İSMAİL TEKİN 25 ŞUBAT 2021
Yaşar Kemal ağıtlara destanlara sevdalıdır. Daha çocuk yaşta Toros Dağları’nın köylerinde köy köy dolaşarak yaşlı kadın ve erkekler den Karaca oğlan ve Dadaloğlu koşuklarını derler , öğrenir, ağıtlar toplar yetinmez bu ağıtları sözlü olarak kadınlara söyler adı ‘’ Deli Kemal’’’e çıkar.
Baba evine gelen dengbejlerden de başka bir kültürün destanlarını dinler, dili, söylemi çocuk yaşta gelişir. Yazarken dilini söylemeni çocuk yaşta edindiği bu destansı alışkanlığı bırakmaz, üslubunu değiştirmez romanlarını bu sevgi bağıyla yazar. Yaşar Kemal’i daha iyi anlamak, kavramak ve tanımak için Arif KESKİNER’in ‘’ Binbir Renk Binbir Çiçek’’ anı- belgesel kitabını mutlaka okumak gerek, hem de birkaç kez. Tıpkı Arif Dino ‘un Yaşar Kemal’ beş adet Don Kişot kitabı verdiği gibi. Yine Alain Bosquet’in ‘’Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor.’’ Söyleşisi’’ kitabı da okunabilir.
Yaşar Kemal’in çocukluğundan ilk gençlik yıllar dahil çektiği acılar, açlık ,hapishane kendisine yapılan işkenceleri bilmek gerekir. Bu kahrolası yaşamda Yaşar Kemal umudunu hiç yitirmez sevgi ile bağlıdır doğaya ve insanlara, umutla bakar geleceğe. Yaşar Kemal’in Evrensel bir yazar konumuna gelmesini sağlayan Adana’daki değerli edebiyat ve sanatçı dostları da vardır. Arif Dino, Abidin Dino, Güzin Dino ve Orhan Kemal. Bunlar Yaşar Kemal’in Kemal Sadık Gökçeli kişiliğini zenginleştiren değerlerdir. Özellikle Arif Dino ve güzel Güzin Dino’ nun Yaşar Kemal de çok emeği vardır.
Yaşar Kemal’i 28 Şubat 2015 yılında kaybettik. Ama kendisi edebiyat dünyasına kazandırdığı kitaplarıyla yüzyıllarca yaşayacak; çok beğendiği Cervantes/ Çehov/ Stendhal/ Balzac/ Orhan Kemal/ Nazım Hikmet ve Yılmaz Güney gibi. Yaşar Kemal sloganlaştırılmış birkaç cümle gölgesinde bırakılmayacak kadar yerli ve evrenseldir.’’ Kaynağımı Çukurova halkının konuştuğu dilden’’ aldığını,’’… ‘’ eski destancıların soyundan olduğunu’’… ‘’dengbejleri çok dinlediğini’’ söyler. Konuştuğu gibi yazar. Yazarın romanlarının gücü satır aralarında saklıdır, mesajlarını satır aralarında ahenkli bir şekilde işler. Örneğin İnce Memed’in Dörtlü serisinde mecbur bırakılıp Abdi Ağa’yı öldürme ile başlayan serüveni Soylu bir eşkıyaya dönüşür. Yaşar Kemal İnce Memed’İ haksızlıklara karşı koyma ve öldürme noktasına getirmeye büyük çaba harcar. Her bir kitabının cildini gerekçesini hazırlamaya ayırmıştır. “Soylu eşkıya” öldürmeye zorunludur. Çünkü köylülerin umududur, kurtarıcısıdır. Yine İnce Memed ağalara o dönemin önde gelen bürokratlarına, güvenlik güçlerine ve milletvekili Arif Saim Bey ittifakına karşı köylüleri korur.
Yaşar Kemal yaşlı kadın ve erkeklere çok saygılıdır İnce Memed’’ de Hürü ana, Kamer ana, Halil Dayı, koca Osman bunlara örnektir. Gençlere sevgisini ve geleceğe umudunu yirmi bir yaşındaki İnce Memed kişiliğinde gösterir. Yaşar Kemal bir röportajında ‘’İnce Memed yirmi bir yaşında eşkıya yaptım bende yirmi beş yaşındaydım ‘’ der. Gençlerin güven ve umudunu öldürmeye mecbur soylu genç eşkıyayı İnce Memed’in kişiliğinde toplar. Akçasazın Ağaları eserinde Demirciler Çarşısı Cinayeti romanında soylu Derviş Bey’de önce korku yaratır. Korkudan terletir ama sonunda korkuyu yenmesini de öğretir. Düşmanı Akyollu Mustafa Bey’i öldürmek için cesaretini toplar ve onu adamlarıyla birlikte öldürür. Yeni yetme soysuz sonradan görme ağalarla bürokrasi işbirliği yapar. Akçasaz bataklığından toprak parçalarını alıp da zenginleşmenin yolunu açar. 1950 yılları ağalarını ve tarıma traktörün girmesiyle eski yarıcı sistemin çöküşünü verir. Yetinmez sanayileşmenin dört kuşağında yenileşme ve dönüşümün kapısını aralar.
Binboğalar Efsanesi‘nde Demirciler ocağında yetişmiş Haydar usta karakterini modern bir Don Kişot, yani 20 yüzyılın Don Kişot’u olarak resimler. Binboğalar Efsanesi’nde Karaçulluk oymağının Çukurova’ya gelip yerleşmesini acı-trajik, destansı bir dil ve üslupla yazar. Oymağın nasıl eridiğini,’’ kışın çukurda kışlak, yazın Aladağ’da yazlık’’ için Türkmenlerin mücadelesini tarihi bilgi Işığında verir. Horasan’dan Harran’a; oradan Çukurova’ya yerleşme mücadelesinin tükenmişliğin acı sonunu yazar. Demirci Ocağı ustası Haydar Usta’’ kışın çukurda otlak, yazın Aladağ’da yerleşmek ‘’ için 20. yüzyılda Kılıç yapar. İsmet İnönü’ye problemi çözsün diye götürür. Kısaca Demirci Haydar Usta, 20. Yüz yıllın şövalyesidir.
Yaşar Kemal Yer Demir Gök Bakır üçlemesinde yokluk ve yoksulluğun sonucunda zorunlu olarak Taşbaşoğlu’nu evliyaya dönüştürür. Açlık ve kıtlıkta evliya yaptığı Mehmet Taşbaşoğlu, son ciltte bol pamuk toplandığında, köylüler Adil Ağa’ya olan borcunu rahat ödeme imkanına kavuştuğunda Taşbaşoğlu’nu evliya olmaktan çıkartır. Yaşar Kemal bu toplumsal gerçekçi yönüyle köylü kuyrukçuluğu yapmaz, köylüyü nesnel gerçeğiyle tanımlar.
Teneke romanında kaymakamın çeltik ağlarına karşı mücadelesi vardır. Yaşar Kemal’in bu romanlarının tamamında kadınlar hep mücadele içindedir. Teneke romanında Zeyno ana, İnce Memed’ de annesi öldürüldükten sonra Hürü Ana… Vay Vaylı köyünden Kamer Ana mücadele içindeki kadın karakterlerdir.
Prof. Dr .Alemdar Yalçın’ın Cumhuriyet Dönemi Çağdaş Türk romanı (1946-2017) incelemesinde bir sözünün hatırlatılmasında yarar görürüm: ‘’Yaşar Kemal’in romanı üniversitelerimizin sosyoloji, sosyal antropoloji ekonomi, kamu yönetimi gibi birçok alanlarında ders kitabı olarak okutulmalıdır’’. Evet Yaşar Kemal’i bu satırlar anlatmaya yetmez kısa da olsa sanatını yazmaya çalıştım.
Kemal Sadık Gökçeli isminden istifa edip, Yaşar Kemal adını aldığında, yaşamı boyunca bu durumdan utandığını kabul eder. Bir de üzüldüğü iki olayı hiç unutmaz: Biri öğretmeni kendisine “Yaşar Kemal isminde ünlü bir yazar var tanıyor musun ?” dediğinde tanımadığını, diğeri Foçalı bir gencin Yaşar Kemal adı nedeniyle jandarmadan yediği dayak ve işkenceyi.. Yaşar Kemal olarak yaşamaya devam etmekte olduğunu, başka bir çaresi olmadığını söyler. Çünkü Kemal Sadık Gökçeli olarak işe girip çalışamazdım. En az 40 iş değiştirdim. Polis ve jandarma Yaşar Kemal’in sürekli peşindedir. ‘’Patos işçiliğinden bile çıkarıldım’’ der. Bu ismi de kendisine Abidin Dino verir.
Yaşar Kemal ile Orhan Kemal’i karşı karşıya getirme gibi bir eğilim vardır. Oysa Yaşar Kemal, Orhan Kemal’e büyük saygı duyar. ‘’En rahat Orhan Kemal’i anlatabilirim” der. Yaşar Kemal yazdıklarını 1940’lı yıllarda Orhan Kemal’e okur, Orhan Kemal sabırla dinler. Dinledikten sonra hiç sesini çıkarmaz onu alır Adana garına götürür. Orada sıcaktan, açlıktan, yoksulluktan perişan insanlar vardır ve onları Yaşar Kemal’e gösterir ’’Beni şöyle tepeden tırnağa süzdü, gözleri bir süre yırtık ayakkabılarımın üstünde durdu, keskin bir bıçak gibi sertti’ Allah aşkına söyle delikanlı sen kimden yanasın “ (Binbir Renk Binbir Çiçek/Arif KESKİNER)
Orhan işsizdi bende işsizdim Adana ve Kadirli bizi barındırmadı. Bizde sözleştik İstanbul’da buluştuk. Zaten her iki üstadın İstanbul macerasını edebiyat dostları bilir.
Yaşar Kemal ve Orhan Kemaller eserleriyle yüzyıllarca yaşayacaklar..