Paul Mason’un Apaydınlık Gelecek İnsanın Köktenci Bir Savunusu adlı eseri neredeyse 21. yüzyılın bütün neoliberalizm karşıtı isyanlarının tanıklıklığında kaleme alınmış bir kitap. Mason, yapıtında kapitalizm sonrası çağın ortaya çıkan bütün belirtilerini tartışırken, aynı zamanda gazeteci olmasının getirdiği avantajı kullanarak sosyal olayları yaratan faktörlere bir sosyal bilimci gibi bakabiliyor.
Mason eserinde, akıcı bir dille 21. yüzyılda neoliberal kapitalizmin çözülmesinin ardından ortaya çıkan yeni çelişkileri, sağ popülizmle birlikte yükselişe geçen yeni sağcı-faşizan hareketlerin sosyolojisini günümüz meselelerine kafa yoran bir aydın yaklaşımıyla ele alıyor. Neoliberalizm, toplumun tüm yönlerinin ceberrut (zorba) bir devlet tarafından zorla rekabete sokulması olarak tanımlanıyor.1 Bu tanıma eşlik eden reklam, propaganda ve performans beklentileriyle deyim uygunsa sürekli “dürtülen” vatandaşların neoliberal ideolojiye karşı düşürüldükleri durum kitabın diğer tartışma konuları.
Mason, neoliberal çağda seçimlerin nasıl birer seçmen manipülasyon aracına dönüşebileceğini ve seçmenlerin Cambridge Analytica ve Facebook gibi kurum ve şirketler aracılığıyla nasıl algı operasyonları ve yönlendirmelere maruz kalabileceğini gösteriyor. Bütün bunların yanı sıra Mason, Belaruslu teknoloji yazarı Evgeny Morozov’un ortaya attığı “dijital feodalizm” kavramıyla büyük bilişim devlerinin insanların ürettiği bilgileri sahiplenip, manipüle ederek zenginliği nasıl söküp alabileceği tehlikesine de işaret ediyor. Çin’de yükselmekte olan ve 1983’te ÇKP lideri Deng Şiao Ping ile başlayan sağ sapmanın kökenlerine göz atan Mason, Çin liderinin kendi çağdaşı ve benzeri Thatcher, Reagan gibi otoriter liderlerinin zihin kodlarını gözler önüne seriyor. Otoriter ÇKP’nin anti-marksist tutumunu ve Konfüçyusçulukla, Çin milliyetçiliğinin piyasacılıkla kurduğu yeni siyasal sentezi tartışıyor. Çin’in özellikle Şi Cinping dönemide belirginleşen, Cinping’in düşüncelerinin partiye ve topluma zorla benimsetilmesine dayanan toplumsal-siyasal hayatını aktaran Mason, bu otoriter-siyasal dönüşümün iddia edildiği gibi Marksizmle hiç bir ilgisinin olmadığının altını çiziyor. Yazar, bu siyasal-toplumsal hayatın mantıksal sonucunun Çin’de 2020’lerde devreye girmesi planlanan Sosyal Kredi Sistemi2 olacağına işaret ediyor. Çin vatandaşları arasında dijital aygıtlar ve yazılımlar aracılığıyla kalıcı ayrımcılık anlamına gelecek olan Sosyal Kredi Sistemi’nin yaratacağı gerçek tehdit, neoliberalizmi sınır noktasına kadar taşıyan ve antihümanizmi ilke olarak benimseyen Çin’den yayılarak diğer ülkeler tarafından benimsenmesi ihtimali dikkatli her okurun görebileceği bir tehdit. Yapay Zeka teknolojisinin insanın denetlenmesinde neden tehlikeli bir aşama olduğunu kanıtlayan Mason, ters yüz edilmiş bir dünyada Yapay zeka ve robot teknolojilerinin pekala insanların sosyal refahına hizmet edebileceğini aktarıyor.
Paul Mason’un sermaye sınıfının anti-hümanist bir saldırı kampanyası olarak nitelediği neoliberal dönemin çöküşünün olası sonuçlarını tartışmaya açtığı Apaydınlık Gelecek, neoliberalizme karşı ortaya çıkan yeni toplumsal hareketlerin ağ bağlantılı birey ve grupların oluşturduğu yeni isyan kültürlerini ve biçimlerini ortaya koyuyor. Paul Mason’un çalışmasını özgün kılan yaklaşımı, retorik anlatı tarzını dışlayan, tarihi yapıların insan öznelerinin ve onların oluşturduğu örgütlenmelerin ortak çabası olduğunu göstermesi. Neoliberal dönemin birey ve toplum üzerinde yarattığı tahribatları tartışmaya açan yapıtıyla Mason, buna katkı sunan otoriter-sağcı, faşizan liderlerin (Trump, Erdoğan vb) hemen tamamını eleştirmekten sakınmıyor.
Apaydınlık Gelecek’te Mason, “devrimci bir yönetim için ideal bir biçim yoktur. Ama seçkinlerin en çok korkuttuğunu bildiğimiz biçimi, sokak düzeyinde sürekli yüz yüze tartışma ve değerlendirmelerin yapıldığı demokrasi ve bunun yanı sıra, sürekli oturum halinde bulunan hiyerarşisi olmayan karar grupları oluşturur. Paris Komünü işte bunu başarmıştır. Büyük bir kentin halkı ne zaman seçkinlerin denetimine yeter demeye karar verse hemen el altında bulunan da bu biçimidir” 3 cümleleriyle doğrudan demokrasiye belki de bizim Gezi-Haziran ayaklanmasında ortaya çıkan biçimine atıfta bulunuyor.
Yordam Kitap etiketiyle Şükrü Alpagut’un çevirisiyle yayınlanan Apaydınlık Gelecek, bu nitelikleri ve bir gazetecinin şahitliğinde kapitalizm sonrası dünyada neler olabileceğini merak eden okuyucuların ilgisine mazhar olması beklenir.
1Apaydınlık Gelecek: İnsanın Köktenci Bir Savunusu, Paul Mason, İstanbul Yordam Yayınları, 2020. s.70
2https://m.bianet.org/bianet/yasam/212302-cin-ve-silikon-vadisi-nin-sosyal-kredi-sistemi-bir-nevi-black-mirror
3Apaydınlık Gelecek: İnsanın Köktenci Bir Savunusu, Paul Mason, İstanbul Yordam Yayınları, 2020. s.409