıtlanan Coca-Cola ve türevi içeceklerin Türkiye’ye getirilmesi komprador Kadir Has tarafından gerçekleştirildi. Gıda emperyalizmi, yerli işbirlikçi olmadan Türkiye’ye giremezdi.

Coca-Cola’nın Türkiye’ye girişinin öyküsü için:

http://www.milliyet.com.tr/pazar/kavganin-gercek-tadi-coca-cola-233944

Coca-Cola karşıtlarının web sitesi için:

http://killercoke.org

Emperyalist içecek Coca-Cola’nın Hindistan’da su kaynaklarını kurutmasını anlatan iki Carlos Latuff karikatürü:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir