Mazhar Denizli’nin bu yazısı politikagazetesi.org’da yayınlandı yazarın izniyle sitemizde yayınlıyoruz.
17.06.2015
Sosyal Medya “Devrimciliği”: Olanak mı, Tuzak mı?
Geçtiğimiz 10 yılda yaşamımıza damgasını vuran konuların başında bilgisayar ve internet teknolojilerinin yaygın kullanımı gelmekte.
Çalışma hayatımızın yanı sıra sosyal yaşamımızın da içine dalan bilgisayar ve internet ağırlığını arttırarak sürdürmektedir.
Toplumun her kesiminin bir biçimde kullandığı bu teknoloji kendine ait bir kültür oluşturmuş, bireyler arası ilişkilere yeni bir tarz ve yepyeni bir boyut kazandırmıştır.
Her sınıftan, her yaştan bireyler akıllı telefonları ya da, işyerlerinde veya evlerinde bulunan bilgisayarları aracılığıyla internet kullanımına katılmaktadır.
Internetin günlük yaşamımızda kullanım alanları oldukça zenginleşmiş durumda. Mektuplarımızı, günlük selamlaşmamızı maillerimiz (elektronik posta) aracılığıyla yaparken, gazetelerimizi, kitaplarımızı artık internet üzerinden okuma oranımız giderek artmakta…
Her yaşta kullanıcıya hitap eden oyunlar birçoğumuzu saatler boyunca bilgisayar ekranına kilitlemekte, vizyon filimlerini internet aracılığıyla seyredenlerin sayısı da küçümsenmeyecek ölçüde artmış durumda.
Son 10 yılın en büyük gelişimi ‘Sosyal Medya’ adını da verdiğimiz internet üzerinde “Paylaşım” sitelerinde olmuş durumda.
Belirli çevrelerin tanışması ve bazı konumlarda paylaşımda bulunması için tasarlanmış siteler yaratıcılarını da şaşırtan boyuta gelerek toplumda vazgeçilmez bir olgu haline dönüşebilmiştir.
Yazımızda internet teknolojisinin yarattığı ve akıl almaz bir boyutta toplumu kavramış olan sosyal medya üzerinde duracağız ve sosyal medyanın siyaseten kullanımı, toplumsal örgütlenmedeki olumlu ve olumsuz yanlarını irdeleyeceğiz. Elbette bu yazı sosyolojik bir araştırma niteliği taşımaktan çok, işçi sınıfı mücadelesini ve sınıfın iktidarını herşeyin önüne koyan ve bu doğrultuda örgütlenmeyi savunan bir komünistin kişisel algısı ve düşüncelerini içeren bir metinden ibaret olacaktır.
İnternet Ortamında Paylaşım Biçimleri
Internet aracılığıyla sosyal medyada bireysel paylaşım türü Facebook, Twitter gibi sitelerde oluşturulan hesaplar üzerinden veya kendi adınıza oluşturduğunuz bir Blog aracılığı ile herhangi bir konudaki kişisel görüşlerinizi tek taraflı olarak belirli bir hedef kitleyle paylaşım şeklidir.
Burada bazı geri dönüşler olsa da aslında bir tartışma ortamından çok bir görüşün veya haberin iletilmesiyle sınırlı bir durum söz konusudur.
Ancak sosyal medyada organize olmanın bir başka deyişle örgütlenmenin bireysel katılım ve görüş bildirmeyle sınırlı olmadığını hepimiz biliyoruz. Sohbet guruplarının oluşmasından, ortak bir amaca yönelik bir eylemliliği organize etmek amacıyla kurulan açık ya da kapalı gruplar, siyasi dergi, siyasi partilerin öncülük ettiği sayfalar şeklinde giderek karmaşıklaşan ortak platformlara kadar uzanabilmektedir. Özellikle ortak bir eylemliliği oluşturmak adına kurulmuş platformlarda (ki bu televizyondaki bir yarışma programının herhangi bir yarışmacısını desteklemek adına olabilirken, HES, nükleer karşıtlığını içeren bir grup ya da bir siyasi parti yandaşlarının bir araya gelmesi şeklinde kurulmuş bir grup ta olabilmekte) amaç ve kullanılan terminoloji ortaklaşmakta sınırlı da olsa ortaklığın kuralları oluşmaktadır. Özellikle Facebook, Twitter benzeri platformlar aracılığıyla hedeflenen bir eylem, organizasyon çok hızlı ve yaygın bir biçimde duyurulabilmekte ve kitlesel eylemlerin örgütlenmesi başarılabilmektedir. Gezi eyleminin kitleleri kısa sürede başarıyla kavramasında eylemin içerisinde yer alan örgütlü gruplardan çok sosyal medyada oluşan haberleşme ve dayanışmanın rolü ağır basmaktadır. Ancak İnternet aktivistlerinin oluşturduğu kalabalıklar kolay toplanabildiği kadar kolay dağılabilir özelliktedir. Geleneksel örgütlenmenin öncülük ettiği kitlelerin aksine bu kitleler, çoğunlukla kısa vadede gerçekleştirilme olasılığı yüksek hedefler belirlemektedirler. Ayrıca içinde bulunduğu gruptan ayrılmayı güçleştiren dostluk, yoldaşlık bağları da, bireyselliğin ön planda olduğu bu kitlelerde bulunmamaktadır. Dolayısıyla sosyal medya ve internet üzerinden oluşturulmuş herhangi bir eylemde sizi çevrenizdeki grubun ayrılmaz bir parçası haline getirecek duyguların oluşması ve kalıcılaşması mümkün değildir. Bu nedenle kendiliğindenlik ve sosyal medyanın ağırlığıyla gelişmiş Haziran hareketinin örgütlü bir devamı gelememiş, sonradan oluşturulan ve aynı ismi taşıyan birlikler her geçen gün kan kaybetmekte, aslolanın bir öncekini tekrarlama çabası yerine işçi sınıfının da dahil olduğu yeni eylemlilikleri daha hazır ve öncülleri örgütlenmiş yeni eylemlerle pekiştirmek olmalıdır. Metal iş kolundaki direniş dalgasında olduğu gibi kendi özgünlüğünü taşıyan ve işçi sınıfının öncülük ettiği eylemlere hazır olmalıyız.
İnternet ve sosyal medya aracılığı ile örgütlenmiş eylem örnekleri Türkiye’den ve yurtdışından çoğaltılabilir. Yakın geçmişte Arap baharının örgütlenmesi, Ukrayna’daki milliyetçi ve faşistlerin başını çektiği Kiev merkezli hareketlerde hükümetler de değişmiştir.
İnternet ve sosyal medya üzerinde çok kolay bir araya gelen, dış dinamiklerin ve ordunun da devrede olması nedeniyle mevcut hükümetleri değiştirmiş ancak kitleler aynı hızla dağılmış ve örgütlülüklerini kalıcı hale dönüştürememişlerdir.
Sosyal Medyadaki Sanal Profiller, Sahte İsimler
Sosyal medyada dikkat çeken bir başka özellik de kullanılan sahte kimliklerdir.
Farklı kimliklerle siyasi paylaşımlar çok daha rahat yapılabilmektedir. Bu yöntemi kullanan iyi niyetli kullanıcılar abartılı, gerçek hayatlarıyla ilgisi olmayan bir cesaretli duruş gösterirken farklı duruş ve görüş sergileyenlere karşı saldırganlıkları da abartılı olabilmektedir. Ancak sahte kimliklerin, kaynağı belirsiz sitelerin, sosyal medyadaki zararları bu kadarla sınırlı kalmıyor.
Biraz önce bahsettiğimiz iyi niyetliler dışında bazı çevrelerin farklı kimlik ve sayfalar aracılığıyla oluşturdukları bilgi kirliliği, çok kolaylıkla manipülasyonlara yol açabilmektedir. Yukarıda örnek olarak verdiğimiz Ukrayna örneğinde olaylar tam da böyle gelişmiştir. Özellikle Batı Ukrayna kaynaklı faşist milisler silahlanarak Kiev’deki gösterilere katılmış, haklı silahlı savunmayı sivil halka ateş açılıyormuş gibi yansıtmış, var olan hükümeti Batı’nın da desteğini alarak devirmiş hatta olayın boyutunu daha da büyüterek çatışmaları Rusya – Ukrayna Savaşı boyutuna getirmeye çalışmışlardır.
Gezi olaylarında da benzer manipülasyonlar sık sık gündeme getirilerek gezi karşıtı silahlı bir güruh zaman zaman sokağa çıkartılmıştır. ’Dolmabahçe camisinde içki içilmesi’, yine ‘Dolmabahçe’de başörtülü korumasız kadınları taciz eden yarı çıplak deri kıyafetli gezi çeteleri’ ile ilgili efsaneler geziyi örgütlemekte kullanılan internet ve sosyal medya üzerinden yayılmış ve karşı tehdidi oluşturmuştur.
7 Haziran seçimleri öncesinde de Mersin ve Adana HDP binalarının bombalanması ardından, Erzurum mitingi öncesi ve sonrasında sanal medya bir provakasyon ortamı oluşturmak için kullanılmış, HDP liderleri ve partililerin sağduyusu bu sürecin önünü kesebilmiştir.
Sosyal medyada ve internet üzerinde toplumsal örgütlenmelerde oluşabilecek olumlu ve olumsuz yanların aynı anda değerlendirilebilmesi kaydıyla bu denli güçlü bir iletişim ağının kullanılmasından yana olduğumuzu ve kullandığımızı belirtmeliyiz.
Demokratik toplumsal muhalefetin tüm unsurlarının sosyal medyayı çok yaygın kullandığı bir gerçek. Özellikle Sivil Toplum Kuruluşlarının işlevleri ve organizasyon güçleri internet aracılığı ile kat ve kat artabilmektedir. Ancak yukarıda belirttiğimiz bilgi kirliliği ve manipülasyonlara açıklık gibi çekincelerimizin yanı sıra en büyük itirazımız da komünist, sosyalist, devrimci kimliği taşıyan ya da taşıdıkları iddiasında olan insanların sosyal medya örgütlenmesini sınıfın örgütünün yerine ikame etmesidir.
Facebook da çok sayıda sayfa veya internette oluşturulmuş tartışma siteleri, sanal dergiler kendilerini bir örgüt veya parti yerine koymasalar da (ki kimileri bunu da yapıyor), bu organizasyonu oluşturan arkadaşlarımız bir parti üyesi gibi davranmakta, yazılarını bu üslupta yazmaktadır. Bu platformlarda atış serbesttir ve siyasi olarak da sistemden de kendilerine karşı herhangi bir tehdit oluşmamaktadır. Oysa sahada olanlar, bir başka deyişle Örgütlü Mücadele’de yer alanlar için durum değişiktir. Göze alınan tehlike sistemi tehdit edebilme oranına göre büyümektedir.
Sosyal Medyanın sanal ortamıyla sınırlı kalmak bireyleri sistemden gelebilecek tehlikelerden uzak tuttuğu gibi örgütlü bir mücadelenin zorluklarından, disiplininden de muaf tutmaktadır. İstediğinize istediğinizi söyleyebilir, istediğiniz kişilerle sanal ittifaklar yapabilir, istediğinizde ayrışabilirsiniz. Örgütlülüğün, yoldaşlığın bağlayıcılığı yoktur. Kimse hatâlarınızdan dolayı sizi eleştirmez, gönül koyamaz. Yazılarınızı yazmak için ayırdığınız zaman dışında herhangi bir fedakarlık göstermeniz gerekmez. Hele bir de, bir vakitler bu fedakarlığı göstermiş iseniz 2 aylık bedelli askerliğin 20 yıl boyunca ballandıra ballandıra anlatılması gibi askerlik anılarından oluşan sohbet grupları kendinizi örgütlü hissetmenize de yol açabilir. Artık sayfanızdan tüm örgütlü mücadele yürütenleri istediğiniz perdeden eleştirmeye hakkınız vardır, hainlikle bile suçlayabilirsiniz onları. Programlarında yazdıkları bir maddeden dolayı ya da beğenmediğiniz bir makaleyi yerden yere vurabilirsiniz. Siyasi gazetede yazı yazan bir yazarını dilinize dolayıp aylarca malzeme haline getirebilirsiniz, örgütsüzlerin örgütlendiği küçük köşelerinizde.
Biz sosyal medyanın ve bilimsel teknolojik gelişmelerin özellikle bilgiişlem alanında devrimci mücadelede kullanımına kesinlikle karşı değiliz. Ancak, bu araçlar, örgütlü yapıların tüzüksel ilkelerinin birer maddeleri olarak, belirli ölçüler ve amaçlar için kullanılmalıdır. Sahte hesapların ve sanal profillerin ise, ‘iyi niyetli’ kullanıcılar dışında, ajan provokatörler ve özellikle sınıf karşıtımızın gizli servisleri ve polisi tarafından bir mücadele aracı olarak kullanıldığının altını özellikle çizmeliyiz. Burjuva devletinin ‘güvenlik aparatları’, siber olanakları sınıf mücadelesinde etkin bir şekilde kullanmaktadır. Onun için sapla samanın karışmaması için ‘iyi niyetli’ sahte ve sanal profil sahiplerine tavsiyemiz, bu yeteneklerini örgütlü yapılar içinde, onların ilkeleri temelinde uyumlu bir şekilde yürütmeleridir. Değilse bu ‘hobi’ sınıf savaşımına zarar verdiği oranda düşmana hizmet ediyor olacaktır.