ISKALANAN MESAJ

 

   

@haticekavranhdp

Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban dinî bir terim olarak, Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usûlüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Mecazen bir inanç veya ideal uğruna fedâ edilen ya da  kendini fedâ eden kimseye de kurbân denir.

    Özellikle Müslümanların yaşadığı ülkelerde her sene kurban bayramı öncesi ve sonrasında vuku bulan görüntüler, haklı olarak insanlar tarafından çokça eleştiriliyor. Çoğunluğun, inancının gereği olduğuna inandığı ve kurban kestiği bir zaman dilimidir. Zaten bu bayram  adını da bu uygulamadan almaktadır. Peki kurban inancı ya da geleneği sadece Hz. Muhammedin ümmetinde var olan bir inanç mıdır yoksa başka inançlarda da var mıdır? Konu ile ilgili belge ve söylencelere bakıldığında; bu ibadet veya  ritüelle ilgili hemen hemen bütün inançlarda bir takım bilgi ve bulgular mevcuttur. En eski halklar ve inançlardan tutun da günümüzde var olan inançlara kadar hepsinde kurban etme, kurban olma durumu söz konusudur. Kurban, kutsal kabul edilen bir düşünce ya da varlık için yapılan eylemdir. Bazen insanlar kendilerini, bazen de en sevdikleri varlıklarını bir şeyler için kurban edebilmektedirler.

   Her toplum, kendine has inançlarının yükümlüklerini yerine getirdiklerine inandıkları kurban, ekinlerden, hayvanlardan, ve insanlardan oluşan değerli varlıkları; inanılan, kutsal kabul edilen ve korkulan varlıklara sundukları sunaklarla; gazaplarından korktukları bu varlıkların gazaplarından korunduklarına veya günahlarının bağışlanacağına inanmalarının sonucu olan bir eylemdir.

    Antik çağ ve İslam öncesi var olan kültürlerde de gördüğümüz gibi, kültürlerin varlığı nasıl kendine has oluşmuyorsa, dini ritüeller ve ibadetler de  yüzyıllar öncesinden izler taşıyabilmektedir. Yani bütün kültürler ve inançlar birbirini besleyerek sonraki çağlara ulaşıyorlar.

  Kurban, bir çok açıdan izah edilse de hala anlaşılmayan boyutlarının olduğu ortadadır. Tek tanrılı dinler olan Hıristiyanlık, Musevilik ve Muhammedilikte kurbanla ilgili ortak unsurlar kadar farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu inançlarda Hz. Ademin iki oğlu Habil ve Kabilin Allah’a sunaklarda bulundukları, ancak sadece Habil’in sunağının yaratan tarafından kabul olunduğu anlaşılmaktadır. Kuranın da bildirdiği bu olayda birden fazla mesaj olsa da, yeterince üzerinde durulmayan önemli mesajlarından olan sunak ve sorumluluk olduğu bildirilmektedir.  VE ONLARA Âdem’in iki oğlunun kıssasını gerçek bir amaca mebni olarak anlat: Hani, ikisi de birer kurban sunmuşlardı ve birinden kabul edildiği hâlde diğerinden kabul edilmemişti! (Bunun üzerine) O (diğerine) demişti ki: “Çaresi yok, seni öldüreceğim!” (Öteki) cevap vermişti: “Allah, yalnızca sorumlu davrananların kurbanını kabul eder! Maide 27    

    Aynı olayın bir takım farklılıklarla da olsa ilahi kaynaklı bu inançlarda da anlatılması ve Kuranı kerimin  başka ayetlerinin de  bildirdiğine göre; farklı isimlerle bilinseler de dinin tek bir kaynağının olduğu dolayısıyla hepsinin tek bir din olduğu  inancı söz konusudur.  Adına ne denirse densin. Kuran, Bir çok ayette bu dinlerin inananlarına, bilinen isimlerin yanında, hepsine ehli kitap diye hitap etmektedir. Çünkü hepsine aynı vahyi gönderilmiştir.

    Allah katında din İslâm’dır. Daha önce kendilerine vahiy emanet edilenler, başka değil, yalnızca kıskançlıktan dolayı, kendilerine gerçeğin bilgisi ulaştığı hâlde farklı görüşlere saptılar. Kim Allah’ın ayetlerini inkâr ederse, iyi bilsin ki Allah hesabı en seri biçimde görendir. Ali imran 19  

    Ayrıca mit ya da bir şekilde tek tanrılı din olmayan bazı inançların da, tek tanrılı dinler gibi kaynağının aynı olduğu düşüncesinin oluşmasına neden olan, çokça ortak unsurun bulunması, “kurban sunusu gibi” bir çok ortak ritüelin varlığı, bu düşüncenin yabana atılamayacağını ortaya koymaktadır.

   Müslümanlarda kurbanla ilgili en fazla bilinen ve kurban ibadetinin kaynağı olarak kabul edilen Hz. İbrahim’in, oğlu İsmail’i Allah’a adaması ve bu adağını yerine getirirken yaratanın onun samimiyetini görüp adağını kabul etmesi ve İsmail’in yerine bir kuzu göndererek İsmail’i  bağışlaması sonucu kurbanın Müslümanlar için de birer bağışlanma ibadeti olduğu inancının oluşmasını sağlamaktadır. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi ilk kurbanın Habil’in  kurbanı olduğu bildirilmektedir.  Peki neydi kurbanın Hz. İbrahim ve oğlu üzerinden yeniden insanlara hatırlatılmasının sebebi?  Kurandaki kurban ibadetinin asıl mesajı ne olabilirdi? Kuranda “Rabulalemin” ve “ey insanlar” hitabının verdiği mesaj,  yaratanın bütün insanlara; ister inansın isterse inanmasın tamamına hitap ettiği ve mesajları ile bütün insanları uyardığı anlaşılıyor. Yeryüzündeki toplulukların hemen hemen hepsinde  kurban etme olgusu söz konusudur. Özellikle insanın kurban edilmesi düşüncesinin bir şekilde ortadan kaldırılmasına yönelik  mesajların verilmesi ve bu amaca yönelik yöntemin insanlar tarafından öğrenilmesi, kabul görmesi gerekirdi. Bu uyarının en etkili şekli, uygulamasının  bir peygamberin hayatında gerçekleşmesi ve kabul görmesi olurdu. Kurbanın asıl mesajı bu şekilde Hz. İbrahim ve Hz. İsmail  üzerinden insanlara verilmek istenmiştir. Çünkü uygulamanın daima sözden daha etkili olduğu kesindir. Buna rağmen günümüzde bile hem dilimize yerleşmiş hem de pratikte insanın kurban edilmesi  söz konusudur. Çok yakın tarihte ülkemizde yaşanan bu olay, yani  insanın kurban edilmesi düşüncesinin bizde sanıldığı kadar yadırganmamıştır. 17 Şubat 1959 da Menderes’in uçağı Londra’da düşmüş, 12 kişi hayatını kaybetmişti. Bu uçak kazasından sağ kurtulan Menderes’in Mersin’in Tarsus ilçesindeki mitingi sırasında oğlunu kurban etmek isteyen kişi Menderes tarafından engellenir. Bu eylemin Müslümanlar tarafından gerektiği kadar tepki toplamamasının yanı sıra yadırganmamıştır. çünkü eski inançlarımızın islami inancmız üzerinde etkisinin olduğunun göstergesidir. Aynı şekilde  sevdiğimiz insanlara ve ya kızdığımız insanlara “kurban olayım” ya da “kurban edeyim” ifadesi öylesine yerleşmiş ki dilimize  hemen hemen toplumun tamamı tarafından kullanılmaktadır. Bir başka ifade ise “Kan çıkarmak” ifadesi, bir başarının ardından ya da kötü bir durumdan kurtulunca bir hayvanı kurban ederek; başarının devamı ve ya kötülüğün defi için olduğuna inanılmaktadır. Allah’a teşekkür etmeyi bu şekilde ifade etmekteyiz.  

    Ünlü dinler tarihçisi Mircea Elida’nın  kurbanla ilgili ilginç tespitleri bulunmaktadır ve kurban mesajının daha iyi anlaşılması için Elida’nın bu tespitlerinin bilinmesi önemlidir. Elida’nın hem tek tanrılı dinler hem de çok tanrılı dinlerdeki kutsala atfedilen kutsallık fikri konuyu anlamak açısından ön açıcı olmaktadır. “Tek tanrılı dinlerin insan kurban edilmesi eylemine bakışına gelecek olursak: Hz. İbrahim’in oğlunu tanrının isteği üzerine kurban etmeye hazırlandığı sırada, tanrı tarafından gönderilen bir koçu kurban etmesi öyküsünde görürüz. İlk olarak Tevrat’ta karşımıza çıkan ve Yeni Ahit ile Kurân’da da yer alan hikâye, Kurân’da bazı farklılıklar gösterir. Kuran’a göre Hz. İbrahim, karısı Sara’dan olan ikinci oğlu Hz. İshak’ı değil, cariyesi Hacer’den olan ilk oğlu Hz. İsmail’i kurban etmekle görevlendirilmiştir. Bu değişiklikte, ilk çocuğun (ilk ürünün) kurban edilmesi inanışının rol oynadığı düşünülebilir. Bu olay, daha önce Ortadoğu halkları arasında sıkça görülen çocuk kurban edilmesi geleneğini ve genel olarak insan kurban edilmesi pratiğini tek tanrılı dinler için sonlandırmış olur. Hıristiyanlıkta ise son insan kurban, kendini tüm insanlığın günahları adına kurban eden Hz. İsa’nın kendisidir. İsa’nın kurban edilmesi, komünyon ayininde sembolik olarak tekrar edilir. Kutsal ekmek İsa’nın bedenini, kutsal şarap ise kanını simgeler; şarabın içilmesi ve kutsal ekmeğin yenmesi İsa’nın sembolik olarak yeniden kurban edilmesi, onun bedeninin ve kanının paylaşılması anlamına gelir. Böylece Hristiyanlık, aslında Semâvi dinler içerisinde kurbanı sonlandırmış tek dindir”. Mircea Elida.

    İşte ıskalanan mesaj: kurbanda, insanın ruhen rahatlatmasını sağlayan bir ibadeti yerine getirirken; insanın kurban edilmesinden  ve kurban olunmasından  vazgeçilmesidir.

Diğer Yazılar

DOKTOR GARİPAŞK: BİR NÜKLEER SAVAŞ PARODİSİ

Ümit ÖZDEMİR / 02.12.2024 Stanley Kubrick’in soğuk savaşın tam orta yerinde yaptığı film, pek çokları …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir