Sosyal bilimler denince İletişim bilimleri.
Ekonomi.
Eğitim bilimleri.
Coğrafya (beşeri, ekonomik, sosyal, siyasi, kültürel)
Tarih bilimleri. Tarih. Arkeoloji. Paleografi. Jeneoloji.
Nümizmatik.
Uluslararası ilişkiler.
Dil bilimi. Anlaşılır.
Bu bilimler üzerinden bağlamları ile ilgili bir çerçeve çizmeye çalışacağımız, tarih, toplum, din, insan (kadın) kavramlarıdır.
Toplum, bir arada yaşayan bireylerin oluşturduğu canlılar topluluğudur.
Tarih, geçmişte yaşamış insan ve insan topluluklarının bütün faaliyetlerini yer ve zaman göstererek, sebep-sonuç ilişkisi kurarak, belge ve bulgular ışığında inceleyen bilim dalıdır.
Din, Tanrı düşüncesine dayalı toplumsal bir olgudur.
Kadın, erişkin dişi insan
Bütün bu tanımlardan sonra din, toplum ve kadın konularının bağlamlarını incelediğimizde bu kavramları ( din, toplum, kadın) ele almadan anlaşılmayacaktır.
Din ve bilim karşılıklı olarak asırlarca birbirine düşman olarak görülmüş, birinin olduğu yerde diğerinin yer alamayacağı düşüncesi hakim olmuştur.
Sosyal bilimler ve din ilişkisi üzerinden bir bakış açısıyla konunun irdelenmesi sonucunda kadın, tarih ve dinin birbiri ile ne kadar iç içe olduğunu görmek mümkündür.
Toplum: hem hakiki hem mecazi anlamda dişil bir kavramdır. Toplayıcılık ve toplum kavram olarak aynı kökenden gelmektedir.
Tarih biliminin anlatımlarına bakılırsa, ilk toplum yapılanmaları olan ilkel (neolitik) toplumlarda, erkeklerin avcılık, kadınların toplayıcılık yaptığı anlatılır ve bir takım bulgular ortaya konur. Bu bulgulardan elde edilen bilgi ve belgelerden anlaşılıyor ki toplayıcılık ve avcılık ilkel insanların yaşamını şekillendirmiştir. Erkek, avcı olarak başka canlıların huzurunu kaçıran, kan döken biri iken; kadın, bütün canlılarla birlikte yaşamayı öğrenir. Toplayıcılık, avcılığa göre daha medeni ve daha olumludur. Toplayıcılık, toplumun, yani birlikte yaşamanın ilk aşamasıdır. Toplayıcılık yapan kadın, daha erken iletişim becerisi kazanır ve erkekten önce sosyalleşir. Kadın, cinsiyet olarak geneli erkeklerden önce medenileşerek beşerlikten insanlığa doğru daha erken yol alır ve rahat geçiş yapar.
Bunu erkekten önce başardığı için toplumun ilk yapıtaşı kadındır. Toplum kavramı, anne kavramından daha önce insanlığın karanlığında yer almış, ışık olmuş bir kavramdır. Çünkü toplumsallaşmaya yönelen kadın henüz anne olarak değer görmemektedir.
Sosyal bilimlerde insan yaşamı ve sosyalleşmesi üzerine yapılan araştırma ve incelemelerin sonucunda ortaya konulan bulguların ilahi kaynaklı inançta nasıl bir karşılığının olabileceğinin izdüşümlerini anlamak mümkündür.
Muhammedi inanç açısından beşer, insan; beşer ve insanda kadının varlığını, nasılını irdelemeye çalıştığımızda, yaratan, insan yaratılışını farklı, beşerin yaratılışını farklı ve ayrı ayrı anlatır. Buna ek olarak toplumun, kadın yaratılışı ile ilgili anlatımı vardır ki çoğunlukla dinin anlatımı sanılmaktadır. Bu da kadın ile ilgili olumsuz bazı düşünceler ve din algısının tolumda kabul görmesi sonucunu doğurmuştur.
Beşerin yaratılışı için Allah, “Oysa ki sizi uzun süreçler içinde halden hale evirip çevirerek yaratan O’dur.” Nuh 14 Cinsiyet olarak ele alınmamıştır. Hitap geneldir. ihtimal ki bu uzun süreçler milyonlarca yıl sürmüştür. “ Ve Allah sizi yerden tarifsiz bir bitirişle bitirmiştir.” Nuh 17
İşte beşerin ilk yaratılışının ilahi kitaptaki (kuran) anlatımının örneklerinden olan bu iki ayet beşerin varlığı ve yaratılışı hakkında fikir vermektedir.
Toplayıcılıkla, Beşerin insanlık serüveni, toplumsallaşarak medenileşmeye , medeniyetle de insanlığa evirilmeyle başlar. Henüz toplumsallaşamayan beşer, Adem ve eşi Havva’nın yaratılması sonucu bilinç ile tanışır. Tam da bu aşamada yaratanın, beniâdemi nasıl yarattığını kurandan okuyalım.
Sad suresi 71-72-
Secde suresi 7- 8- 9
Bakara 30
Ayetlerin orijinal metinlerinde olduğu gibi beşer diye ifade edilen yaratılmışı beşer olarak almaya; insan diye ifade edileni de insan olarak almaya dikkat etmek gerekiyor.
Beşerin yaratılışı: uzun süreçler, yerden bitki gibi bitmek ifadeleri ile anlatılır, sonra aynı beşeri tek bir can olan balçıktan yaratı, aynı candan eşini de yarattı. ham maddesi balçık olan canlılığı nefsi vahide ( tek nefis) olan beşere ruhundan üfleyerek bilinç ve irade sahibi kıldı. irade ve bilinç ile beşerin insanlığa geçiş süreci başlatıldı. Araf 11
Daha sonra İnsanlığa geçişi sağlanan beşerin, anne baba vasıtası ile sıvıdan (meni)yarattı. “Sonra onun neslini yine (en az o kadar) basit bir sıvı özünden yaratmıştır. Secde suresi ayet 8”
Anne baba vasıtası ile yarattığı insani, beniâdem diye isimlendirdi.
İnsan neslinin tek bir nefisten yaratıldığı anlatılan ayetler için müfessirlerin çoğu, “nefs-i vâhide”den Adem, “zevceha” tabirinden de Havva’nın kast olunduğunu söylerler. Halbuki ayette buna delâlet eden hiçbir sarahat (açıklık) yoktur. Çünkü “nefs-i vâhide” Adem’in müradifi (anlamdaşı) değildir. Adem özel isim olarak belirli “marife”, nefs-i vahide ise belirsiz “nekire”dir. Adem müzekker (eril), bu tabir ise müennestir (dişil).
EY insanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan (nefsi vahide) yaratan, ondan da eşini yaratan ve her ikisinden de birçok erkek ve kadın var eden Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Kendisi adına birbirinizden (hak) talebinde bulunduğunuz Zât’a ve bu insanlık bağına karşı sorumluluk duyun. Kuşkusuz Allah, üzerinizde daimî bir gözetleyicidir. Nisa 1
Yaratan, Bu bilinçli insanı uyardı. İlk vahyi, ilk yasa bu uyarıdır. Araf 19
İlk insanların beşerle aynı dünyayı paylaşması sonucunda hayatı da paylaştılar. Beni ademin genleri ve beşerin genleri birbirine karıştı. Onun için İnsanoğlu beşerde olan özelliklere de sahiptir. Kan döken, fesat çıkaran.
Bu geçiş insanlığın kadir gecesidir. Bir süreçte geçekleşir. Beşerin Karanlığının aydınlanmaya başladığı süreçtir. Bu zaman, bin aydan daha hayırlı olan, (kadir suresi 3) insanın ruhuna (bilinç) kavuştuğu, dua ile vahi ile tanıştığı, Melaikelerinin emrine verildiği, zamandır. Hem erkeğe hem kadına aynı anda hitap etti, “ey adem sen ve eşin has bahçeye yerleşip, dilediğiniz şeyden yiyin şu ağaca yaklaşmayın sonra zalimlerden olursunuz.” Dedi yaratan.
İlk eşler, ilk aile ve annelik makamı, toplumun ilk ailesinin ilk evi, ilk sorumluluk doğada başlar. iradeleri kendilerine teslim edilerek Özgürlüklerinin sınırları çizildi. Sonra kendi iradeleri ile kendilerine düşmanlık edene uydular ve sınırlarını çiğnediler. “ben size şunu yasaklamadım mı? size düşmanınızı bildirmedim mi?” Araf 22 cevap verdiler “biz kendimize zulm ettik, eğer bizi bağışlamazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” araf 23 Bütün insanlık için ömürlerinin kıymetini bileceklerine dair söz verdiler, tövbe ettiler. İşte o ilk vahyi yeryüzüne inmişti Adem ve Havva’nın tövbeleri kabul edilerek kadir geceleri oldu. Ömürleri değerlendi, hani kadir suresindeki “Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” Kadir 3 ifadesi ile o sözü edilen bin ay, Ademin bin yıllık ömrü oldu.
Hep anlatılır kadir gecesi vahyin ilk indiği gecedir diye. Eksik anlatılır. İlk vahyin hz. Muhammed’e indiği düşüncesi oluşturulmuş zihinlerde. Halbuki ilk vahyi Ademe inmiştir. Sonra aynı vahyi bütün peygamberlere tek tek indirilmiştir. Allah katında din İslâm’dır. Daha önce kendilerine vahiy emanet edilenler, başka değil, yalnızca kıskançlıktan dolayı, kendilerine gerçeğin bilgisi ulaştığı hâlde farklı görüşlere saptılar. Kim Allah’ın ayetlerini inkâr ederse, iyi bilsin ki Allah hesabı en seri biçimde görendir. Ali imran 19
Melekler ve Ruh o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. Pek çok müfessir ruh ifadesi için Cebrail demektedir. Ayeti kerimede de bildirildiği üzere Ruh (bilinç) ademe üflenendir.
“ İzleyin; ne zaman ki onu şekillendirmeyi tamamlar da kendisine ruhumdan üflersem, derhal yere kapanıp onun (hizmetine) amade olun!” sad suresi ayet 72
Ruhu bilinç-irade olarak almaktadır. Sorumluluk için bilincin, iradenin olması gerekiyordu. Yine başka bir ayette (bakara 31) “Ademe esmayı öğretti.” İfadesi yer almaktadır. Bu ayetten de insan- dil ilişkisine değinilmiştir. Ayrıyeten Cebrail de bir melektir “melekler ifadesi Cebraili de kapsamaktadır. onun için ruh’un başka bir karşılığının (bilinç) olması olasıdır.
Kadir gecesinde Müslümanlar; Dualar, ibadetler biriktirir, o geceyi bekler; Hem de vuslatı bekler gibi. Her sene yeniden aynı zamanı beklerler. Bütün yüklerinden kurtulacaklarını sanarak, inanarak beklerler. İbadetle dua ile pirozlar. Af dilerler, yeni bir yaşam isterler. Akşamından fecrine kadar. Ne var ki bu gecenin ömrünün karanlığına ışık olduğunu bilmezler; kutladıklarının Muhammedin vahyi ile tanışma yıldönümü olduğunun farkında değiller. Muhammed, Ademden beri var olan aydınlığa ulaşmış, insanları aydınlatmak için seçilmiştir. Müslümanlar, o aydınlığı sadece bir geceye sığdırdıklarını bilmeden kutlarlar. Vahiy indirildi, melekler, ruh yeryüzünde; Muhammedin gecesi (ömrü) aydınlandı. Muhammed, yaşamının kadrini kıymetini öğrendi, anladı, idrak etti. Ömrüne yaydı. Çünkü Muhammed ruhla (bilinç) gündüzüne kavuştu. İnsanlığı o andan itibaren aydınlığa davet etti. En yakınından başlayarak. Hz. Hatice o da bir kadındı. Bu aydınlık, “bin aydan, (yani bir ömürden) hayırlıdır.” Kadir 3 kadir-i ömrümüz mübarek olsun